𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍 @tefsir_ibn_kesir Channel on Telegram

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

@tefsir_ibn_kesir


“Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.”

Mücâdele sûresi 11. Ayet

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎iR (Turkish)

𝙏𝙀𝙁𝙎iR_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎iR kanalı, İslam dini ve Kur'an-ı Kerim üzerine bilgi sahibi olmak isteyenler için ideal bir platformdur. Kanal, ibn Kesir'in tefsiri hakkında bilgiler ve ayetler paylaşarak takipçilerine ilgi çekici ve öğretici içerikler sunmaktadır. İslam inancına sahip olanlar ve Kur'an'a yönelik derinlemesine bir anlayış geliştirmek isteyen herkes, 𝙏𝙀𝙁𝙎iR_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎iR kanalında yer alan paylaşımlardan faydalanabilir. Kanal, hem manevi hem de bilimsel açıdan bilgi sahibi olmayı hedefleyen herkese açıktır. Kanalın sloganı olan "Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir." ifadesi, kanalın amacını ve hedef kitlesini açıkça ifade etmektedir. İslam dinine ve Kur'an'a duyulan derin sevgi ve saygıyı paylaşmak isteyen herkesi 𝙏𝙀𝙁𝙎iR_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎iR kanalını keşfetmeye davet ediyoruz.

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

16 Jan, 06:31


2- Arap diline göre tefsire örneklerden birisi de yüce Allah'ın İbrahim Aleyhisselam'dan söylediğini naklettiği şu buyrukların açıklamasıdır: 

"Babasına ve kavmine demişti ki:

"İbadet edip durduğunuz bu timsâller de ne oluyor?'" (el-Enbiya, 21/52)  "Timsâller" arapçada putlar demektir. Şevkânî'nin Fethu'l-Kadîr adlı tefsirinde de belirttiği  gibi. O şöyle diyor: Timsâller putlar demektir. Timsalin asıl anlamı yüce Allah'ın yarattıklarından herhangi bir şeye benzer olarak yapılan bir şeydir. Mesela, bir şeyi bir başkasının benzeri olarak ortaya koyduğumuz takdirde: O şeyi, o şeye temsil ettim (benzettim) denilir. İşte temsil edilen bu varlığın ismine de "timsâl" denilir.²⁵/²⁵
 
Müşriklerin tapındıkları putlar da birtakım velileri temsil ediyordu. Buna delil: 

a. Buhârî, İbn Abbas Radıyallahu anh'dan yüce Allah'ın:

"Ve: Tanrılarınızı sakın bırakmayın. Sakın Ved, Suva, Yeğûs, Ye’ûk ve Nesri terketmeyin, dediler." (Nuh, 71/23) buyruğunu açıklarken şunları söylediğini nakletmektedir:

Nuh kavminin ibadet ettikleri putlar araplara geçti... Bunlar Nuh kavminden salih birtakım kimselerin isimleri idi. Bu kişiler öldükten sonra  şeytan onların kavimlerine: Bunların oturup kalktıkları meclislerde birtakım taşlar dikiniz ve bu taşlara onların isimlerini veriniz, diye telkin etti. Onlar da bu işi yaptılar. O vakit bunlara ibadet edilmedi. Nihayet bu kavim helâk olup da ilim ortadan kalkınca o putlara ibadet edildi. Burada "ortadan kalkınca" ifadesinden kasıt, özel olarak o suretlere, heykellere dair  bilgidir.²⁶/²⁶

b. Yine Buhârî İbn Abbas'tan yüce Allah'ın:

"Şimdi haber verin Lât ve Uzzâ'dan" (en-Necm,53/13) buyruğu hakkında şunları söylediğini nakletmektedir: Lat hacılar için sevik hazırlayan bir adam idi.²⁷/²⁷

Derim ki işte bundan dolayı yüce Allah pek çok âyet-i kerimede bunlara "veliler" adını vermiş bulunmaktadır. Bu âyetlerden birisi de:

"Yoksa onlar ondan başka veliler mi edindiler?" (eş-Şura, 42/9) buyruğudur. 

Bu geçen açıklamadan “Kur’ân’ı Kerim'in sözkonusu ettiği müşrikler taştan birtakım putlara tapınıyorlardı ve onlar veli değillerdi” diye zanneden pekçoklari Şirk etdikleri anlaşilmaktadir. Bunun Şirk olması şundandır: Putlar ve heykeller az önceden de geçtiği gibi salih birtakım insanları temsil ediyordu. 

3- Arapçaya göre tefsirin bir diğer örneği yüce Allah'ın:

"Onun için bil ki: 'Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur.''
(Muhammed, 47/19) buyruğudur.

"İlâh" mabud anlamındadır. Buna göre  buyruk: "Allah'tan başka mabud yoktur" demek olur. Allah'ın dışında mabudlar pek çok  olduğundan ötürü, mesela Hindistan'da Hindular ineklere tapınırlar, hristiyanlar Mesih'e  ibadet ederler, bazıları-maalesef- evliyaya ibadet eder ve Allah'tan başkasına dua ederler.

Hadis-i şerifte: "Dua ibadetin ta kendisidir."²⁸/²⁸ denilmiştir.

Bu sebeple açıklamaya "hak" kelimesinin ilave edilmesi kaçınılmaz olmuştur. Buna göre anlamı şöyle olur:

Allah'tan  başka hak mabud yoktur. Böylelikle bütün batıl mabudlar kapsam dışında kalmış olmaktadır. Bu şekilde tefsirin delili de yüce Allah'ın: "Bunun sebebi şudur:

Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. Ondan başka onların dua ettikleri ise bâtıldır." (Lukman, 31/30) buyruğudur.
 

25/²⁵ Fethu'l-Kadîr, III, 413. 
26/²⁶ Buhârî, VI, 73 
27/²⁷ Buhârî, VI, 51 
28/²⁸ Hadisi Tirmizî rivayet etmiş olup, hasen, sahih bir hadistir demiştir.



╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

10 Jan, 06:52


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle



╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

05 Jan, 05:51


HADİSLER AYETLERİ NESH EDER Mİ? HÜKMÜNÜ YÜRÜRLÜKTEN KALDIRIR MI?

Hadislerin ayetleri nesh edip edemeyeceği meselesini anlamak için nesh'in ne olduğunu bilmek gerekir

Nesh Nedir?

Nesh, şer’î bir hükmün başka bir şer’î delil ile kaldırılması anlamına gelir. Bu, bir hükmün uygulanma süresinin tamamlandığını ve yerini başka bir hükme bıraktığını ifade eder. Bu da gerek ayet olsun gerekse hadis olsun her ikisinin kendisiyle ilgili olarak hükümleri kaldırması ile ilişkilendirilmelidir.
İnen ayetler müvacehesinde hadisler de söylenmiştir. Daha sonra bir hikmetten dolayı terkedilen bir hükmün başka bir hükümle değiştiğini belirten ayet gelmiştir. Aynı şekilde inen nasih ve mensuh ayetlere paralel olarak hadislerde de nasih ve mensuh olayı gerçekleşmiştir.

