#DuygusalAnlar #HissiyLahzalar
Müzelik Şiir
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben...
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben...
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben...
Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde,
Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz tafra selâmlar, merhabalar.
En temiz topraklara gül eksem mantar biter.
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım,
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım.
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım.
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar,
Çamur evlât doğurur taş yürekli analar.
Resmen hâk tevzi eder hakkı boğan canavar.
Koşanlar, yarışanlar.. Dehşet ötesi dehşet,
Akıl karaya vurdu, gırtlağı geçti vahşet.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe, bucak
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak.
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı;
Hisseler neden farklı, hâk, hukuk neden ayrı;
Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı;
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç
Neşe, eğlence, cinnet… yatıp uyumak korkunç.
Güvenmek aldanmaktır, ölçü-tartı izafî;
Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî;
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî;
Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor,
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda,
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda,
İşlenen her günaha kurt da ortak, koyun da.
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.