Hakkı Hoca @hakkihoca Channel on Telegram

Hakkı Hoca

@hakkihoca


Açıklamalar ve yönlendirmeler İçin lütfen grup bildirim ve sesi açınız

Hakkı Hoca (Turkish)

Hakkı Hoca adlı Telegram kanalı, eğitim ve rehberlik konularında hizmet veren bir platformdur. Kanal, geniş bir konu yelpazesine sahip olup, kullanıcılarına açıklamalar ve yönlendirmeler sunmaktadır. Kanalın kullanıcı adı @hakkihoca olarak belirlenmiştir. Hakkı Hoca, genelde eğitim ve danışmanlık alanında faaliyet gösteren bir uzmandır ve Telegram kanalı aracılığıyla takipçilerine bilgi ve deneyimlerini aktarmaktadır. Kanalın açıklamasında da belirtildiği gibi, kullanıcılar grup bildirimlerini ve seslerini açarak en güncel bilgilerden haberdar olabilirler. Hakkı Hoca kanalı, herkesin eğitim ve rehberlik konularında bilgi sahibi olmasını ve kendini geliştirmesini desteklemektedir. Eğer siz de uzman birinden bilgi almak ve rehberlik hizmetlerinden faydalanmak istiyorsanız, Hakkı Hoca kanalını takip etmeyi unutmayın!

Hakkı Hoca

22 Feb, 09:05


GÜN ORTASI OKUMASI, ÇEVİRİSİ YORUMLARDA

reinforce, with respect to, insofar as, stem from, on the assumption that, pave the way for, at odds with, rather than, be susceptible to, in the foreseeable future

With respect to education, standardized testing tends to reinforce rote memorization, insofar as its limitations stem from a narrow focus on measurable outcomes. Designed on the assumption that uniform assessments ensure fairness, such systems often pave the way for superficial learning. At odds with fostering critical thinking, they prioritize repetition rather than deep understanding. If this trend continues, students will be increasingly susceptible to academic stagnation in the foreseeable future.

Hakkı Hoca

22 Feb, 08:51


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

⭐️JOSEPH HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB”

🗓 22 ŞUBAT 2025 - CUMARTESİ GÜNÜ

17.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

22 Feb, 08:41


⚡️ ÖSYM’NİN SEVDİĞİ OLUMSUZ SIFATLAR VE OLUMLU KARŞILIKLARI ⚡️

Eccentric (tuhaf, alışılmadık) → Conventional (geleneksel, normal)

Egregious (çok kötü, affedilemez) → Minor (küçük, önemsiz)

Ephemeral (kısa ömürlü, geçici) → Enduring (kalıcı, uzun ömürlü)

Frivolous (boş, anlamsız) → Substantial (kayda değer, önemli)

Ostentatious (gösterişli, gösteriş meraklısı) → Modest (mütevazı, sade)

Pernicious (zararlı, yıkıcı) → Harmless (zararsız, masum)

Superficial (yüzeysel, derin olmayan) → Profound (derin, kapsamlı)

Hakkı Hoca

22 Feb, 07:45


📚 On Point: Mastering ‘On’ Like a Pro 📚

1️⃣ On the brink of (eşiğinde, hemen öncesinde)

• The country was on the brink of an economic collapse due to years of mismanagement.
(Ülke, yıllarca süren kötü yönetim nedeniyle ekonomik çöküşün eşiğindeydi.)

2️⃣ On the verge of (çok yakın, olmak üzere)

• The scientist was on the verge of a groundbreaking discovery when funding was suddenly cut.
(Bilim insanı, fonlama aniden kesildiğinde çığır açıcı bir keşfin eşiğindeydi.)

3️⃣ On the grounds of (gerekçesiyle, sebebiyle)

• The employee was dismissed on the grounds of misconduct and ethical violations.
(Çalışan, uygunsuz davranış ve etik ihlaller nedeniyle işten çıkarıldı.)

4️⃣ On the pretext of (bahane ederek, bahanesiyle)

• He entered the restricted area on the pretext of conducting official research.
(Resmi araştırma yapma bahanesiyle yasaklı alana girdi.)

