SURİSTAN

@suristan


☝️Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azab bulunan kapılı bir SUR çekilir. (Hadid: 13.)

SURİSTAN

22 Oct, 15:16


https://www.kastamonur.com/ey-harunun-kiz-kardesi/
Ey Harun’un Kız Kardeşi

SURİSTAN

21 Oct, 19:45


Ölünce Allah'a Kavuşmak🪦☝️
Ölümle imtihan nihayet bulur. Film biter. Defter kapanır. Senaryo sonlanır. Artık gayb alemi insanın gözlerinin önüne serilir.
Her şey ona ayan olur. Pişmanlıkta bu zamandan sonra başlar.
Eyvahlar, eninler, ağlamalar, kaybetmişliğin hüznü yoğun bir şekilde bu zamanda hissedilir. Artık yapacak bir şey kalmamıştır.
Her şeyin bittiği andır bu. Ölenin arkasından bazıları şöyle der:

"Allah'a kavuştu." Halbuki ölümle başlayan bir süreç var. Cennete gitmeden, hesabı vermeden, sıratı geçmeden nasıl kavuşulur. Askere giden Genelkurmay başkanı ile görüşmüyor. Bir memlekete giden o yerin sultanı ile görüşmüyor.

Ölüp de kabre giren meleklerle karşılaşır. Berzah alemine girer. Kendisine gösterilen yere yerleşir veya yerleştirilir. Kıyametin kopmasını bekler. Kıyamet koptuktan sonra Cenab-ı Hak her insanı tek tek hesaba çeker. İnsanlar ayak parmaklarının ucunda beklerler. Hesabı görülene kadar bir yere kıpırdamaları mümkün olmaz.

Allah'a kavuşmak ise bütün bu badirelerden sonra güzelce hesap verenler için mümkün olur. Cennet saraylarından Rablerinin güzelliği seyredilir ve hoş sohbetinde huzura gark olunur. Önümüzdeki günlerde bizi nelerin beklediği ve hesabı nasıl vereceğimiz hadiste bildiriliyor:

*Ebu Berze El- Eslemi'den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir kula;

Ömrünü nerede tükettiği,
İlmini nerede kullandığı,
Malını nerede kazanıp nereye harcadığı ve Cismini nerede yıprattığı, sorulmadıkça onun ayakları ayrılamaz.

(Sünen-i Tirmizi- Kıyamet 4. Cilt, 228. Sh.)

*Ömrünü nerede harcadığı
Gençliğini nerede harcadığı
Malını nereden kazandığı
İlmi ile ne yaptığı Sorulmadıkça
kıyamet gününde ayakları kaymayacaktır.

(İ. Abidin 1. Cilt, 50. Sh.)
"Cevher İnci Altın" İsimli kitaptan alınmıştır.

SURİSTAN

20 Oct, 16:55


"Benim ve sizin başınıza neler geleceğini bilemem.” mealindeki ifade, sadece dünya ile alakalıdır.

Rasulullah diyor ki:
Dünya imtihanında benim başıma veya sizin başınıza nelerin geleceğini bilmem. Galib mi yoksa mağlub mu olacağım, Sizler iman mı edeceksiniz yoksa inkar mı edeceksiniz, bunların hiçbirini bilmem.”
(bk. Taberi, Razi, İbn Kesir, Ahkaf suresi 9. ayetin tefsiri.)

SURİSTAN

18 Oct, 05:18


Zümer Suresi 📖 ☝️
62. Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir.
63. Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Allah'ın âyetlerini inkar edenler var ya, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
64. De ki: "Ey cahiller! Siz bana Allah'tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz?"
65. Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: "Eğer Allah'a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun."
66. Hayır, yalnız Allah'a ibadet et ve şükredenlerden ol.

SURİSTAN

17 Oct, 13:08


Geriye Doğru Kıvrılanlar
Kul olduğunu unutup kibirlenen adamın çenesi yukarı dogru ister istemez kalkar. Ayette buna şöyle işaret edilir:

"Şüphesiz biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır." (Yasin: 8.)

