-STOİZMTURKİYE- のテレグラム投稿
-STOİZMTURKİYE- によってTelegramで共有された最新のコンテンツ
İnstagram'ı sikeyim. Kanal oluşturmamıza izin vermiyor beyler. Ben de WHATSAPP kanalı açtım.
Bu kanalda İnstagram'a sert gelecek, ancak hepinizin Stoizm Türkiye'yi başta takip etmesine sebep olup; daha fazlasını duymak istediğiniz HAYATIN GERÇEKLERİNİ Paylaşacağım.
Bildirimleri açmayacak olanların kanalda bulunmasının bir anlamı yok, önden söyleyeyim.
Bir sonraki seviyeye HOŞ GELDİN.
https://whatsapp.com/channel/0029VahB3OfCsU9NuHcpbv0o
Bu kanalda İnstagram'a sert gelecek, ancak hepinizin Stoizm Türkiye'yi başta takip etmesine sebep olup; daha fazlasını duymak istediğiniz HAYATIN GERÇEKLERİNİ Paylaşacağım.
Bildirimleri açmayacak olanların kanalda bulunmasının bir anlamı yok, önden söyleyeyim.
Bir sonraki seviyeye HOŞ GELDİN.
https://whatsapp.com/channel/0029VahB3OfCsU9NuHcpbv0o
Kazanmaya olan inancına dair umutsuzluğu ve bunu kabullenmişliği yansıyor o gülüşe işte.
O güzel kız ile konuşmayı kendine YAKIŞTIRAMIYOR.
Yanınızda bu tongaya düşmüş başka bir eleman varsa da sohbetin ilerleyen sıralarında aslında güzel olan bu icraati gün yüzüne çıkararak BAŞARISINDAN DOLAYI KARŞISINDAKİ İNSANI EZİKLEYEBİLİR.
''Sen X' le konuş biraz daha :))))'' minavlinde espriler ile.
Yav ne bu KAZANMAKTAN UTANMA durumu, ne bu sosyal programlama, hiç mi inancın yok lan
KAZANDIĞI İÇİN UTANDIRILIR MI, AŞAĞILANIR MI BİR İNSAN?
Hiç mi 'Kendinin' yahut 'Kendinden bellediğin adamların' güzel şeyler YAŞAYABİLECEKLERİNİ ve bunu HAK ETTİKLERİNİ düşünmüyorsun?
Bu mudur hayat.
Kazanmak bu kadar mı zor bir şey?
Başarılı olduğu için bir insan ile dalga geçilir mi lan?
Bunu hem etrafınız hem de kendi kendinize yapıyorsunuz beyler.
Bakın ben ne kadar inanç beslemesem de, hiçbir zaman ortaya icraatini koyan ve bir şeyler uğrunda çabalayacağını söyleyen tanıdıklarımın heveslerini kırmam.
Aksine sonuna kadar DESTEK olurum.
Ben EZİKLİKTEN UTANIRIM
KAZANMAKTAN DEĞİL.
Eziklenecek bir şey varsa İŞ KURMAMAKTIR
Utanılanacak bir şey varsa İCRAAT YAPMAMAKTIR
Kötülenecek bir şey varsa İYİ BİR ŞEY HİSSETTİĞİNE İNANMAMAKTIR
Farkına varın şunun, çok büyük bir sosyal mühendislik durumu ortaya atıldı ve insanlar 'Kazanmaktan utandırılmışlar'
Kazanacağına dair en ufak inancı olan ve bunu belirten kim var ise; diğer insanlar tarafından DALGA ve Alay konusu oluyor.
Bu ne iş? Hayırdır? Mantık neresinde bu işin?
Toplum üzerindeki en büyük algı oyunu 'KAZANMAYA UTANMAKTIR' ve bu insanlar sadece mutsuz, ezik hayatlarına devam edip UTANMAYANLARI izleyeceklerdir.
Kazanmaktan utanma. KAZANMADIĞIN HER AN SENİN İÇİN IZDIRAP OLSUN.
O güzel kız ile konuşmayı kendine YAKIŞTIRAMIYOR.
Yanınızda bu tongaya düşmüş başka bir eleman varsa da sohbetin ilerleyen sıralarında aslında güzel olan bu icraati gün yüzüne çıkararak BAŞARISINDAN DOLAYI KARŞISINDAKİ İNSANI EZİKLEYEBİLİR.