Bu açıdan Kur'an ve Sünnet birbiriyle uyumludur. Yani Sünnet, Kur'an'ın açıklayıcısı ve tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla, Peygamber’in ﷺ hadisleri Kur'an'daki hükümleri beyan etmektedir.

Kur'an'da kesin bir hüküm belirtilmemişse Peygamber ﷺ verilen beyan yetkisi ile bu hüküm şekillenmiştir. Peygamber ﷺ'in, Allah’ın vahiy ile görevlendirdiği bir elçi olması nedeniyle, onun hadisleri de vahiyden kaynaklanmaktadır (vahiy gayr-i metluv).

Delil olarak "Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur."  (Ahzâb, 33/36) ayetini görmek mümkündür.

O halde Hadislerin ayetleri nesh edemeyeceği; aksine nesh eden ayetle beraber o ayetin hükmü doğrultusunda Resulullah'ın söylemiş olduğu hadisin de zikri elbette olacaktır. Nitekim İmam-ı Şafii de nasih bir ayetle beraber bir hadisin o ayeti teyid edeceğini belirtmiştir. Buna göre hadisler ayetleri nesh edemez.

Hadisler şu  gerekçelerle ayetleri neshedemez:

Kur'an'ın üstünlüğü: Kur'an, lafzı ve manasıyla vahiydir. Hadisler ise vahiy gayr-i metluv kategorisine girer ve bu nedenle Kur'an'ı neshedecek bir güce sahip değildir.

Kur'an'ın korunmuşluğu: Allah, Kur'an'ı koruma altına aldığını beyan etmiştir (Hicr, 15/9). Bu, hükümlerin neshedilmesini de içerir.

Nasih ve mensuhun tanımı: Neshin aynı seviyede bir delil ile gerçekleşmesi gerektiği savunulur. Bu nedenle, bir ayeti ancak başka bir ayet nesh edebilir.

Bu konuda genellikle örnek olarak verilen meseleleri nesh kapsamında değil de, hadislerin açıklama yapma mahiyetinde görmek gerekir.

Recm cezası: Recm cezasının (zina eden evli kimselerin taşlanarak öldürülmesi) Kur'an'da açık bir şekilde bulunmamasına rağmen, hadislerde yer alması ve uygulanması.
Bu mesele Kur'an'ın celde (100 değnek) cezasına aykırı bir hüküm değildir. Çünkü bu hüküm hiç bir zaman nesh edilmemiştir. Hadisler, bu meselenin izahını yapmıştır. Hadis celde cezasının bekar olan zanilere tahsis edildiğini belirtmekle beraber evli olup zina edenlerin ise daha ağır olan recm ile cezalandırılmasını beyan etmiştir. Şayet hadis ayetleri nesh etmiş olsaydı bekarlara da recm cezasının uygulanması gerekirdi. Böyle bir durum olmadığına göre bu mesele nesh kapsamında değerlendirilemez.

İçki yasağı: Kur'an'da içki ile ilgili hükümler aşamalı olarak inmiştir.  hadisler bu konuda inen ayetlere göre hükmünü açıklamıştır.

Sonuç
Hadislerin ayetleri nesh edemeyeceği gerçeği iki örnek üzerinde belirtildiği üzere  hadislerin ayetleri beyan etme rolünü üstlendiği görülmektedir.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

31 Dec, 08:14


Ey iman edenler!

Yahudi ve Hristiyanları dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar birbirinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse, kesinlikle onlardan olur. Şüphesiz ki Allah, zâlimler topluluğunu doğru yola erdirmez.


Maide: 51


İbni Ömer (ra)'dan gelen bir rivayette Rasulullah  ﷺ  şöyle buyurmuştur :

"Kendisini bir kavme benzetmeye çalışan kimse, O kavimdendir."

  
Ebu Davud (14/106) K.Libas Bab: 4 hadis no: 4031



╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

13 Dec, 08:06


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle.


╭──➤ @Allahhbizeyeter
╰───────

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

10 Dec, 08:30


Buna örnek olarak şu âyet gösterilebilir: Yüce Allah buyuruyor ki: 

"Baldırın açılacağı o günde" (el-Kalem, 68/42) 

Bu âyeti Buhârî aşağıdaki hadis ile tefsir etmektedir: 
"Rabbimiz baldırını açacak, erkek-kadın bütün mü'minler ona secde edecektir..." ¹⁴/¹⁴
 
İbn Abbas'tan da bu âyetin tefsiri ile ilgili olarak şöyle dediği nakledilmiştir:

"O çok büyük keder ve sıkıntı günüdür."
 
Buna göre, eğer ondan gelen bu nakil sahih ise, âyet-i kerimeyi herhangi bir benzetme (teşbih) sözkonusu olmaksızın "Allah'ın bacağı" diye tefsir eden hadis ile bir çatışma sözkonusu  değildir. Rabbimiz kıyamet gününde bacağını açacaktır ve o gün zorlu ve sıkıntılı bir gün olacaktır. Şöyle de denilebilir:

Ayeti tefsir eden Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiği bu hadis, İbn  Abbas'a ulaşmamıştır. Nitekim Sahih'te sabit olduğuna göre Ebu Musa, Ömer Radıyallahu anh'dan içeri girmek için üç defa izin istediği halde ona izin vermeyince geri dönüp gitmişti. Daha sonra Ömer:

“Ben Abdullah b. Kays'ın izin isteyen sesini duymadım mı? Ona izin veriniz” dedi. Onu aradılarsa da gitmiş olduğunu gördüler. Daha sonra Ebu Musa gelince 

Ömer ona: “Hangi sebeple geri döndün”, diye sordu. Ebu Musa şöyle dedi: “Ben üç defa izin  istediğim halde bana izin verilmedi. Peygamber Salallahu aleyhi vesellem'i de şöyle 
buyururken dinledim: 

"Herhangi biriniz üç defa izin istediği halde ona izin verilmezse geri dönsün."  Bunun üzerine Ömer Radıyallahu anh dedi ki: Ya buna dair bana bir delil getirirsin yahutta 
canını acıtacak kadar sana vururum. Ebu Musa ensardan bir topluluğun yanına gitti. Onlara Ömer Radıyallahu anh'ın dediklerini aktardı. Onlar da şöyle dediler: Senin lehine 
(büyüklerimiz) değil de en küçüğümüz şahitlik edecektir. Onunla birlikte Ebu Said el-Hudri  kalktı ve Ömer Radıyallahu anh'a bunu bildirdi. O da şöyle dedi:

“Çarşı-pazarda alışverişle oyalandığımdan bunu duymamıştım.” ¹⁶/¹⁶

İbn Abbas kendisine: Ebu Bekir ve Ömer'in ikisi de hacc-ı ifrad yaptılar denilince şöyle dedi: 

Benim görüşüme göre (bana bu şekilde itiraz edenler) helak olacaklardır. Ben, Rasûlullah dedi diyorum, onlar: Ebu Bekir ve Ömer dedi, diyorlar.¹⁷/¹⁷

 
14/¹⁴ Buhârî ve Muslim. 
16/¹⁶ Buhârî ve Muslim
17/¹⁷ Allame Ahmed Şâkir sahih olduğunu belirtmiştir.