Bu kibirli adam yatacağı zaman etrafına şeytanlar toplanır. Ensesine öyle sıkı düğüm atarlar ki başı geriye doğru kıvrılır.
Hadiste bu durum şöyle anlatılır:

"Biriniz uyuduğu zaman şeytan, onun başının ense kısmına üç düğüm atar. Her düğüme de: "Geceler senin için uzundur (uyu!)" der.

Uyanıp da Allah'ın adını andığı zaman, düğümlerin biri çözülür, abdest aldığında
ikincisi çözülür, namaz kıldığında ise düğümlerin hepsi çözülür. Böylece sabahleyin dinç ve neşeli olarak kalkar. Aksi halde tembel ve uyuşuk bir halde kalkar."


(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Mace) (Cem'ul- Fevaid 1. Cilt, 331. Sh.)

Mahşerde insanlar secdeye çağırıldığı zaman kibirli münafık zanneder ki kendisi de herkes gibi secde edebilir. Halbuki ayet onların mahşerdeki durumunu şöyle anlatır: "Bacaktan açılacağı (işlerin güçleşeceği) ve secdeye davet edilecekleri gün (secde) edemezler." (Kalem: 42.)

Her secde etmeye kalkıştıklarında sırtlarında bir sertlik peyda olur. Ne kadar azmetseler de bir türlü secde edemezler. Köprü vaziyetinde secdenin tersi bir hale dönüşürler. Pislik böceği gibi sırt üstü kalırlar.
"Yol"isimli kitaptan alınmıştır. 📖☝️

SURİSTAN

15 Oct, 18:59


HZ. ŞİFA BİNTİ ABDULLAH ☝️
Hz. Ebû Bekir ve Ömer hilâfetleri döneminde Şifâ’ya değer verirdi; Hz. Ömer onu evinde ziyaret eder, kendisiyle istişarede bulunur ve ona birtakım görevler teklif ederdi. Hatta oğlu Süleyman’ın sabah namazında cemaate devam etmediğini görünce Şifâ’nın evine gitmiş ve bunun sebebini sormuştu (el-Muvaṭṭaʾ, “Ṣalâtü’l-cemâʿa”, 7). Daha sonra Şifâ’nın da cemaate devam konusu üzerinde durduğu, bir mazereti sebebiyle cemaate katılamayan damadı Şürahbîl b. Hasene’yi azarladığı zikredilmiştir (İbn Hacer, el-İṣâbe, VII, 729).

Bir defasında Şifâ yolda ağır ağır yürüyüp yavaş sesle konuşan adamların kim olduğunu sormuş, onların zühd sahibi kimseler olduğunu öğrenince, kendisi de âbid ve zâhid olan Ömer’in sesini duyuracak şekilde konuştuğunu ve hızlı hızlı yürüdüğünü hatırlatarak onları uyarmıştı (İbn Sa‘d, III, 290). Şifâ’nın Hz. Ömer (bir rivayete göre Resûl-i Ekrem) tarafından kadınların devam ettiği Medine pazarına esnafı denetlemekle görevlendirildiği nakledilir (Kettânî, I, 195, 449).

Onun “emîrü’l-mü’minîn” unvanının Hz. Ömer için ilk defa nasıl kullanıldığını rivayet etmesi (Taberânî, I, 64) devlet işlerine de ilgi duyduğunu göstermektedir. Akıllı, bilgili, görgü sahibi ve becerikli bir hanım olan Şifâ, Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde Medine’de vefat etti. Kaynaklarda Hafsa’ya yazıyı ve rukyeyi öğretmekle görevlendirilmesi, en faziletli ameller, yağmur duası, haccın fazileti, cemaatle namazın önemi ve kadınların mescidde cemaatle namaza katılmaları gibi konularda Şifâ bint Abdullah’tan nakledilen on iki rivayet yer almaktadır (İbn Hazm, s. 149).

