Zümer Medya

İhlas Sahibinin Alameti:

"‏علامة المخلص أنه إذا عوتب لا يحرد ولا يبرئ نفسه بل يعترف، ويقول: رحم الله من أهدى إلي عيوبي. ولا يكن معجبًا بنفسه لا يشعر بعيوبها، بل لا يشعر أنه لا يشعر، فإن هذا داءٌ مزمن."

"İhlâs sâhibinin alâmeti; o uyarıldığı zaman öfkelenmez ve kendisini temize çıkarmaz, bilakis (hatasını) itirâf eder ve şöyle der: Bana kusurlarımı bildirene Allah rahmet etsin. Sakın o, kusurlarını hissetmeyen, hatta hissetmediğinin bile farkında olmayan kendini beğenmiş bir kimse olmasın. Zira bu, iyileşmeyecek bir hastalıktır."

| İmam ez-Zehebi رحمه الله
[Siyeru Alâmi’n Nubelâ 7/73]

"إنما الدنيا صبر ساعة، والجنّة دَارُ الأفراح."

"Dünya sadece bir saatlik sabırdır, ve cennet ferahlığın evidir."

Tâbiînden bir kadın şöyle dua ederdi:

"سبحانك ! ما أضيق الطريق على من لم تكن أنت دليله وما أوحش الطريق على من لم تكن أنت أنيسه !"

"Yüce Allah'ım! Senin rehber olmadığın kişi için yol ne kadar dardır. Senin yoldaş olmadığın kişi için yol ne kadar ıssızdır!"

"Benden razı olduğunu bileyim..."

"İsterdim ki Allah kıyamet günü O'nun önünde durunca, bana izin versin (de) bir secde (ile) secde edeyim, sonra benden razı olduğunu bileyim, sonra (artık) "Ey Mâlik b. Dînâr! Toprak ol" desin..."

| Malik b. Dinar رحمه الله
[Ahmed bin Hanbel | Kitabu’z Zühd]

"Bir şeyi seven ve ona değer veren onu başka hiçbir şeyle değişmez, kıyaslamaz, yerine başka hiçbir şeyi koymaz. Sevgi/dostluk/muhabbet varsa daha iyisi diye bir şey yoktur, en iyisi seçtiğindir, yanında olmaktan memnuniyet duyduğundur."

Hatta en önemlisi, yanında olmadığında bile huzur bulduğundur...

“Duyguların senin mülkün değildir, sen o duygular içinde, seni duygulandıran kimseye aitsin” der yazar. Bizi duygulandıran kimseye ait değiliz ama onun bizde uyandırdığı duyguya/hisse aitiz. Çünkü o kimseye o hisle baktıran mana bizdedir; o hissin manasını biz ona yükleriz.

İnsanları nezdimizde vazgeçilmez kılan da, onlara yüklediğimiz, onlarda sıfatlandırdığımız duygulardır. Ancak o duygular onlara değil, bize aittir... Bu farkındalığa erişildiğinde -sadıklar hariç- kimsenin vazgeçilmez olmadığını anlarız.

"Gönlünde yer edinenin hep orada durmaya devam edeceğini ve sana hep güç vereceğini sanırsın, bu his iyi de gelir bir yandan ama gönülde yer edinenler de kendi yerini tarumar edip oradan silinebilirmiş, acı tecrübelerle kavrarsın."

|| Sa'ad ibn Ebî Vakkas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Allah'a yemin ederim ki, insanlarla aramda demir bir kapı olmasını isterdim, (ve böylece) kimse benimle konuşmasın ve ben de Allah'a varıncaya kadar kimseyle konuşmayacağım..

Her şeyi bitirmemeli hayatta...

Bazı şeyler hep yarım kalmalı,
Bazen son nokta hiç konmamalı,
Acılar hayatın bir parçasıysa eğer,
İz bırakmalı insanda,
Unutmamalı.
Bir damla yaş olmalı yanağında,
Süzülürken gözlerinden, öylece kalan...

Ve artık herşey daha da sancılı,
Gözyaşlarımı durduramayacak kadar.
Yazık ettin kendine ey nefsim.
Ağla, ağla ki arınsın kalbin,
Arınsın tüm benliğin...
Kim bilir, belki sekinetini yağdırır yüreğine,
Meçhullerde kaybolmuşken...

Ve şöyle de:

Bulutlar kaplasa da semayı, yıldızlar durdukça, ben O'na عذ وجل sığınacağım...

"من أحسن ظنه بلئيم كان أدنى عقوبته الحرمان."