KUR’ÂN’I NASIL ANLAYALIM 
 
Tefsirin Çeşitleri ve Bazı Âyetlerin Açıklaması
  
GURABA YAYINLARI

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

10 Dec, 08:30


Kur’ân’ın Ashabın Sözleriyle Tefsiri 
 
İbn Abbas, İbn Mesud ve daha başka ashab-ı kiramın tefsirleri oldukça önemlidir. Çünkü  onlar Rasûlullah Salallahu aleyhi vesellem'e arkadaşlık etmişler, ondan ilim öğrenmişlerdir. 

1- Mesela, yüce Allah’ın "Rahman arşa istivâ etti." (Taha, 20/5) buyruğu ile ilgili olarak İbn Hacer, Fethu’l-Bâri'de şunları söylemektedir:

Beğavî’nin, İbn Abbas'tan ve müfessirlerin birçoğundan naklettiğine göre bunun ( istivâ lafzının) anlamı:

"Üstüne çıktı" demektir. 

Daha sonra Um Seleme, Rabia, Malik ve başkalarının şu sözünü nakletmektedir: 

"İstivâ, bilinmeyen bir şey değildir. Nasıl olduğu ise akıl ile idrak edilemez. Bunu kabul  etmek imandır. Onu inkar küfürdür." ¹²/¹²

2- Bir diğer örnek yüce Allah'ın: "Ya da kadınlara dokunursanız" (en-Nisa, 4/43) buyruğudur.

İbn Kesîr, Tefsir'inde, İbn Abbas'tan: Kasıt cimâdır, dediğini nakletmektedir. 

Yine İbn Abbas şöyle demektedir: Lems, mess (dokunmak) ve mübâşeret (tenlerin değmesi) cimâ anlamındadır. Ancak yüce Allah dilediği lafzı kinayeli olarak kullanır.  İbn Kesîr dedi ki: Abdullah b. Abbas'tan bu sözleri söylediği birkaç yoldan sahih olarak  rivayet edilmiştir.  Daha sonra İbn Mesud'un: "Lems (dokunmak), cimâdan daha aşağıdadır" şeklindeki sözünü  zikretmektedir.  İbn Kesîr, İbn Cerir'in şu açıklamalarını zikretmektedir: 

"Bu hususta iki görüşten doğruya daha yakın olanı yüce Allah’in: "Ya da kadınlara dokunursanız" buyruğunda, dokunmanın diğer manaları bir tarafa cimaı kastetmiştir
diyenlerin sözleridir. Çünkü Rasûlullah Salallahu aleyhi vesellem’in hanımlarından birisini  öptüğüne, sonra da abdest almaksızın namaz kıldığına dair haber sahihtir.¹³/¹³

Hadisin bir  âyeti tefsiri ashabdan ya da tabiînden birisinin tefsiri ile çatışacak olursa, bu iki tefsiri  birbirleriyle telif etmeliyiz. Buna imkan olmazsa yapmamız gereken Rasûlullah Salallahu  aleyhi vesellem’in tefsirini kim olursa olsun başkasının tefsirinin önüne geçirmektir. Çünkü Rasûlullah Salallahu aleyhi vesellem Allah'ın muradını başkalarından daha iyi bilir.  Hevâsından konuşmayan odur. Ayrıca yüce Allah şöyle buyurmaktadır: 

"Ey iman edenler! Allah'ın ve Rasûlünün huzurunda öne geçmeyin." (el-Hucurât, 49/1) Sözlü ya da fiilî olarak öne geçmeyin, demektir. Bu açıklamayı İbn Kesîr yapmıştır. 
 
12/¹² Fethu'l-Bari, 13/406
13/¹³ İbn Kesîr, I, 502.

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

09 Dec, 18:37


SUBHENALLAH

14 yıl sonra, özgürüm

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

06 Dec, 13:42


🕊🕊🕊

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

06 Dec, 05:10


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

04 Dec, 07:24


Kur'an'ın Arap Diline Göre Tefsiri.
 
Arap diline uygun olarak Kur’ân'ın tefsir edilmesi de önemlidir. Çünkü yüce Allah: 

"Muhakkak biz onu anlayıp düşünesiniz diye arapça bir Kur'an olarak indirdik." (Yusuf, 12/2) diye buyurmaktadır.
 
1- Buna örnek olarak İbn Hacer'in, Fethu’l-Bâri'de İbn Battal'dan naklettiği şu açıklamaları gösterebiliriz: 
Burada yani: "Sonra semaya istivâ etti." (el-Bakara, 2/29) âyetinde sözü edilen "istiva"nın anlamı hakkında farklı görüşler vardır. 

Mutezile bunun kahretmek ve galip gelmek suretiyle istila anlamında olduğunu söylemişler ve şairin şu beyitini delil göstermişlerdir: 

"Bişr Irak'a istivâ etti 
Kılıç kullanmadan ve kan dökmeden." 

Daha sonra bu açıklamayı şu sözleriyle reddetmektedir: Mutezile'nin bu açıklaması tutarsızdır. Çünkü yüce Allah ezelden ebede kadar kahredici, galip ve istila etmiştir. O her 
türlü eksiklikten yüce ve münezzehtir. Pek çok görüşü sözkonusu ettikten sonra şunları söylemektedir: 

"İstiva"nın yüceldi, yükseldi diye tefsir edilmesine gelince bu sahih olan bir açıklama şeklidir. Hak olan görüş bu olduğu gibi ehl-i sünnetin görüşü de budur. Çünkü şanı yüce Allah kendi  zatını en üstün ve en yüce olmakla nitelendirmiş ve şöyle buyurmuştur:

"O ortak tutmakta oldukları her şeyden münezzeh ve yücedir." (Yunus, 10/18) Bu sıfat onun zati
sıfatlarındandır.²¹/²¹
 
Derim ki: Bu hususta doğru olan şudur: İstiva etmek yüce Allah'ın zatına taalluk eden fiilî  sıfatlarındandır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
 
Daha sonra İbn Hacer, Fethu’l-Bâri'de şunları söylemektedir: Ebu İsmail el-Herevî, el-Faruk adlı kitabında senedi ile Davud b. Ali b. Halef'den şöyle dediğini nakletmektedir: Biz 
Abdullah b. el-A'râbî yani lugat bilgini Muhammed b. Ziyad'ın yanında idik. Bir adam: 

"Rahman arşa istivâ etti." (Taha, 20/5) (Ne demektir?) diye sordu. Abdullah dedi ki:

“O haber verdiği şekilde arşın üzerindedir”, dedi. Adam: “Ey Abdullah'ın babası bunun anlamı istilâ etti  şeklindedir” dedi. Abdullah ona:

“Sus” dedi. Bir şeyi istilâ etti tabiri ancak onun karşısında
duran ve ona zıt olan halde kullanılır.  Başkası da şöyle demektedir: Eğer bu "istilâ etti" anlamında olsaydı bu ifadenin özellikle arş hakkında kullanılmasına gerek olmazdı. Çünkü o zaten bütün mahlukata galip gelendir.²³/²³


Fethu'l-Bâri, XIII, 406.

