Abdulaziz et-Tarifi @seyhtarifitr Channel on Telegram

Abdulaziz et-Tarifi

@seyhtarifitr


Muhaddis Dr. Abdulaziz et-Tarifi'nin Türkçe paylaşım hesabı

📸 | Instagram: https://www.instagram.com/seyhtarifitr/

İletişim: @tarifiletisim

seyhtarifitr (Turkish)

Merhaba! Siz de yemek yapmayı sevenlerden misiniz? O zaman doğru yerdesiniz! SeyyarTarifiTR, Muhaddis Dr. Abdulaziz et-Tarifi'nin Türkçe paylaşım hesabıdır. Bu kanalda, lezzetli yemek tarifleri, pratik mutfak önerileri ve daha fazlasını bulabilirsiniz. Abdulaziz et-Tarifi'nin uzmanlığı ve deneyiminden faydalanarak mutfak becerilerinizi geliştirebilirsiniz. Kendinize, sevdiklerinize veya misafirlerinize lezzetli yemekler hazırlamak için SeyyarTarifiTR kanalını takip etmeyi unutmayın! Ayrıca Instagram hesabımızı da ziyaret ederek daha fazla yemek tarifi ve görsellerine ulaşabilirsiniz. İletişim için @tarifiletisim adresinden bize ulaşabilirsiniz. Haydi, mutfakta keyifli dakikalar geçirmek ve yeni tarifler keşfetmek için SeyyarTarifiTR kanalına katılın!

Abdulaziz et-Tarifi

22 Nov, 19:36


Eğer bir sultanın bir âlimle oturduğunu ve onu ıslah etmediğini görürsen, o âlimin dinini bozmuştur. Eğer bir âlimin bir sultanla oturduğunu ve onu ıslah etmediğini görürsen, o sultanın dinini ve dünyasını bozmuştur.
----------
📸 | https://www.instagram.com/seyhtarifitr

Abdulaziz et-Tarifi

22 Nov, 06:39


Allah, bir günü özel kıldığında, o günde yapılan salih ameli de özel kılar.

----------


Efendimiz ﷺşöyle buyurdu:
Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün, Cuma günüdür.

📸 | https://www.instagram.com/seyhtarifitr

Abdulaziz et-Tarifi

19 Nov, 13:37


Dört büyük imamın görüşlerine bakıldığında, şarkı söylemenin haramlığı konusunda açık ifadelerle birleşmiş oldukları görülür.

İMAM MALİK: Ahmed bin Hanbel, el-İlel adlı eserinde ve Hallal, el-Emru bi’l-Ma’ruf ve’n-Nehy ani’l-Münker adlı kitabında, İshak bin İsa et-Tebba’dan şu rivayeti nakletmiştir: “Malik’e şarkı dinlemeyi sordum. Dedi ki: ‘Bu bizim yanımızda ancak fâsıkların işidir.’

İMAM AHMED: Oğlu Abdullah, Mesail adlı kitabında şöyle nakleder: “Babam’a şarkı hakkında sordum. Şöyle dedi: ‘Kalpte nifakı yeşertir, hoşuma gitmez.’” Daha sonra İmam Malik’in şu sözünü nakletti: “Bu bizim yanımızda ancak fâsıkların işidir.”

İMAM EBU HANİFE: Kendisi şöyle demiştir: Şarkı tüm dinlerde haramdır. Ayrıca, mezhebine bağlı imamlar, şarkıcıların şahitliğini reddetmiştir.

İMAM ŞAFİİ: Şafii, şöyle der: “Şarkı, mekruh bir eğlencedir; bâtıl ve anlamsız şeylere benzer.” Edebü’l-Kada adlı eserinde ve el-Ümm adlı kitabında, şarkıcıların şahitliğinin reddedileceğini açıkça ifade etmiştir.

Bazı kimselerin şu sözleri nasıl söyleyebildiklerine şaşıyorum:

Şafii’nin “şarkıcıların şahitliğinin reddi” ile ilgili ifadesinin, “şarkının bâtıla benzeyen mekruh bir eğlence olduğunu” söylemesiyle birlikte, şarkının haram olduğuna dair açık bir delil teşkil etmediğini iddia etmeleri,

Malik’in, “Bu bizim yanımızda ancak fâsıkların işidir” sözünün haramlık için açık bir delil olmadığını iddia etmeleri,

Ahmed’in, “Kalpte nifakı yeşertir” sözünün de haramlık için açık bir delil olmadığını söylemeleri...

Eğer bu sözler haram denilmesi için açık değilse, onlardan gelen hangi ifade şer’î olarak haramlığı açıkça ifade edecektir?