"Rezil tabiatlı insanlara iyi niyet besleyenlerin göreceği en hafif ceza, hayal kırıklığı/mahrumiyettir."

| İmam Şafii رحمه الله

"...Haberlerinizi (sırlarınızı) ortaya
çıkarıncaya kadar, sizi imtihan edeceğiz."

(Muhammed, 31)

"Allah'ım! Bizi böyle imtihan buyurma! Çünkü bizi, (sırlarımızı açığa çıkarmakla) imtihan edersen, rüsvay etmiş ve bizim perdelerimizi yırtmış olursun."

| Fudayl bin İyad رحمه الله

“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir.”

[Buhari, İman 4-5]

Ve kalplere teselli veren o sözler yankılanıyor zihnimde...;

“Kıyamet gününde, haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır.”

[Müslim, Birr 60]

Bazen son nokta hiç konmamalı, bazı hesaplar, hakların sahiplerine verileceğinden şüphe duyulmayan o dehşetli güne kalmalı...

يا إلهي...
أنا محكوم عليك أكثر
وما زلت أخجل منك أكثر

Allah'ım...
Ben en çok Sana mahkumum,
Ve ben yine en çok Sana mahcubum...

Tevhid...

"التوحيد أصفى شيء وأنزهه وأنظفه
فأدنى شيء يخدشه ويدنّسه ويؤثّر فيه،
فهو كأبيض ثوب يكون يؤثّر فيه أدنى أثر
وكالمرآة الصافية جدا أدنى شيء يؤثر فيها
ولهذا تشوّشه اللحظة واللفظة والشهوة الخفية
فإن بادر صاحبه وقلع ذلك الأثر بضده
وإلا استحكم وصار طبعا يتعسّر عليه قلعه."

"Tevhid en saf, en temiz ve en arı şeydir. En küçük bir şey bile onu zedeler, kirletir ve etkiler. O, üzerine en ufak bir lekenin dahi iz bırakacağı beyaz bir elbise gibidir. Aynı şekilde, en küçük şeyin etkileyebileceği çok net bir ayna gibidir. Bu nedenle, bir anlık bir bakış, bir kelime ya da gizli bir arzu bile onu bulanıklaştırabilir. Eğer kişi hemen bu etkiyi zıddıyla ortadan kaldırmazsa, bu etki kalıcı hale gelir ve onu ortadan kaldırmak zorlaşır."

| İbnu'l Kayyım رحمه الله

المعجزات هي أيضا دليل على وجود الله عذوجل...

Mucizeler de Allah'ın عز وجل varlığının delillerindendir...

Beklemediğiniz, en daraldığınız anda aslında hep sizinle olduğunu hissettirir. Dualarınıza her icabet, bir mucizedir.

Ve mucizeler ansızın gelir...

"Bazen hayat öyle yorar ki; insanın aklı durur, kalbi yorulur, gönlü tıkanır ve Hira'ya ihtiyaç duyar...

Bazen de yolda ve yokuşta zorlanır, refik arar, yoldaş ister ve Sevr'deki yoldaşın sadâkatini arar kanamış yüreği ve kırılmış kalbi..."

Nebi صلى الله عليه وسلم duasında şöyle derdi:

"اللَّهُمَّ اجْعَلْنِي مِمَّنْ تَوَكَّلَ عَلَيْكَ فَكَفَيْتَهُ، وَاسْتَهْدَاكَ فَهَدَيْتَهُ، وَاسْتَنْصَرَكَ فَنَصَرْتَهُ"

"Allah'ım beni, sana tevekkül edip de ona yettiğin, senden hidayet isteyip de kendisine hidayet ettiğin, senden yardım isteyip de kendisine yardım ettiğin kimselerden kıl."

[İbn Ebi’d Dünya | Kitâbü’t-Tevekküli Alallah]

"Kimi gözler uyur, kimi gözler uyanıktır.
Olan ya da olmayan işlerden dolayı...
Gönlünden yapabildiğin kadar kederleri uzaklaştır. Çünkü kederleri yüklenmen bir deliliktir. Rabbin sana dün yettiği gibi, yarın da yetecektir."

| İmam Şafii رحمه الله

İmam İbrahim en-Nehai رحمه الله ve hanımı perşembe günleri karşılıklı ağlaşırlarmış; kendisi:

"Amellerimiz bugün Allah'a arz oluyor" dermiş.

[İbn Receb el-Hanbeli | Letaifu'l Mearif]

"Beş gecede yapılan dualar kabul edilir..."

