TUSTIME

Naive CD4 T hücrelerinin Thelper-17 hücrelerine dönüşmesinde IL-1, IL-6, TGF-beta sitokinleri rol oynamaktadır. Çeşitli kaynaklar bu sitokinlere IL-23’ü de eklediğini belirtmek gerekir. IFN-gamma sıklıkla Thelper1, NK hücrelerden salgılanarak hücre içi immünitenin savaşçı mekanizmalarını tetiklerler.
IL-6; Thelper 2 hücrelerden salgılanarak B lenfositleri aktive etmelerinin yanı sıra, makrofajlardan da salgılanarak akut faz reaktanlarının artışını sağlama özelliğine sahiptir.
Cevap D

Sorunun yanıtı Langerhans hücreleridir.Bu hücreler epidermisin başlıca stratum spinozum tabakasında yoğun olarak bulunan kemik iliği kökenli antijen sunan dendritik hücrelerdir. Epidermiste antijenik bir yapıyı fagosite ettikten sonra bölgesel lenf nodlarına giderek bu antijenik yapıyı T lenfositlerine sunar. Bu hücreler gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonlarında görev alır.Sitoplazmasındaki tenis raketi şekilli inklüzyonlara Birbeck granülleri denir ve bir transmembran proteini olan langerin ile ilişkilidir. Bu hücrelerin malign transformasyonu sonucu histiyozis X hastalığı gelişir.
(Cevap D)

Gerek üst gerekse alt ekstremitelerden kabaca dokunma ve basınç duyularını taşıyan yol tractus spinothalamicus anterior’dur. Bu duyunun birinci nöronu gang. spinale’dedir. Buradaki psödounipolar nöronun periferik uzantısı nervus adıyla periferden duyuyu reseptörlerden aldıktan sonra santral uzantısı radix posterior olarak medulla spinalis’e girer ve medulla spinalis cornu posterior’daki ikinci nöronlar ile sinaps yaparlar. Sinapstan sonraki ikinci nöronun aksonu commissura alba anterior’da çapraz yaparak karşı yarıma geçerler ve funiculus anterior’da tr. spinothalamicus anterior adıyla yükselirler. Bu aksonlar beyin sapında yükselirken (herhangi bir sinaps yapmadan) lemniscus spinalis adını alırlar. Lemniscus spinalis ise thalamus’daki nuc. ventralis posterolateralis’teki üçüncü nöronlar ile sinaps yapar. Üçüncü nöron aksonları da primer somatik sensoryal alan olan gyrus postcentralis’de sonlanırlar. Tr. spinothalamicus lateralis gövdeden (üst ve alt ekstremitelerden) kalkan yüzeyel ağrı ve ısı duyularını taşıyan yoldur.
Fasciculus cuneatus üst ekstremitelerden fasciculus gracilis de alt ekstremitelerden şuurlu proprioseptif duyuları taşıyan yollardır.
Tr. cuneocerebellaris ise üst ekstremitelerden şuuraltı proprioseptif duyuları taşıyan yoldur.
(Cevap D)

Hücre içi immünite tetiklenmesi gerektiğinde antijen sunan hücreler (genellikle makrofaj ve dendritik hücreler) IL-12 salgılarlar ve naive CD4 T hücrelerinin Thelper 1 hücrelerine dönüşmesine yardımcı olurlar. Oluşan T helper 1 (Th1) hücreleri salgıladıkları Interferon (IFN) gamma ile enfekte makrofajların içerisindeki patojenlerin yok edilmesi için makrofajları aktive ederler. CEVAP:E

Fizyolojik Antagonizma
İlaçların farklı reseptörleri kullanarak birbirlerinin etkilerini geriye çevirmesine veya başka bir ifadeyle zıt etki oluşturmasına fizyolojik antagonizma denir.
Örneğin: Asetilkolin Muskarinik (M3) reseptörleri aracılığıyla bronkokonstrüksiyona yol açar, astımda kullandığımız salbutamol beta–2 adrenerjik reseptörleri kullanarak bronkodilastasyona yol açar. Atropin (muskarinik antagonist) kalbi hızlandırır; Propranolol (beta blokör) kalbi yavaşlatır vb.
Asetilkolinin kardiyak etkilerine bakıldığında negatif inotrop, negatif dromotrop ve negatif kronotrop özelliği vardır. Bu etkiler ağırlıklı olarak muskarinik M2 reseptörleri üzerinden ortaya çıkar.
Katekolaminlerin Kalbe Olan Etkisi; Beta–1 reseptörler üzerinden pozitif inotrop, pozitif kronotrop ve pozitif dromotrop özelliği vardır. Aynı zamanda katekolaminler kalpte beta– 1 reseptörler aracılığıyla özellikle akut miyokard infaktüsü ve konjestif kalp yetmezliği zemininde aritmiye neden olabilirler. Yani beta–1 reseptörün aritmojen özelliği de vardır.
Damara Olan Etkisi; Katekolaminlerin etkisine en duyarlı olan damar yatağı arteriyollerdir. a1 reseptörler cilt ve mukozalardaki arteriyoller ile splahnik yatakta bulunurlar. Vazokonstrüksiyon ve hipertansiyona neden olurlar. İzoproterenolün ise alfa reseptörler üzerinde bir etkisi yoktur. β2 adrenerjik reseptörler üzerinden tüm vasküler yatağı gevşetir. Beta 1 reseptörler üzerinden ise taşikardi yapar. Sorudaki antagonizma farklı reseptörler üzerinden meydana geldiğinden fizyolojik antagonizma olarak isimlendirilir.
Cevap E

Karanlıkta retinadaki çomak (basil) hücrelerinin dış segmentinde sodyum kanalları açıktır. Buradaki cGMP aracılı kanaldan hücre içine sürekli Na+ gerçekleşir. Işık gelince bu akım durur.
(Cevap A)

Malign melanomda prognozu belirleyen en önemli faktör tümörün vertikal invazyon düzeyidir.
Cevap C

• Pürin halkasını oluşturan bileşikler; Aspartat, glutamin, CO2,glisin ve tetrahidrofolik asit (THF)’dir.
• Pürin halkasına N veren bileşikler; aspartat ve glutamin
• Pürin halkasına C veren bileşikler; CO2,tetrahidrofolik asit (N10 formil ve N5-N10 metilen THF)
• Pürin halkasına hem N hem de C (2 adet) veren bileşik glisin aminoasitidir.
• IMP ilk oluşan pürin nükleotididir. IMP üzerinden AMP ve GMP sentezi gerçekleşir.Bu nedenle pürin nükleotid sentezinde IMP son ortak noktadır.
• Pürin sentezi riboz 5-fosfat ile başlar ve ilk reaksiyonda PRPP sentezi gerçekleşir.
• Ancak primidin sentezinde riboz 5-fosfatın (PRPP) transferi primidin halka yapısı (orotik asit) tamamlandıktan sonra olur.
(Cevap B)

Pelvis minor’u alt taraftan döşeyen m. levator ani ve m. coccygeus kaslarına diaphragma pelvis kasları denir. M. levator ani’nin ön tarafında hiatus urogenitalis denilen bir açıklık yer alır. Burayı ise perine kasları kapatır. M. transversus perinei profundus perine’nin en derin kasıdır ve diaphragma urogenitale’yi yapan esas kastır. Bu kasın orta grup lifleri m. sphincter uretra externum olarak adlandırılır.
(Cevap A)