Elbette biliyoruz ki, hatta kesinlikle inanıyoruz ki, dört imamın ve diğer âlimlerin sözleri vahiyden birer metin değildir. Sözleri hüccet değil, delile dayalıdır ve kendileri için delil getirilmesi gerekir. Ancak âlimlerin sözleri, ümmetin ittifak ve icmaını göstermek için nakledilir. Çünkü icma muteberdir ve ancak bir nas üzerine olabilir.

— el-Gina fi’l-Mizan (s. 37-38)

Abdulaziz et-Tarifi

19 Nov, 13:27


Şarkı Dinlemeye Cevaz Veren Alim, Tekfir edilir mi?

Üç mezhebin İmamlarından, Şarkıyı Helal Sayanların Tekfir Edileceği Nakli.

İmam Ebu Hanife’nin bazı talebeleri şöyle demiştir: ''Şarkı dinlemek fısktır, ondan zevk almak ise küfürdür." Hanefi mezhebinden, şarkıyı helal sayanın küfrüne açıkça hükmedenler arasında Hafızü’d-Din fakih Muhammed el-Bezzazi ve Zeynü’d-Din el-Kermanî bulunmaktadır. Bezzazi, el-Fetava’l-Bezzaziyye adlı eserinde şöyle der: "Şarkının haram olduğu icma ile sabit olunca, onu helal sayanın tekfir edilmesi gerekir."

Maliki mezhebinden Kadı İyaz da bu görüşü benimsemiş ve şarkıyı helal saymanın küfrü üzerinde icma bulunduğunu nakletmiştir.

Hanbeli mezhebinden İbnü’l-Hanbeli de bu görüşü savunmuş, İbn Receb’in Zeyl Tabakatü’l-Hanabile adlı eserinde, İbn Kudame’den bunu aktarmıştır.

Ancak bu görüş isabetli değildir; aksine, aşırı bir yaklaşımdır. Çünkü küfür uzak bir hükümdür. Şarkı dinlemek aslında hevâ, bir suç ve bir günahtır. Nitekim birçok imam bunu büyük günahlardan saymıştır. Örneğin, İbnü’n-Nehhas Tenbihü’l-Gafilin adlı eserinde ve İbn Hacer el-Heytemî ez-Zevacir adlı kitabında şarkı dinlemeyi büyük günahlardan kabul etmişlerdir.

Bilgim dahilinde, âlimlerin bir meseleyi büyük günahlardan sayıp, aynı zamanda üzerinde icma ettikleri bir konuda muteber bir görüşle helal olduğunu ifade ettikleri bir duruma rastlanmamıştır.

— Şeyh Abdulaziz et Tarifi'nin, el-Gina fi’l-Mizan adlı eseri📕 (s. 38-39)

Abdulaziz et-Tarifi

19 Nov, 13:17


Abdulaziz et-Tarifi pinned «🔻Şeriatı savunmak ve şu anda Haremeyn beldelerinde meydana gelen acı olaylara bir cevap olarak, ümmetimizin evlatları olan İslam âlimlerinin oradaki duruşlarını hatırlatmak istiyoruz. Bu değerli âlimler, batıl ortaya çıkmadan önce de, ortaya çıktıktan sonra…»

Abdulaziz et-Tarifi

19 Nov, 13:15


🔻Şeriatı savunmak ve şu anda Haremeyn beldelerinde meydana gelen acı olaylara bir cevap olarak, ümmetimizin evlatları olan İslam âlimlerinin oradaki duruşlarını hatırlatmak istiyoruz. Bu değerli âlimler, batıl ortaya çıkmadan önce de, ortaya çıktıktan sonra da hakkı söylemiş ve Allah’ın lütfuyla bu duruşlarında sabit kalmışlardır.

Bu değerli âlimler arasında değerli hocamız Abdülaziz et-Tarifi de bulunmaktadır: İhtilât (Kadın-Erkek Karışıklığı) isimli kitabı, Suud Rejimi tarafından yıllar önce Şeriat-ı Garra-yı Muhammediye'ye apaçık bir savaş olarak yasaklanmıştı.

Bu nedenle, Allah’ın izniyle, bu kitabın (İhtilât; Haremlik - Selamlık) alıntılarını ve hocamızın diğer bir eseri olan el-Gina fi’l-Mizan kitabından bölümleri yayımlamaya başlayacağız. Bu, Allah’ın şeriatını savunmak ve bu duruşları nedeniyle zindanlara atılan ya da unutturulan âlimlerimizi desteklemek içindir. Onların hak ettikleri mükâfat, inşallah Allah katından olacaktır.

Not: Şeyh Abdulaziz'in İhtilat kitabı, Türkçeye çevrilmiştir. Dileyenler, kitap sitelerinden temin edebilecektir.