Resûl-i Ekrem’e ve Hz. Ömer’e dayanan bu rivayetler oğlu Süleyman b. Ebû Hasme, torunları Ebû Bekir ile Osman b. Süleyman, Hafsa, Ebû Seleme b. Abdurrahman ve hizmetçisi Ebû İshak tarafından nakledilmiştir.

İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, III, 290; VIII, 268.

SURİSTAN

15 Oct, 12:52


*Kafirun ve İhlas surelerini okumanın müstehab olduğu namazlar:

Tavaf namazı,
Tesbih namazı son iki rekat,
İstihare namazı,
Sabahın sünneti,
Akşamın sünneti,
Vitirin son iki rekatı.
Kur’an’ın dörtte birine denk sure Kafirun.
Kur’an’ın üçte birine denk sure İhlas.
Felak ve Nas sureleri birbirinden ayrılmadığı gibi bu iki sure de namazda birlikte okunur.

*İbn Abbas’dan (r.a.) rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İhlas suresi, Kur’an’ın üçte birine denktir. Kafirun suresi, Kur’an’ın dörtte birine denktir.”


(Tirmizi- Kur’an’ın Faziletleri 5. Cilt, 37. Sh.- Bab: 10. Hadis No: 3058.) (Taberani, Evsat, 3/33, No: 2056.)

*Hanefilere göre Vitir namazının ilk rekatında A’la, ikinci rekatında Kafirun, üçüncü rekatında İhlas suresini okumak menduptur. (Vehbe Zuhayli, İsl. Fık. Ans. II/135)

*Ömer bin Hattab’dan (r.a.) rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu dini Allah ancak namazla kabul eder. Namaz da ancak Kur’an’la kabul edilir.”
(Taberani- Sagir, Evsat) (Mecma’uz- Zevaid Heysemi- Peygamberlik Alametleri 14. Cilt, 266. Sh.- Hadis No: 14086.)

*O halde namazlarımızı Allah kelamı ile çeşitlendirelim, zenginleştirelim. Farklı sureler ile bereketlensin ve yücelsin. Sevapça hayırlı ve ümid edilen salih amellerden olsun. Bu din ancak namazla ve zekatla kaimdir. Namazdan ve zekattan mahrum kalan bir dinin, direkleri devrilmiş, köprüleri yıkılmıştır.
(Cevher İnci Altın) İsimli kitaptan alınmıştır 📖☝️

SURİSTAN

14 Oct, 18:55


Vakıa Suresi 📖 ☝️
83.Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!84.Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
85.Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
86, 87.Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
88, 89.Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90, 91.Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir.
92, 93.Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
94.Bir de cehenneme atılma vardır.
95.Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
96.Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.📖☝️

SURİSTAN

11 Oct, 08:28


Haram rızıklar:
Allah size leş, kan, domuz eti ve Allah'dan başkası adına kesileni haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, (başkasına) saldırmadan ve sınırı aşmadan (bunlardan) yemesinde bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, Gafur'dur, Rahim'dir.
(Bakara: 173.) (Nahl: 115.) (Maide: 3.) (En'am: 118.- 119.)

Haram rızıklar:
De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'dan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir. (En'am: 145.)

Haram rızıklar:
(Kesilirken) üzerine Allah'ın adı anılmayan
(hayvan)lardan yemeyiniz. Şüphesiz o(nu yemek), yoldan çıkmadır.
(En'am: 121,-118.)

Haramda yardımlaşmayın :
İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'dan korkun. Şüphesiz Allah'ın azabı şediddir (şiddetlidir). (Maide: 2.)

***Vete'âvenû ala-lbirri ve-ttakvâ. Velâ te'âvenû alâ-l-ismi vel'udvân. Vettekullah. Innallâhe şedîdu-l'ikâb. (Maide:2.)

"Huccet" İsimli kitaptan alınmıştır 📖☝️

SURİSTAN

10 Oct, 14:03


Danyal (a.s.) Peygamberin münacatı:🤲

---Kendisini zikredeni unutmayan Allah’a övgüler olsun.

---Kendisinden dilekte bulunanın dileğine icabet eden Allah’a hamd olsun.