İmam Şafii رحمه الله şöyle dedi:

"وبلغنا أنه كان يقال إن الدعاء يستجاب في خمس ليال في ليلة الجمعة وليلة الأضحى وليلة الفطر وأول ليلة من رجب وليلة النصف من شعبان. وأنا أستحب كل ما حكيت في هذه الليالي من غير أن يكون فرضا"

"Bize ulașan rivayette şöyle denilmiştir:
'Beş gecede yapılan dualar kabul edilir: Cuma gecesi, Kurban bayramı gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının ortasına denk gelen gece.'

Bu gecelerle ilgili olarak anlattığım bütün bu amelleri, farz kabul edilmemesi şartıyla müstehab sayıyorum."

[İmam Şafii | El-Umm 3/152]

"Ey mülkün hazineleri "ol" sözünde (saklı) olan, ihsânda bunun, şüphesiz ki tüm hayırlar Senin katındadır..."

“...Bilemezsin ki, belki de Allah yeni bir durum meydana getirir.” (Talak, 1)

"Bazen işler, insana hiçbir çıkış yolu olmadığını zannettirecek derecede zorlaşır. Sonra yüce Allah’tan bir çıkış yolu gelir.

Safâ ve Merve arasında su bulmak için koşan Hâcer’in oğlunun ayakları arasında zemzem suyunun fışkıracağı kimin aklına gelirdi? Sadece onların içmesi için değil. Kıyamet gününe kadar bir çok insanın içmesi için. İşte bu şekilde Allah عز وجل, göz açıp kapayıncaya kadar bir durumu başka bir durumla değiştirir. Problemlerin kalıcığı yoktur.

“Hepimiz sonumuz sandığımız zor anlardan geçtik, bugün bunların hepsi anılara dönüştü.”

| İbnu’l Kayyım رحمه الله

O halde ümitsiz olma, Rabb’ine güven. Kuşkusuz en büyük ibâdet (samimi bir çabayla birlikte) çıkış yolunu beklemektir!"

"Allah düşmanları bayramlarını kutlarken onlardan uzak durun, çünkü Allah'ın azabı onların üzerine iner."

| Ömer b. Hattab رضي الله عنه

"Bir yerde gerçek bir sevgi varsa orada şüpheye mahal yoktur. Bir yerde gerçek bir saygı varsa orada yüksek sesle konuşmaya/bağırmaya gerek yoktur.

Şüpheye ve belirsizliğe yer bırakmayan tavırlar, kalpleri birbirine yakınlaştırır."

"Sadakat, kişinin kendinde bir kişiye
yer ayırması ve o yeri hep onun için
korumasıdır" diyor yazar.

Birinin yerini korumayan, birine ait olduğu kalbi, yakınlığı ve dostluğu hissettirmeyenden uzaklaşmak da kişinin kendine vefasıdır."

Bazen insan, kendi göz aydınlığına gözünü kapar...

Bazen de insan, göz aydınlığı sandığından sarsılır.
____

"Bir insan yolunu kaybettiğinde değil, bildiği ve tanıdığı tüm yollardan artık yürüyemez hâle geldiğinde tükenir. Kaybettiysen yeniden bulur ya da başka bir çıkış kapısı ararsın ama bildiğinden/tanıdığından sarsılmak, oradan geçemez hâle gelmek telafisi zor, içsel bir kayıptır..."

"إنما الحزن يطوي النفس على نفسها فلا ترى غير ذاتها..."

"Hüzün, ruhu kendi içine büker, ve insan yalnızca kendini görür..."

Gözlerimi semada gezdirirken,
"Allah'ım" deyip öylece kalakaldım. İnancım o ki, dile dökemediklerimden de haberdan olansın. Sükûtuma merhamet edip, gönlümdeki yüklerden âzât etmeni diliyorum...

Allah'ım senden uzaklaştıracak hüzün ve mutluluktan sana sığınırım. Hüzünlerimin ve mutluluklarımın beni sana yakınlaştırmasına vesile kıl... Şüphesiz ki sen er-Rahmân; sonsuz merhametiyle lütuf ve ihsanda bulunansın.

“Bu dünyadaki en büyük talep: Allah’ın senin sıkıntını/hüznünü gidermesi, âhiretteki en büyük talep ise: Allah’ın senin günahını bağışlamasıdır.

İşte bu ikisi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e çokça salât etmekle garanti ve güvenceye alınır; «Eğer (duânın tamamında bana salât-selâm okursan), işte o vakit bütün dertlerin/sıkıntıların giderilir ve günahların da bağışlanır.»

İbnu’l Kayyım, Celâu’l-Afhâm’da dedi ki:
“Çünkü kim Nebî’ye ﷺ bir kez salât ederse, bire karşılık Allah da ona on salât eder. Allah da kime salât ederse, onun derdine kâfi gelir ve günahlarını bağışlar.”