Kanal İdaresi
https://t.me/seyhtarifitr

Abdulaziz et-Tarifi

15 Nov, 09:26


💡Cuma günü salavat getirmenin fazileti, Perşembe akşamından başlayıp cuma akşamına kadar devam eder.

Resulullah 🤲’a, cuma gündüzü salavat getirmek, cuma akşamı getirmekten daha faziletlidir.

⏩️اللهم صل وسلم على سيدنا محمد⏪️

Abdulaziz et-Tarifi

14 Nov, 20:04


Mescid-i Aksa’nın Fethi ve Kıyamet Alametleri📌

▪️Beytü’l-Makdis (Kudüs) iki kez fethedilmiştir: İlk olarak Hz. Ömer b. Hattab (radıyallahu anh) döneminde ve ikinci olarak hicri altıncı yüzyılda Selahaddin Eyyubi (rahimehullah) tarafından. Resûlullah ﷺ’ın haber verdiği üzere, ahir zamanda da tekrar fethedilecektir. Ebu Hureyre (radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği sahih bir hadiste, Resûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur: “Yahudilerle savaşacaksınız ve Müslümanlar onları öldürecek, öyle ki bir Yahudi ağaç ve taşın arkasına saklanacak, ve ağaç ve taş, ‘Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! İşte bu arkamdaki bir Yahudi, gel ve onu öldür’ diyecek. Ancak gargat ağacı (erkek diken) bunu söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağacıdır.”

Bu hadiste, savaşın Filistin topraklarında olacağına işaret vardır. O dönemde Kudüs’ün idaresi Hristiyanlarda değil, Yahudilerde olacaktır; bu da kıyamet alametlerinden biridir. Yahudilerin Beytü’l-Makdis’e hâkim olması, ardından Müslümanlar tarafından fethedilmesi, bu fethin ardından Kudüs’ün bir daha başka bir topluluk tarafından yönetilmemesi ve nihayetinde ahir zamanda yeryüzünün genel bozulmasına işaret eden nihai dönemin geleceği bildirilmiştir. Bu kesinlikle vuku bulacaktır!

Abdulaziz et-Tarifi

13 Nov, 10:47


Şeyh Abdülaziz et-Tarifi’nin Ahlakından Bir Örnek (Allah onun esaretini çözsün)

Medine-i Münevvere'deki İslam Üniversitesi'nde okuyan bir öğrencinin bize Şeyh Abdülaziz et-Tarifi ile ilgili anlattığı bir olay:

Bir grup öğrenci, Şeyh Tarifi ile ders yapmak amacıyla kendisiyle iletişime geçmişti. Bu öğrenciler, Medine'den Riyad’a kadar yaklaşık 800 km’lik bir yol kat ettiler. Yolculuk için gerekli hazırlıkları yaptılar, otel rezervasyonu yaptırdılar vb.

Ancak camiye ulaştıklarında Şeyh Tarifi’yi bulamadılar. Üzüntü içinde tekrar otele döndüler; çünkü bu kadar yolu katetmişlerdi ancak ne ders ne de Şeyh ile bir buluşma gerçekleşmişti.

Aradan bir süre geçtikten sonra, Şeyh Tarifi onlara telefon etti ve “Ben camideyim, gelin” dedi. Yanlarına gittiğinde onlara bir zarf verdi ve “Zarfı ancak ders bittikten sonra açın” dedi. Ders oldukça uzun sürdü.

Dersin sonunda zarfı açtıklarında, içinde büyük bir miktar para olduğunu gördüler.

Bir kardeş, bu olayı şöyle aktardı: "Şeyh, bizimle, kat ettiğimiz mesafeyi, otel rezervasyonunu ve seyahat masraflarımızı düşündü..."

Allah kendisinden razı olsun, onun sıkıntısını gidersin, kederini açsın, hem de en kısa zamanda.

(Kaynak: Bir kardeşin nakli)

💎 Kanal İdaresi 💎

Abdulaziz et-Tarifi

12 Nov, 18:17


Alimlerin Kıyafetleri Nasıl Olmalıdır?

Âlimlerin, Allah’ın emrine aykırı düşmedikçe halkın âdetlerinden uzaklaşmamaları müstehaptır; böylece kıyafet, yiyecek, içecek, ev, yürüyüş ve ihtiyaç giderme hususlarında halkla aynı çizgide olurlar ve kendilerini diğerlerinden ayıracak bir hâl içine girmezler. İslam’da özel bir “âlim kıyafeti” ya da “salihler elbisesi” yoktur; yalnızca Müslümanlara mahsus bir giyim vardır ve bu konuda herkes eşittir. Bu ortak kıyafetten ayrılan, ipek veya altın takılar takan erkekler ya da kibirli giyinip elbiseleri yerleri sürecek şekilde uzatanlar, Müslümanlardan ayrılmış sayılır. Peygamber Efendimiz ﷺ, kavminin giyindiği gibi giyinir; sarık, izar, rida veya gömlek giyerdi. Halkla aynı renkte giysiler ve aynı tür ayakkabılar kullanır; bindiği bineği, oturduğu evi halkınki gibiydi. O ve ailesi ihtiyaçlarını halk gibi giderirdi. Bu, O’ndan önceki tüm peygamberlerin de sünnetiydi. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurur: “Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerin hepsi de yemek yer, çarşılarda dolaşırlardı. Sizi birbirinize imtihan kıldık; sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi görendir.” (Furkan, 20)

