Nakiller @nakillerim Channel on Telegram

Nakiller

@nakillerim


Faydalı gördüğüm nakilleri ve dosyaları not ettiğim bir kanaldır.

Nakiller (Turkish)

Nakiller kanalı, Telegram üzerinde @nakillerim kullanıcı adıyla faaliyet gösteren bir kanaldır. Kanalın tanımı 'Faydalı gördüğüm nakilleri ve dosyaları not ettiğim bir kanaldır.' şeklinde özetlenebilir. Nakiller kanalı, birçok farklı konuda faydalı bilgilerin ve dosyaların paylaşıldığı bir platform olarak kullanıcıların ilgisini çekmektedir. Kanalı takip edenler, günlük hayatta işlerine yarayabilecek pratik bilgileri, dosyaları ve kaynakları bulabilirler. Nakiller kanalı, bilgi paylaşımı ve kolay erişilebilirlik açısından oldukça faydalı bir platformdur. Eğer siz de günlük hayatta kullanabileceğiniz faydalı bilgileri ve dosyaları keşfetmek istiyorsanız, Nakiller kanalını takip etmeyi düşünebilirsiniz. Unutmayın, bilgi paylaştıkça çoğalır ve Nakiller kanalı da bu düşünceyi desteklemektedir.

Nakiller

03 Jan, 21:14


حفظ القرآن ليس مجرد تخزين للكلمات، بل هو المفتاح الأول لتدبره، كما قال تعالى:
"أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَىٰ قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا"
"كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ"

فكيف تتدبر ما لا تحفظ؟ وكيف تستحضر آياته في صلاتك وقيامك إن لم تكن محفوظة في صدرك؟ وكيف تتأثر بآياته وأنت لا تستطيع استحضارها؟

وحفظ القرآن هو طريق إصلاح النفس، كما قال تعالى: "وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ"
"الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللَّهِ ۗ أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ"

فعندما تحفظ القرآن، فإنك تعيش معه، يصحبك في يومك وليلك، في صلاتك وقيامك، في سرك وجهرك. وهذه المعايشة تغير النفس وتهذبها، كما قال تعالى: "لَوْ أَنزَلْنَا هَٰذَا الْقُرْآنَ عَلَىٰ جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ".

ثم كيف تدعو غيرك وأنت لا تحمل النور في صدرك؟ كيف تقنع الآخرين بكتاب لم تقتنع به أنت بما يكفي لتحفظه؟ قال تعالى: "ادْعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ". وأي حكمة أعظم من كلام الله؟

Nakiller

02 Jan, 16:47


Cuma gününü önemseyip o günü bekleyen kimseye ne mutlu. O, bu güne ulaşmadan önce onun için hazırlık yapar, Cuma gününde yapılması sünnet ve müstehap olan amelleri ve zikirleri yapmak için adeta sabırsızlık içinde durur. Bunun sebebi ise kişinin Allah Teâlâ katında o günün faziletini bilmesinden dolayıdır. Tıpkı faziletli olan diğer aylar ve vakitler gibi. Bundan gâfil olan kimse ise, Cuma gününün girişi ve çıkışına dahi aldırmadan vaktini hebâ edip büyük bir fırsatı elinden kaçıran kimsedir.

Bukeyr bin el-Ahnes şöyle dedi: “Bir kimse üzerine Cuma günü gelir de onun Cuma günü olduğunu bilmezse, o kişi gâfillerden yazılır.”

| İbn Ebî Hatîm, et-Tefsîr (8750).

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

01 Jan, 15:18


Allah'a hamd olsun Recep ayı'nın hilali görülmüştür.

Yarın (Perşembe) 1 Recep 1446.

Rabbim faziletli üç ayların başlangıcı olan bu ayı ve Şaban ayını bizlere bereketli kılsın ve bizleri Ramazan'a ulaştırsın.

Nakiller

31 Dec, 18:28


ولما قال صلى الله عليه و سلم لقومه: " قولوا لا إله إلا الله " قالوا: {أَجَعَلَ الآلِهَةَ إِلَهاً وَاحِداً إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ}فعرف كفار قريش: أن قول لا إله إلا الله، ليس مجرد اللفظ، وإنما معناها نفي الإلهية عما سوى الله، وإثباتها لله تعالى وحده لا شريك له فلا خير فيمن كفار قريش، أعلم منه بمعنى لا إله إلا الله.

Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem kavmine ‘Lâ ilâhe illallah deyin’ dediğinde, onlar şöyle dediler: ‘O, ilahları bir tek ilah mı yaptı? Gerçekten bu çok şaşılacak bir şeydir!’ (Sad, 5).

Kureyş’in kâfirleri, ‘Lâ ilâhe illallah’ sözünün yalnızca bir lafızdan ibaret olmadığını, aksine onun anlamının Allah’tan başka tüm ilahları reddetmek ve yalnızca Allah’ı, hiçbir ortağı olmaksızın tek ilah olarak kabul etmek olduğunu anladılar. Kureyş kâfirlerinin bile ‘Lâ ilâhe illallah' anlamını, kendisinden daha iyi kavradığı bir adamda hiçbir hayır yoktur.

Nakiller

28 Dec, 12:05


Geçen sene neşretmiş olduğumuz "Bayram Gününün Sünnetleri" ile alakalı kitabımızın mülhak edildiği, Ebu Bekir el-Firyâbî'nin, "Bayramların Ahkamı" adlı kitabı tercüme edilmiş. Allah Teâlâ kitabın çıkışını insanlar için ferahlık ve bayram sevinci vesilesi kılsın. Okuyucularına istifade etmeyi nasip eylesin.

Nakiller

27 Dec, 01:25


İki Tercüme Eser Çok Yakında!

Kadı İsmail el-Cehdamî'nin "Nebî'ye Salât Etmenin Fazileti" adlı eseri ile,

İmâm Mervezî'nin "Cum'a ve Fazileti" adlı eserlerinin tercümelerini bitirdiğimizin ve yakında basılacağının müjdesini veriyoruz.

Allâh Teâlâ'dan bu çalışmaların ümmet içerisinde teşvik olmasını ve yaygınlık kazanmasını temenni ederiz.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

24 Dec, 15:57


Kapılara Gelince Kendini Tanıtma Adabı

Hatib el-Bağdadi, Camiu Ahlaki’r-Ravi (229) eserinde rivayet ediyor:

Ali bin Asım el-Vasıti şöyle anlatıyor, Basra’ya geldim ve Şu’be’nin evine gittim. Kapıyı çaldım. “Kim o?” diye sordu. Ben de “Benim” diye cevap verdim. O da “'Benim' diye bir arkadaşım yok" cevabını verdi. Sonra yanıma çıkıp bana şöyle dedi:

Bana Muhammed bin Münkedir, Cabir bin Abdullah’tan şöyle bir hadis tahdis etti, “Bir ihtiyacım için Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim ve kapısını çaldım. Bana “Kim o?” dedi. Ben de “Benim” dedim. O da “Benim benim” diyerek söylendi. Bu sözümü beğenmediği belliydi.”

Yine Hatib el-Bağdadi Camiu Ahlaki’r-Ravi (230) eserinde rivayet ediyor:

Ahmed bin Yahya anlatıyor dedi ki: “Bir adam, birinin kapısını çaldı, “Kim o?” diye sordu. Adam “ها أنا ذا “ “İşte benim” diye cevap verdi. O da “ها أنا ذا ادخل ” “Ey işte benim! İçeri gir!” dedi. Bunun üzerine adamın lakabı “ها أنا ذا” “İşte benim!” olarak kaldı.

Bu konuda sünnet olan amel şu şekildedir:

İbn Abbas radiyallahu anh rivayet ediyor: Ömer geldi ve “Allah’ın Rasulü’ne selam olsun, sizlere de selam olsun! Ömer içeri girebilir mi?” diyerek hem selâm verdi hem ismini zikretti hem de bunun için izin istemiştir.

| Edebu'l Mufred, 1085.

Nakiller

24 Dec, 10:31


‏قال تعالى: {وَقَالتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللَّهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ اللَّهِ}

Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Yahudiler, 'Uzeyr Allah’ın oğludur,' dediler. Hristiyanlar ise, 'Mesih Allah’ın oğludur,' dediler.” | Tevbe, 30

كان الإمام أحمد بن حنبل رحمه الله إذا نظر إلى نصراني أغمض عينيه، فقيل له في ذلك ! فقال رحمه الله : لا أقدرُ أن أنظر إلى من افترى على الله وكذب عليه .

