İbni Kayyım el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
Sabahladığında ve Akşamladığında, tek derdin ve amacın sadece tek olan Allah olursa, Allah senin bütün ihtiyaçlarını ve dertlerini üstlenir, kefil olur ve kalbine kendi sevgisini yerleştirir. Dilini kendi zikri ile meşgul eder. Azalarını kendisine itaat ve ibadet etmek için kılar.
Eğer sabahladığında ve Akşamladığında, tek derdin ve amacın dünya içinse, Allah dert ve kederlerini kendisine yükler ve artık kaldıramaz hale gelir. Onu kendi nefsine hâvâle eder. Kalbi Allah’ı sevmek yerine, mahlûkatı sevmekle meşgul eder. Dili Allah’ı zikretmek yerine, başkalarını anmakla meşgul eder.
Azalarını Allah’a itaat ve ibadet etmek yerine, insanlara hizmetçi olur ve onların işleriyle meşgul eder. Dolayısıyla başkalarına hizmet etmekten adeta bel kemiği kırılırcasına ve karnını fokurdatan bir volkanik vahşi hayvanlar gibi soluklaşır.
Allah’a ibadet ve itaat etmekten ve muhabbetinden yüz çeviren kişi, insanlara tapmakla, onları sevmekle ve onlara hizmetçi olmakla imtihan olunur.
Allah-u Teâlâ Zuhruf Suresi 36. ayette şöyle buyuruyor;
“Kim, Rahman’ın zikrinden yüz çevirirse, ona bir Şeytan musallat ederiz ve artık o, onun yakın bir arkadaşı olur.”
El-Fevâid 121
https://t.me/arapcacalismalar