---Kendisine güvenen kimseyi başkalarına bırakmayan Allah’a övgüler olsun.

---İyiliğe iyilikle karşılık veren Allah’a hamd olsun.

---Sabra, kurtuluşla mukabelede bulunan Allah’a övgüler olsun.

---Dara düşünce sıkıntımızı gideren Allah’a hamd olsun.

---Amellerimiz hakkındaki zannımız kötüleştiğinde bizi koruyan Allah’a övgüler olsun.

---Gücümüz kalmadığında umudumuz olan Allah’a hamd olsun.


(İbn Kesir- el-Bidaye ve’n-Nihaye 2. Cilt, 68.- 69. Sh.)
(Bir Şahıs Bir Olay) İsimli kitaptan alınmıştır 📖☝️

SURİSTAN

08 Oct, 18:20


Allah'ın EL ADL isminin tecellisi'ne Mazhar olan Hz. Ömer (r.a)
☝️Adl: Hakkaniyet, doğruluk ve adâlet üzere olmaktır. Eza ve zulüm etmeyip,  her şeyi yerli yerince yapmak ve her hak sahibine hakkını vermektir.

Âdil: (Âdile) Adalet eden. Allah'ın emirlerini noksansız tatbik eden. Doğru. Doğruluk gösteren. Adalet sahibi gibi manalara gelmektedir.

Cenab-ı Hakk'ın adaleti iki türlü tecelli ediyor. 

Biri, her şeyi bir ölçü ve mizan içinde yerli yerine koymak şeklindedir. Eşyaya dikkatle bakıldığı zaman, her yönü ile ölçülü ve dengeli yaratıldığını görüyoruz. Mesela, insanın vücudunda, göz öyle bir yere konulmuş ki, en layık ve en adil yer orasıdır. Eğer gözler, koltuk altında, ya da ayaküstünde olsaydı, insanın vücut yapısına hiç de uygun ve adil olmayacaktı.

Kâinatın neresine bakarsak bakalım, eşyanın her şeyi, böyle çok ölçülü ve adil olarak yaratılmış. Bu da Allah’ın sonsuz adalet sahibi olduğunun en büyük delili oluyor.

İkinci tarz adalet ise, haksızları ve zalimleri cezalandırmaktır. Bunun en açık misali, geçmiş kavimlerin inkâr ve azgınlıklarına karşılık, topluca helak edilmeleridir. Ayrıca insanların işledikleri günahların ve ettikleri isyanların neticesi olarak bazı bela ve musibetlere maruz kalmaları da bu adaletin bir tecellisidir.☝️

SURİSTAN

07 Oct, 19:11


Vakıa Suresi 📖 ☝️
83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
86, 87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
88, 89. Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90, 91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir.
92, 93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
94. Bir de cehenneme atılma vardır.
95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.

SURİSTAN

07 Oct, 08:42


Şeytandan Allah'a sığın :
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: "Kur'an okumak istediğin zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a siğın." (Nahl: 98,)

Şeytandan Allah'a sığın :
“Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Ve onların yanıma uğramalarından sana sığınırım Rabbim."
(Mü'minun: 97,- 98,)

*Rabbi e'ûžu bike min hemezâti-şşeyâtîn. Ve e'ûźu bike rabbí en yahdurûn.
(Mü 'minun: 97.- 98.)

Seytandan Allah'a sığın :
De ki: "Siğınırım insanların Rabbine,
insanlarn Melik'ine (mülkün sahibine), insanların İlahına, O sinsi vesvesecinin şerrinden. İnsanların göğüslerine vesvese veren, Gerek cinden, gerek insandan
(olsun)." (Nas: 1.- 6. ya)

*Evet şeytanlık bir görevdir, bir meslektir. O görevi kim yaparsa o sifatı o alır. Günah işleten, günaha teşvik eden şeytandır.
Harama yönelten şeytan, cinden de olur, insandan da olur. insi şeytan cinni şeytandan daha etkili olur. Cinni şeytanın vesvesesi kalbe gelir. Düşünmezsen gider. insi şeytan ise koluna girer, ısrar eder, yalvarır, darılr, küser, ikna için zorlar, günaha götürmek için her yolu dener. Içki içen adam herkesin içki içmesini ister. Günah işleyen adam herkesin günah işlemesini ister.
"Hulasa" isimli kitaptan alınmıştır.📖☝️

SURİSTAN

04 Oct, 07:34


Sual: Rasulullah (s.a.v.) kaza namazı kıldı mı?