''Sen X' le konuş biraz daha :))))'' minavlinde espriler ile.
Yav ne bu KAZANMAKTAN UTANMA durumu, ne bu sosyal programlama, hiç mi inancın yok lan
KAZANDIĞI İÇİN UTANDIRILIR MI, AŞAĞILANIR MI BİR İNSAN?
Hiç mi 'Kendinin' yahut 'Kendinden bellediğin adamların' güzel şeyler YAŞAYABİLECEKLERİNİ ve bunu HAK ETTİKLERİNİ düşünmüyorsun?
Bu mudur hayat.
Kazanmak bu kadar mı zor bir şey?
Başarılı olduğu için bir insan ile dalga geçilir mi lan?
Bunu hem etrafınız hem de kendi kendinize yapıyorsunuz beyler.
Bakın ben ne kadar inanç beslemesem de, hiçbir zaman ortaya icraatini koyan ve bir şeyler uğrunda çabalayacağını söyleyen tanıdıklarımın heveslerini kırmam.
Aksine sonuna kadar DESTEK olurum.
Ben EZİKLİKTEN UTANIRIM
KAZANMAKTAN DEĞİL.
Eziklenecek bir şey varsa İŞ KURMAMAKTIR
Utanılanacak bir şey varsa İCRAAT YAPMAMAKTIR
Kötülenecek bir şey varsa İYİ BİR ŞEY HİSSETTİĞİNE İNANMAMAKTIR
Farkına varın şunun, çok büyük bir sosyal mühendislik durumu ortaya atıldı ve insanlar 'Kazanmaktan utandırılmışlar'
Kazanacağına dair en ufak inancı olan ve bunu belirten kim var ise; diğer insanlar tarafından DALGA ve Alay konusu oluyor.
Bu ne iş? Hayırdır? Mantık neresinde bu işin?
Toplum üzerindeki en büyük algı oyunu 'KAZANMAYA UTANMAKTIR' ve bu insanlar sadece mutsuz, ezik hayatlarına devam edip UTANMAYANLARI izleyeceklerdir.
Kazanmaktan utanma. KAZANMADIĞIN HER AN SENİN İÇİN IZDIRAP OLSUN.
Toplumu şekillendirmek üzerine birçok sosyal mühendislik projesi ve algı operasyonu yapılıyor.
Herkesin oynatılacak birer PİYON olmasını istiyorlar ki, rahat etsinler.
Tek bir insan dünyayı değiştirebilir, düzeni bozabilir, imparatorluk kurup yıkabilir.
Sistemi delebilir.
Bunun ihtimalini olabildiğince düşürmek için günümüzde sosyoloji ve psikoloji gibi İNSANLARI YÖNLENDİRMEYE yarayan alanlarda deli dehşet bir para yakılıyor.
MUTSUZ olmanızı istiyorlar.
Çünkü mutsuz olursanız mutlu olmaya İHTİYACINIZ olur, kimse bile isteye kötü hissetmeyi seçmez. İnsanın doğasında böyle bir şey yoktur.
Sizi TÜKETMEYE bu şekilde iterler.
Psikoloji kitabında insanların nasıl tüketmeye yöneltildiklerini anlatmıştım. Önce modunuzu DÜŞÜRÜRLER, sonrasında 'gel şunu al, iyi hissedeceksin' mesajını verirler.
İnsanlar da koşa koşa ortaya koyulan ürünün ardından giderler çünkü UMUTSUZLARDIR.
Bu yüzden MUTLU insanı sevmezler, mutlu insan görmek istemezler. Herkes 9-5 hayatında takılı kalsın ve kendilerine verilen 3 kuruş parayı; kendilerine verilen 3 saat zamanda; önlerine koydukları ürünlere harcasınlar isterler.
Mutlu insana bunu yaptıramazlar, çünkü mutlu insan TÜKETME eğiliminde değildir.
Bir insanı en iyi ne şekilde tüketme eğilimine sokarlar biliyor musunuz?
En iyi nasıl DEPRESİFLİĞE sürüklerler?
'UMUTSUZLUK' duygusuyla.
'Hayata karşı kazanamayacağı' hissiyatıyla
Etrafınızda hayata karşı 'daha bu yaşında' umudu kalmamış herhangi birine bakın. Tek yaptığı TÜKETMEKTİR.
