Nakiller @nakillerim Channel on Telegram

Nakiller

@nakillerim


Faydalı gördüğüm nakilleri ve dosyaları not ettiğim bir kanaldır.

Nakiller (Turkish)

Nakiller kanalı, Telegram üzerinde @nakillerim kullanıcı adıyla faaliyet gösteren bir kanaldır. Kanalın tanımı 'Faydalı gördüğüm nakilleri ve dosyaları not ettiğim bir kanaldır.' şeklinde özetlenebilir. Nakiller kanalı, birçok farklı konuda faydalı bilgilerin ve dosyaların paylaşıldığı bir platform olarak kullanıcıların ilgisini çekmektedir. Kanalı takip edenler, günlük hayatta işlerine yarayabilecek pratik bilgileri, dosyaları ve kaynakları bulabilirler. Nakiller kanalı, bilgi paylaşımı ve kolay erişilebilirlik açısından oldukça faydalı bir platformdur. Eğer siz de günlük hayatta kullanabileceğiniz faydalı bilgileri ve dosyaları keşfetmek istiyorsanız, Nakiller kanalını takip etmeyi düşünebilirsiniz. Unutmayın, bilgi paylaştıkça çoğalır ve Nakiller kanalı da bu düşünceyi desteklemektedir.

Nakiller

22 Nov, 11:43


‏صلوا على مَن يَقف في نهاية الصِّراط عِند باب الجنة يراك تضع قدمك على أول الصِّراط ويدعوا لك: يا رب سلّم يا رب سلّم

Sırâtin sonunda cennet kapısının yanında durup, ayağını sırâte attığın ilk adımı gördüğünde senin için "Rabbim selâmet ver, Rabbim selâmet ver" diye dua edecek olana salât edin.

اللهم صل و سلم على نبينا محمد.

Nakiller

21 Nov, 16:13


Süfyan es-Sevri şöyle dedi:

“Amelini boşa çıkaracak şeylerden uzak durmanı tavsiye ederim. Riya, amelini boşa çıkarır. Eğer riya olmazsa, kendini beğenmen ve bu beğenme sonucu kendini kardeşinden üstün görmen amelini boşa çıkarır. Belki de sen onun yaptığı amelleri de yapmıyorsun ve belki bu kişi Allah’ın haram kıldıklarından senin uzaklaştığından daha fazla uzaklaşıyor ve amelleri senin amellerinden daha ihlâslıdır.

Eğer nefsini beğenmiyorsan, sakın insanların seni övmesinden, yaptığın ameller sebebiyle seni büyük görmelerinden ve sevmelerinden veya halkın yanındaki konumunu kullanarak menfaat temin etmeye çalışmaktan hoşlanma. Çünkü sen amelinle âhiret yurdunu istediğini ve başka bir şey istemediğini iddia ettin.

Dünyaya karşı zahid olmak ve âhireti istemek için ölümü çokça hatırlamak yeter. Az korkmak, günahlara karşı cüretkâr olmak uzun emelli olmak için yeter. Kıyamet günü bedbaht ve pişman olmak için bilen kişinin bildiğiyle amel etmemesi yeter.”

| Hilyetu'l Evliyâ 6/391.

Nakiller

19 Nov, 10:41


İmam Ahmed rahimehullah dedi ki:

اللهم من كان على هوى، أو على رأى، وهو يظن أنه على الحق، وليس هو على الحق. فرده إلى الحق، حتى لا يضل به من هذه الأمة أحد.

“Allah’ım! Bir hevâya ya da görüşe uyma sebebiyle kendisini hak üzere zannedip hak üzere olmayan kimseyi hakka döndür ki, bu ümmetten hiç kimse sapıtmasın.”

| İbn Ebî Ya'lâ, et-Tabakât 276.

Nakiller

19 Nov, 10:19


Firavun’un sihirbazları, o zamanlar henüz Müslüman olmamış kâfir kimselerdi. Üzerinde bulundukları sistemin en uygun yol olduğunu düşünüyorlardı. Bu sistem ise inançsal ve pratik bozukluklar ile Firavun’a olan bağımlılık ve kulluğu barındırıyordu.

﴿قالوا إن هذان لساحران يريدان أن يخرجاكم من أرضكم بسحرهما ويذهبا بطريقتكم المثلى﴾

“Dediler ki: Şüphesiz bu ikisi sihirbazdır. Sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak ve sizin en uygun(doğru) yolunuzu ortadan kaldırmak istiyorlar.” (Tâhâ, 63)

{ويذهبا بطريقتكم المثلى}

“Ve sizin en uygun yolunuzu ortadan kaldırmak istiyorlar.”

