O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

@ilimyuvam


Reklam ve işbirliği için dm: @Terkidunya7
Sadece dini kanallar ile reklam
“Sen, Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et.”
(Nahl sûresi, 125)
Kuşkusuz en etkili ve evrensel silah kelimelerdir. Okumadığın gün karanlıktasın.
Nuri Pakdil

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

22 Oct, 17:17


وَعَنْ أَب۪ي سَع۪يدٍ الْخُدْرِيِّ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «لاَ تُصَاحِبْ إِلاَّ مُؤْمِنًا، وَلاَ يَأْكُلْ طَعَامَكَ إِلاَّ تَقِيٌّ». رَوَاهُ أَبُو دَاوُدَ، وَالتِّرْمِذِيُّ بإِسْنَادٍ لاَ بَأسَ بِهِ.

Ebû Saîd el-Hudrî’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Ancak mümin (kimseler) ile arkadaş ol, yemeğini de ancak Allah’tan sakınan (muttaki kimseler) yesin.”

(D4832 Ebû Dâvûd, Edeb, 16; T2395 Tirmizî, Zühd, 55)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

22 Oct, 17:08


İlim, maldan üstündür.

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

22 Oct, 03:08


Hasan el-Basrî (rahimehullah) dedi ki:

"Çok uyumak ve çok yemekten dolayı Allah subhâne ve Teâlâ'ya tevbe ediniz."

اَسْتَغْفِرُ الله اَلْعَظِيم

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

21 Oct, 13:12


وَعَنْ أَب۪ي أَيُّوبَ خَالِدِ بْنِ زَيْدٍ اَلْأَنْصَارِيِّ رَضِيَ   اللّٰهُ   عَنْهُ أَنَّ رَجُلاً قَالَ: يَا رَسُولَ   اللّٰهِ   أَخْبِرْن۪ي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ، وَيُبَاعِدُن۪ي مِنَ النَّارِ. فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى   اللّٰهُ   عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «تَعْبُدُ   اللّٰهَ،   وَلاَ تُشْرِكُ بِه۪ شَيْئاً، وَتُق۪يمُ الصَّلاَةَ، وَتُؤْت۪ي الزَّكَاةَ، وَتَصِلُ الرَّحِمَ» مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ.

   Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd el-Ensârî (ra) anlatıyor:

   Bir adam:

   Yâ Resûlallah (sav), cennete girmeme sebep olacak ve beni cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle, dedi. Resûlullah (sav):

   –Allah’a ibadet et ve O’na hiçbir şeyi ortak koşma, namaz kıl, zekât ver, akrabalık ilişkilerini gözet, buyurdu.  

(B5983 Buhârî, Edeb, 10; M104 Müslim, Îmân, 12)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

21 Oct, 02:38


Güneşin doğup dünyayı aydınlattığı her gün, sen de günahların için pişmanlık duyup tövbe ederek içini aydınlat!

| Feridüddin Attar

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

20 Oct, 11:38


اِلَّا الْمُصَلّ۪ينَ⁠ۙ   ﴿ ٢٢ ﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ دَٓائِمُونَ⁠ۖ   ﴿ ٢٣ ﴾

“Namaz kılanlar müstesna... ki onlar, namazlarına devam edenlerdir” (Meâric, 22-23)

‎Eğer, "Cenâb-ı Hak burada önce, "Onlar, namazlarına devam edenlerdir" buyurmuş, daha sonra (34. ayette) da, "Namazlarını muhafaza edenler" buyurmuştur (niçin)?" denilirse, biz deriz ki: "Onların namazlarına devamları, o namazlarını hiçbir vakit terk etmemeleri; namazlarını muhafaza etmeleri ise, namaza önem vermeleri ve onu en mükemmel bir biçimde ifa etmeleri manasına racidir. Bu önem verme işi ise, ancak bazan namazdan önce, bazan namaz esnasında, bazan da namazdan sonra olan hususlarda olur. Namazda önce olan hususlar şunlardır: Öncelikle, namaz vakti girmeden, insanın kalbinin, namazın vaktinin girmesine ve abdest alıp hazırlanma işine takılması; setr-i avrette bulunması, kıbleyi araştırması, temiz elbise ve temiz yer bulması; namazını cemaatle mescitlerde kılmayı düşünmesi, namaza başlamadan kalbini vesveselerden ve Allah dışındaki şeylere dönüp bakmaktır. temizlenmeye alabildiğine gayret göstermesi ve riyadan son derece sakınmasıdır. Namaz esnasında yapılacak şeyler de insanın, sağa-sola dönüp bakmaması; Kur’an okurken, kalbinin huzurunu sağlaması; ayetlerin manasını anlamaya çalışması ve namazın hikmetlerini kavramaya uğraşmasıdır. Namazdan sonra yapılacak işlere gelince bu da, insanın namazı ifa ettikten sonra, artık oyun-eğlence ile, malâyanî şeylerle meşgul olmaması ve namazdan sonra, herhangi bir günah işlemekten tamamen-alabildiğine sakınmasıdır.