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

27 Nov, 08:53


Hadisin Kur'ân'a Göre Konumu


1- Hadis, Kur'ân-ı Kerim'de gelen buyruklara muvafik olur.

Bu durumda Kur'ân ile hadiste yer alan buyruklar delillerin aynı konu etrafinda arka arkaya gelip birbirlerini desteklemesi kabilindendir. Namaz kılmayı, zekat vermeyi, ramazan orucunu tutmayı, beytullahi  haccetmeyi emretmek gibi. Aynı şekilde Allah'a ortak koşmayı, yalan şahitlikte bulunmayı, anne-babaya karşı gelmeyi yasaklamak yine Allah yolunda cihad ve daha başka hususlar da böyledir.

2- Hadis; Kur'ân-ı Kerim'de yer alan bir buyruğu beyan edici ve açıklayıcı olabilir:

Namaz vakitlerinin, rekʼat sayılarının, zekâtın miktar ve vakitlerinin, zekata tabi malların açıklanması gibi. Oruca dair hükümler ile hac ibadetine dair hükümler ve buna benzer Kur'ân-ı Kerim'de mücmel (kısa ve özlü ifadelerle) gelmiş daha başka hükümler de buna benzer.

3- Hadis; Kur'ân-ı Kerim'in sözkonusu etmediği bir hükmü tesbit edebilir.

Kadının halası ya da teyzesi ile birlikte nikahlanmasının haram kılınması, yırtıcı hayvanlardan azı dişli olanlarının, kuşlardan da pençeli olanlarının etlerinin haram kılınması ve buna benzer tek başına sünnetin teşri ettiği diğer hükümler böyledir.

4- Hadisin Kur'ân'daki mutlak ifadeye kayıt getirmesi:

Hırsızın elinin nereden kesileceğinin açıklanması gibi.

5- Kur'ân'daki umumi ifadenin hadis ile tahsis edilmesi:

Hırsızın elini kesmeyi gerektiren miktarın tayini gibi.


📖 KUR’ÂN’I NASIL ANLAYALIM

Tefsirin Çeşitleri ve Bazı Âyetlerin Açıklaması

GURABA YAYINLARI

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

22 Nov, 06:11


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle.


╭──➤ @Allahhbizeyeter
╰───────

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

13 Nov, 12:01


2- Yüce Allah şöyle buyurmaktadır.

"Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, ben de duanizi kabul edeyim. Şüphesiz bana ibadeti büyüklüklerine yedirmeyenler, yakında hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir." (el-Mü'min, 40/60)

Burada "bana ibadeti" bana dua etmeyi demektir. Peygamber Salallahu aleyhi vesellem de buradaki ibadeti tefsir ederek şöyle buyurmuştur.

"Dua ibadetin ta kendisidir. " ⁹/⁹

⁹/⁹ Tirmizi rivayet etmiş olup, hasen-sahih bir hadistir demiştir.

3- Bir başka örnek yüce Allah'ın şu buyruğudur.

"Ihsanda bulunanlara daha güzeli ve daha da fazlası vardır." (Yunus, 10/26) Rasûl-i Ekrem Salallahu aleyhi vesellem "fazlalığı" şu buyruğu ile yüce Allah'ın yüzüne bakmak diye tefsir etmiştir "Bunun üzerine (Rab) hicabini) açacak. Onlara Rablerine bakmaktan daha çok sevecekleri hiçbir şey verilmemiştir." Daha sonra şu: "Ihsanda bulunanlara daha güzeli ve daha fazlası vardır." âyetini okudu. ¹⁰/¹⁰


¹⁰/¹⁰ Muslim

4- Bir başka örnek: Yüce Allah buyuruyor ki: "Baldırın açılacağı o günde..." (el-Kalem,68/42)

Buhârî tefsir bölümünde bu âyeti tefsir ile ilgili olarak aşağıdaki hadisi zikretmektedir.

Rasulullah Salallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

"Rabbimiz baldırını açacak, erkek kadın bütün mü'minler ona secde edecek. Dünyada göstermek ve duyurmak için secde eden kimseler ise öylece kalacaklar. Secde etmek isteyecekler ancak sırtları tek bir parça olacaktır." ¹¹/¹¹

¹¹/¹¹ Buhari, VI, 72

Bu açıklamalara göre Allah'ı yaratılmışlara benzetmek (teşbih) ya da ona cisim izafe etmek (tecsim) gerekmez. Çünkü "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur" (eş-Şura, 42/11)

Bu sebeple ehl-i sünnet ve'l-cemaat yüce Allah'ın kendi zatı hakkında sözkonusu ettiği eller, yüz, işitmek, görmek gibi sifatları Rasulullah Salallahu aleyhi vesellem'in nisbet ettiği baldır, parmaklar ve ayak gibi şeyleri, yüce Allah'ın zatına ve celaline yakışacak bir şekilde kabul ederler ve fakat biz bunların nasıl olduklarını bilemeyiz derler.

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

13 Nov, 12:01


Kur'ân'ı Kerim'in Sahih Hadis İle Tefsiri:


Kur'ân'ın sahih hadisle tefsir edilmesi oldukça önemlidir. Çünkü Rasulullah Salallahu aleyhi vesellem Allah'ın muradının ne olduğunu bütün insanlardan daha iyi bilir. O, yüce Allah'ın hakkında buyurduğu gibidir.

"O kendi heväsından bir söz söylemez. Onun söyledikleri) bildirilen bir vahiyden başkası değildir." (en-Necm, 53/3-4)

Yüce Allah bu kitabı ona, insanlara açıklaması için indirmiştir. "Insanlara, kendilerine ne indirildiğini açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler diye suna da bu zikri (Kur'an'i) indirdik." (en-Nahl, 16/44)

Nebi Salallahu aleyhi vesellem de şöyle buyurmuştur:

"Şunu bilin ki bana Kur'ân ve onunla birlikte onun gibisi de verilmiştir"⁴/⁴

Hadis sahihtir. Ebû Dâvüd


1- Buna ömnek: Yüce Allah buyuruyor ki: "Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırlayın." (el-Enfal, 6/60)

Buradaki "kuvvet" in tefsiri Rasulullah Salallahu aleyhi vesellem'in üç defa tekrarladığı:

"Haberiniz olsun ki (kuvvet) atmaktır. " buyruğunda geçmektedir. ⁵/⁵

⁵/⁵ Muslim.

Kurtubi dedi ki: Her ne kadar kuvvet atmanın dışında birtakım aletlerin hazırlanması ile ortaya çıkıyor ise de Nebi Salallahu aleyhi vesellem'in kuvveti (ok) atmak ile tefsir etmesi ok atmanın düşmana daha ağır kayıplar verdirmesi, hazırlanmasının daha kolay olmasından dolayıdır. Çünkü bazen birligin kumandanına ok atılır, o da korkar ve arkasındakiler bozguna uğrarlar ⁶/⁶


⁶/⁶ Bu açıklamayı ibn Hacer Fethul-Bar'de nakletmiştir

Şimdi bile modern savaş aletlerinin etkisi atılmalarına bağlıdır. Bundan dolayı İslam özellikle gençleri atış yapmayı öğrenmeye teşvik etmiştir. Keşke bunlarla uğraşmaktan kendilerini alıkoyan diğer oyunları öğrenecek yerde, atış yapmayı ve onunla birlikte yüzmeyi öğrenselerdi.