İmam Ahmed bin Hanbel رحمه الله bir Hristiyan gördüğünde gözlerini yumardı. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda şöyle derdi:

"Allah’a iftira eden ve O’na yalan isnad eden birine bakmaya güç yetiremiyorum."

| Tabakâtu’l-Hanâbile, 1/12.

Nakiller

21 Dec, 19:29


Müşriklerin Bayramlarından Müslümanları Sakındırma

İmam Malik رحمه الله şöyle demiştir:

"Bir kimsenin evini kilise yapacak birine satmasını uygun görmem. Aynı şekilde, evini kilise yapacak birine kiralamasını veya koyununu müşriklere satmasını da -şayet bu koyunu onların bayramların da kesmek için aldıklarını bilirse- hoş görmem."

Yine şöyle demiştir: "Eğer bineğini, müşriklerin bayramlarına gitmek için kiraladıklarını bilirse, bineğini onlara kiralamasını uygun görmem."

| el-Müdevvene, 3/435.

Abdulmelik bin Habib es-Sülemi şöyle demiştir:

"İbnu’l-Kasım’a, Hristiyanların bayramlarına gitmek için bindikleri gemilere binmek hakkında sorulduğunda, şirk üzerine bir araya geldikleri için üzerlerine bir gazabın inmesinden korkarak bunu hoş karşılamadı."

Yine şöyle dedi:

"Onlara bayramlarıyla ilgili hiçbir şeyde yardım edilmez. Çünkü bu, onların şirklerini yüceltmek ve küfürlerinde onlara destek olmak anlamına gelir. Sultanların Müslümanları bundan men etmesi gerekir. Bu, İmam Malik ve diğerlerinin görüşüdür ve bu konuda bir ihtilaf olduğunu bilmiyorum. Onların bayramlarında kestikleri hayvanların etini yemek de bu kapsama girer ve bunun kerâhetinde ittifak edilmiştir. Bana göre bu (amel) daha da şiddetlidir."

| Ahkâmu Ehli’z-Zimme, 2/350.

Nakiller

20 Dec, 08:47


Rabbim Suriye'de esir olan mustazafların özgürlüğünü bizlere gösterip gönüllerimizi ferahlattığı gibi, Rusafa'da, Hol ve Roj kamplarında ve yeryüzünde zulüm görüp yıllarca esir olan tüm mustazafların da özgürlüğünü bizlere tez vakitte göstersin.

آمين يارب العالمين.
اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

20 Dec, 05:33


Allah’ın salât ve selâmı, gece ve gündüz, birbiri ardınca döndüğü sürece kıyâmete kadar O’nun üzerine olsun. Allah’ın salât ve selâmı, O’nu anan salih kullarının sayısınca O’nun üzerine olsun.

Sen de ona salât et ve nefsini bu fazîletten mahrum bırakma!

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

17 Dec, 22:18


كل الأماني في ظل الفتن التي نعيشها في هذه الآية

تَوَفَّنِی مُسۡلِمࣰا وَأَلۡحِقۡنِی بِٱلصَّـٰلِحِینَ

"İçinde yaşadığımız fitneler gölgesinde tüm temenniler, şu ayette ifade edildiği gibidir:

'Beni Müslüman olarak vefat ettir ve beni salihler arasına kat.'

Nakiller

17 Dec, 21:59


Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:

إِذَا اقْتَرَبَ الزَّمَانُ لَمْ تَكَدْ تَكْذِبُ رُؤْيَا الْمُؤْمِنِ، وَرُؤْيَا الْمُؤْمِنِ جُزْءٌ مِنْ سِتَّةٍ وَأَرْبَعِينَ جُزْءًا مِنَ النُّبُوَّةِ‏.

"Zaman yaklaşınca mu'minin rüyası hiç yalan çıkmaz. Çünkü mu'minin rüyası, Nebiliğin kırk altı cüzünden bir cüzdür."

Muhammed b. Sirin şöyle dedi:

وَأَنَا أَقُولُ هَذِهِ قَالَ وَكَانَ يُقَالُ الرُّؤْيَا ثَلاَثٌ حَدِيثُ النَّفْسِ، وَتَخْوِيفُ الشَّيْطَانِ، وَبُشْرَى مِنَ اللَّهِ، فَمَنْ رَأَى شَيْئًا يَكْرَهُهُ فَلاَ يَقُصُّهُ عَلَى أَحَدٍ، وَلْيَقُمْ فَلْيُصَلِّ‏.

“Benim kanaatim de budur. Rüyanın üç çeşit olduğu söylenir. İnsanın içinden geçenler, şeytanın korkutması ve Allah tarafından olan müjde. Kim rüyada hoşlanmayacağı bir şey görürse bunu hiç kimseye söylemesin ve kalkıp namaz kılsın.”

| Buhârî, es-Sahîh 7017.

Nakiller

15 Dec, 21:34


Zaman çok geniş ve derin bir kavram. Mâzi, hâl ve müstakbel'den müteşekkil. Bazen mâzi'm ile hasbihal ederken kendimi derin bir münazara içinde buluyorum. Öyle ki bana hâl'imi unutturuyor. Hâlim ise müstakbel'imden habersiz, kurumuş kağıtlar üzerinde yazılı duruyor..

Nakiller

13 Dec, 12:56


es-Selamu aleykum ve rahmetullah.

Cuma gününün anlam ve önemine binâen bir haber sunmak isteriz:

"Cuma günü ve Nebî'ye Salât" konularını ihtiva eden iki güzîde eserin tercümesini tamamlamış bulunuyoruz. Allah nasip ederse birkaç güne kitapların tanıtımını kapakları ile yapacağız.

Rabbim bizleri muvaffak kılsın.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

13 Dec, 09:55


Mekke'nin fethinden sonra müslümanlar on bin kişilik orduyla Hevazin kabilesi üzerine yürüyünce zaferin Allah'tan geldiğini unutup, sayıların ve silahların çokluğu ile övünmüş ve 'bizim karşımıza kim çıkabilir' düşüncesine kapılmışlardı. Bunun akabinde Allah Teâlâ onları bir imtihandan geçirdi. Bidâyeti Uhud yenilgisi gibi başlayan savaş Allah'ın rahmeti gereği Bedir zaferi gibi sonuçlandı. Ancak Allah Teâlâ Huneyn günü mü'minlere bir ders verdi: 'Sizler zaferi bu tür argümanlara bağlar ve mutlak kudretin/galibiyetin Allâh Teâlâ'dan olduğunu unutursanız, çokluğunuza rağmen yeryüzünü size dar ederim'.

“Andolsun ki Allah, birçok yerde size yardım etti. Huneyn Günü’nde de (yardım etmişti). Hani sayıca çokluğunuz hoşunuza gitmiş, fakat size hiçbir fayda sağlamamıştı. Yeryüzü tüm genişliğine rağmen size dar gelmiş, sonra da arkanızı dönüp kaçmıştınız.” | Tevbe, 25.

Sırf sayılarının çokluğu ile övünmeleri Allah'ın hoşnut olmadığı bir tutum olarak görüldüyse, zaferden sonra Allah'ın hükümlerini hiçe sayıp, beşeri yasalar ile hükmetmek şüphesiz bundan daha büyük ve tehlikeli bir cürüm olacaktır!

Allahu Muste'ân.

Nakiller

12 Dec, 22:45


Tarihin yaşandığı yerden 1 dakikalık Sîretu'n-nebî.