Kaynak: Fahreddin er-Râzî
(Mefâtîhu’l-gayb)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

19 Oct, 16:01


Nasılki vucudun azaları iş yapmada gözün görmesine tabidir; amellerde ilme tabidir. Bundan dolayı ilimle beraber yapılan az amel, cahilce yapılan çok amelden üstündür.

İmam-ı Azam Ebu Hanife(ra)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

19 Oct, 08:10


وَعَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يُضَيِّعَ مَنْ يَقُوتُ» حَد۪يثٌ صَح۪يحٌ رَوَاهُ أَبُو دَاوُدَ وَغَيْرُهُ. وَرَوَاهُ مُسْلِمٌ ف۪ي صَح۪يحِه۪ بِمَعْنَاهُ قَالَ: «كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يَحْبِسَ عَمَّنْ يَمْلِكُ قُوتَهُ»

Abdullah b. Amr b. Âs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, bir insana günah olarak yeter.”

(D1692 Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

Müslim’in Sahih’inde bu manada:
“Emri altında bulunanların nafakasını kısmak, bir insana günah olarak yeter” buyrulmuştur.

(M2312 Müslim, Zekât, 40)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

18 Oct, 12:29


وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَاٰتُ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِ⁠ۚ   ﴿ ٢٤ ﴾

“Denizde büyük dağlar gibi yükselen gemiler de O’nundur. (Rahmân, 24)

‎Göklerdekiler ve gökler, yerdekiler ve yer, zaten hep Allah’ın olduğu halde, bu ayette özellikle gemilerin, Kendisinin olduğunu söylemesindeki hikmet nedir?
Deriz ki: Bu söz, avam (halk) için söylenmiştir. Hak Teâlâ böylece, o zeki kimseler şöyle dursun, azıcık aklı olanların bile habersiz olamayacağı bir hususu dile getirerek, "Denizdeki gemide, gerçekte, hiç kimsenin mâlikiyyeti olmadığında şüphe yoktur. Çünkü hiç kimse, aslında gemide tasarruf yetkisine sahip değil der. Hepsi de Allah’ın rahmetini umarlar. Mallarının ve canlarının, Allah’ın kudret elinde olduğunu itiraf ederler. Gemide iken, "gemi de senin, mülk de senin tanrım" derler, denizi de, gemiyi de Allah’a nisbet ederler. Sonra da denizden kurtulup da, taş-kireç ile yapılmış evlerine baktıklarında, artık helâk olabileceklerini unuturlar. İşte o zaman şüphesiz o geminin sahibi olan insanı hatırlarlar, denizi de, gemiyi de o insana nisbet ederler" demek istemiştir.

Kaynak: Fahreddin er-Râzî
(Mefâtîhu’l-gayb)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

17 Oct, 16:11


من قرأ سورة الكهف في يوم الجمعة أضاء له من النور ما بينه وبين الجمعتين

Her kim Kehf Suresini Cuma günü okursa, iki Cuma arası nur ile aydınlatılır. (Müslim)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

17 Oct, 15:17


وَعَنْ أَب۪ي عَلِيٍّ طَلْقِ بْنِ عَلِيٍّ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «إِذَا دَعَا الرَّجُلُ زَوْجَتَهُ لِحَاجَتِه۪ فَلْتَأْتِه۪ وَإِنْ كَانَتْ عَلَى التَّنُّورِ». رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ وَالنَّسَائِيُّ، وَقَالَ التِّرْمِذِيُّ: حَد۪يثٌ حَسَنٌ صَح۪يحٌ.

Ebû Ali Talk b. Ali’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kadın, eşi kendisine ihtiyaç duyup çağırdığında, yemek pişirmekle meşgul olsa dahi (onu erteleyip) eşinin yanına gelsin.”

(T1160 Tirmizî, Radâ’, 10)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

16 Oct, 16:00


Kimin üzerinde nimetler ortaya çıkarsa, hamdini arttırsın.

Dertleri çoğalan kimse, istiğfara sarılsın.

