Selamun aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh.
Sevgili kardeşlerim, Ramazan ayının ikinci günündeyiz. Allah'tan hepimizin orucunu, namazını ve diğer ibadetlerini kabul etmesini niyaz ediyorum.
Bugünkü sohbetimizde, ruhani şifa ve özellikle de nazar konusu üzerinde duracağız. Birçok kişi Ramazan ayında cennet kapılarının açıldığını, cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanların zincire vurulduğunu hatırlatarak, "Peki bu durumda insana nazar değebilir mi?" diye soruyor.
Cevap evet, nazar her zaman mümkündür. Ramazan ayında da olsa, az veya çok, hafif veya şiddetli nazar vakaları görülebilir. Nazar, tıpkı diğer hastalıklar gibi bir çeşit musibettir. Allah'a (c.c.) sığınan ve her daim dua eden kimse nazardan korunabilir.
Resulullah (s.a.v.) sahabelere, zühd ve takva sahibi olsalar bile nazardan korunmaları için dua etmelerini tavsiye etmiştir. O halde bizler nasıl korunmayalım? En korunaklı kişi bile zarar görebilir. Muhammed (s.a.v.) bile korunmasına rağmen, Allah (c.c.) ona "Kâfirler, Kur'an'ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirecekler. 'O bir delidir' diyorlar. Oysa o, âlemler için bir öğüt ve zikirden başka bir şey değildir." diye buyurmuştur. Allah (c.c.) peygamberini korumuştur ve Cebrail (a.s.) peygambere gelip "Ya Muhammed, şikâyetçi misin?" diye sormuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.) "Evet" deyince Cebrail (a.s.) "Bismillah, sana zarar veren her şeyden, her kindar nefsin ve hasetçi gözün şerrinden Allah sana şifâ versin." demiştir.
Ve bazı insanlar kendilerine zarar gelmediğinden dolayı kendilerinin ihtiyaç duymadığını düşünürler. Peki ya sahabeler? Resûlullah (s.a.v.) onları neden nazardan korunmak için dua etmelerini emrediyordu? Ne gibi şeylere sahiptiler? Arabaları, uçakları, altınları, gümüşleri, giysileri gibi şeyleri mi vardı? Tabii ki hayır. Nazar ve haset, cinlerden ve şeytanlardan da gelir. Geçmiş derslerde de bahsettiğimiz gibi, İbn-i Kayyim "Hadim bir kimse haset ettiğinde..." demiştir. Ayrıca Felak Suresi'nde "insanların ve cinlerin şerrinden" bahsedilir. Dediğimiz gibi hem insanlar hem de cinler haset eder. Cinler ve kafirler, Müslümanların İslam nimetine gıpta ederler. Allah Teala'nın Müslümanlara bahşettiği her nimete haset duyarlar.
Demek ki ramazan ayında bile insanlara nazardan korunmak için Allah'a sığınmaya ihtiyacımız var. Burada son olarak, Ramazan'da sıkça yapılan bir konuya değinmek istiyorum. Alimler de bu konuya dikkat çekmektedir. Ramazan'da insanlar çeşitli yiyecekler ve tatlılar yapar ve bazılarını cep telefonlarında ve hesaplarında paylaşır. "Bu tatlıyı nasıl yaptım?" veya "Kızım bunu yaptı" gibi paylaşımlar göze çarpmaktadır. Bu tür paylaşımlar, nazara sebep olabilir. Hatta bazı insanlar bu tür paylaşımlar yüzünden yoğun bakıma kaldırılmaktadır. Ramazan'da bu tarz olaylar oldukça fazladır.
Evet, Ramazan ayında bile insanın en çok ihtiyacı olduğu şey Allah'a istiğfar etmek ve ondan yardım dilemektir. Özellikle de nazara çabuk kapılan kişiler için bu çok önemlidir. Hz. Âişe'nin anlattığı bir hadiste Resulullah (s.a.v.), Hz. Cafer'in çocukları hakkında "nazar değmesi çok hızlı olan çocuklardır. " buyurmuştur.
Bazı insanlar nazara çabuk kapılır. Peki bu neden olur? Allah en iyisini bilir. Kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Ama bazı insanlarda nazara sebep olan şeyler olabilir. Örneğin, güzellik, uzun saç, kuvvet, sağlık, beyaz ten gibi. Bu tür özellikler göze çarpar ve nazara sebep olabilir. Bunun dışında da nazara sebep olabilecek başka şeyler de olabilir.
Allahu teâlâ, bazı kişilere nazar değmesine sebep olacak birtakım özellikler takdir etmiştir. Örneğin, bazı kimselerin bedeni adeta bir mıknatıs gibi nazara çekici olabilir. Ya da bazı kişilerde, nazarı kendi üzerlerine çeken ve kendilerini nazara maruz bırakan birtakım haller bulunabilir. Bu sebeple alimler her zaman insanoğlunun çok fazla konuşmaması ve övünmemesi gerektiğini tavsiye ederler. "Ben yaptım, ben ettim," gibi ifadelerle Allah'ın nimetlerini açığa vurmak şart değildir. Bazı insanlar nimetleri açıkça dile getirip "Rabbinin nimetini anlat" derler.