أَي: بالطريقة المستقيمة الَّتِي أَنْتُم عَلَيْهَا، وَكَانُوا يظنون أَنهم على دين مُسْتَقِيم

“Yani, 'Sizin üzerinde bulunduğunuz doğru yol.' Onlar, bulundukları yolun doğru bir din olduğunu zannediyorlardı.”

| Tefsiru's-Sem‘ânî, 3/339.

Başınıza gelebilecek en kötü şey, hakkın üzerinde olduğunuzu sanarak bir aldanış içinde uzun süre kalmanızdır. Şeytan, ellerinizle kazandığınız günahlarla sizi adım adım saptırır. Nihayet cehennemin dibine varırsınız da hâlâ iyi bir iş yaptığınızı zannedersiniz!

Allah'u Mustean.

Nakiller

15 Nov, 21:27


Kişinin kendisini önceden ibadetlere hazırlaması, o ibadetten ayrı bir tat almasına büyük oranda olanak sağlayacaktır. Planladığı ibadetin faziletine, ahkamına, fıkhına dair elde edeceği bilgiler ona ilmî ve amelî boyutta bir artı sağlarken; günahları terketmesi, zikrini, fikrini, kalbini arındırması, temiz bir hâl ile onu karşılması da ruhsal olarak ona bir fayda kazandıracaktır. Nasıl ki Ramazan ayı yaklaşınca bu faziletli ayı azami oranda güzel geçirmek için kollar sıvanıyorsa, Hac/umre yapacak kişinin yolculuktan önceki hazırlığı zaruri ise, diğer ibadetler için de bunu bilmek ve uygulamak gereklidir. Bu konuda bir düzen oturtup ilerleyen kimselerin, alanında epey yol katettiklerini müşahede ediyoruz.

Nakiller

12 Nov, 20:27


Ebu'l-Huseyn el-Malâtî, mürcie mezhebini on iki fırkaya ayırmış ve onlara cevap verirken şöyle demiştir:

"Onlara şöyle de denir: 'Bize söyleyin bakalım, Allah kullarına bazı farzlar yükledi mi, bu farzlarda emir ve yasaklar var mı?' Eğer ‘hayır’ derlerse, cahillik edip inat etmiş olurlar. Eğer ‘evet’ derlerse, onlara şöyle denir: 'Peki, Allah'ın emrettiklerini yerine getiren ve yasakladıklarından sakınan bir kimse, O'na karşı emir ve yasaklarını çiğneyen birisi ile aynı mıdır?' Eğer derlerse ki, 'Allah katında ve bizim yanımızda her ikisi de aynıdır,' o zaman itaatle isyanı, isyanla itaati aynı saymış olurlar. Bu ise, bunu söyleyen kimse için bir cehalet ve küfürdür."

| et-Tenbihu ve'r-Reddu ale Ehli'l-ehva ve'l-Bid'a, 1/45.

Nakiller

10 Nov, 19:58


Göğü İzlemek

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ara ara göğü izlerdi. Ümmü Seleme hadisinde şöyle geçer: "Rasûlullah'ın evinden çıktığında gözünü semaya çevirip bakmadığı olmamıştır. Evinde üstü kapalı küçük bir odası vardı. Gecelediği yer burasıydı. Bir de tavanı açık bir avlu vardı. Oradan gök görünürdü. Ev halkı geriye kalan işlerini burada görürlerdi."¹

Medine'ye hicret ettiği zamanlar halkının çoğu Yahudi idi. Allah ona Beytu'l-Makdis'e dönerek namaz kılmasını emretti. Yahudiler buna çok sevinmişlerdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem on küsur ay o tarafa dönerek namaz kıldı. Ancak kendisi İbrahim'in kıblesini seviyordu. Bundan dolayı göğe bakarak Allah'a dua ediyordu. Bunun üzerine Allah "senin gözünü tekrar tekrar göğe çevirip baktığını elbette görüyoruz. Seni muhakkak razı olacağın kıbleye çevireceğiz"² buyurdu.

Geceleri kalkar ve yatağında oturur, göklere bakmaya, melekût aleminde göz gezdirmeye teşvik eden ayetleri okurdu. "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişiminde akıl sahipleri için ayetler vardır."³ Etrafındakilere de kainatla uyumlu olma zorunluluğunu tavsiye ederek "bunları okuyup tefekkur etmeyene yazıklar olsun" derdi.⁴

Göğü seyretmek; daralan göğüslerin, kararmış ruhların, acı çeken bedenlerin en zaruri ilacı/ihtiyacıdır. Ruhun sağlığı açısından Nebevî bir metod olan bu uygulmayı ara ara yapmak da kişiye fayda sağlayacaktır.