Elcevap: Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den rivayet edilmiştir:

dedi ki: "Hendek günü müşrikler, Rasulullah (s.a.v.)'i dört namazdan meşgul ettiler. Gece oldukça ilerleyince Bilal'e ezan okumasını ve sonra kamet getirmesini emretti ve öğle namazını kıldı. Sonra kamet getirdi; ikindi namazını kıldı. Sonra kamet getirdi; akşam namazını kıldı. Sonra kamet getirdi; yatsı namazını kıldı."


Sual: Namazın kazaya kalmasında neler özür sayılır?

Elcevap: Özürlerden bazısı düşman ve ebe kadının çocuğun ölmesinden korkmasıdır. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) Hendek harbinde namazı tehir etmiştir.
(İ.Abidin 3. Cilt, 129. Sh.)

"Ebu Katade (r.a.)'den rivayet edilmiştir; dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)'e uyku sebebiyle namazı geçirdiklerini söylediler ve buyurdu ki: "Tefrit, (taksir, ihmal) uykuda değil ancak yakaza (uyanıklık) halindedir. Sizden biriniz namazı unutursa veya uykuda geçirirse hatırladığı zaman hemen kılsın." Ebu Katade'nin hadisi hasen- sahih'tir.


"
Ömer'den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Kalem üç kişiden kaldırılmıştır:

Akıllanıncaya kadar deliden,
Uyanıncaya kadar uyuyandan,
Büluğa varıncaya kadar çocuktan."


*
Sevban'dan (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ümmetimden hata, unutma ve zorla yaptırıldıkları işlerin günahı kaldırılmıştır."

(Taberani-Kebir, Hakim, Beyhaki) (Sünen-i İbn-i Mace Talak, 5. Cilt, 574. Sh.) (Camiü's- Sagir 2. Cilt, 436. Sh.- 1. Cilt, 459.Sh.) Hadis sahihtir. (V. Zuhayli, el-Fıkhu'l-İslam 2. Cilt, 262. Sh.-3. Cilt, 232. Sh.) "Fıkhu'l Kebir" isimli kitaptan alınmıştır.

SURİSTAN

03 Oct, 04:59


Ehl-i kitab’dan yahudilerin akıbeti: ☝️
Kitab’da İsrailoğullarına şu hükmü verdik: “Sizler, yeryüzünde iki defa fesad çıkaracaksınız ve büyük bir azgınlıkla taşacaksınız. Birincisinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu, yapılması gereken bir vaad idi. Sonra tekrar size, onları yenme imkanı verdik ve sizi mallarla, oğullarla destekledik ve savaşçılarınızı çoğalttık. İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, o da kendi aleyhinizedir. Son taşkınlığınızın zamanı gelince (yine öyle kullar göndeririz)ki, yüzlerinizi karartsınlar ve ilk kez girdikleri gibi yine Mescid’e (Kudüs’e) girsinler ve ele geçirdiklerini mahvetsinler. (İsra: 4.- 7.’ye)

Ehl-i kitab’dan yahudilerin akıbeti:☝️
Rabb’in, elbette kıyamet gününe kadar onların üzerine azabın en kötüsünü yapacak kimseler göndereceğini ilan etmişti. (A’raf: 167.)

“Onlar toplu olarak sizinle savaşmazlar, ancak müstahkem şehirlerde yahut surların ardında sizinle savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çekişmeleri oldukça çetindir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalpleri dağınıktır. Öyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.” (Haşr, 59/14)

Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir:☝️
“Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:

"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”
(Müslim, Fiten, 82)

SURİSTAN

02 Oct, 15:47


Tebbet Suresi 📖 ☝️
1.Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu.
2.Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
3.O, bir alevli ateşe girecektir,
4, 5.Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).