5️⃣ On good terms with (iyi ilişkiler içinde olmak)

• Despite their past conflicts, she managed to stay on good terms with her former colleagues.
(Geçmişteki anlaşmazlıklarına rağmen, eski meslektaşlarıyla iyi ilişkiler içinde kalmayı başardı.)

6️⃣ On a par with (eşit seviyede, denk)

• His performance in the competition was on a par with world-class athletes.
(Yarışmadaki performansı dünya çapındaki sporcularla eşdeğerdi.)

7️⃣ On the lookout for (gözü açık olmak, tetikte olmak)
• Investors are always on the lookout for emerging technologies with high growth potential.
(Yatırımcılar, her zaman yüksek büyüme potansiyeline sahip gelişen teknolojileri takip ederler.)

Hakkı Hoca

22 Feb, 06:51


📌 BU İLERİ DÜZEY KELİMELERİ UNUTMAYALIM 📌

1. Forsake (terk etmek, bırakmak)

• He forsook his career in law to pursue his passion for music.
(Hukuk kariyerini müziğe olan tutkusunu takip etmek için bıraktı.)

2. Circumvent (aşmak, bertaraf etmek, dolaylı yoldan çözmek)

• The hackers managed to circumvent the security measures of the system.
(Hackerlar, sistemin güvenlik önlemlerini aşmayı başardılar.)

3. Disseminate (yaymak, dağıtmak, ilan etmek)

• The organization worked to disseminate information about the new health guidelines.
(Organizasyon, yeni sağlık yönergeleri hakkında bilgi yaymak için çalıştı.)

4. Delineate (tanımlamak, belirginleştirmek, çizmek)

• The report clearly delineates the steps that need to be taken to improve the system.
(Rapor, sistemin iyileştirilmesi için atılması gereken adımları net bir şekilde tanımlıyor.)

5. Annex (ilave etmek, eklemek, toprak parçasını ele geçirmek)

• The country annexed a small island after years of territorial disputes.
(Ülke, yıllarca süren toprak anlaşmazlıklarının ardından küçük bir adayı ele geçirdi.)

6. Elucidate (açıklığa kavuşturmak, aydınlatmak)

• The professor elucidated the complex theory with simple examples for the students.
(Profesör, karmaşık teoriyi öğrenciler için basit örneklerle açıklığa kavuşturdu.)

7. Satiate (tatmin etmek, doyurmak)

• No amount of praise could satiate his desire for recognition.
(Hiçbir övgü, onun tanınma arzusunu tatmin edemezdi.)

8. Repudiate (reddetmek, inkar etmek)

• The senator quickly repudiated the false claims made about his involvement in the scandal.
(Senatör, skandaldaki rolü hakkında yapılan yanlış iddiaları çabucak reddetti.)

Hakkı Hoca

22 Feb, 05:45


📝 BİRAZ DA “INCLINATION” MESELESİ 📝

1. have an inclination to: eğilimi olmak
2. show an inclination toward: bir şeye eğilim göstermek
3. a strong inclination: güçlü bir eğilim
4. a natural inclination: doğal bir eğilim
5. a slight inclination: hafif bir eğilim
6. a political inclination: siyasi eğilim
7. a personal inclination: kişisel eğilim
8. overcome an inclination: bir eğilimi yenmek
9. follow one’s inclination: içgüdülerini/eğilimini takip etmek
10. resist the inclination to: bir şeye karşı koymak

Hakkı Hoca

21 Feb, 18:54


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Perched atop a rocky hill in Athens, the Acropolis stands as a monument to the artistic, philosophical, and political achievements of Ancient Greece. Dating back to the 5th century BCE, this UNESCO World Heritage site embodies the classical ideals of harmony, balance, and human ingenuity, serving as a testament to the golden age of Athenian democracy.

At the heart of the Acropolis lies the Parthenon, a temple dedicated to Athena, the city’s patron goddess. Designed by the architects Ictinus and Callicrates under the supervision of Phidias, this iconic structure exemplifies Doric architecture, featuring intricate sculptures and a masterful use of optical illusions to create a sense of perfect proportion. Surrounding the Parthenon are other significant structures, including the Erechtheion, with its famous Caryatid Porch, and the Temple of Athena Nike, which symbolizes Athenian military triumphs.