Hayattan bir şey alamayacağını, hedeflerinin gereksizliğini kabullenmiştir ve 3-5 çer çöp zevkle hayatını geçirir.
Porno tüketir.
Şekerli gıdalar tüketir.
Kumar tüketir.
Yatağında günlerce dizi - film tüketir.
Twitch'te yayıncıları tüketir hatta onlara daha yakın hissetmek ve kendine değer bulmak için bağış yapar.
Olay burada.
İnsanları bu inançları doğrultusunda hayattan eleyip, kendilerine köle ediyorlar.
Bunu yapmazlarsa sistemleri çöker ve hiçbir insanı fakirliğe tamah ettiremezler.
Çünkü her insan doğuştan gelen bir KAZANMA içgüdüsüne sahiptir.
Çocuklara bakın; hiçbirinin '9-5 fabrika şefi olucam, makinaları kontrol edip öğle arası kola içicem' dediğini duydunuz mu?
AZA TAMAH EDEN herhangi bir çocuk gördünüz mü?
Yok, çünkü PROGRAMLANMAMIŞ BİR BEYİN hep EN YUKARIDAKİNİ ister.
Onun için çabalar.
Hepsinin hayata karşı mücadelelerine olan inançları %100 tamdır, 'astronot' ya da 'F1 yarışçısı' olmak isterler.
Lan neden olamasın? Gayet de olabilir.
Ben şu an buna karşı bir engel göremiyorum, çünkü benim beynim bir a4 sayfası kadar temiz. Bütün programlamaları reddettim ve KENDİ DOĞRULARIMI yazdım.
İnsanları öyle bir depresifliğe itiyorlar ki, bu astronot olacak çocuklar büyüdüklerinde basit bir kezbana yürümeyi bile kendilerine yakıştıramıyorlar. GÜLÜNÇ buluyorlar. Çünkü başaramayacakları bir savaş uğrunda çaba sarf ettiklerine inanıyorlar.
Lan F1 yarışçısı olacağına inanan çocuk aradan 10 sene geçince bi kezban karıyı elde edemeyeceğini düşünüyor.
Programlamanın gücünü görüyor musunuz?
Bundan ötürü de hiçbir zaman bu toplara girmiyor.
Çevresinde de kendisi gibi kazanmaya dair inancı 0 olan insanlar var.
Bu yaptığı hareketten ötürü birbirleriyle dalga geçiyorlar.
Kendilerini sürekli bir AŞAĞIYA ÇEKME silsilesine kaptırmış gidiyorlar.
Bu tiplerin genelde bir EYLEM ortaya koyduklarında anlamsız bir sırıtış olur yüzlerinde.
Bu, mutluluk gülüşü değildir. 'kazanmayı kendilerine yakıştırmadıkları' için isteklerini baskılama gülüşüdür. Programlamaya düştükleri içindir.
Şu örneği vereceğim ve bahsettiğim o EZİK gülüşünü anlayacaksınız.
Sosyal ortamda başarısız, kızlarla pek arası olmayan, biraz da silik tipli bir arkadaşınızı düşünün.
Bir de ortak sosyal çevrenizden üst düzey bir hatunu.
Bu ikisi konuşup, flörtleşemez mi? İmkansız mı? Değil. İnsan insandır, konuşabilirler.
Bu eleman telefonuna gömülmüş kendi halinde takılırken, birden 'ne yapıyorsun' diye sordun ona.
sana dönüp ''Kanka şey ya, X'le konuşuyorum'' dedi.
O anki BURUK GÜLÜŞ canlandı değil mi aklında.
Herkesin oynatılacak birer PİYON olmasını istiyorlar ki, rahat etsinler.
Tek bir insan dünyayı değiştirebilir, düzeni bozabilir, imparatorluk kurup yıkabilir.
Sistemi delebilir.
Bunun ihtimalini olabildiğince düşürmek için günümüzde sosyoloji ve psikoloji gibi İNSANLARI YÖNLENDİRMEYE yarayan alanlarda deli dehşet bir para yakılıyor.
MUTSUZ olmanızı istiyorlar.
Çünkü mutsuz olursanız mutlu olmaya İHTİYACINIZ olur, kimse bile isteye kötü hissetmeyi seçmez. İnsanın doğasında böyle bir şey yoktur.