SURİSTAN

01 Oct, 05:43


Taatin Sırrı☝️
Namazın ve diğer ibadetlerin suhuletle ifası için ne yapmamız gerekir? Bu meselede kolaylaştırıcı bir hakikat var mıdır? Kimi severek ibadet eder, kimi sıkılarak. Kimi huşu ile namaz kılar, kimi üşenerek. Kimi huzur ile oruç tutar, kimi istemeyerek. Kimi şevk ile Kur’an okur, kimi zorlanarak. Bu farkın sebebi nedir? İbadet ve kulluk sırrı ne olabilir?

O halde:
Taatin sırrını dinle!Yapana çok kolay yapmayana çok zor,
Bilene çok kolay bilmeyene çok zor,Sevene çok kolay sevmeyene çok zor, İmanı kuvvetli olana çok kolay imanı zayıf olana çok zor,Takvalıya çok kolay takvasıza çok zordur.

Zeynel Abidin gibi her gece sabaha kadar namaz kılanlar, Tavus-u Yemani gibi kırk sene yatsı abdesti ile sabah namazı kılanlar, Davud orucu tutanlar, her hafta Kur’an-ı Kerim’i hatmedenler. Bu ibadetleri zorlanarak yapmadılar. Hepsini severek ve zevk alarak ifa ettiler. İnsanlar bunu anlamadılar.Onlara bu zevki taddıran ve ibadetleri huşu içinde yaptıran hallerine bizler niçin kavuşamıyoruz?

Eksiğimiz onların hallerine bürünememek, halleriyle hem hal olamamak. Bilakis ham hal olduğumuz için bu durumdayız.
Onlar imanın zevkini tattılar. Bu yüzden ibadetlerden zevk aldılar. Biz imanın zevkini tatmadan ibadetlerdeki lezzeti kavrayamayız.(
Cevher İnci Altın)

SURİSTAN

30 Sep, 19:02


Nisa Suresi 📖
163.Biz Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyüb'e, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleyman'a da vahyetmiştik. Davûd'a da Zebûr vermiştik.

164. Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah Mûsa ile de doğrudan konuştu.

165. Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

SURİSTAN

30 Sep, 11:21


Peygamberler :
Kur'an-i Kerim'de ismí zikredilen peygamberler 25 adettir, Bunlar:

1-) Adem (a.s.) (Bakara: 34)
2-) İdris (a.s.) (Meryem: 56)
3-) Nuh (a,s.) (Al-i Imran: 33)
4-) Hud (a.s.) (A 'raf: 65)
5-) Salih (a.s.) (Neml: 45)
6-) İbrahim (a.s.) (Al-i Imran: 95,)
7-) Lut (a.s.) (A raf: 80)
8-) İsmail (a.s.) (En 'am: 86,)
9-) İshak (a.s.) (Nisa: 163.)
10-) Yakub (a.s.) (Bakara: 140,)
11-) Yusuf (a.s.) (Yusuf 4)
12-) Eyyub (a.s.) (Enbiya: 83)
13-) Şuayb (a.s.) (A 'raf 85)
14-) Musa (a.s.) (Taha: 11)
15-) Harun (a.s.) (Furkan: 35)
16-) Davud (a.s.) (Malde: 78)
17-) Süleyman (a.s.) (Nisa: 163)
18-) Yunus (a.8.) (En'am: 86,)
19-) İlyas (a.s.) (Saffat: 123)
20-) El- Yesa' (a.s.) (En'am: 86.)
21-) Zü'l-kifl (a.s.) (Sad: 48.)
22-) Zekeriyya (a.s.) (En'am: 85.)
23-) Yahya (a.s.) (Al-i İmran: 39.)
24-) İsa (a.s.) (Nisa: 157.)
25-) Muhammed (s.a.v.) (Fetih: 29.)


(İbn Kesir 1. Cilt, 203. Sh.)