Allah, yaratılış itibarıyla insanlar arasında farklar yaratmıştır; kimi yüce, kimi basit, kimi güçlü, kimi zayıf, kimi zengin, kimi fakir, kimi hükümdar, kimi köle… Bu farklar, kendi başlarına hak veya batıl değildir, bir imtihandır. Hak ve batılın ayrılması, onların özlerindeki özelliklere göre yapılır. Hak, kendi özelliğiyle haktır; bu bir kölenin de olabilir, bir efendinin de. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Sizi birbirinize imtihan kıldık.” (Furkan, 20) İmam İkrime bu ayeti şöyle açıklamıştır: “Bu, dünyadaki imtihan, güç farklılığı ve bazılarının diğerlerine karşı üstünlük kurmasıdır. Bu imtihan, hak-batıl dengesinin korunması ve Allah’ın belirlediği toplumsal sistemin devam etmesi içindir; zira yaratılışın tek cins ve tek türden oluşması düşünülemez.”

Allame Şeyh Abdulaziz Tarifi
https://t.me/seyhtarifitr

Abdulaziz et-Tarifi

11 Nov, 13:12


Nikah Kıyılırken Niçin Kadının Velisi Şart Koşulmuştur?

Nikâhta kadına veli şart koşulması, onun icap ve kabulün zahirî yönünü anlamakta bir eksikliği olduğundan değil; bilakis onun fıtratında içsel bazı özelliklerin bulunmasından dolayıdır. Kadın, kendisiyle evlenmeye talip bir erkeğe karşı haya, nezaket ve yumuşaklık gibi duygusal etkiler altında kalır, bu durum da karar verme sürecinde zayıf düşmesine sebep olur. İşte bu yüzden, kadının istemediği bir evliliği reddetmesinde veli şartı aranmaz; fakat kabul ve şartların geçerli kılınmasında veli devreye girer. Bu şart, kadının aklının genel kabiliyetiyle ilgili bir eksiklik anlamına gelmez; çünkü reddeden akıl, kabul eden aklın aynısıdır. Ancak kabul durumunda kadın, haya ve duygusal eğilimlerden dolayı bir zayıflık hisseder. Bu yüzden, kadın malî tasarruflarında serbest bırakılmıştır; dilediği gibi malını satıp alabilir, çünkü bu durumda onun duygusal eğilimleri aklına etkide bulunmaz. Ticari işlemler sırasında kendisini kontrol altında tutabilir ve duygusal bir fedakârlık yapma eğilimi göstermez. Fakat evlilik bir nevi duygusal bir anlaşma olup, bunda gözle görülemeyen bir manipülasyon riski vardır; bu yüzden korunması gerekir, ihmal edilmemesi değil.

Kadında bu durumda meydana gelen zayıflık, erkek için de benzeri ya da yakın bir şekilde geçerlidir. Bu sebeple, nikâh akdinde iki erkeğin karşılıklı olarak bulunması, kadın ve erkek tarafında oluşabilecek duygusal zayıflığı gidermeye yardımcı olur. Ancak bu zayıflığın miktarı, her iki tarafta farklı derecelerde ortaya çıkabilir. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: “İnsan zayıf olarak yaratılmıştır” (Nisa, 28). Tâvûs bu ayeti, "Kadınlarla ilgili işlerde (insanda) bir zaaf vardır" şeklinde yorumlamış; Veki ise "Kadınlar söz konusu olduğunda, erkek aklını yitirir" demiştir.

Şeyh Abdulaziz Tarifi

Abdulaziz et-Tarifi

08 Nov, 08:00


Zikirlerin baştacı cuma günü Nebi ﷺ'e getirilen salavattır. Yeryüzündeki insanlar, Allah'ı ne kadar zikrederlerse gökyüzündekiler de yeryüzündekileri o derece hatrında tutarlar. Böylece yeryüzünde huzur oranı artar.


📸 |https://www.instagram.com/seyhtarifitr/

Abdulaziz et-Tarifi

05 Nov, 13:02


https://www.youtube.com/watch?v=_BtYsWtS_Xc&t=93s