----------------------------

¹ Ebu Davud 5094.
² Bakara, 144.
³ Ali İmran, 190.
⁴ İbn Hibban, 620.

Nakiller

08 Nov, 11:19


“Andolsun ki Allah, birçok yerde size yardım etti. Huneyn Günü’nde de (yardım etmişti). Hani sayıca çokluğunuz hoşunuza gitmiş, fakat size hiçbir fayda sağlamamıştı. Yeryüzü tüm genişliğine rağmen size dar gelmiş, sonra da arkanızı dönüp kaçmıştınız.

Sonra Allah, Resûl’ünün ve müminlerin üzerine, sekîneti indirmişti. Görmediğiniz orduları da indirmiş ve kâfirlere azap etmişti. Bu, kâfirlerin cezasıdır.”

| Tevbe, 25-26.

Nakiller

08 Nov, 11:17


صلّوا على مَن نادى في شِدة معركة حُنين: "أنا النبي لا كذب، أنا ابن عبد المطلب"، وجمع جيشه.

"Huneyn savaşı şiddetinde 'Ben Nebî'yim bunda yalan yok; ben Abdulmuttalib'in oğluyum' diye nida edip ordusunu toparlayana salât edin."

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

06 Nov, 06:22


رَأَى حُذَيْفَةُ رَضِيَ اللهُ عَنْه رَجُلًا  لَا يُتِمُّ الرُّكُوعَ وَالسُّجُودَ، قَالَ: مَا صَلَّيْتَ، وَلَوْ مُتَّ مُتَّ عَلَى غَيْرِ الْفِطْرَةِ الَّتِي فَطَرَ اللهُ مُحَمَّدًا صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.

Huzeyfe radiyallahu anh, bir adamın rükû ve secdesini tam yapmadığını gördü ve ona dedi ki: 'Sen namaz kılmadın! Eğer bu hâlinle ölseydin, Allah’ın Muhammed'i ﷺ üzerinde yarattığı fıtrat dışında bir hâl üzere ölmüş olurdun.'"

|Sahihu'l Buhari, 791

لم يعذره بجهله بكيفية الصلاة! فكيف بمن لا يصلى ؟ فكيف بجاهل التوحيد وهو أصل الدين ؟

“Namazın nasıl kılınacağını bilmediğinden dolayı mazur görülmedi! Peki, namaz kılmayan kimseye ne demeli? Ya dinin temeli olan tevhidi bilmeyen bir cahile ne demeli?”

Nakiller

03 Nov, 13:08


إِذَا أَغْلَقَ صَخْرٌ بَابَ الْكَهْفِ الَّذِي تَحْتَمِي بِهِ يَوْمًا، فَلْيَكُنْ لَدَيْكَ مِنَ الأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ مَا يَفْتَحُ ثُلْثَ الصَّخْرَةِ، وَمِنَ الأَصْدِقَاءِ الصَّالِحِينَ مَا يَفْتَحُ ثُلْثَيْهَا.

“Bir gün sığındığın mağaranın kapısını bir kaya kapatırsa, kayanın üçte birini açacak kadar sâlih amelin, kayanın üçte ikisini açacak kadar sâlih arkadaşların olsun.”

Nakiller

31 Oct, 22:23


صلّوا على مَن سَأل جارية 'أين الله' فأجابته بأنه 'في السماء' فوصفها بأنها 'مؤمنة'

Bir cariyeye 'Allah nerededir?' diye sorup, onun 'semâda' cevabını vermesi üzerine kendisini 'mü'mine' olarak vasıflandıran kişiye salât edin.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

30 Oct, 20:43


﴿قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَكِنْ كَانَ فِي ضَلالٍ بَعِيدٍ﴾

أي: وجدته وقد اخْتار الضَّلالَة لنَفسِهِ، وهُوَ معنى قَوْله تَعالى حِكايَة عَن إبْلِيس: ﴿وما كانَ لي عَلَيْكُم من سُلْطان إلّا أن دعوتكم فاستجبتم لي﴾ الآيَة.

“Beraberindeki (saptırıcı şeytan) der ki: “Rabbimiz! Onu, ben azdırmadım. Fakat o, uzak bir sapıklık içindeydi.” (Kâf, 27)

Bu ayette şeytan, insanı kendi iradesiyle sapıklığı seçmiş olarak bulduğunu ifade etmektedir. Bu, Allâh Teâlâ'nın İblis'in sözleriyle anlattığı şu manaya benzemektedir: "Sizin üzerinizde hiçbir gücüm yoktu; sadece sizi çağırdım, siz de bana uydunuz." (İbrahim, 22)

| Tefsiru's-Sem'âni, 5/243.