Beyond its architectural brilliance, the Acropolis was a center of religious and civic life, reflecting Greek advancements in philosophy, governance, and the arts. Even after centuries of war, natural disasters, and looting, it continues to inspire scholars, architects, and tourists alike. Today, extensive restoration efforts aim to preserve its grandeur for future generations, ensuring that the Acropolis remains not just an archaeological site, but a timeless symbol of human achievement and cultural heritage.
——————————————————
Atina’nın yüksek bir kayalık tepesi üzerinde yükselen Akropolis, Antik Yunan’ın sanatsal, felsefi ve siyasi başarılarını simgeleyen eşsiz bir yapılar bütünüdür. M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanan bu UNESCO Dünya Mirası Alanı, uyum, denge ve insan zekâsına dayalı klasik idealleri yansıtarak Atina demokrasisinin altın çağının görkemli bir anıtı olarak varlığını sürdürmektedir.

Akropolis’in merkezinde Parthenon Tapınağı yer alır. Şehrin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmış olan bu yapı, mimarlar İktinos ve Kallikrates tarafından tasarlanmış, ünlü heykeltıraş Phidias’ın gözetiminde inşa edilmiştir. Dünyanın en önemli Dor düzeni tapınaklarından biri olan Parthenon, mükemmel oran algısını yaratmak için ustalıkla uygulanmış optik illüzyonlar ve detaylı heykel süslemeleriyle dikkat çeker. Parthenon’un yanı sıra, ünlü Karyatid Sütunlarıyla bilinen Erechtheion Tapınağı ve Atinalıların askerî zaferlerini simgeleyen Athena Nike Tapınağı da Akropolis’in en önemli yapıları arasındadır.

Akropolis, mimari ihtişamının ötesinde, Antik Yunan dünyasının dini ve sivil yaşamının da merkeziydi. Felsefe, sanat ve yönetim alanındaki gelişmelerin şekillendiği bu mekân, yüzyıllar süren savaşlar, doğal afetler ve yağmalamalara rağmen tarih boyunca düşünürlere, sanatçılara ve ziyaretçilere ilham vermeye devam etmiştir. Günümüzde yürütülen kapsamlı restorasyon çalışmaları, Akropolis’in görkemini gelecek nesillere aktarmayı amaçlamakta, onu yalnızca bir arkeolojik alan değil, insanlığın kültürel mirasının zamansız bir simgesi olarak yaşatmaktadır.

Hakkı Hoca

21 Feb, 17:54


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZ DE ÖĞRENİRİZ 📝

1. uphold standards
The school aims to uphold high academic standards.
(= standartları korumak)

2. bridge the gap between
The new policy aims to bridge the gap between rich and poor.
(= aradaki farkı kapatmak)

3. voice an opinion
Employees were encouraged to voice their opinions during the meeting.
(= fikir beyan etmek)

4. generate revenue
The company is exploring new ways to generate revenue.
(= gelir elde etmek)

5. run the risk of
If you invest without research, you run the risk of losing money.
(= risk almak)

6. hold a grudge against
She still holds a grudge against her former boss.
(= kin beslemek)

7. seek approval from
The project manager needs to seek approval from the board.
(= onay almak)

Hakkı Hoca

21 Feb, 16:33


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. admonish : uyarmak, azarlamak
reproach : sitem etmek
praise : övmek

2. bequeath : miras bırakmak, devretmek
bestow : bağışlamak
confiscate : el koymak

3. coerce : zorlamak, baskı yapmak
compel : mecbur bırakmak
liberate : özgür bırakmak

4. disparage : küçümsemek, kötülemek
belittle : hafife almak
laud : övmek

5. exonerate : aklamak, temize çıkarmak
absolve : suçsuz çıkarmak
incriminate : suçlamak

6. forestall : önlemek, engellemek
preclude : engel olmak
facilitate : kolaylaştırmak

