"Akıl baliğ’ ne demek bilir misiniz evlatlarım?
Biz; akıl baliğ olanlarla, olmayanları ayırdık. Akıl baliğ olmak, bizim yolumuzda aklı ve kalbi bir olan demektir. Aklı ayrı olan, kalbinden uzaklaşmış olan akıl baliğ değildir.
Akıl baliğ olana emanet verilir, akıl baliğ olan da emaneti taşır. Akan dere gibidir. Dere nasıl ki akar gider, her şeye temas eder, yol bulduğu her yerde ilerler; içindeki taşlar canını acıtsa da dönerken çarpsa da bundan hiç ama hiç gocunmaz. Onun fıtratındadır.
Eğer ki çarpma yoksa, canını yakma yoksa, o zaman ilminde bir problem vardır; şeytan dikkate almıyordur. Akan su gibi, dere gibi olur akıl baliğ olan.
Akıl baliğ olanlar ilmi ilerletir, akıl baliğ olanlar şeytanla mücadele eder.
Hak Teâlâ, ezelinden bilir kim ne hak eder; Allah’u Teâlâ ezelinden bilir. Mümkün mü şeytanın ona düşmanlık etmesi? Fıtrata aykırı. Ancak, müsaade etmiştir. Hani su akıp gider ya o suya da bir imtihan gerek, o da şeytan olsa. Şeytanın da akıllı olanları kulların beynine fitne eker; akılsız olanları da cehenneme gider, nokta yer bile tutmaz.
İşte akletmek, akıl baliğ olmak hem sorumluluk getirir hem mükâfata erdirir. Akıl baliğ olanın derdi mükâfatta olmaz ki ! Allah'ı anmak, Allah’ı yaşamak, her zerresinde zikretmek, çokça şükretmek onun için bir tutku olmuştur. O tutkusu, Allah’u Teâlâ’ya kul olmanın verdiği o tat var ya o tat, işte o tat; onu aldığında, Rabbinin ne verdiği ne vermediğini hiç de dönüp bakmaz ki !
Kalbi emin olur, rahat olur. Beyni de kalbine itaat eder. Beynini, kalbini hapsetmiş olur.
Akıl baliğ olmuş, biz de budur.
Evlatlar, nesiller geldi geçti, rüzgarlar esti. O rüzgarların içindeki zerreler gibisiniz, yoksunuz. Varmış gibi yapmayın. Akıl baliğ olduğunuzda bir damla su olursunuz, bir damla su olmak için o zerreler birbirine tutunmak zorunda. Tutundukça, çoğaldıkça, bir zerre ya da bir damla olur. İşte o damlayı da melek alır yere nazikçe bırakır. Görevine devam eder, alemi temizler.
Suyun görevi nedir ki? Akıl, baliğ olmak. Hem can olmak hem kiri yıkamak. Hiç duydunuz mu gördünüz mü “ben buradan akmam, ben burayı yıkamam” diyen bir su damlasını? Çünkü o akıl baliğdir.
Akıl baliğ olan, hiçbir şart ve durumda geri durmaz. Yaptığının, aktığının ya da ısındığında buharlaştığının hepsinin mutlak güç, Allah’u Teâlâ’nın (Celle Celaluhu’nun) kudreti ve istemesiyle olduğunu bilir. Bırakmıştır kendini Rabbinin emrettiği alemine; orada nur olur, hayat olur, su olur.
İşte siz de su olun; can verin, hayat verin, kirleri de yok edin. Alın kirleri içinize, öyle bir imanın nuruyla yıkayın ki kirlenmiş olan temizlensin, siz de onu eritin ve akmaya devam edin.
Her kiri, her kulu alın; öğütleyin, anlatın, sabredin, anlayacağı gibi konuşun yıkayın, temizleyin.
Aslında imanın tecellisinin bir yönü de bu olsa gerek mi?
Akledin, düşünün, sorumluluk alın; su olduğunuzu bilin, akıl baliğ olun. Akil baliğ olmayan yaşamışlara da uymayın. Akıl baliğ olmamışların kalbine dokunmaya çalışın; kalbi almazsa, akın gidin, beklemeyin.
Hiç bekleyen su gördünüz mü?
Önündeki engeli hep aşmaya çalışır, açmaya, aşmaya çalışır. Siz hep ileri, alemi gezin durun hiç durmadan. Takılıp kalmayın.
Gün ola, zaman ola; hani dünyayı düşünün de içinde bir tane kum tanesi düşünün, o kum tanesinin içindeki de zerreyi düşünün. O bile değil dünyanız, kâinatın içerisinde.
Sizin ihtiyacınız var su olmaya. Sizin ihtiyacınız var akıl baliğ olmaya. Sizin ihtiyacınız var imandan, nurundan faydalanmaya; alemlerin sahibinin ihtiyacı yok.
Rabbinizin ihtiyacı varmış gibi davranmayın, akil baliğ olun. Akil baliğ olun ki çokça şükredesiniz.
Bu da bizden öğüttür. Suyla başladım, suyla vuslata ulaştım. Aldığımız edebi ve dersi iletmeye Rabbim, alemlerin sahibi müsaade etti. Çokça şükretmek gerek.”
Hacı Seyyid Mühür Kesen Hazretleri