Allah Rasûlu ﷺ otuz beş yaşından itibaren Nur dağına inzivaya çekilir ve yaşı kırk'a ulaştığında Cibril ona "İkra" ayeti ile gelir. Allah Rasûlu Mekke'de on senelik bir davetin neticesi olarak ancak az sayıda kişiyi kazanır, bu sebeple daveti başka yerlere ulaştırmak ister. Taif'e gidip oraya İslam'ı arzeder ancak orada Allâh Resûlü taşlanır, alay edilir, hakarete maruz kalır. Tekrar Mekke'ye dönüp o zamanlar farklı şehirden gelen hacılara ve tüccarlara daveti ulaştırmak için Mina bölgesine (Cemerata) gider ve çadır çadır dolaşıp insanları İslam'a davet eder. En son gördükleri çadıra Ebubekir ile girer ve o çadırda Medine'den gelen 6 gence davet eder. Gençler iman ederek bu noktada Akabe biatleri gerçekleşir ve Medine'ye hicret yolu açılmış olur. Allah Rasûlu önden müslümanları Medine'ye gönderdikten sonra Ebubekir ile Sevr mağarasına sığınır ve orada 3 gün konakladıktan sonra Medine'ye doğru hicret ederler.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

12 Dec, 20:08


Allah Teâla şöyle buyurmuştur:

حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ

"Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz" (Tahrim, 2)

Bu ayet ölümden sonra dirilmeye işaret eder. Kabir hayatı geçici olup, asıl baki olan ahiret hayatıdır. Allah azze ve celle bu hususa dikkat etmek için "kabirleri ziyaret ettiniz" buyurmuş: "kabirlerde ikamet ettiniz" buyurmamıştır. Zira kabir hayatı, ebedî olan hayata giden yolda ziyaret edilen fani bir mekandır.

Dünyada bir yeri ziyaret eden insan, nasıl ki ziyaretini tamamladıktan sonra kendi evine dünüyorsa; öldükten sonra kabre girecek insan da tabiri caizse kabir ziyaretini tamamladıktan sonra gerçek evi "ahirete" dönecektir.

Allahua'lem.

Nakiller

12 Dec, 19:56


صلوا على من كان يعامل الناس بالإحسان وينسى الإساءة ويتغاضى عن الزلات..

"İnsanlara iyilikle muamele eden, (yapılan) kötülüğü unutup hataları görmezden gelen zata salât edin."

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

12 Dec, 08:28


Bâtılın sesinin çok çıkması bâtılın gücünden değil, hakka ittiba edenlerin zaafındandır.

"‏اللهم اعصمني بكتابك وبسنة نبيك من الإختلاف في الحق، ‏ومن إتباع الهوى، وسبل الضلالة، ومن شبهات الأمور".

“Allah'ım! Kitabın ve Nebî'nin sünnetiyle beni, hakka muhalefet etmekten, hevaya uymaktan, dalalet yollarından ve şüpheli işlerden koru.”

Nakiller

11 Dec, 09:55


Zalimlere Yardım Edenler, Bizzat Zalim Olanlardır!

عن أبي بكر المروذي قال: لما سُجن أحمد بن حنبل جاء السّجّان فقال له: يا أبا عبد الله الحديث الذي روي في الظلمة وأعوانهم صحيح؟

قال أحمد:  نعم. قال السجان : فأنا من أعوان الظلمة؟

قال أحمد: فأعوان الظلمة مَنْ يأخذ شعرك، ويغسل ثوبك، ويصلح طعامك، ويبيع ويشتري منك، فأما أنت فمن الظلمة أنفسهم.

Ebu Bekr el-Meruzzî dedi ki: Ahmed bin Hanbel hapsedildiğinde bir gardiyan yanına geldi ve ona şöyle sordu: "Ey Ebu Abdullah! Zulmedenler ve onların yardımcıları hakkında rivayet edilen hadis sahih midir?" Ahmed bin Hanbel: "Evet, sahihtir." diye cevap verdi.

Gardiyan tekrar sordu: "Peki, ben zalimlerin yardımcılarından mıyım?"

Ahmed bin Hanbel şöyle cevap verdi:
"Zalimlerin yardımcıları, senin saçını kesen, elbiseni yıkayan, yemeğini hazırlayan, senden alışveriş yapan kimselerdir. Ama sen, bizzat zalimin kendisisin!"

| İbnu'l Cevzi, Menâkibu İmâm Ahmed 431.

Nakiller

09 Dec, 13:27


Gerçek Kardeşlik, Cennette de Onunla Birlikte Olmayı İstemendir

إني لأرجو أن أكون أنا وعثمان وطلحة والزبير ممن قال الله تعالى: {ونَزَعۡنَا مَا فی صُدُورِهِم مِّن غِلٍّ إِخۡوَ ٰ⁠نًا عَلَىٰ سُرُرࣲ مُّتَقَـٰبِلِینَ}.

Ali bin Ebi Talib رضي الله عنه şöyle demiştir:

“Andolsun ki ben; benim, Osman'ın, Talha'nın ve Zübeyr'in Allâh Teâlâ'nın şu buyruğu içinde olanlardan olmamızı temenni ederim:

"Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar." | Hicr, 47.

| İmâm Ahmed, Fedilu's Sahabe 1057.

Nakiller

08 Dec, 12:52


فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمينَ

“Zulmetmeleri sebebiyle o, zalimler topluluğunun (kökü kurutulup) arkaları kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.”

| En’âm, 45.

Nakiller

05 Dec, 19:30


صلوا على من بُعث رحمةً للعالمين

“Âlemlere rahmet olarak gönderilene salât edin.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

04 Dec, 20:21


قال رسول الله ﷺ: «إذا مررتم برياض الجنة فارتعوا»قالوا: «يا رسول الله وما رياض الجنة؟»قال: «حلق العلم».

Rasûlullah ﷺ dedi ki: “Cennet bahçelerine uğradığınızda oradan istifade ediniz.” Bunun üzerine dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlu! Cennet bahçesi neresidir?”. Dedi ki: “İlim halkasıdır”.

Nakiller

30 Nov, 03:39


وَلَمْ اَكُنْ بِدُعَٓائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

“Sana dua etmem sebebiyle hiçbir zaman bedbaht olmadım.”

Nakiller

27 Nov, 17:38


- قيل لابن مبارك : تُكثر من القعود في البيت وحدك ،
فقال : " ليس أنا وحدي أنا مع النبي وأصحابه بينهم -يعني النظر في الكتب- "

وقال : " من أراد أن يستفيد ، فلينظر في كتبه " .

İbn Mübarek'e "Evde yalnız başına çok vakit geçirdiği" söylendi. O ise şöyle cevap verdi: "Ben yalnız değilim, Nebî ve ashabı ile birlikteyim" (Bununla kitaplara bakmayı kastediyordu)

Yine şöyle dedi: "Fayda elde etmek isteyen kimse kitaplarına baksın."

Nakiller

26 Nov, 16:41


Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: “Yolculuk ancak şu üç mescide olur: Mescid-i Haram, Mescid-i Rasûl, Mescid-i Aksa.”

| Sahih-i Muslim, 1397; Ebû Davud, 2033.

Nakiller

26 Nov, 10:06


Fitnelerin sağanak yağmur gibi yağdığı bu dönemde müslümanların zürriyetlerini fitne ve fesattan korumaya vesile olacak, ilimli, ilme rağbetli, ilim ehlini seven ve evlatlarımızın alimler zümresine veya ümmete hayırlı bir müslüman olmalarının temeli olacak bayan kardeşlerimize çok ihtiyacımız var. Tarihin isimlerini altın harflerle yazdığı şahısların başarılarının temellerinde ya anneleri ya da eşleri büyük rol oynamıştır. Bununla alakalı yazılmış eserler ibret ve tecrübelerle doludur. Kadınların ilme katkıları ilmîn tarihinde şerefli bir konumdadır.

Bazı bayan kardeşlerimiz bu faziletin devamını sağlamak ve ilme hizmet etmek amacıyla böyle bir çalışma başlatmışlar. Bize düşen elimizden geldiğince onlara destek olmaktır.


Allah -subhanehu- çıktıları bu yolda onların yardımcısı ve vekili olsun.
Rabbim onlar vesilesi ile insanlara hayrı ulaştırsın. Onları zürriyetlerimiz için hayır vesilesi kılsın.


الدال على الخير كفاعله

“Hayra vesile olan onu (hayrı) yapan gibidir. “



https://t.me/benatussunne

Nakiller

22 Nov, 11:43


‏صلوا على مَن يَقف في نهاية الصِّراط عِند باب الجنة يراك تضع قدمك على أول الصِّراط ويدعوا لك: يا رب سلّم يا رب سلّم

Sırâtin sonunda cennet kapısının yanında durup, ayağını sırâte attığın ilk adımı gördüğünde senin için "Rabbim selâmet ver, Rabbim selâmet ver" diye dua edecek olana salât edin.

اللهم صل و سلم على نبينا محمد.