7. goad : kışkırtmak, teşvik etmek
spur : harekete geçirmek
deter : caydırmak

8. impugn : şüphe etmek, itiraz etmek
challenge : sorgulamak
endorse : onaylamak

9. mire : bataklığa saplanmak, çıkmaza girmek
entangle : karmaşaya sürüklemek
extricate : kurtarmak

10. revoke : iptal etmek, yürürlükten kaldırmak
rescind : geçersiz kılmak
enact : yürürlüğe koymak

Hakkı Hoca

21 Feb, 15:20


📎 Some Advanced Idioms to Learn 📎

1️⃣ Take your time

🔹Acele etme, rahatına bak
🔹Take your time with the report; quality is more important than speed.
(Rapor konusunda acele etme; kalite hızdan daha önemlidir.)

2️⃣ Carry the day

🔹Zafer kazanmak, başarılı olmak
🔹 Despite initial opposition, her argument carried the day.
(Başlangıçtaki karşı çıkışlara rağmen, onun argümanı galip geldi.)

3️⃣ When hell freezes over

🔹Asla, hiçbir zaman
🔹 I'll apologize to him when hell freezes over!
(Ondan asla özür dilemeyeceğim!)

4️⃣ Knock your socks off

🔹Çok etkilemek, şaşırtmak
🔹This new movie will knock your socks off with its amazing visual effects. (Bu yeni film, inanılmaz görsel efektleriyle seni çok etkileyecek.)

5️⃣ Hit the books

🔹Ders çalışmak
🔹I have an exam tomorrow, so I need to hit the books tonight.
(Yarın sınavım var, bu yüzden bu gece ders çalışmalıyım.)

6️⃣ Pull the plug

🔹 Bir şeyi sona erdirmek, fişi çekmek
🔹The company decided to pull the plug on the failing project.
(Şirket, başarısız olan projeye son verme kararı aldı.)

7️⃣ Bite the bullet

🔹Zor bir duruma katlanmak, dişini sıkmak
🔹After months of hesitation, he finally bit the bullet and resigned from his stressful job.

8️⃣ Jump on the bandwagon

🔹Popüler bir trende uymak, herkesin yaptığı şeyi yapmak
🔹Many companies jumped on the bandwagon and started investing in AI technologies.

9️⃣ Cut to the chase

🔹Lafı dolandırmadan konuya girmek
🔹We don’t have much time, so let’s cut to the chase and discuss the key points.

Hakkı Hoca

21 Feb, 15:15


Kendisinden Sonra "with" Alan Fiiller

Associate with → (ilişkilendirmek, bağlantılı olmak)

🔹 Many people associate success with hard work.
(Birçok insan başarıyı sıkı çalışmayla ilişkilendirir.)

Collide with → (çarpışmak, karşı karşıya gelmek)

🔹 The car collided with a truck at the intersection.
(Araba kavşakta bir kamyonla çarpıştı.)

Comply with → (uymak, riayet etmek)

🔹 All employees must comply with company regulations.
(Tüm çalışanlar şirket kurallarına uymak zorundadır.)

Confuse with → (karıştırmak, yanlış anlamak)

🔹 She always confuses sugar with salt.
(Her zaman şekeri tuzla karıştırır.)

Cope with → (başa çıkmak, üstesinden gelmek)

🔹 He found it difficult to cope with stress at work.
(İş yerindeki stresle başa çıkmanın zor olduğunu düşündü.)

Deal with → (ele almak, ilgilenmek)

🔹 The book deals with the effects of climate change.
(Kitap, iklim değişikliğinin etkilerini ele alıyor.)

Interfere with → (müdahale etmek, engel olmak)

🔹 Lack of sleep interferes with concentration.
(Uykusuzluk, konsantrasyonu olumsuz etkiler.)

Tamper with → (kurcalamak, üzerinde oynama yapmak)

🔹 Do not tamper with the security system.
(Güvenlik sistemiyle oynamayın.)

Hakkı Hoca

21 Feb, 14:29


Kendisinden Sonra "with" Alan Fiiller

Associate with → (ilişkilendirmek, bağlantılı olmak)

🔹 Many people associate success with hard work.
(Birçok insan başarıyı sıkı çalışmayla ilişkilendirir.)