*Kur'an'da isimleri zikredilen Zülkarneyn, Uzeyr, Lokman isimli zatların peygamber olup, olmadıkları konusunda ihtilaf vardır. Diğer yirmi beş peygamberin isimlerini bilmek, onlara saygılı olmak ve onların değerini göstermek için gereklidir.

Peygamberlere iman, imanın şartlarından olması hasebiyle bu isimleri bilmek, imanı muhafaza açısından da önemlidir.

Peygamberlerin isimlerinden birini (sadece isim olarak) tahkir eden, hafife alan veya alay konusu yapan kimsenin imanı zarar görebilir. Çünkü ismi tahkir etmek, bu mübarek isimleri yıpratmak, ismin sahibini de tahkir etmeyi beraberinde getirebilir.

Bu durumda olan kimse imanını kaybeder. Peygamberlerden birini küçümsemek veya tahkir etmek muhakkak küfürdür. Peygamberleri isimleriyle anmak maneviyatımızı kuvvetlendirir, doğru yolda yalnız olmadığımızı hatırlatır.

En'am suresinin 83. ayetinden 86. ayetine kadar 18 peygamberin ismi zikrediliyor. Nisa suresinin 163. ayetinde 11 peygamberin ismi zikrediliyor. Enbiya suresi de Peygamberler suresi olarak o nurlu önderleri ve onların ibretli hayatlarını anlatıyor. Kur'an'ın bir çok suresinde nebilerle tanışıp ünsiyet ediyoruz.

'Hulasa"İsimli kitaptan alınmıştır☝️ 📖

SURİSTAN

29 Sep, 18:05


Hz. Ebu Hureyre (r.a.)
Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in çok rivâyeti sebebiyle dikkat çeken, târizlere mâruz kalan Ebu Hureyre (radıyallahu anh)'ye karşı tutumu da burada kayda değer. Bir gün Ebu Hüreyre'yi, çok rivâyetten menetmek maksadıyla huzuruna çağırır ve sorar:
  "Falancanın evinde Hz. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber olduğumuz günü hatırladın mı?" Ebu Hüreyre (radıyallahu anh):
  "Evet! Ve beni de ne için çağırdığını şimdi anladım." der. Bunun üzerine Hz. Ömer (radıyallahu anh):
  "Hayır (mâdem öyle, seni menetmiyorum!) git ve rivâyet et!" der.
Ama, yine de bir başka rivâyetten anlıyoruz ki, Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in getirdiği yasaklama havası Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) üzerinde bile tesir icra etmiş ve onu az ve ölçülü rivâyete sevketmiştir:

Ebu Seleme der ki: "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'den sordum: "Sen Hz. Ömer (radıyallahu anh) zamanında da böyle (çok) hadîs rivâyet eder miydin?" Bana şu cevabı verdi:
"Ben Ömer zamanında, size rivâyet ettiğim gibi çok hadîs rivâyet etseydim, o beni kamçısıyla döverdi."

Hz. Ömer (ra), bu konuda Ebû Hureyre’nin (r.a.) hassasiyet ve titizliğini anladıktan sonra, ona hadîs rivayeti konusunda izin vermiştir. Ebû Hureyre (r.a.) bunu şöyle anlatır:

Ömer’e çokça hadîs rivayet ettiğim haberi ulaştığında beni çağırıp, ‘Falanın evinde, Resûlüllah’la (s.a.s.) birlikteydik ve sen yanımızdaydın değil mi?’ diye sordu. Ben de: ‘Evet (ben de oradaydım) ve bunu neden sorduğunu da biliyorum!’ dedim. Ömer: ‘Peki neden sordum?’ dedi. Ben de: ‘Allah Resûlü o gün, “Kim bile bile bana yalan isnat ederse, ateşteki yerine hazırlansın!” buyurmuştu.’ dedim. Hz. Ömer: ‘(Madem bunu hatırlıyorsun) o hâlde git ve hadis rivayet et!’ dedi." (İbn Kesîr, el-Bidâye, 7/107; Zehebî, Siyer, 2/603)