اللهم صلي وسلم على نبينا محمد...

"Sen, sevdiğinle berabersin..."

Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

..."İslamdan sonra artık Nebi'nin ﷺ 'O halde sen, sevdiğinle berabersin.' sözüne sevindiğimiz kadar hiçbir şeye sevinmedik.

Ben, Peygamber'i ﷺ, Ebubekir'i ve Ömer'i çok seviyorum. Onların salih amelleri gibi salih amelim olmasa dahi, onlara olan sevgimden ötürü onlarla beraber olmayı umuyorum."

[Buhari, 3688 - Müslim, 2639]

اللهم صلي وسلم على نبينا محمد...

Salihlerle dostluğun meyvelerinden:

Hafs bin Ubeydullah bin Enes bin Malik rahimehullah dedi ki:

"بلغني أنَّ الرَّجل يتقلَّب على فراشه نائمًا وهو مغفورٌ له بدعاءِ أخيه له عن ظهر الغيب."

"Bana ulaştığına göre, kişi yatağında dönüp uyurken kardeşinin kendisi için gıyabında yaptığı dua sebebiyle bağışlanır."

[İbn Vehb el-Cami’, 258]
____

"Mü'min bazen kendi duasıyla ulaşamadığı şeylere, kardeşinin kendisine yaptığı dua ile ulaşır..."

Mü'minin musibetler karşısındaki tesellisi; Allah sevgisi...

"Seven kimse başına gelen her musibet karşısında, başkasıyla değil, sadece sevdiğiyle teselli bulur. Sevdiğiyle iyi olduktan sonra ne elinden kaçan şeyleri dert eder ne de başına gelene sızlanır. O, sevdiğini her şeyin bir telafisi olarak görür fakat onun dışındaki şeylerin onun yerini doldurabileceğini asla düşünemez. Onun nazarında, sevdiğine dokunmadıktan, ona zarar vermedikten sonra her musibet kolaydır.

Allah sevgisinin (musibetlere karşı teselli olması dışında) hiçbir faydası olmasaydı dahi sadece bu fayda ona şeref olarak yeterdi.

Zira kul için musibetler kaçınılmazdır ve hiçbir şey musibetleri onun çözdüğü gibi çözemez, bertaraf edemez.

Bu, ölüm ve ölüm sonrası sıkıntılar için de geçerlidir. Bu sıkıntılar muhabbetle kolay olur, muhabbetle çözülür.

Hesap gününün sıkıntıları için de bu geçerlidir.

Musibetlerin en büyüğü cehennemdir ve onu bertaraf edecek olan tek şey; Allah'ı sevmek ve elçisine tâbi olmaktır."

| İbnu'l Kayyım رحمه الله
[Allah Sevgisi s, 109]
____

Sevgi; bir şeye her şeyinle meyletmen onu canı­na, ruhuna ve malına tercih etmen, içinde ve dışında onunla uyumlu olman ve onu sevmede kusurlu oldu­ğunu bilmendir.

Ganimet elde etme vakti...

"ومن المكروه عند السلف : النوم بين صلاة الصبح وطلوع الشمس فإنه وقت غنيمة ووقت نزول الأرزاق وحلول البركة."

"Selef arasında hoş karşılanmayan
şeylerden biri, sabah namazından sonra güneș doğuncaya kadar uyumaktır. Çünkü bu vakit, ganimet elde etme vaktidir. Rızıkların indiği ve bereketin ulaştığı bir zamandır."

| İbnu'l Kayyım رحمه الله

Ebu Rezin der ki: Resûlullah صلى الله عليه وسلم şöyle buyurdu:

''İçinde bulunduğu sıkıntılı durumun değişmesi zamanının yakın olmasına rağmen Rabbimiz kulunun ümitsizliğe kapılmasına güldü'' buyurdu. Bunun üzerine:

"Ey Allah'ın Resulü! Rab güler mi?" dediğimde:

"Evet (güler)" karşılığını verdi ve: ''Gülen bir Rab'den daima hayır buluruz'' buyurdu.

[Ahmed bin Hanbel | Müsned, 3291]

Zaman akar, olaylar geçer, şahıslar göçer, duygular bâki kalır.
____

"Bir insan iki durumda değişir: daha bilinçli hâle geldiğinde ve kalbi kırıldığında."

“Kırık bir kalbin acısı hiç dinmez, bütün bir hayatı kaplar” der yazar. Kırılmışlık geçer bir yerde, geçmeyen şey kırılmışlığın ruha verdiği ıstırap ve acıdır. Bu yüzden bazen olayları, yüzleri, kişileri unutursunuz ama “o hissi” ve o histen doğan acıyı unutamazsınız...