Collide with → (çarpışmak, karşı karşıya gelmek)

🔹 The car collided with a truck at the intersection.
(Araba kavşakta bir kamyonla çarpıştı.)

Comply with → (uymak, riayet etmek)

🔹 All employees must comply with company regulations.
(Tüm çalışanlar şirket kurallarına uymak zorundadır.)

Confuse with → (karıştırmak, yanlış anlamak)

🔹 She always confuses sugar with salt.
(Her zaman şekeri tuzla karıştırır.)

Cope with → (başa çıkmak, üstesinden gelmek)

🔹 He found it difficult to cope with stress at work.
(İş yerindeki stresle başa çıkmanın zor olduğunu düşündü.)

Deal with → (ele almak, ilgilenmek)

🔹 The book deals with the effects of climate change.
(Kitap, iklim değişikliğinin etkilerini ele alıyor.)

Interfere with → (müdahale etmek, engel olmak)

🔹 Lack of sleep interferes with concentration.
(Uykusuzluk, konsantrasyonu olumsuz etkiler.)

Tamper with → (kurcalamak, üzerinde oynama yapmak)

🔹 Do not tamper with the security system.
(Güvenlik sistemiyle oynamayın.)

Hakkı Hoca

21 Feb, 13:55


Did you know that chickenpox is caused by the varicella-zoster virus

Once you’ve had chickenpox, the virus can remain dormant in your body and reactivate later in life as shingles.

Hakkı Hoca

21 Feb, 13:01


🚀GÖZDE HOCA İLE “YDS METİN ÇEVİRİSİ” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 21 ŞUBAT - CUMA GÜNÜ

16.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/live/FkkQM_Bhxm4?feature=share

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

21 Feb, 12:59


⭐️MICHAEL HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 21 ŞUBAT 2025 - CUMA GÜNÜ

16.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/81706691523

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

21 Feb, 12:29


ÖSYM’NİN SEVDİĞİ OLUMSUZ SIFATLAR VE OLUMLU KARŞILIKLARI

Adverse (olumsuz, kötü) → Favorable (olumlu, elverişli)

Ambiguous (belirsiz, muğlak) → Clear (açık, net)

Deficient (eksik, yetersiz) → Sufficient (yeterli, kâfi)

Detrimental (zararlı) → Beneficial (faydalı)

Erratic (istikrarsız, düzensiz) → Consistent (tutarlı, düzenli)

Futile (boşuna, nafile) → Useful (faydalı)

Hostile (düşmanca, saldırgan) → Friendly (arkadaşça, dostane)

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:12


https://www.instagram.com/p/DGLnIHnCo7C/?igsh=NGk0bnJldXl2Z3Ft


YÖKDİL maçı bitti. ☑️

Sonucun ne olduğuna bakmadan önümüzde zorlu bir deplasman var YDS

Yds maçına daha iyi hazırlanmalıyız…

Hayalleriniz için , aileniz için , size inanlar için ;

#yds2025 #sınavkampı

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:11


https://youtu.be/o2sTmMc0psY?si=L6csnIj1MdG2s1Bs


Cümle tamamlama soruları nasıl çözülür

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:10


https://youtu.be/ma4yV1QNGMI?si=EkY4Z8FqhG5a0UUh

Paragraf tamamlama soru çözümü

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:08


https://youtu.be/R22gK1dL19k?si=XROv_8_myLfGoAGh

https://www.youtube.com/live/cn6y1LqqDvY?si=SLWoBOUpPAOXCiGr

gerund infinitive soru çözümleri

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:07


https://youtu.be/mL_2J38mo_k?si=tVQHJAZBVx2R3DX7

ırrelevant sentences örnek soru çözümü

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:05


https://www.owlpublishing.net/urun/yediiklim-yayinlari-yds-yokdil-deep-reading-okuma-ve-kelime-kitabi

Önerilen paragraf kitabı

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:04


PREPOSITION.pdf

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:03


https://www.instagram.com/p/DFyOxJJuzC6/?igsh=YXN2emd3bnpsa2px

Preposition phrases

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:03


GÖZDE - YDS KELİMELER.xlsx

Hakkı Hoca

17 Feb, 17:02


https://youtu.be/d4_HzcQYU5s?si=JShU4-Lb55JDXZf1

Paragraf soruları nasıl çözülür

Hakkı Hoca

17 Feb, 16:59


MERHABALAR ✈️✈️

Hakkı Hoca

17 Feb, 16:28


🫣 YAKALANDINIZ SAYIN ÖSYM 🫣

Derslerimizde defalarca “Some VS. Others” zıtlığını özellikle cümle tamamlama, paragraf tamamlama ve irrelevant için vurgulamıştık.