Nakiller

21 Nov, 16:13


Süfyan es-Sevri şöyle dedi:

“Amelini boşa çıkaracak şeylerden uzak durmanı tavsiye ederim. Riya, amelini boşa çıkarır. Eğer riya olmazsa, kendini beğenmen ve bu beğenme sonucu kendini kardeşinden üstün görmen amelini boşa çıkarır. Belki de sen onun yaptığı amelleri de yapmıyorsun ve belki bu kişi Allah’ın haram kıldıklarından senin uzaklaştığından daha fazla uzaklaşıyor ve amelleri senin amellerinden daha ihlâslıdır.

Eğer nefsini beğenmiyorsan, sakın insanların seni övmesinden, yaptığın ameller sebebiyle seni büyük görmelerinden ve sevmelerinden veya halkın yanındaki konumunu kullanarak menfaat temin etmeye çalışmaktan hoşlanma. Çünkü sen amelinle âhiret yurdunu istediğini ve başka bir şey istemediğini iddia ettin.

Dünyaya karşı zahid olmak ve âhireti istemek için ölümü çokça hatırlamak yeter. Az korkmak, günahlara karşı cüretkâr olmak uzun emelli olmak için yeter. Kıyamet günü bedbaht ve pişman olmak için bilen kişinin bildiğiyle amel etmemesi yeter.”

| Hilyetu'l Evliyâ 6/391.

Nakiller

19 Nov, 10:41


İmam Ahmed rahimehullah dedi ki:

اللهم من كان على هوى، أو على رأى، وهو يظن أنه على الحق، وليس هو على الحق. فرده إلى الحق، حتى لا يضل به من هذه الأمة أحد.

“Allah’ım! Bir hevâya ya da görüşe uyma sebebiyle kendisini hak üzere zannedip hak üzere olmayan kimseyi hakka döndür ki, bu ümmetten hiç kimse sapıtmasın.”

| İbn Ebî Ya'lâ, et-Tabakât 276.

Nakiller

19 Nov, 10:19


Firavun’un sihirbazları, o zamanlar henüz Müslüman olmamış kâfir kimselerdi. Üzerinde bulundukları sistemin en uygun yol olduğunu düşünüyorlardı. Bu sistem ise inançsal ve pratik bozukluklar ile Firavun’a olan bağımlılık ve kulluğu barındırıyordu.

﴿قالوا إن هذان لساحران يريدان أن يخرجاكم من أرضكم بسحرهما ويذهبا بطريقتكم المثلى﴾

“Dediler ki: Şüphesiz bu ikisi sihirbazdır. Sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak ve sizin en uygun(doğru) yolunuzu ortadan kaldırmak istiyorlar.” (Tâhâ, 63)

{ويذهبا بطريقتكم المثلى}

“Ve sizin en uygun yolunuzu ortadan kaldırmak istiyorlar.”

أَي: بالطريقة المستقيمة الَّتِي أَنْتُم عَلَيْهَا، وَكَانُوا يظنون أَنهم على دين مُسْتَقِيم

“Yani, 'Sizin üzerinde bulunduğunuz doğru yol.' Onlar, bulundukları yolun doğru bir din olduğunu zannediyorlardı.”

| Tefsiru's-Sem‘ânî, 3/339.

Başınıza gelebilecek en kötü şey, hakkın üzerinde olduğunuzu sanarak bir aldanış içinde uzun süre kalmanızdır. Şeytan, ellerinizle kazandığınız günahlarla sizi adım adım saptırır. Nihayet cehennemin dibine varırsınız da hâlâ iyi bir iş yaptığınızı zannedersiniz!

Allah'u Mustean.

Nakiller

15 Nov, 21:27


Kişinin kendisini önceden ibadetlere hazırlaması, o ibadetten ayrı bir tat almasına büyük oranda olanak sağlayacaktır. Planladığı ibadetin faziletine, ahkamına, fıkhına dair elde edeceği bilgiler ona ilmî ve amelî boyutta bir artı sağlarken; günahları terketmesi, zikrini, fikrini, kalbini arındırması, temiz bir hâl ile onu karşılması da ruhsal olarak ona bir fayda kazandıracaktır. Nasıl ki Ramazan ayı yaklaşınca bu faziletli ayı azami oranda güzel geçirmek için kollar sıvanıyorsa, Hac/umre yapacak kişinin yolculuktan önceki hazırlığı zaruri ise, diğer ibadetler için de bunu bilmek ve uygulamak gereklidir. Bu konuda bir düzen oturtup ilerleyen kimselerin, alanında epey yol katettiklerini müşahede ediyoruz.

Nakiller

12 Nov, 20:27


Ebu'l-Huseyn el-Malâtî, mürcie mezhebini on iki fırkaya ayırmış ve onlara cevap verirken şöyle demiştir:

"Onlara şöyle de denir: 'Bize söyleyin bakalım, Allah kullarına bazı farzlar yükledi mi, bu farzlarda emir ve yasaklar var mı?' Eğer ‘hayır’ derlerse, cahillik edip inat etmiş olurlar. Eğer ‘evet’ derlerse, onlara şöyle denir: 'Peki, Allah'ın emrettiklerini yerine getiren ve yasakladıklarından sakınan bir kimse, O'na karşı emir ve yasaklarını çiğneyen birisi ile aynı mıdır?' Eğer derlerse ki, 'Allah katında ve bizim yanımızda her ikisi de aynıdır,' o zaman itaatle isyanı, isyanla itaati aynı saymış olurlar. Bu ise, bunu söyleyen kimse için bir cehalet ve küfürdür."

| et-Tenbihu ve'r-Reddu ale Ehli'l-ehva ve'l-Bid'a, 1/45.

Nakiller

10 Nov, 19:58


Göğü İzlemek

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ara ara göğü izlerdi. Ümmü Seleme hadisinde şöyle geçer: "Rasûlullah'ın evinden çıktığında gözünü semaya çevirip bakmadığı olmamıştır. Evinde üstü kapalı küçük bir odası vardı. Gecelediği yer burasıydı. Bir de tavanı açık bir avlu vardı. Oradan gök görünürdü. Ev halkı geriye kalan işlerini burada görürlerdi."¹

Medine'ye hicret ettiği zamanlar halkının çoğu Yahudi idi. Allah ona Beytu'l-Makdis'e dönerek namaz kılmasını emretti. Yahudiler buna çok sevinmişlerdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem on küsur ay o tarafa dönerek namaz kıldı. Ancak kendisi İbrahim'in kıblesini seviyordu. Bundan dolayı göğe bakarak Allah'a dua ediyordu. Bunun üzerine Allah "senin gözünü tekrar tekrar göğe çevirip baktığını elbette görüyoruz. Seni muhakkak razı olacağın kıbleye çevireceğiz"² buyurdu.

Geceleri kalkar ve yatağında oturur, göklere bakmaya, melekût aleminde göz gezdirmeye teşvik eden ayetleri okurdu. "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişiminde akıl sahipleri için ayetler vardır."³ Etrafındakilere de kainatla uyumlu olma zorunluluğunu tavsiye ederek "bunları okuyup tefekkur etmeyene yazıklar olsun" derdi.⁴

Göğü seyretmek; daralan göğüslerin, kararmış ruhların, acı çeken bedenlerin en zaruri ilacı/ihtiyacıdır. Ruhun sağlığı açısından Nebevî bir metod olan bu uygulmayı ara ara yapmak da kişiye fayda sağlayacaktır.

----------------------------

¹ Ebu Davud 5094.
² Bakara, 144.
³ Ali İmran, 190.
⁴ İbn Hibban, 620.

Nakiller

08 Nov, 11:19


“Andolsun ki Allah, birçok yerde size yardım etti. Huneyn Günü’nde de (yardım etmişti). Hani sayıca çokluğunuz hoşunuza gitmiş, fakat size hiçbir fayda sağlamamıştı. Yeryüzü tüm genişliğine rağmen size dar gelmiş, sonra da arkanızı dönüp kaçmıştınız.

Sonra Allah, Resûl’ünün ve müminlerin üzerine, sekîneti indirmişti. Görmediğiniz orduları da indirmiş ve kâfirlere azap etmişti. Bu, kâfirlerin cezasıdır.”

| Tevbe, 25-26.

Nakiller

08 Nov, 11:17


صلّوا على مَن نادى في شِدة معركة حُنين: "أنا النبي لا كذب، أنا ابن عبد المطلب"، وجمع جيشه.

"Huneyn savaşı şiddetinde 'Ben Nebî'yim bunda yalan yok; ben Abdulmuttalib'in oğluyum' diye nida edip ordusunu toparlayana salât edin."