Allah'ın rahmetinden adım adım uzaklaşıp da derin bir sapıklık içinde olan kimsenin durumu ne kadar da acıdır. Şüphesiz o, bir zorlama/baskı ile değil bir davet ile kendisini helak eden bir tarafa yöneltmiş, o yolda seyretmiş ve nihayetinde hüsrana uğrayanlardan olmuştur.

Nakiller

28 Oct, 11:31


Muhammed el-Kassâb el-Kerecî (v. 360) Nuket'ul Kurân eserinde, Allah Teâlâ'nın bir mekânı ve haddi olduğuna ve zatı ile semâda olduğuna dair Kur'ân'dan delil getirip şöyle demiştir:

{فَاِنِ اسْتَكْبَرُوا فَالَّذينَ عِنْدَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَهُمْ لَا يَسْـَٔمُونَ}

"Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, Rabbinin yanında/katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve (bundan) bıkkınlık duymazlar." | Fussilet, 38.

“Bu ayette Allah’tan mekanı ve haddi nefyeden Mu'tezile ve Cehmiyye'ye reddiye vardır. Onlar iddia ediyorlar ki Allah, yerde olmaksızın semada değildir. Gördüğün gibi "Rabbinin yanında/katında bulunanlar" dedi. Onlar meleklerdir ve onların semada olduğundan kimse şüphe etmez. Şayet onlar Allah’la birlikteyseler, o zaman Allah -azze ve celle-, kendi bildiği bir sınırla onların içindedir; yarattıkları bunun aslını bilmede âciz olsalar bile.”

| el-Kassâb, Nuket'ul-Kur'ân 4/79.

قوله: {يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ}

دليل على أن الله - جل جلاله - بذاته في السماء على العرش وليس في الأرض إلا علمه المحيط بكل شيء.

“Üstlerinde ki Rabblerinden korkarkar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.” | Nahl, 50.

Muhammed el-Kassab el-Kerecî dedi ki: (Bu ayet) “Allah azze ve celle'nin zatı ile semada arş üzerinde olduğuna, herşeyi kuşatan ilmi dışında yerde olmadığına delildir.”

| el-Kassâb, Nuket'ul-Kur'ân 2/68.

Nakiller

27 Oct, 21:04


Bu münazara, Müslüman bir ilim talebesi için kendisine 'ilmi konularda nasıl bir yol izlemeliyim' sorusunun cevabını da vermektedir.

- Öncelikle Arap dilini ve lügavî anlamları iyi bir derecede öğrenmek ve bu konuda kendini geliştirmek.
- İnandığı esaslarda muhalif görüşlerin şüphelerine vakıf olmak ve selefin kavillerinin konu ile irtibatını destekleyecek farklı rivâyetleri de tahkik edebilmek.
- Çalışma yapacağı konuya dair öncesinde hazırlık yapmış olmak ve bunu derli toplu bir şekilde sunabilmek.
- Bu tür meclisler de edep ve adabı sergilenmek ve bunun dinleyici açısından oldukça önemli ayrıntı olduğunu unutmamak.
- Meseleyi kişileştirmemek, daha çok kitlesel olarak konuşup hitâbı umum tutabilmek.
- Galibiyet/mağlubiyet algısı üzere konuşmaktan kaçınmak ve hakkın ortaya çıkması için süreci bu yönde ilerletebilmek.

Bunlar, -izlenimlere göre daha da çoğaltılabilecek- üzerinde durulması ve pratikte uygulanması gereken esaslardan birkaçıdır. Rabbim bu münazarayı hayırla sonuçlandırsın ve her iki tarafın hidayetine vesile kılsın.

Nakiller

27 Oct, 08:25


İmâm el-Acurri, heva ehli ile cedel, münazara ve tartışmanın keraheti hakkında nakilleri zikrettikten sonra dedi ki:

Biri dese ki: “Herhangi bir vakitte bir sebepten dolayı onlarla münâzara yapmaya ve onlara karşı hüccet ortaya koymaya mecbur kalsam onlarla münâzara yapmayayım mı?