Some = estetik güzellik
Other cultures (others) = sadece güzellik için değil
+
Örneğin, dekoratif değil ama olumsuz duygular

diyerek A’nın açıklaması / örneği yapılmış ve cevap A olmuş ✔️

Hakkı Hoca

17 Feb, 15:37


📌HAKKI HOCA İLE ONLINE DEV YDS KAMPI

💥 22 ŞUBAT’A KADAR 6999 TL YERİNE 1999 TL

✓ KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİT İMKANI

PUANINIZI +15/ +30 ARTTIRMA ŞANSI

🗓️ 3-4-5-6-7 Mart

64 SAAT EĞİTİM
⚡️6’LI ONLINE DENEME VE DETAYLI VİDEO ÇÖZÜMLERİ
⚡️TELEGRAM SORU ÇÖZÜM GRUBU (SINAV KAMPI’NA ÖZEL)

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-online-yds-kampi

#yds #yökdil #yksdil #eyökdil #yds

Hakkı Hoca

17 Feb, 15:03


🫣 YAKALANDINIZ SAYIN ÖSYM 🫣

📌 lead to = -e sebep olmak, led to = -e sebep oldu

led to 1 , to 2

sadece 1’e değil 2’ye de sebep oldu.

Cevap size oldu not only … but also …” ✔️

Hakkı Hoca

17 Feb, 14:31


⭐️KELVIN HOCA İLE "ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 17 ŞUBAT 2025 - PAZARTESİ GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/85422772559

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

17 Feb, 14:16


🫣 YAKALANDINIZ SAYIN ÖSYM 🫣

Bizi “since” oyununa getirmeye çalışmak? Ama biz biliyoruz ki,

1) Relative / Noun kendi içinde değerlendirilir:

[2015, which] = V2

2) Scientists, vb. yapılar öncelikle have | has V3 alır

V2, have | has V3

Cevap oldu size B ✔️

Hakkı Hoca

17 Feb, 13:55


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI

Ücretsiz Online Aktivite ve Derslerimizin Bu Haftaki Programı Belli Oldu ✌️

Derslerimize katılmak tamamen ücretsizdir. Derse katılım linkleri dersten önce Telegram Grubumuzdan paylaşılmaktadır.

(Öğrencimiz olma zorunluluğu yoktur, herkes katılabilir 😊)

💫Harika programlar sizi bekliyor

Derslere katılmak için Telegram kanalımıza abone olmanız yeterlidir.
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

12 Feb, 21:39


Uyumadan AS kullanımlarına bir göz atalım 💐

https://www.instagram.com/p/DD4vZHmtpQr/?igsh=MXF3ZWY1cGlyMWdmYg==

🔥🔥🔥🔥🔥

🎉 @ydsyokdilyksdilkocugenc

Hakkı Hoca

12 Feb, 18:01


📝 YÖKDİL HAZIRLIKLARINA TAM GAZ DEVAM 📝

1. amalgamate : birleştirmek, kaynaştırmak
merge : bütünleştirmek
segregate : ayırmak

2. bewilder : şaşırtmak, afallatmak
baffle : aklını karıştırmak
clarify : açıklığa kavuşturmak

3. circumvent : engellemek, atlatmak
evade : kaçınmak
confront : yüzleşmek

4. deride : alay etmek, küçümsemek
mock : dalga geçmek
commend : övmek

5. embroil : karmaşaya sürüklemek
entangle : içine çekmek
disengage : ayırmak

6. fluctuate : dalgalanmak, değişmek
waver : kararsız olmak
stabilize : istikrara kavuşturmak