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

06 Nov, 06:22


رَأَى حُذَيْفَةُ رَضِيَ اللهُ عَنْه رَجُلًا  لَا يُتِمُّ الرُّكُوعَ وَالسُّجُودَ، قَالَ: مَا صَلَّيْتَ، وَلَوْ مُتَّ مُتَّ عَلَى غَيْرِ الْفِطْرَةِ الَّتِي فَطَرَ اللهُ مُحَمَّدًا صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.

Huzeyfe radiyallahu anh, bir adamın rükû ve secdesini tam yapmadığını gördü ve ona dedi ki: 'Sen namaz kılmadın! Eğer bu hâlinle ölseydin, Allah’ın Muhammed'i ﷺ üzerinde yarattığı fıtrat dışında bir hâl üzere ölmüş olurdun.'"

|Sahihu'l Buhari, 791

لم يعذره بجهله بكيفية الصلاة! فكيف بمن لا يصلى ؟ فكيف بجاهل التوحيد وهو أصل الدين ؟

“Namazın nasıl kılınacağını bilmediğinden dolayı mazur görülmedi! Peki, namaz kılmayan kimseye ne demeli? Ya dinin temeli olan tevhidi bilmeyen bir cahile ne demeli?”

Nakiller

03 Nov, 13:08


إِذَا أَغْلَقَ صَخْرٌ بَابَ الْكَهْفِ الَّذِي تَحْتَمِي بِهِ يَوْمًا، فَلْيَكُنْ لَدَيْكَ مِنَ الأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ مَا يَفْتَحُ ثُلْثَ الصَّخْرَةِ، وَمِنَ الأَصْدِقَاءِ الصَّالِحِينَ مَا يَفْتَحُ ثُلْثَيْهَا.

“Bir gün sığındığın mağaranın kapısını bir kaya kapatırsa, kayanın üçte birini açacak kadar sâlih amelin, kayanın üçte ikisini açacak kadar sâlih arkadaşların olsun.”

Nakiller

31 Oct, 22:23


صلّوا على مَن سَأل جارية 'أين الله' فأجابته بأنه 'في السماء' فوصفها بأنها 'مؤمنة'

Bir cariyeye 'Allah nerededir?' diye sorup, onun 'semâda' cevabını vermesi üzerine kendisini 'mü'mine' olarak vasıflandıran kişiye salât edin.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

30 Oct, 20:43


﴿قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَكِنْ كَانَ فِي ضَلالٍ بَعِيدٍ﴾

أي: وجدته وقد اخْتار الضَّلالَة لنَفسِهِ، وهُوَ معنى قَوْله تَعالى حِكايَة عَن إبْلِيس: ﴿وما كانَ لي عَلَيْكُم من سُلْطان إلّا أن دعوتكم فاستجبتم لي﴾ الآيَة.

“Beraberindeki (saptırıcı şeytan) der ki: “Rabbimiz! Onu, ben azdırmadım. Fakat o, uzak bir sapıklık içindeydi.” (Kâf, 27)

Bu ayette şeytan, insanı kendi iradesiyle sapıklığı seçmiş olarak bulduğunu ifade etmektedir. Bu, Allâh Teâlâ'nın İblis'in sözleriyle anlattığı şu manaya benzemektedir: "Sizin üzerinizde hiçbir gücüm yoktu; sadece sizi çağırdım, siz de bana uydunuz." (İbrahim, 22)

| Tefsiru's-Sem'âni, 5/243.

Allah'ın rahmetinden adım adım uzaklaşıp da derin bir sapıklık içinde olan kimsenin durumu ne kadar da acıdır. Şüphesiz o, bir zorlama/baskı ile değil bir davet ile kendisini helak eden bir tarafa yöneltmiş, o yolda seyretmiş ve nihayetinde hüsrana uğrayanlardan olmuştur.

Nakiller

28 Oct, 11:31


Muhammed el-Kassâb el-Kerecî (v. 360) Nuket'ul Kurân eserinde, Allah Teâlâ'nın bir mekânı ve haddi olduğuna ve zatı ile semâda olduğuna dair Kur'ân'dan delil getirip şöyle demiştir:

{فَاِنِ اسْتَكْبَرُوا فَالَّذينَ عِنْدَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَهُمْ لَا يَسْـَٔمُونَ}

"Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, Rabbinin yanında/katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve (bundan) bıkkınlık duymazlar." | Fussilet, 38.

“Bu ayette Allah’tan mekanı ve haddi nefyeden Mu'tezile ve Cehmiyye'ye reddiye vardır. Onlar iddia ediyorlar ki Allah, yerde olmaksızın semada değildir. Gördüğün gibi "Rabbinin yanında/katında bulunanlar" dedi. Onlar meleklerdir ve onların semada olduğundan kimse şüphe etmez. Şayet onlar Allah’la birlikteyseler, o zaman Allah -azze ve celle-, kendi bildiği bir sınırla onların içindedir; yarattıkları bunun aslını bilmede âciz olsalar bile.”

| el-Kassâb, Nuket'ul-Kur'ân 4/79.

قوله: {يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ}

دليل على أن الله - جل جلاله - بذاته في السماء على العرش وليس في الأرض إلا علمه المحيط بكل شيء.

“Üstlerinde ki Rabblerinden korkarkar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.” | Nahl, 50.

Muhammed el-Kassab el-Kerecî dedi ki: (Bu ayet) “Allah azze ve celle'nin zatı ile semada arş üzerinde olduğuna, herşeyi kuşatan ilmi dışında yerde olmadığına delildir.”

| el-Kassâb, Nuket'ul-Kur'ân 2/68.

Nakiller

27 Oct, 21:04


Bu münazara, Müslüman bir ilim talebesi için kendisine 'ilmi konularda nasıl bir yol izlemeliyim' sorusunun cevabını da vermektedir.

- Öncelikle Arap dilini ve lügavî anlamları iyi bir derecede öğrenmek ve bu konuda kendini geliştirmek.
- İnandığı esaslarda muhalif görüşlerin şüphelerine vakıf olmak ve selefin kavillerinin konu ile irtibatını destekleyecek farklı rivâyetleri de tahkik edebilmek.
- Çalışma yapacağı konuya dair öncesinde hazırlık yapmış olmak ve bunu derli toplu bir şekilde sunabilmek.
- Bu tür meclisler de edep ve adabı sergilenmek ve bunun dinleyici açısından oldukça önemli ayrıntı olduğunu unutmamak.
- Meseleyi kişileştirmemek, daha çok kitlesel olarak konuşup hitâbı umum tutabilmek.
- Galibiyet/mağlubiyet algısı üzere konuşmaktan kaçınmak ve hakkın ortaya çıkması için süreci bu yönde ilerletebilmek.

Bunlar, -izlenimlere göre daha da çoğaltılabilecek- üzerinde durulması ve pratikte uygulanması gereken esaslardan birkaçıdır. Rabbim bu münazarayı hayırla sonuçlandırsın ve her iki tarafın hidayetine vesile kılsın.

Nakiller

27 Oct, 08:25


İmâm el-Acurri, heva ehli ile cedel, münazara ve tartışmanın keraheti hakkında nakilleri zikrettikten sonra dedi ki:

Biri dese ki: “Herhangi bir vakitte bir sebepten dolayı onlarla münâzara yapmaya ve onlara karşı hüccet ortaya koymaya mecbur kalsam onlarla münâzara yapmayayım mı?