Rasulullah Salallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: "Her kim ok atmayı öğrenir, sonra onu unutursa bizden değildir.-Ya da asi olmuştur.-⁷/⁷

⁷/⁷ Muslim

Nebi Salallahu aleyhi vesellem Eslemlilerden birbirleriyle ok atma yarışı yapan bir grup yanından geçerken şöyle buyurmuştur.

"Ey Ismailoğulları ok atınız. Çünkü sizin atanız ok atıcısı idi. Ok atınız ve ben filan oğulları ile birlikteyim." (Hadisin ravisi) dedi ki: İki kesimden birisi ok atmadı. Rasûlullah Salallahu aleyhi vesellem. "Ne diye ok atmıyorsum" diye sorunca, şu cevabı verdiler. "Sen onlarla birlikte iken biz nasıl atabiliriz?" Peygamber Salallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: "Haydi ok atınız. Ben hepinizle birlikteyim." ⁸/⁸


⁸/⁸ Buhari

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

10 Nov, 17:40


Ibn Hacer, Fethu'l-Bâri'de: "Karıştırmayanlar. Katmayanlar, bulaştırmayanlar demektir." der. Bu âyet ile hadisin ifade ettiği hususlar arasında şunlar da vardır. Zulmün mertebeleri farklı farklıdır. Masiyetlere "şirk" denilmez. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan kimse güvenlik altındadır ve o hidayete ermiş bir kimsedir. ³/³

³/³ Bu açıklamayı Ibn Hacer Fethu'l-Biri'de yapmıştır.


5- Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Gerçekten insan helû' olarak yaranmıştır." (el-Meåric, 70/19) Bu âyetin tefsiri şöyle yapılmıştır: "Yani o kendisine zarar erişirse feryadi basandır. Ona hayır dokunsa cimrilik etmeyendir." (el-Mearic, 70/20-21)

6- Yüce Allah şöyle buyurmaktadır.

"Adem Rabbinden bazı kelimeler belleyip aldı, o da tevbesini kabul buyurdu..." (cl-Bakara, 2/37) Buradaki bellediği kelimelerin tefsiri yüce Allah'ın: "Rabbimiz biz kendimize zulmettik...dediler." (el-A'raf, 7/23) buyruğunda açıklanmaktadır.

7- Yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır. "Sizler de üç sinif olduğunuzda..." (el-Väkia, 56/7)

7- Ve sizler üç sınıfa ayrıldığınız zaman.

AlIah teala, bu âyet-i kerimede insanların kıyamette üç sınıfa aynlacaklarini beyan etmektedir. Gelecek ayetlerde de belirtileceği gibi bunlardan birin­cisi, amel defterleri sağlarından verilenlerdir. Bunlar cennetliklerdir. İkincisi ise amel defterleri sollarından verilenlerdir. Bunlar da cehennemliklerdir. Üçüncü sınıf ise Allanın en öne geçirdiği bir guruptur. Bunlar, amel defterleri sağların­dan verilenlerden daha üstündürler. Bunların içinde peygamberler, siddıyklar ve şehitler bulunacaktır. [9]

8- Amel defterleri sağlarından verilenler. Ne mutlu insanlardır amel defterleri sağlarından verilenler.

Amel defterleri sağ taraflarından verilen bu topluluk, sağ taraftan cennete götürüleceklerdir. [10]

9- Amel defterleri sollarından verilenler. Ne bedbaht insanlardır amel defterleri sollarından verilenler.

Amel defterleri sol taraflarından verilen bu zümre de sol taraftan cehen­nem ateşine götürüleceklerdir.

Muaz b. Cebel diyor ki:

"Resulullah bu iki âyeti okudu ve iki avucuna bir şeyler doldurdu ve sağ elini göstererek şöyle buyurdu; "İşte bunlar cennettedir. Artık endişem yoktur." Sonra (sol elini göstererek) işte bunlar da cehennemliktir. Artık endişem yok­tur." buyurdu. [11]


[9] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri: 8/130.

[10] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri: 8/131.

[11] Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5t S.239

Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri: 8/131.

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

09 Nov, 09:08


TEFSİR ÇEŞİTLERİ

Kur'ân'ı, Kur'ân İle Tefsir Etmek

Kur'ân'ın, Kur'ân ile tefsir edilmesi tefsir türlerinin en üstünüdür. Çünkü Kur'ân'ın bir kısmı

diğer bir kısmına açıklık getirmektedir.

1- Buna örnek yüce Allah'ın şu buyruklarıdır: "Andolsun göğe ve tarika. Tarıkın ne olduğunu ne bildirdi sana? O, delip geçen yıldızdır." (et-Tarık, 86/1-3) Burada "delip geçen yıldız" ibaresi "târık" kelimesini açıklamaktadır.

Işığıyla karanlıktan delen" diye tercüme edilen

"Sakib" kelimesi, Abdullah b. Abbas tarafından "Aydınlatan" Süddi tarafından "Akarak şeytanları delen" ve İkrime tarafından "Aydınlatan ve şeytanları ya­kan" şeklinde izah edilmiştir.

İbn-i Zeyd, Arapların, Zuhal yıldızına bu adı verdiklerini ve her yüksekte olan yıldıza da bu sıfatı izafe ettiklerini söylemiştir. ²

[2] Taberi Tefsiri, 9/79.

2- Bir başka örnek yüce Allah'ın şu buyruğudur. "Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: 'İkisinde de hem büyük bir günah, hem de insanlar için bazı faydalar vardır. Ama günahları faydalarından daha büyüktür."" (el-Bakara, 2/219)

Bir başka âyet-i kerimede ise kayıtsız ve şartsız olarak günahın haram kılındığı belirtilmektedir. Bu da yüce Allah'ın şu buyruğudur: "De ki: 'Rabbin ancak hayasızlıkları, onların açık olanını, gizli olanını, bununla beraber günahı, haksız isyanı... haram kılmıştır." (el-A'raf, 7/33)

Ey Muhammed onlara de ki: "Rabbim, açıkça yapılan hayasızlığı da gizli yapılanı da, günah işlemeyi, haksız yere insanlara karşı azgınlık etmeyi, düş­manlık yapmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği halde başka şeyleri Allah´a ortak koşarak onlara tapmayı ve bilmediğiniz şeyleri Allah´a karşı iftira etmeni­zi haram kıldı. ⁵²

[52] Taberi Tefsiri, 4/37

"Günah (ism)" günah kazanmaya sebep olan her türlü isyanı kapsar. Özel olarak hamr (şarap) anlamında olduğu da söylenmiştir. Şairin şu beyitinde de bu anlamdadır:

"Aklım kayboluncaya kadar ismi (şarabı) içtim

İşte bu şekilde ism (şarap) akılları alır gider."