Ona şöyle cevap verilir: Zorunluluk hali ancak kötü bir mezhebe sâhip bir yönetici olduğu takdirde olur. O yönetici insanları imtihan edip onları mezhebine çağırıyordur. Tıpkı Ahmed bin Hanbel'in zamanında yaşamış olan üç halifenin yaptığı gibi.. Onlar insanları imtihan etmişler ve onları çirkin mezheplerine çağırmışlardır. Bu durumda âlimler dini savunmayı kaçınılmaz görmüşlerdir. Bununla avâmın hakkı batıldan ayırt etmesini istemişlerdir. Onlarla mecburîyetten dolayı münâzara etmişler, bu onların seçimi olmamıştır. Böylece Allah Teâlâ Ahmed bin Hanbel ve onun yolunu takip edenler ile hakkı sabit kılmış, Mu'tezile'yi ise zelil kılıp onların kötülüklerini ortaya çıkarmıştır. Avâm da hakkın Ahmed'in ve kıyamete kadar ona tâbi olanların üzerinde bulunduğu şey olduğunu görmüştür. Kerîm Allah'ın Ehli Sünnet ve'l Cemaat'ten olan âlimleri ebediyen mihneden korumasını ümit ederim.”

| Kitabu'ş-Şerîa, 1/202

Nakiller

25 Oct, 20:06


Çocuğunun Kimlerle Birlikte Orturduğuna Dikkat Etmek

İbn Mehdî, Ziyad bin Muslim'den, o Salih Ebî Halil'den rivâyet etti, dedi ki: Habbab, oğlu ile Kur'an hakkında tartışan bazı insanların yanındayken karşılaştı. Bunun üzerine öfkeyle geri döndü ve ona bir kırbaç veya bir ip ya da bir kamçı hazırladı. Oğlu geri döndüğünde, Habbab ona yanaşmadan üzerine atıldı ve ona sert bir şekilde vurdu. Oğlu, babasının ciddiyetini görünce dedi ki: "Biliyorum ki sen aslında benim canımı istiyorsun, peki neden?" Babası ona hiçbir şey söylemedi, sadece vurmaya devam etti. Oğlu dedi ki: "Ey babacığım, görüyorum ki sen gerçekten benim canımı istiyorsun, ama neden?" Habbab dedi ki: "Seni Kur'ân hakkında tartışan bir toplulukla beraber görmedim mi?" Oğlu dedi ki: "Ey babacığım, söz bir daha yapmayacağım."

Bundan sonra ne zaman o tartışan topluluğun yanından geçse onu yanlarına çağırırlardı, o da onlara şöyle derdi: "Hayır, ancak babamın Allah'ın Nebîsinden kabul ettiği şeyi benden kabul ederseniz olur." Onlar da ona şöyle derdi: "Şüphesiz Nebî'den ﷺ sonra birtakım olaylar ve işler meydana geldi."

| Abdurrahman ibn Mehdî, en-Nasih vel Mensuh 128.

Nakiller

25 Oct, 19:43


كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ

“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız.” [Âl-i İmrân, 110]

Ali bin Ebi Talha'nın, İbn Abbas'tan nakline göre, bu ayetteki “iyiliği emredersiniz” ifadesi, “onlara Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik etmelerini, Allah'ın indirdiklerini kabul etmelerini emredersiniz ve bu uğurda mücadele edersiniz. Allah'tan başka ilah olmadığına iman ise en büyük iyiliktir” anlamındadır. İbn Abbas, kötülüğün ise “inkâr etmek” olduğunu ve bunun en büyük kötülük sayıldığını belirtmiştir.

Ebu'l-Âliye'den ise şu rivayet edilmiştir: “İyilik” tevhiddir.

| Tefsiru İbn Ebi Hatim, 3977.

Nakiller

25 Oct, 10:11


ما قال: لا قطُّ، إلاّ في تَشَهُّدِهِ، لَوْلا التّشَهّدُ كانَتْ لاءَهُ نَعَمُ

“O hiçbir zaman teşehhud'un¹ haricinde 'lâ' dememiştir, şayet teşehhud'de olmasaydı, o'nun bütün 'lâ'ları' 'neâm' olurdu.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

¹ لا إله إلا الله

Nakiller

19 Oct, 18:26


سَمِعْتُ مالِكَ بْنَ دِينارٍ، يَقُولُ: وتَلا هَذِهِ الآيَةَ: ﴿وكانَ في المَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ في الأرْضِ ولا يُصْلِحُونَ﴾ قالَ: فَكَمِ اليَوْمَ في كُلِّ قَبِيلَةٍ مِنَ الَّذِينَ يُفْسِدُونَ في الأرْضِ ولا يُصْلِحُونَ.

Mâlik b. Dinâr “Şehirde dokuz kişilik bir grup vardı. Yeryüzünde bozgunculuk yapar, ıslah etmezlerdi.” [Neml, 48] ayetini okudu ve dedi ki:

“Peki bugün her bir kabilede yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp ıslah etmeyen kaç kişi var?”

| Tefsîr'u İbn Ebî Hâtim, 16467.