Ona şöyle cevap verilir: Zorunluluk hali ancak kötü bir mezhebe sâhip bir yönetici olduğu takdirde olur. O yönetici insanları imtihan edip onları mezhebine çağırıyordur. Tıpkı Ahmed bin Hanbel'in zamanında yaşamış olan üç halifenin yaptığı gibi.. Onlar insanları imtihan etmişler ve onları çirkin mezheplerine çağırmışlardır. Bu durumda âlimler dini savunmayı kaçınılmaz görmüşlerdir. Bununla avâmın hakkı batıldan ayırt etmesini istemişlerdir. Onlarla mecburîyetten dolayı münâzara etmişler, bu onların seçimi olmamıştır. Böylece Allah Teâlâ Ahmed bin Hanbel ve onun yolunu takip edenler ile hakkı sabit kılmış, Mu'tezile'yi ise zelil kılıp onların kötülüklerini ortaya çıkarmıştır. Avâm da hakkın Ahmed'in ve kıyamete kadar ona tâbi olanların üzerinde bulunduğu şey olduğunu görmüştür. Kerîm Allah'ın Ehli Sünnet ve'l Cemaat'ten olan âlimleri ebediyen mihneden korumasını ümit ederim.”

| Kitabu'ş-Şerîa, 1/202

Nakiller

25 Oct, 20:06


Çocuğunun Kimlerle Birlikte Orturduğuna Dikkat Etmek

İbn Mehdî, Ziyad bin Muslim'den, o Salih Ebî Halil'den rivâyet etti, dedi ki: Habbab, oğlu ile Kur'an hakkında tartışan bazı insanların yanındayken karşılaştı. Bunun üzerine öfkeyle geri döndü ve ona bir kırbaç veya bir ip ya da bir kamçı hazırladı. Oğlu geri döndüğünde, Habbab ona yanaşmadan üzerine atıldı ve ona sert bir şekilde vurdu. Oğlu, babasının ciddiyetini görünce dedi ki: "Biliyorum ki sen aslında benim canımı istiyorsun, peki neden?" Babası ona hiçbir şey söylemedi, sadece vurmaya devam etti. Oğlu dedi ki: "Ey babacığım, görüyorum ki sen gerçekten benim canımı istiyorsun, ama neden?" Habbab dedi ki: "Seni Kur'ân hakkında tartışan bir toplulukla beraber görmedim mi?" Oğlu dedi ki: "Ey babacığım, söz bir daha yapmayacağım."

Bundan sonra ne zaman o tartışan topluluğun yanından geçse onu yanlarına çağırırlardı, o da onlara şöyle derdi: "Hayır, ancak babamın Allah'ın Nebîsinden kabul ettiği şeyi benden kabul ederseniz olur." Onlar da ona şöyle derdi: "Şüphesiz Nebî'den ﷺ sonra birtakım olaylar ve işler meydana geldi."

| Abdurrahman ibn Mehdî, en-Nasih vel Mensuh 128.

Nakiller

25 Oct, 19:43


كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ

“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız.” [Âl-i İmrân, 110]

Ali bin Ebi Talha'nın, İbn Abbas'tan nakline göre, bu ayetteki “iyiliği emredersiniz” ifadesi, “onlara Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik etmelerini, Allah'ın indirdiklerini kabul etmelerini emredersiniz ve bu uğurda mücadele edersiniz. Allah'tan başka ilah olmadığına iman ise en büyük iyiliktir” anlamındadır. İbn Abbas, kötülüğün ise “inkâr etmek” olduğunu ve bunun en büyük kötülük sayıldığını belirtmiştir.

Ebu'l-Âliye'den ise şu rivayet edilmiştir: “İyilik” tevhiddir.

| Tefsiru İbn Ebi Hatim, 3977.

Nakiller

25 Oct, 10:11


ما قال: لا قطُّ، إلاّ في تَشَهُّدِهِ، لَوْلا التّشَهّدُ كانَتْ لاءَهُ نَعَمُ

“O hiçbir zaman teşehhud'un¹ haricinde 'lâ' dememiştir, şayet teşehhud'de olmasaydı, o'nun bütün 'lâ'ları' 'neâm' olurdu.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

¹ لا إله إلا الله

Nakiller

19 Oct, 18:26


سَمِعْتُ مالِكَ بْنَ دِينارٍ، يَقُولُ: وتَلا هَذِهِ الآيَةَ: ﴿وكانَ في المَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ في الأرْضِ ولا يُصْلِحُونَ﴾ قالَ: فَكَمِ اليَوْمَ في كُلِّ قَبِيلَةٍ مِنَ الَّذِينَ يُفْسِدُونَ في الأرْضِ ولا يُصْلِحُونَ.

Mâlik b. Dinâr “Şehirde dokuz kişilik bir grup vardı. Yeryüzünde bozgunculuk yapar, ıslah etmezlerdi.” [Neml, 48] ayetini okudu ve dedi ki:

“Peki bugün her bir kabilede yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp ıslah etmeyen kaç kişi var?”

| Tefsîr'u İbn Ebî Hâtim, 16467.

Nakiller

18 Oct, 08:10


“Hüzünlerin giderilmesi ve günahların bağışlanmasının sebeplerinden biri Nebî'ye salât ve selam etmektir.

Cuma gününde ise bu salâtın etkisi daha büyüktür; üzüntünü giderir ve günahlarını bağışlatır.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

17 Oct, 17:01


Kitap çekilişi etkinliği sona ermiştir. Katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Kazanan hesaplara geri dönüş yapılacaktır.

Sorunun cevabı:

حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي مَرْيَمَ، حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنِي ابْنُ أَبِي مُلَيْكَةَ، قِيلَ لاِبْنِ عَبَّاسٍ هَلْ لَكَ فِي أَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ مُعَاوِيَةَ، فَإِنَّهُ مَا أَوْتَرَ إِلاَّ بِوَاحِدَةٍ‏.‏ قَالَ إِنَّهُ فَقِيهٌ‏.

İbn Ebi Muleyke'den rivayete göre "İbn Abbas'a denildi ki: Mu'minlerin emiri Muaviye hakkında ne dersin? O vitiri ancak bir rekat olarak kıldı. İbn Abbas: 'O bir fakihtir' dedi."

| Sahihu'l Buhârî 3765.

Nakiller

17 Oct, 12:37


Uyarı:

İbn Abbas radiyallahu anh, birkaç sahabeyi fazileti yönünden övmüştür. Ancak bizim sorumuz, 'kendisinin yapmış olduğu bir amel sorulduğunda' İbn Abbas'ın buna mukabilen "O bir fakihtir" diyerek fıkıh ve Nebî'ye sahabelik yapması yönünden faziletini zikretmesidir. Lafızlara dikkat etmenizi tavsiye ederiz.

Nakiller

16 Oct, 17:01


Etkinlik Sorusu❗️

“İbn Abbas radiyallahu anh, hangi sahabe için "O bir fakihtir" diyerek faziletini zikretmiştir?”

Cevaplarınızı Nakillerim İletişim bağlantısına iletebilirsiniz.

Hatırlatma:

* Cevap verirken lütfen kaynak belirtiniz.
* Soruyu hikayenizde paylaşabilirsiniz.

Kazanan iki kişiye verilecek kitaplar:

1. Ebu Hatim'in Zühd kitabı.
2. Buhari'nin Anne Babaya İyilik kitabı.
3. Darakutni'nin Sıfat kitabı.

Önemli: Lütfen cevaplarınızı bir kullanıcı adı ile beraber iletiniz, bu çekiliş sonucu için mecburidir.

Etkinlik yarın akşam 20:00 da sona erecektir.

Nakiller

15 Oct, 16:18


Etkinlik Duyurusu!

Kanalımızda yarın akşam 20:00 'da bir kitap çekilişi için etkinlik yapılacak. Etkinlikte bir soru sorulacak ve sonrasında doğru cevabı veren iki kişiye kitap hediye edilecektir.

Kazanan iki kişiye verilecek kitaplar:

1-Ebu Hatim'in Zühd kitabı.

2. Buhari'nin Anne Babaya İyilik kitabı.

3. Darakutni'nin Sıfat kitabı.

Cevaplarınızı;

https://t.me/nakillerim_bot adresine iletebilirsiniz.

Kitaplar "Nakiller" tarafından gönderilecektir. Kardeşlerimize bu etkinliğe teşvikleri için teşekkür ediyoruz. Kazanan kişilere geri dönüş sağlanacaktır. Etkinlik ertesi gün 17/10/2024 20:00'da sona erecektir.

Etkinliğe katılım şartları;

* Kitapları okuyup amel etmek.

Önemli: Çekilişe katılan kişilerin cevaplarla birlikte, kullanıcı adı bulundurmaları çekiliş sonucu için zorunludur.

Nakiller kanal bağlantısı:

https://t.me/nakillerim

Nakiller

11 Oct, 19:48


“Bir adam bir kadı'nın huzurunda birisiyle davalaştı ve onda malının olduğunu iddia etti. Davalı (kendini savunan, i'rab hatası yaparak) ‘onun malı(hakkı) bendedir’ dedi. Bunun üzerine Kadı ona, ‘İ'rab biliyor musun?’ diye sordu. Adam, ‘evet’ deyince Kadı, ‘Kalk! Malı ödemeye seni mecbur bıraktım’ dedi.”