7. harangue : sert bir dille konuşmak
rant : bağırarak konuşmak
commend : takdir etmek

8. impair : zarar vermek, bozmak
deteriorate : kötüleşmek
enhance : geliştirmek

9. juxtapose : yan yana koymak, karşılaştırmak
contrast : kıyaslamak
separate : ayırmak

10. mitigate : hafifletmek, yatıştırmak
alleviate : dindirmek
aggravate : kötüleştirmek

Hakkı Hoca

12 Feb, 15:37


HAYDİ TOPLANINNN KELİME TESTİ ÇÖZÜYORUZZZZZ 🔥🔥🔥🔥🔥🔥

ÖSYM'NİN EN ÇOK SEVDİĞİ KELİMELER

HEMEN ÜCRETSİZ ÇÖZMEK İÇİN : https://t.me/ydsyokdilyksdilkocugenc

🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉

Hakkı Hoca

12 Feb, 15:04


📝 YÖKDİL, YDS, YDT… HEPSİ COLLOCATION SEVER 📝

1. broaden horizons
Traveling to different countries helps broaden one’s horizons.
(= ufkunu genişletmek)

2. make an exception
The teacher made an exception and allowed the student to submit the assignment late.
(= bir istisna yapmak)

3. generate revenue
The new business model has significantly generated more revenue.
(= gelir elde etmek)

4. face consequences
If you violate the rules, you must face the consequences.
(= sonuçlarla yüzleşmek)

5. issue a statement
The company issued a statement denying the allegations.
(= bir açıklama yapmak)

6. safeguard interests
The lawyer’s job is to safeguard the interests of their clients.
(= çıkarları korumak)

7. reach a consensus
After long discussions, the committee finally reached a consensus.
(= fikir birliğine varmak)

Hakkı Hoca

12 Feb, 14:29


⭐️KELVIN HOCA İLE "Understanding Difficult Accents and Catching the Details” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 12 ŞUBAT 2025 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/85791727060

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

12 Feb, 13:38


Hakkı Hoca pinned «HAYDİİİİ TOPLANINNN YÖKDİL ÇIKMIŞ FEN KELİME SORULARI ÇÖZÜYORUZZZZ 🪐🪐🪐🪐🔥🔥🔥🔥 FEN-SAĞLIK-SOSYAL HEMEN ÜCRETSİZ ÇÖZMEK İÇİN : https://t.me/ydsyokdilyksdilkocugenc 🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉»

Hakkı Hoca

12 Feb, 13:33


HAYDİİİİ TOPLANINNN YÖKDİL ÇIKMIŞ FEN KELİME SORULARI ÇÖZÜYORUZZZZ 🪐🪐🪐🪐🔥🔥🔥🔥

FEN-SAĞLIK-SOSYAL

HEMEN ÜCRETSİZ ÇÖZMEK İÇİN : https://t.me/ydsyokdilyksdilkocugenc

🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉

Hakkı Hoca

12 Feb, 12:15


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

⭐️KELVIN HOCA İLE "Understanding Difficult Accents and Catching the Details”

🗓 12 ŞUBAT 2025 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

17.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

12 Feb, 11:41


📝 YÖKDİL ÖNCESİ HEM KELİME HEM DE EDAT ÇALIŞIYORUZ 📝

1. a predisposition towards something (bir şeye yatkınlık / eğilim)

Some people have a genetic predisposition towards anxiety disorders. (Bazı insanlar, genetik olarak kaygı bozukluklarına yatkın olabilir.)

2. an infringement on something (bir şeyin ihlali / çiğnenmesi)

The new surveillance laws are seen as an infringement on individual freedoms. (Yeni gözetim yasaları, bireysel özgürlüklerin ihlali olarak görülüyor.)

3. a resistance to something (bir şeye karşı direnç / bağışıklık)

Overuse of antibiotics has led to increased bacterial resistance to treatment. (Antibiyotiklerin aşırı kullanımı, tedaviye karşı bakteriyel direncin artmasına yol açtı.)