Fakirlik kendisini sıkıştıran kimse
(لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ )
sözünü çok yapsın.


(Hatîb, Tarihu Bağdad; 2/52)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

15 Oct, 16:01


VAKTİNDE NAMAZIN BEREKETİ

Beş vakit namazı vaktinde kılmaya müdâvim olanlara Allah Teâlâ dokuz kerâmet bahşeder:

Allah onu sever.
Vücudu sıhhatli olur.
Melekler onu korur.
Evine bereket iner.
Yüzünde, sâlihlerin sîmâsı zuhûr eder.
Allah onun kalbini yumuşatır.
Kıyâmet gününde Sırat köprüsünden parlayan şimşek hızıyla geçer.
Allah onu cehennem ateşinden kurtarır.
Allah onu cennette; «Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.»
(Yûnus, 62) müjdesine mazhar kıldığı «evliyâullâh»a komşu eyler....ن

(İbn-i Hacer, Münebbihât, s. 32-33)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

15 Oct, 11:02


"يا ابن آدم ، إنك لم تَزل في هدمِ عمرك منذ يومِ ولدتك أمُّك
Ey ademoğlu, annenin seni doğurduğu günden beri hayatının yıkımı içindesin."

-Tahzibu'z-Zuhdü'l-Kabir

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

14 Oct, 13:16


Kitap ve sünnet, zeki olan alimlerin önünde idi. Onların bir kısmı hakka muvaffak olamadılar. Öyleyse hidayeti isteyerek Allah’a yönel! Zekâna aldanmaktan sakın ki, kendi haline bırakılmayasın.”

| Allame Salih b. Abdullah el- Usaymî

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

14 Oct, 04:56


وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْراً جَم۪يلاً ﴿ ١٠ ﴾
“Onlar ne derlerse sabret. Onlardan güzel bir şekilde uzaklaş”

(Müzzemmil, 10)

‎Bu, "Sen beni vekil edindiğin (Bana tevekkül ettiğin) zaman, onlar ne derlerse sabret ve onların işini bana havale et. Çünkü Ben senin vekilin olduğum zaman, senin kendi işlerini düzeltmeye gayretinden daha güzel şekilde işlerini düzeltirim" demektir.
‎[Allah’la Olan İşler ve Kullara Ait İşler]
‎Bil ki kulların önemli işleri iki kısımdır: Allah’la olan işlerinin durumu ve insanlarla olan işlerinin durumu. Birincisi, ikincisinden daha önemlidir. Dolayısıyla Cenâb-ı Hak, bu sûrenin başında, birinci kısımla alakalı hususu zikredince, peşisıra ikinci kısımla alakalı olanı getirdi. Hak Sübhânehû ve Teâlâ, bu babda kendisine ihtiyaç duyulan şeylerin hepsini, bu iki cümlede topladı. Bu böyledir çünkü insan ya insanlarla içiçe olur, ya onlardan ayrı olur. Eğer onlarla içiçe ise, onların eziyet ve kabalıklarına sabretmesi gerekir. Çünkü onlardan iyilik ve rahat arzu edip, bunu bulamaz ise kederler ve üzüntüler içine düşer. Binâenaleyh anlaşılıyor ki halkla içiçe-beraber olmayı isteyen kimsenin çok sabretmesi gerekir. Ama insan, insanlarla içiçe olmayı bırakır (uzlete çekilir) ise, bu da güzel bir uzaklaşmadır.

Kaynak: Fahreddin er-Râzî
(Mefâtîhu’l-gayb)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

13 Oct, 10:56


تبغي النّجاة ولم تسلك مسالكها
إن السفينة لا تجري على اليبس

“Kurtuluş arıyorsun girmeden yoluna, hâlbuki yol almaz gemi karada”

İmam Şafii (Rahimehullah)

O̲K̲U̲M̲A̲D̲I̲Ğ̲I̲N̲ ̲G̲Ü̲N̲ ̲K̲A̲R̲A̲N̲L̲I̲K̲T̲A̲S̲I̲N̲

12 Oct, 09:45


Ebu Bekir رضي الله عنه övüldüğünde şöyle dua edermiş:

"Allah'ım! Beni benden iyi tanırsın. Ben de kendimi insanlardan daha iyi tanırım. Beni, onların zannettiğinden daha hayırlı kıl. Onların bilmedikleri (kusurlarımı) affet. Onların söylediklerinden beni sorumlu tutma."

(Kenzul Ummal 35704, benzer rivayetleri: el-Edebul Mufred 761, Şuabul İman ve el-Musannef İbn Ebi Şeybe’de geçer.)