Davalı مالُهُ şekliyle ‘lam’ harfini damme yaparak hata etmiştir, halbuki ما لَهُ şekliyle ‘lam’ harfini fethalı okuyup ما harfini de nefy olarak kullanması gerekirdi. Bu kıssa i'rab kurallarının hukuki sonuçlara bile yol açacak kadar önemli bir ilim olduğunu bize gösterir.

Nakiller

11 Oct, 09:06


Allâh azze ve celle şöyle buyurur:

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْۜ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ

Sizden önceki toplumların başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına çeşitli yoksulluklar ve musibetler geldi. Öylesine sarsıldılar ki; (sonunda) Resûl ve onunla beraber olan müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” dediler. Dikkat edin! Şüphesiz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 214)

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ

Yoksa insanlar, “İman ettik.” dedikten sonra, imtihana tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun ki, onlardan öncekileri imtihan ettik..” (Ankebût, 2/3)

Ayette ki البَأْسَٓاء وَالضَّرَّٓاء yoksulluklar ve musibetler için; fakirlik ve hastalıklar denilmiştir. Fakirliğin de hastalığın da maddi ve manevi kısımları vardır, bunlar kendi içinde çeşitli musibetler olarak sınıflandırılır. İmtihan ise daha umumîdir, kişinin başına gelen her musibet onun imtihanıdır. Her musibet bir imtihandır ancak imtihan hem musibet hemde nimet olarak karşımıza çıkabilir.

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ في كَبَدٍ

Andolsun ki biz insanı zorluk içinde yarattık.” (Beled, 4)

وقيل : يُكابِدُ الشُّكْرَ عَلى السَّرّاءِ والصَّبْرَ عَلى الضَّرّاءِ، لِأنَّهُ لا يَخْلُو مِن أحَدِهِما ويُكابِدُ مَصائِبَ الدُّنْيا، وشَدائِدَ الآخِرَةِ

Denilir ki: “Bollukta şükre, darlıkta sabra katlanır; zira insan bu ikisinden birinden; dünya musibetlerinden ve ahiret zorluklarından mahrum kalmaz.”

Hayatın zorluğu ise zahiren musibet çizgisinde bir imtihanımızdır. Bunun şifasına sabr ve istiğfar ilacı ile ulaşabiliriz. Hayatın kolaylığı ise zahiren nimet çizgisinde bir imtihanımızdır. Bunun hakkını da şükür ve taatler ile eda edebiliriz. Bu sebepledir ki bize Allâh'ı hatırlatan musibet, Allâh’ı unutturan nimetten daha sevimli gelmelidir.

Unutmayın ki kulların imtihanları/zorlukları derece derecedir. Kendi pencerenizden çıkıp baktığınız da varlığından haberiniz dahi olmadığınız insanlar canları, malları, aileleri, sağlıkları ile imtihan edildiğini ve çeşitli musibetlere/zorluklara maruz kaldığını görürsünüz. İşe bu çerçeveden bakınca şu hadîsi hatırlatırmak gerekir:

انظروا إلى من هو أسفل منكم، ولا تنظروا إلى من هو فوقكم، فهو أجدر أن لا تَزْدَرُوا نعمة الله عليكم

“Sizden daha aşağıda olanlara bakın! Sizin üstünüzde olanlara bakma­yın! Bu, Allah'ın nimetini küçümsememenize daha uygun olur.”

Hayat şartlarının bizden daha iyi olan birine bakmak Allâh'a karşı nankörlük sebebi iken, bizden daha aşağı olan birine bakmak şükretme sebebidir. Rasûlullah ﷺ bize küfretmeyi değil şükretmenin yolunu açmak için bu yolu tavsiye etmiştir. O halde zorluklarınızı tartın ve sizden daha zor durumda olanlara bakın, neler ile imtihan edildiklerine.. O vakit yaşadığınız imtihanınızın ne derece bir zorluk olduğunu daha iyi idrak etmiş olursunuz.. Vallahualem.

Nakiller

10 Oct, 21:00


صلوا على كثيراً من عرضت عليه الدنيا فقال ’اللهم الرفيق الأعلي‘

Dünya kendisine sunulduğunda 'Allahumme Refikul-A'lâ' diyen [en yüce dostunu tercih eden] kimseye çokça salât edin.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

10 Oct, 16:16


Allâh'ın Tuzak Kurması

قَوْله تَعَالَى: ﴿ومكروا ومكر الله﴾ الْمَكْر من العَبْد: الْخبث وَالْخداع، وَمن الله تَعَالَى: أَن يَأْخُذ العَبْد بَغْتَة من حَيْثُ لَا يعلم، وَإِنَّمَا سَمَّاهُ مكرا - على الْمُقَابلَة - لِأَنَّهُ جَزَاء مَكْرهمْ: كَمَا قَالَ: ﴿وَجَزَاء سَيِّئَة سَيِّئَة مثلهَا﴾ وَالْمرَاد بمكرهم هَا هُنَا: أَنهم احْتَالُوا لقتل عِيسَى، فَقَالَ رجل: أَلا أدلكم على الْبَيْت الَّذِي فِيهِ عِيسَى، فَجَاءُوا مَعَه الْبَيْت الَّذِي كَانَ فِيهِ عِيسَى، فرفعه الله إِلَى السَّمَاء، وَألقى شبه عِيسَى على من دلهم عَلَيْهِ، فَأَخَذُوهُ، وَهُوَ يَصِيح: لست بِعِيسَى، فَقَتَلُوهُ، وَقيل: إِن الدَّال كَانَ وَاحِد من الحواريين؛ فَذَلِك مكر الله ﴿وَالله خير الماكرين﴾ .

Allah Teâlâ'nın şu buyruğu: "Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu" (Âl-i İmrân, 54). Burada insanın tuzağı/hilesi, kurnazlık ve aldatmadır. Allah’ın "meker" (tuzak) kurması ise, kulunu hiç beklemediği bir yerden ansızın yakalaması anlamındadır. Allah'ın bu fiiline "mekr" denmesinin sebebi, onların tuzaklarının cezası olarak yapılmış olmasıdır. Nitekim başka bir ayette şöyle buyrulmuştur: "Kötülüğün karşılığı, misli ile kötülüktür." (Şûrâ, 40).

Buradaki tuzaklarından kasıt, İsa aleyhisselam'ı öldürme planlarıdır. Bir adam, "Sizi İsa'nın bulunduğu eve götüreyim mi?" dedi ve onları İsa’nın bulunduğu eve götürdü. Fakat Allah, İsa’yı göğe yükseltti ve İsa’ya benzeyen birini onların üzerine bıraktı. Onlar da bu kişiyi yakalayıp "Ben İsa değilim" diye bağırmasına rağmen onu öldürdüler. Bazı rivayetlere göre, onları İsa’ya götüren kişi havarilerden biri idi. İşte bu, Allah’ın mekridir: "Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır" (Âl-i İmrân, 54).

| Tefsiru's Semânî, Âl-i İmrân 54.

Nakiller

03 Oct, 19:57


من الجحود أن يفرِّج اللَّه كربك ويزيل همَّك ويكشف غمَّك ثمَّ تقول :

طلع الأمر سهل وأنا شايل همَّه!
وأعطيت الموضوع أكبر من حجمه!

قَالَ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِيَّ : يَنْزِلُ بِالْعَبْدِ الْأَمْرُ فَيَدْعُو فَيَصْرِفُهُ عَنْهُ، فَيَأْتِيهِ الشَّيْطَانُ فَيُضْعِفُ شُكْرَهُ، فَيَقُولُ : إِنَّ الْأَمْرَ كَانَ أَيْسَرَ مِمَّا تَذْهَبُ إِلَيْهِ!!

يَجِبُ أَنْ يَقُول الْعَبْدُ : كَانَ الْأَمْرُ بِأَشَدَّ مِمَّا أَذْهَبُ إِلَيْهِ، وَلَكِنَّ اللَّهَ صَرَفَهُ عَنِّي .

Allah senin sıkıntını giderir, üzüntünü hafifletir ve kederini kaldırır, fakat sen "Olay kolaymış, ben de boşuna endişelenmişim!" ya da "Durumu olduğundan daha büyük göstermişim!" dersen, bu nankörlüktür.