Bununla birlikte "ism (günah)" lafzının şarap (hamr)hakkında özellikle kullanıldığını ortaya koyan herhangi bir delil bulunmamaktadır. O halde içki, hakkında "günah" tabiri kullanılabilecek masiyetlerden birisidir. es-Sihah (adlı sözlük)de şöyle denilmektedir: Bazen hamr (şarap)a da ism (günah) denilebilir. ¹/¹

¹/¹ Bk. eş-Şevkânî, Fethu'l-Kadir- II, 200

3- Bir başka örnek yüce Allah'ın şu buyruğudur:

"Haberiniz olsun ki Allah'ın velilerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederlenecek de değillerdir." (Yunus, 10/62)

Bu buyruktaki "veliler" buyruğu: "Onlar iman edip, takvalı davrananlardır." (Yunus, 10/63) âyeti ile tefsir edilmiştir. Bu açıklama; "Veli, gaybı bilen yahut birtakım kerametleri bulunan yahut kabri üzerinde kubbesi bulunan (yatır) ya da buna benzer batıl birtakım inanışların hakkında sözkonusu edildiği kimsedir" diyenlerin görüşlerini reddetmektedir. Buna göre Allah'ın emirlerine itaat eden ve Allah'ın haramlarından sakınan herbir mü'min Allah'ın velilerindendir. Keramet ise bir şart değildir. Bazen bu keramet açıkça görülebilir, bazen gizli kalabilir. Bazı sufiler ve bid'atçiler tarafından garip birtakım işler ortaya konulabilir. Bu ise yüce
Allah'ın hakkında:

"... Büyülerinden ötürü kendisine yürüyorlarmış gibi geldi." (Taha, 20/66) buyruğunda sözkonusu ettiği büyü kabilindendir. Bu gibi işler Hindistan'da ve başka yerlerde mecusiler tarafından da gösterilmiştir.

4- Bir başka örnek: Abdullah b. Mesud Radıyallahu anh dedi ki: Yüce Allah'ın: "İman edenlere ve imanlarına zulüm karıştırmayanlara gelince..." (el-En'am, 6/82) âyeti nâzil olunca bu müslümanlara ağır geldi ve "hangimiz kendi nefsine zulmetmez ki" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah Salallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

"Hayır böyle değil, kastedilen  şirktir. Siz Lukman'ın oğluna söylediği: "Oğulcuğum Allah'a şirk koşma. Muhakkak şirk büyük bir zulümdür." (Lukman, 31/13) buyruğunu hiç duymadınız mı? ²/²


²/² Buhari ve Muslim.


Devami olacaq

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

03 Nov, 19:37


(3) Kur’an’a Verilen Önem ile Bereketin Elde Edilmesi

Kur’an-ı Kerim’in özelliklerinden biri de, Kur’an’dan etkilenen ve onunla amel eden, onun çizdiği yol üzere yaşayan ve onun yoluna uyan kimse için onun bereket kaynağı olduğu, faydasının büyük ve hayrının kapsayıcı olduğudur. Allah şöyle buyurur:

"Bu (Kur’an), Ümmü’l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.” (6/En’am, 92)

Rağıb el-İsfehani, bereketin anlamı hakkında şunları söyler:
 
“Bereket, bir şeyde İlahî hayrın bulunmasıdır. Allah şöyle buyurur: “O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (gü­ nahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık.” (7/A’raf, 96) Bu isimle adlandırılması­nın sebebi suyun toplandığı yerde kalışı gibi, hayrın da burada durup kalmasıdır. “İşte bu (Kur’an) da, bizim indirdiğimiz hayırlı ve faydalı bir öğüttür." (21/Enbiya, 50) Bu ayette, Yüce Allah’ın
Kur’ân ile gönderdiği İlahî hayırların kaynağına dikkat çekilmektedir.”⁵¹⁴

İbni Kayyim, bu bereketin bazı yönlerini şu şekilde açıklamıştır:

“Özetle Allah’a yakın olan hassu’l-havassın dinlemesi her
üç manayı içine alan; idrak, anlama, düşünce ve icabet tarzında olan bir şekilde Kur’an’ı dinlemektir. Yüce Allah’ın Kur’an’da övdüğü ve dostlarına emrettiği bütün dinlemeler işte bunlardır.

Bu dinleme şiir değil ayetleri, şeytanın mizmarlarını değil Kur’an’ı, şairlerin gazellerini değil yer ve göklerin sahibi olan Allah’ın kelamını, kasideleri değil mürşidleri, şarkıcı ve türkücüleri değil peygamberlerin sözlerini dinlemektir.
Bu dinleme kalpleri ‘Allâmu’l- ğuyûb’ (gaybları bilen) olan
Allah’a yakın kılar, ruhları sevinç diyarlarına sevk eder, gayreti az olan insanları en yüce makamlara, en yüksek derecelere doğru harekete geçirir.

Bu dinleme imana çağıran bir çağırıcı, kafileyi cennet yolunda yürüten bir rehber, akşam-sabah kalplere Allah tarafından ‘hayye ale’l-felah = haydin felaha’ diye çağrıda bulunan bir davetçidir.

Bu dinlemeyi seçen kimse ne bir delil bulmayı, ne bir ibret
görmeyi, ne marifeti hatırlamayı, ne ayeti düşünmeyi, ne olgunlu­ğa ermeyi, ne dalâleti reddetmeyi, sapıklıktan sakınmayı, körlüğü görmeyi, ne maslahat işlemeyi, ne zarar ve bozgundan uzak kalmayı, ne bir nuru görüp zulmetten çıkmayı, ne nefsanî arzulardan kaçınmayı, ne takvaya koşmayı kaçırır; ne basiret açıklığı, ne kalp hayatı, ne bir gıda, deva, şifa, korunma ve kurtulma, ne şüphenin
kalması, ne delilin açık olması, ne hakkın hak bilinmesi ve ne de batılın batıl bilinmesini ihmal eder.”⁵¹⁵


514 - el-Müfredat, 44.
515 - Medaricu's-Salikin, 1/484-485


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

01 Nov, 07:13


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

30 Oct, 05:29


Yüce Rabbimiz Kuran okunurken konuşmakla meşgul olanların bu davranışlarını kınamış ve şöyle buyurmuştur:

“Biz, onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zalimlerin: ‘Siz, büyülenmiş bir adamdan baş­kasına uymuyorsunuz!’ dediklerini çok iyi biliriz.” (17/İsra, 47)

Eğer inanan biri isen Allah’ın küfür diye nitelendirdiği bir ahlâk kişiliğinde barındırmamaya dikkat et! Çünkü Allah’ın yasakladığı söz ve davranışlarda kâfirlere muhalefet insanın ahlâkî olgunlu­ğunu gösterir. Allah, işittiklerimizi anlayabilmemiz için susmamı­zı, Kur’ân’ı dinlememizi, kendisinden rahmet talep etmemizi emretmiş ve bize rahmetle muamele edeceğini vaat ederek şöyle buyurmuştur:

“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (7/A’raf, 204)

Yani Yüce Allah’ın, kendisine rahmetle muamele etmesi ve işittiğini anlayabilmesi için, insan işittiği ile amel etmeden önce konuşmayı bırakıp Kur an’ı dinlemelidir.” ⁵¹²

Aziz ve yüce olan Allah, on beş yerde, kitabı Kur’an-ı Kerim’in rahmet kaynağı olduğunu zikretmiştir:

“Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.” (7/A’raf, 52) “Bu (Kur’an), Rabbinizden gelen basiretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir.” (7/A’raf, 203) “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (10/Yunus, 57) “Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (17/İsra, 82)

Büleyhî, bu rahmet olgusunu ve etkilerini açıklarken
şöyle diyor: “Kur’an, merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ın, tüm mahlûkat için olan rahmetidir. Kur’an, küfür, şirk ve nifaka rahmettir. Zorbalık ve azgınlığa karşı rahmettir. Kalplerin kaymasına ve hastalanmasına karşı rahmettir. Tüm fitne, zorluk, kötülük ve belâlara karşı rahmettir. Hüzün ve kedere, yakıcı azaba karşı rahmettir. Bunun anlamı, Kur’an’a iman eden, Kur’an’ın getirdiği ile amel eden kimseyi Allah’ın affedeceği ve başına gelecek olan tüm şeylere karşı onu güvende kılacağıdır.”513


512 - Fehmu'kur'an, 321-322.
513 - el-Hüda ve’l-Beyân, 1/213.


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

20 Oct, 06:00


(2) Aziz ve Yüce Olan Allah’ın Rahmetini Elde Etmek.

Şüphesiz susup Kur’an’ı dinlemek-ki bu, Kur’an’dan etkilenmenin başlangıcını oluşturur, dünya ve âhirette Allah’ın rahmetine ulaşmaya neden olur. Allah bunu vaad etmiştir ve Allah vaadinden dönmez.

Allah şöyle buyurur:

“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (7/A’raf, 204)

Leys şöyle der:

“Rahmet, Kur’an’ı dinleyen kimseye ulaştığından
daha çabuk hiç kimseye ulaşmaz.”⁵⁰⁸

Ebu’s-Suud, âyetin tefsirinde şunları söyler:

“Âyet, Kur’an’ın kapsadığı eşsiz faydaların işaret ettiği başarı yolunu göstermektedir. Yani, Allah’ın yüce konumundan bahseden ‘Kur’an okundu­ğu zaman’, onu gerçek görüp kabul ederek dinleyin. ‘Susun’, yani okuyuş esnasında tam bir dinlemenin gerçekleşmesi için susun, ona saygı gösterin. ‘Ki size merhamet edilsin.’ Yani, rahmeti elde edin."⁵⁰⁹

Sa’di şöyle der:

“Her kim, Allah’ın Kitabı okunurken bu iki emre uyarsa-yani dinleme ve susma-, şüphesiz o kimse büyük bir hayra, geniş bir ilme, kalıcı ve yenilenen bir imana, artan bir hidayete, dininde güzel bir anlayışa ulaşır. Bu yüzden Allah, Kur’an’ı susup dinleyen kimseye rahmet eder. Aynı zamanda bu âyet, kendisine Kur’an okunduğu halde onu dinlemeyen, susmayan kimse-nin rahmetten herhangi bir nasibinin olmadığına, büyük bir hayrı kaçırdığına da işaret eder.⁵¹⁰

Aralarında İbni Abbas ve Şafiî’nin de bulunduğu birçok müfessir, âyetlerde geçen ‘belki, muhtemelen’ sözcüklerinin Allah için kullanıldığında kesinlik ifade ettiği görüşündedirler. Bu, Allah için bağışta ve ihsanda bulunmadır, zorunlu bir gereklilik değildir.

Müfessirlerin bu konuda ayrıntılı açıklamaları vardır.


508 - el-cami'li Ahkâmi’l-Kur’an, 1/9.
509 - irşadu Akli’s-Selim, 3/310.
510 -Teysiru’l-Kerimu’r-Rahman, 276.


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

19 Oct, 10:24


https://t.me/Guzel_resimler

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

18 Oct, 09:59


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

15 Oct, 06:09


Sa’di şöyle diyor:

“Kur’an, imanı güçlendiren en bü­yük şeylerden biridir. Kur'an, imanı birçok açıdan güçlendirir. Mü’min, sadece Allah’ın âyetlerini okumaz. Kur’an’dan okuduğu doğru haberlerin, güzel hükümlerin üzerine yüklediği sorumlulu­ğu bilir. İmanla ilgili olan tüm bu bilgiler sayesinde birçok hayır elde edebilir. O halde, acaba Kur’an üzerinde güzel bir şekilde düşünür, Kur’an’ın hedeflerini ve sırlarını anlarsa nasıl olur?”⁵⁰⁵

Kâfirin durumuna gelince, o bunun tam aksinedir.

Kur’an’da, mü’min ve kâfirin konumu şu şekilde açıklanır: “Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki:

"Bu sizin hanginizin imanını artırdı?’ İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler. Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler." (9/Tevbe. 124-125)

Mü’min kalbini cilalar ve imanını arttırır. Kâfir, kalbini bulandırır ve Kur’an’dan nefret eder. Çünkü o, gafil bir inatçıdır.

Allah şöyle buyurur: “Allah, tek olarak anıldığı zaman, âhirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah’tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler.” (39/Zümer, 45) Yine Allah, onları şöyle niteler: “Sen, Kur’an’da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.” (17/İsra, 46) Bu, Kur’an-ı Kerim’in getirmiş olduğu hakikate karşı onların öfkelerinin şiddetini, onu işitmelerine karşı duydukları nefreti ve canlarının sıkıntısını açıklayan bir delildir. Bundan daha kötüsü, bunun etkisinin onların üzerinde görülmesidir. Kalplerinde bir sıkıntı ve
öfke, yüzlerinde memnuniyetsizlik ve nefret...

Allah şöyle buyurur: “Âyetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda, kâfirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin. Onlar, kendilerine âyetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar.

De ki: Size bundan , (bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü bildireyim mi?

Cehennem!

Allah, onu kâfirlere (ceza olarak) bildirdi. O, ne kötü sondur!” (22/Hac, 72)


505 - et-Tavzih ve'l-Beyan li Şecerati’l-İman, 48


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

13 Oct, 09:20


Kur’an’dan faydalanmanın ve ondan etkilenmenin faydalarından biri, imanın artışıdır.