Sizi TÜKETMEYE bu şekilde iterler.
Psikoloji kitabında insanların nasıl tüketmeye yöneltildiklerini anlatmıştım. Önce modunuzu DÜŞÜRÜRLER, sonrasında 'gel şunu al, iyi hissedeceksin' mesajını verirler.
İnsanlar da koşa koşa ortaya koyulan ürünün ardından giderler çünkü UMUTSUZLARDIR.
Bu yüzden MUTLU insanı sevmezler, mutlu insan görmek istemezler. Herkes 9-5 hayatında takılı kalsın ve kendilerine verilen 3 kuruş parayı; kendilerine verilen 3 saat zamanda; önlerine koydukları ürünlere harcasınlar isterler.
Mutlu insana bunu yaptıramazlar, çünkü mutlu insan TÜKETME eğiliminde değildir.
Bir insanı en iyi ne şekilde tüketme eğilimine sokarlar biliyor musunuz?
En iyi nasıl DEPRESİFLİĞE sürüklerler?
'UMUTSUZLUK' duygusuyla.
'Hayata karşı kazanamayacağı' hissiyatıyla
Etrafınızda hayata karşı 'daha bu yaşında' umudu kalmamış herhangi birine bakın. Tek yaptığı TÜKETMEKTİR.
Hayattan bir şey alamayacağını, hedeflerinin gereksizliğini kabullenmiştir ve 3-5 çer çöp zevkle hayatını geçirir.
Porno tüketir.
Şekerli gıdalar tüketir.
Kumar tüketir.
Yatağında günlerce dizi - film tüketir.
Twitch'te yayıncıları tüketir hatta onlara daha yakın hissetmek ve kendine değer bulmak için bağış yapar.
Olay burada.
İnsanları bu inançları doğrultusunda hayattan eleyip, kendilerine köle ediyorlar.
Bunu yapmazlarsa sistemleri çöker ve hiçbir insanı fakirliğe tamah ettiremezler.
Çünkü her insan doğuştan gelen bir KAZANMA içgüdüsüne sahiptir.
Çocuklara bakın; hiçbirinin '9-5 fabrika şefi olucam, makinaları kontrol edip öğle arası kola içicem' dediğini duydunuz mu?
AZA TAMAH EDEN herhangi bir çocuk gördünüz mü?
Yok, çünkü PROGRAMLANMAMIŞ BİR BEYİN hep EN YUKARIDAKİNİ ister.
Onun için çabalar.
Hepsinin hayata karşı mücadelelerine olan inançları %100 tamdır, 'astronot' ya da 'F1 yarışçısı' olmak isterler.
Lan neden olamasın? Gayet de olabilir.
Ben şu an buna karşı bir engel göremiyorum, çünkü benim beynim bir a4 sayfası kadar temiz. Bütün programlamaları reddettim ve KENDİ DOĞRULARIMI yazdım.
İnsanları öyle bir depresifliğe itiyorlar ki, bu astronot olacak çocuklar büyüdüklerinde basit bir kezbana yürümeyi bile kendilerine yakıştıramıyorlar. GÜLÜNÇ buluyorlar. Çünkü başaramayacakları bir savaş uğrunda çaba sarf ettiklerine inanıyorlar.
Lan F1 yarışçısı olacağına inanan çocuk aradan 10 sene geçince bi kezban karıyı elde edemeyeceğini düşünüyor.
Programlamanın gücünü görüyor musunuz?
Bundan ötürü de hiçbir zaman bu toplara girmiyor.
Çevresinde de kendisi gibi kazanmaya dair inancı 0 olan insanlar var.
Bu yaptığı hareketten ötürü birbirleriyle dalga geçiyorlar.
Kendilerini sürekli bir AŞAĞIYA ÇEKME silsilesine kaptırmış gidiyorlar.
Bu tiplerin genelde bir EYLEM ortaya koyduklarında anlamsız bir sırıtış olur yüzlerinde.
Bu, mutluluk gülüşü değildir. 'kazanmayı kendilerine yakıştırmadıkları' için isteklerini baskılama gülüşüdür. Programlamaya düştükleri içindir.
Şu örneği vereceğim ve bahsettiğim o EZİK gülüşünü anlayacaksınız.