Abdullah el-Müzenî şöyle dedi: "Bir musibet kulun başına gelir, o da dua eder ve Allah onu ondan uzaklaştırır. Sonra şeytan gelir ve kulun şükrünü zayıflatır, ona 'Bu mesele düşündüğün kadar zor değildi' dedirtir."

Kulun demesi gereken şudur: "Olay düşündüğümden daha zor olabilirdi, fakat Allah bunu benden uzaklaştırdı."

| İbn Ebi’d-Dünya, eş-Şükr 13.

Nakiller

03 Oct, 19:14


صلّوا على كثيرا مَن بُعِث بين يدي السّاعة بالسّيف حتّى يُعبد اللَّه وَحدهُ لا شَريك لهُ.

“Şirk koşulmadan yalnızca Allah’a ibâdet edilsin diye kıyâmete yakın kılıçla gönderilene çokça salât edin.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

01 Oct, 20:32


• عن أبي الحسن السَّرِيّ بن المُغَلّس السقَطي البغدادي (ت253ه‍):

«رأيتُ طاعةَ الرحمن؛ بأرخص الأثمان، مع راحة الأبدان. ورأيتُ معصيةَ الرحمن؛ بأغلى الأثمان، مع تعب الأبدان».

Ebu'l-Hasan es-Serî b. Mugalles es-Sakatî el-Bağdâdî (v. 253 h.) şöyle demiştir:

"Rahmân’a itaatin en ucuz bedellerle, bedenlerin rahatlığıyla olduğunu gördüm. Rahmân’a isyanın ise en pahalı bedellerle, bedenlerin yorgunluğuyla olduğunu gördüm."

| el-Emâlî, Ebu Abdullah Muhammed b. Fazl el-Ferâvî.

Nakiller

19 Sep, 20:24


قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ : رَأَيْتُ أَبِي فِي النَّوْمِ، فَقُلْتُ لَهُ: يَا أَبَاهُ مَا فَعَلَ اللَّهُ بِكَ؟ قَالَ: غَفَرَ لِي. فَقُلْتُ: بِمَاذَا؟ فَقَالَ: " بِكِتَابِي الصَّلاَةُ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي كُلِّ حَدِيثٍ. "

Muhammed bin Ebî Süleyman dedi ki:

“Rüyamda babamı gördüm ve ona dedim ki: 'Babacığım, Allah Teâlâ sana ne ile muamelede bulundu?' Babam: 'Beni bağışladı' dedi. Ben: “Ne sebebiyle seni bağışladı' diye sorunca, babam: 'Her hadîs [rivâyetinde] Nebî sallallahu aleyhi ve sellem için yazdığım salâtlar için beni bağışladı.' cevabını verdi.”

| Şerefu Ashâbil Hadîs, 37.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e kitâbetinde dâhi salât etmenin fazileti umuluyorsa, ona her haldeyken [kitâbette ve hitâbette] çokça salât edin.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

16 Sep, 19:29


فتش في حساباتك نهاية كل يوم وبداية كل صباح واسأل نفسك، هل في حسابي اشياء لا ترضي الله ؟ لا تغرك لحظات الفرح وكثرة العدد لتكسب ذنب جاري حتى بعد وفاتك اجعل مراقبة الله في كل خطواتك وأبدأ بحذف ذنوبك اخبروا الذين ينشرون المحرمات على صفحاتهم ، انه لا يوجد احد ليحذفها بعد موتهم ، وستكون لهم سيئات جاريه"

“Her günün sonunda ve her sabahın başında hesaplarını gözden geçir ve kendine sor: "Hesabımda Allah'ı memnun etmeyen şeyler var mı?" Anlık mutluluk ve takipçilerin çokluğu seni yanıltmasın; ölümünden sonra bile devam eden günahlara sahip olma. Allah'ın her adımında seni izlediğini unutma ve günahlarını silmeye başla. Sayfalarında yasak olan şeyleri paylaşanlara söyleyin, öldükten sonra bunları silecek kimse olmayacak ve bu günahlar sürekli (yazılmaya) devam edecek.”

Nakiller

13 Sep, 07:05


صلّوا على مَن كان أشد الناس خشية لِله رغم أنْ يغفر الله له مَا تقدَّمَ مِن ذَنبه وما تاَخَّر

"Allah'ın geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde, insanlar arasında Allah'tan en çok korkan kişiye salât edin."

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

10 Sep, 12:25


﴿قل يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله إن الله يغفر الذنوب جميعا إنه هو الغفور الرحيم﴾

"De ki: “Ey (çokça günah işleyerek) nefisleri hakkında aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” | Zümer, 53.

ما تأملها يائسٌ إلا أشرق الأمل في نفسه، وما نظر إليها غارق في لُجّة المعاصي إلا انبعث الرجاء في قلبه، فاللهم أصلح قلوبنا وارزقنا توبة نصوح ترضى بها عنا.

“Hiçbir umutsuz, bu ayeti düşünmemiştir ki kalbinde umut ışığı parlamış olmasın. Masiyet denizinde boğulmuş hiçbir kimse bu ayete bakmamıştır ki kalbinde bir ümit doğmamış olsun. Ey Allah'ım! Kalplerimizi ıslah et ve bizlere, senden razı olacağın nasuh (samimi) bir tövbe nasip et.”

Nakiller

08 Sep, 15:01


"Ebu Abdullah’a dedim ki: Bazı muhaddisler bana dedi ki, 'Ebu Abdullah, sadece dirhemlerden yüz çevirmedi, insanlardan da yüz çevirdi.' Bunun üzerine Ebu Abdullah şöyle dedi: 'Ben kimim ki insanlardan yüz çevireyim? İnsanlar benden yüz çevirmek istiyorlar.'

Ebu Abdullah şöyle dedi: 'Allah’tan bizi, insanların hakkımızda düşündüklerinden daha hayırlı kılmasını ve onların bilmediği (günahlarımızı) bağışlamasını dilerim.'"

| el-Meruzzi, Kitabu'l-Vera 547.

Nakiller

06 Sep, 21:02


قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ الشَّدِيدَ لَيْسَ الَّذِي يَغْلِبُ النَّاسَ، وَلَكِنَّ الشَّدِيدَ مَنْ غَلَبَ نَفْسَهُ»

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: "Güçlü olan insanlara galip gelen değildir; ancak güçlü olan nefsine karşı galip gelendir."

فَإِنْ قَالَ قَائِلٌ: فَعَلَى مَا أُجَاهِدُ نَفْسِي حَتَّى أَغْلِبَهَا؟ قِيلَ لَهُ: تُجَاهِدُهَا حَتَّى تَلْزَمَ أَدَاءَ فَرَائِضِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَتَنْتَهِيَ عَنْ مَعَاصِيهِ

Biri dese ki: Nefsim ile ona galip gelinceye kadar ne hakkında mücadele edeceğim? Ona denilir ki: Onunla Allah’ın -azze ve celle- farzlarını eda edip, masiyeti bırakıncaya dek savaşacaksın.

فَإِنْ قَالَ: صِفْ لِي مِنْ أَخْلَاقِهَا الَّتِي تَمِيلُ إِلَيْهِ مِمَّا لَا يَحْسُنُ، حَتَّى أَحْذَرَهَا، وَأَمْقُتَهَا، وَأُجَاهِدَهَا، إِذَا عَلِمْتُ أَنَّ فِيهَا شَيْئًا مِنْ تِلْكَ الْخِصَالِ. قِيلَ لَهُ: إِنَّ النَّفْسَ أَهْلٌ أَنْ تُمْقَتَ فِي اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَمَنْ مَقَتَ نَفْسَهُ فِي ذَاتِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ رَجَوْتُ أَنْ يُؤَمِّنَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ مَقْتِهِ.

Ona denilir ki: Muhakkak ki nefis Allah -azze ve celle- için kendisinden nefret edilmeye layıktır. Ve kim kendi nefsinden Allah’ın -azze ve celle- zatı için buğz ederse, Allah’ın -azze ve
celle- onu buğzundan emin kılmasını umarım.

| el-Acurrî, Nefislerin Edebi.

Nakiller

06 Sep, 21:00


İmâm Acurri'nin 'Nefislerin Edebi' kitabını sizlere sunuyoruz. Rabbim bu eserden istifade edip nefislerimizi ıslah etmeyi bizlere nasip etsin.