Allah şöyle buyurur: “Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (8/Enfal, 2) “Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar." (47/Muhammed, 17) Dolayısıyla imanı arttırmanın ve güçlendirmenin en büyük nedeni, düşünerek ve etkilenerek Kur’an’ı okumaktır. Katâde şöyle der: “Bu Kur’an ile birlikte olan kimse ondan ya imanını arttırmış ya da eksiltmiş olarak ayrılır. Aziz ve yüce olan Allah, takdir ettiğini gerçekleştirir. Kur’an, mü’minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise ancak hüsranını arttırır.”⁵⁰²

İbni Kayyim şöyle der: “Kalpler, Kur’an’ın haber verdiği Allah’ın, her şeyin sahibi, merhametli, cömert, iyilik sahibi ve güzel olduğuna şahitlik ettiğine göre, o zaman kalpler nasıl olur da Allah’ı sevmez, O’na yakınlaşmak için yarışmaz, O’na bağlanmak için bütün nefesini harcamaz? Her şeyden daha fazla Allah’ı sevip, O’nun rızasını her şeyden daha üstün tutmaz? Allah’a duyulan sevgi, özlem ile kalplerin ilacı ve şifası olan yakınlık ortada dururken, kişi nasıl olur da O’nu zikretmekten hoşlanmaz? Kalpler, hiç şüphesiz bu hasletlerden birini kaybederse bozulur ve helâk olur,
canlı olduğu halde hiçbir fayda vermez.”⁵⁰³

Muhammed Reşid Rıza, bu durumu şu sözleriyle destekler
ve daha da açıklar: “Bil ki, dinin gücü, imanın bütünlüğü ancak kendisi ile doğru yolu bulma, emir ve yasaklarını yerine getirme niyeti ile düşünerek Kur’an’ı çok okumak ve dinlemekle elde edilir. Çünkü sahih ve Allah'a gönülden olan iman, artar, güçlenir, gelişir. Kur'an üzerinde düşünülüp, günah ve isyanlar terk edildiği oranda salih ameller üzerindeki etkisini gösterir. Kur’an üzerinde düşünmeyen kimsenin, aynı oranda imanı azalır, eksilir. Arapların büyük bir çoğunluğu, ancak onu dinleyerek, anlayarak iman ettiler. Araplar, ancak Kur’an’ın rehberliğinin etkisi ile ülkeler fethettiler, topraklar ele geçirdiler, medeniyetlerini genişlettiler, güçlerini arttırdılar. Mekke’nin önde gelen inkarcıları, sadece Kur’an’ı insanlara okumasını engellemek için Hz. Peygambere karşı çıktı­lar, Rabbinin çağrısını tebliğden onu alıkoydular: “İnkâr edenler:

Bu Kur’an’ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastı­rırsınız, dediler." (41/Fussilet, 26) Müslümanlar, orta çağdan itibaren zayıflamaya başladılar. Onların birçok topraklarını ve servetlerini kaybetmelerinin nedeni ancak Kur’an üzerinde düşünmeyi terk etmelerinden dolayıdır.”⁵⁰⁴


502 - Ahlâk-u Hameletu’l-Kur’an, 77: İbni Mübarek, Zühd, 272: Muhtar11Kıyâmu’l-Leyl, 73.
503 - el-Fevaid, 29.
504 - Tefsiru'l-Menar, 9/554-555


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

11 Oct, 04:41


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

08 Oct, 06:48


YEDİNCİ BÖLÜM

KUR’AN-1 KERİM’DEN ETKİLENMENİN SONUÇLARI VE İZLERİ

Şüphesiz hikmet dolu Kur’an âyetlerinden etkilenme ve onlardan faydalanma, Allah’ın, mü’min kuluna bir ihsanıdır. Bu, Allah’ın bir bağışı, hidayeti ve lütfûdur. Allah, samimi bir şekilde Kur’an’dan etkilenenlerin özelliklerini ve onların kazandıkları sevapları şu şekilde zikretmiştir:

“Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab’ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah’ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allah’ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol
gösteren olmaz.”

(39/Zümer, 23)

Sa’dî şöyle der:

“Allah’ın, Kur’an’dan etkilendiğini söylediği bu kimseler, ‘Allah’ın dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği’ Kur’an’dan etkilenmişlerdir. Kur’an, Allah’tan kulları için gönderilmiş bir hidayet rehberidir. Kur’an, Allah’ın, kullarına olan ihsanı ve lütfûndandır. Kullarından dilediğini, Kur’an ile doğru yola iletir... “Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.” Çünkü Allah’ın ihsanı olmadan ona ulaşacak herhangi bir yol yoktur. Allah’ın ihsanı ise, ancak O’nun Kitabı’na yönelmekle olur. Eğer bu gerçekleşmezse, hidayete ulaşılabilecek bir yol bulunamaz. Bu ancak apaçık bir sapıklık ve aşağılayıcı bir sıkıntıdır.”⁵⁰¹


501 - Teysıru'l-Kerimu'r-Rahman. 669.


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

05 Oct, 11:27


Kur’an’a çağıran, onun risaletini taşıyan kimsenin en mü­kemmel şekilde onun gereklerini yerine getirmesi gerekir. Onun, en üstün, en mükemmel ve en doğru sözün, aziz ve yüce olan Allah’ın Kelamı olan Kur’an olduğuna samimi bir şekilde iman etmesi gerekir. Onu dile getiren doğru söylemiş, onunla hükmeden adaleti sağlamış, ona tutunan da sırat-ı müstakime ulaşmış olur.

Ona tabi olmadan, onunla amel etmeden, hüküm için ona baş. vurmadan elde edilecek herhangi bir hayır, huzur ya da doğru yol yoktur. Kişi, Kur’an’ın risaletinin, kendisinden önceki kitapları tasdik eden egemen bir hakikat olduğunu, Kur’an’a karşı olan şeylerın de bâtıl olduğunu bilir. Bununla birlikte Allah’ın Kitabına saygı göstermesi, bütün kalbiyle onu sevmesi, ona kendini vermesi gerekir. Böylece onun için yaşar ve onun yolunda ölür. Kur'an ile her şeye sahip olacağını, o olmaksızın her şeyi kaybedeceğini kesin olarak bilir. Mutluluğunun, gücünün, Rabbinin rı­zasına ulaşmanın ve cennete girmenin tek yolu olduğunu bilir. Bununla birlikte imanın yarısı olan sabra da ihtiyaç duyar. Kur’an’da sabır, seksenden fazla yerde vurgulanmıştır. Hedefleri
gerçekleştirmek ve amaçlarımıza ulaşmak için aziz ve yüce olan Allah’tan yardım istememiz de emredilmiştir.

Allah şöyle buyurur:

“Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin.” (2/Bakara, 45) Sabır gösterenler için özel bir ilgi ve sevgi vardır: “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin.” (2/Bakara, 153) “Allah sabredenleri sever.” (3/Âl-i İmran, 146)

Bu özel ilgi, zafer, destek ve başarının gereklerinden biri Kurandır. Allah’ın buyurduğu gibi ona kesin bir iman ile dinde önderliğe ulaşılır:

“Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğ­ru yola ileten rehberler tayin etmiştik.” (32/Secde, 24)

Bütün bu ve diğer yollarla, Kur’an’dan gerçekten ve samimi
bir şekilde etkilenen Kur’an ehli, Rablerinin Kitabı’na, Kitab’ın çağrısına, rehberliğine ve âlemler için taşıdığı hedeflere karşı sorumlu oldukları görevlerini yerine getirmeye başlarlar.


🍃Kur'an'dan Etkilenme ve Kur'an ile Amel Etme.


╭┈─────── ೄྀ࿐ ˊˎ-
╰┈➤ @Tefsir_ibn_Kesir

𝙏𝙀𝙁𝙎𝙞𝙍_𝙞𝘽𝙉_𝙆𝙀𝙎𝙞𝙍

04 Oct, 05:50


اللهم صٌل وسٌلِم وبارك على نبيًنا ﷺ


Allah'ım Peygamberimiz


Muhammed'e


Salât ve selâm eyle



╭──➤ @Elm_Nurdurr
╰───────