Sosyal ortamda başarısız, kızlarla pek arası olmayan, biraz da silik tipli bir arkadaşınızı düşünün.
Bir de ortak sosyal çevrenizden üst düzey bir hatunu.
Bu ikisi konuşup, flörtleşemez mi? İmkansız mı? Değil. İnsan insandır, konuşabilirler.
Bu eleman telefonuna gömülmüş kendi halinde takılırken, birden 'ne yapıyorsun' diye sordun ona.
sana dönüp ''Kanka şey ya, X'le konuşuyorum'' dedi.
O anki BURUK GÜLÜŞ canlandı değil mi aklında.
BÖLÜM 2- GÖZ AÇILMASI / KİŞİSEL GELİŞİM SAÇMALIĞI
Burada 2 konuyu birden işleyeceğim. Hem kişisel gelişim saçmalıklarının neden bu zamana kadar sende iş yapmadığını anlatarak GÖZLERİNİ AÇACAK hem de bu konuya istinaden sana doğru yolu göstereceğim.
Memnun olunmayan hangi hayat varsa kişinin karşısına ‘’kişisel gelişim’’ safsataları çıkıyor ve kişinin problemi NE OLURSA OLSUN tedavi şeklini aynı olarak gösteriyorlar. Kızlarla iletişiminde sorunun olabilir, sağlık sıkıntın olabilir, parasız olabilirsin, genel hayat şartları nedeni ile kendine vakit ayıramıyor olabilirsin…
Ancak sıkıntın ne olursa olsun sana önerilen tekdüze TEDAVİ ŞEKLİ hep aynıydı. Spor yap, 5’te kalk, soğuk duşa gir ve meditasyon yap saçmalıkları. İşin komik yanı da herkes videoların arkasındaki lambo ve lüks yatları okeyliyor. Yani SORUN ÇÖZÜCÜNÜN PARA OLDUĞUNU kabulleniyorlar.
Ancak sunulan çözüm önerilerine baktığında hiçbirinin parala ZERRE alakası olmadığını görüyorsun. Sabah erken kalktım diye cebime para girmiyor, soğuk duş aldım diye cebime para girmiyor. Senin de girmedi ve girmeyecek.
SIKINTIN BURDAYDI. Çözümün her zaman paraydı ancak sana paraya dair bir YOL HARİTASI sunmadılar. Bu yüzden BÜYÜK RESMİN FARKINA var ve bir ÖNCELİK SIRALAMASI belirle kendine.
Olay erken kalkman değil, olay kendi iş modelini oluşturamaman. Ben bu kitapta kendi zirvene doğru çıkarken tökezlememen için gerekli destekçi bilgileri sana vereceğim. Şimdi bunu anladığımıza göre;
Sizden Spor yapMAMAnızı
Erken kalkMAMAnızı
Kitap okuMAMAnızı istiyorum.
Yıllardır bu kişisel gelişim safsatası altında hepinizi bu KAYBEDEN yoluna sokmak istiyorlar. Buna KANMAYIN.
''Ama bunlar iyi ve doğru şeyler değil mi? Bizim gelişmemizi sağlamıyorlar mı? Neden adamlara laf atıyorsun şimdi?'' Beni iyi dinle, Büyük resmi GÖRMÜYORSUN.
Olay statüde, para kazanmakta, istediğin hayatı yaşamakta, kendini 9-5 çalışma hayatından kurtarmanda.
Peki sen kendini geliştirme ve hayatını düzeltme faaliyetini ''spor salonuna gitmekte'' bulursan ne olur? Herhangi bir 'ÇEVRESEL' koşulun değişir mi? Spor bunu sana sağlayabilir mi? Spor salonuna gitmek sana bir İŞ NETWORKU katabilir mi? Hayır, hayat şartlarını değiştirmeni ve istediklerini almanı sağlayacak şey direkt olarak sporda değil.
Spor sadece aynı boktan koşulların içinde iyi bir vücuda sahip olmanı sağlayacak. Erken kalkmak, sadece daha erken saatlerde boş hayatına devam etmeni sağlayacak. Kitap okumak sadece 1 saat daha az yaşamanı ve kahve muhabbetinde tarih hakkındaki kimsenin umursamadığı 3-5 gereksiz bilgini paylaşmanı sağlayacak.
Olay burada değil beyler, AYIKIN ARTIK ŞUNU Olay para, para, para Olay GÜÇ Size zirveye çıkmanızı sağlayacak yolu gösteriyorum.
Bunlar hep ikinci plandaki şeylerdir. Unutmayın, istediğiniz zaman et yiyemiyorsanız ancak tarih biliyorsanız yine de insanlara göre önemli bir adam değilsinizdir.
Burada 2 konuyu birden işleyeceğim. Hem kişisel gelişim saçmalıklarının neden bu zamana kadar sende iş yapmadığını anlatarak GÖZLERİNİ AÇACAK hem de bu konuya istinaden sana doğru yolu göstereceğim.
Memnun olunmayan hangi hayat varsa kişinin karşısına ‘’kişisel gelişim’’ safsataları çıkıyor ve kişinin problemi NE OLURSA OLSUN tedavi şeklini aynı olarak gösteriyorlar. Kızlarla iletişiminde sorunun olabilir, sağlık sıkıntın olabilir, parasız olabilirsin, genel hayat şartları nedeni ile kendine vakit ayıramıyor olabilirsin…
Ancak sıkıntın ne olursa olsun sana önerilen tekdüze TEDAVİ ŞEKLİ hep aynıydı. Spor yap, 5’te kalk, soğuk duşa gir ve meditasyon yap saçmalıkları. İşin komik yanı da herkes videoların arkasındaki lambo ve lüks yatları okeyliyor. Yani SORUN ÇÖZÜCÜNÜN PARA OLDUĞUNU kabulleniyorlar.
Ancak sunulan çözüm önerilerine baktığında hiçbirinin parala ZERRE alakası olmadığını görüyorsun. Sabah erken kalktım diye cebime para girmiyor, soğuk duş aldım diye cebime para girmiyor. Senin de girmedi ve girmeyecek.
SIKINTIN BURDAYDI. Çözümün her zaman paraydı ancak sana paraya dair bir YOL HARİTASI sunmadılar. Bu yüzden BÜYÜK RESMİN FARKINA var ve bir ÖNCELİK SIRALAMASI belirle kendine.
Olay erken kalkman değil, olay kendi iş modelini oluşturamaman. Ben bu kitapta kendi zirvene doğru çıkarken tökezlememen için gerekli destekçi bilgileri sana vereceğim. Şimdi bunu anladığımıza göre;
Sizden Spor yapMAMAnızı
Erken kalkMAMAnızı
Kitap okuMAMAnızı istiyorum.
Yıllardır bu kişisel gelişim safsatası altında hepinizi bu KAYBEDEN yoluna sokmak istiyorlar. Buna KANMAYIN.
''Ama bunlar iyi ve doğru şeyler değil mi? Bizim gelişmemizi sağlamıyorlar mı? Neden adamlara laf atıyorsun şimdi?'' Beni iyi dinle, Büyük resmi GÖRMÜYORSUN.
Olay statüde, para kazanmakta, istediğin hayatı yaşamakta, kendini 9-5 çalışma hayatından kurtarmanda.
Peki sen kendini geliştirme ve hayatını düzeltme faaliyetini ''spor salonuna gitmekte'' bulursan ne olur? Herhangi bir 'ÇEVRESEL' koşulun değişir mi? Spor bunu sana sağlayabilir mi? Spor salonuna gitmek sana bir İŞ NETWORKU katabilir mi? Hayır, hayat şartlarını değiştirmeni ve istediklerini almanı sağlayacak şey direkt olarak sporda değil.
Spor sadece aynı boktan koşulların içinde iyi bir vücuda sahip olmanı sağlayacak. Erken kalkmak, sadece daha erken saatlerde boş hayatına devam etmeni sağlayacak. Kitap okumak sadece 1 saat daha az yaşamanı ve kahve muhabbetinde tarih hakkındaki kimsenin umursamadığı 3-5 gereksiz bilgini paylaşmanı sağlayacak.
Olay burada değil beyler, AYIKIN ARTIK ŞUNU Olay para, para, para Olay GÜÇ Size zirveye çıkmanızı sağlayacak yolu gösteriyorum.
Bunlar hep ikinci plandaki şeylerdir. Unutmayın, istediğiniz zaman et yiyemiyorsanız ancak tarih biliyorsanız yine de insanlara göre önemli bir adam değilsinizdir.