4. a divergence from something (bir şeyden sapma / farklılaşma)

His latest book marks a significant divergence from his previous works. (Onun son kitabı, önceki eserlerinden önemli bir farklılaşma gösteriyor.)

5. an obsession with something (bir şeyle takıntılı olma / aşırı ilgilenme)

His obsession with perfection often prevents him from completing projects. (Mükemmellik takıntısı, çoğu zaman projelerini tamamlamasını engelliyor.)

6. a liability for something (bir şeyden sorumlu olma / yükümlülük taşıma)

The company could face legal liability for environmental damage. (Şirket, çevreye verdiği zarardan dolayı hukuki sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.)

7. an affiliation with something (bir şeyle bağlantı / ilişki içinde olma)

The university has a strong affiliation with leading research institutions. (Üniversite, önde gelen araştırma kurumlarıyla güçlü bir bağlantıya sahiptir.)

Hakkı Hoca

12 Feb, 11:03


🎯ECE HOCA İLE “YÖKDİL SAĞLIK MİNİ DENEME-2025 BAHAR ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 12 ŞUBAT 2025 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

14.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/BcbqR5Zjg3A?si=xY-Rvjwa5UpJxH5Q

Denemeyi indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

12 Feb, 11:01


YÖKDİL ÇIKMIŞ PHRASAL VERBSS 💜

Hakkı Hoca

12 Feb, 10:40


ÜZERİ NOTLU

Hakkı Hoca

12 Feb, 10:15


Did you know that coffee beans are actually seeds

They come from the fruit of the Coffea plant, often called coffee cherries, and can be planted to grow new coffee trees if not roasted.

Hakkı Hoca

12 Feb, 09:58


🚀ÖZDEN HOCA İLE “YÖKDİL ÇIKMIŞ METİN ÇEVİRİSİ” BAŞLIYORRR🚀🚀

🗓 12 ŞUBAT - ÇARŞAMBA GÜNÜ

13.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/86250728706

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

12 Feb, 09:31


📥 YÖKDİL HAZIRLIĞINDA GÜN ORTASINDA MİNİ OKUMA 📥

Marie Curie, a Polish-born physicist and chemist, revolutionized science through her groundbreaking research on radioactivity. She was the first woman to win a Nobel Prize and remains the only person to have received Nobel Prizes in two different scientific fields: physics and chemistry. Her discoveries of polonium and radium not only advanced theoretical physics but also paved the way for medical applications, including cancer treatment.

Curie’s work came at great personal cost. Long-term exposure to radioactive materials led to severe health issues, yet she remained dedicated to scientific progress. She established the Radium Institute, where researchers continued her work, and during World War I, she developed mobile X-ray units that saved countless lives on the battlefield.

Despite facing gender-based discrimination, Curie’s persistence reshaped the scientific community. Her legacy endures, inspiring future generations of scientists and highlighting the vital role of women in STEM fields.

Hakkı Hoca

12 Feb, 08:55


📌 YÖKDİL KELİMELERİ VE ZIT ANLAMLARI SİZLERLE 📌

Abundant – bol, bereketli
Scarce – kıt, nadir
Explicit – açık, net
Implicit – örtük, üstü kapalı
Conventional – geleneksel
Innovative – yenilikçi
Deteriorate – kötüleşmek, bozulmak
Improve – iyileşmek, geliştirmek
Comprehensive – kapsamlı
Narrow – dar, sınırlı
Superficial – yüzeysel
Profound – derin, kapsamlı
Adverse – olumsuz, ters
Favorable – olumlu, elverişli
Substantial – önemli, büyük ölçüde
Negligible – önemsiz, ihmal edilebilir
Complex – karmaşık
Straightforward – açık, basit

Hakkı Hoca

08 Feb, 21:12


🫣 GECECİLERE ÖZEL BİRAZ DAHA İLERİ SEVİYE DEYİMSEL İFADE BIRAKALIM. UYKUCULARA DA SABAH OKUMASI OLUR? BİZLE OLANLARI DA EMOJİLERDE GÖRELİM 🫣

bend over backwards: büyük çaba harcamak

keep a stiff upper lip: metanetini korumak

jump on the bandwagon: modaya uymak; kazanan tarafta yer almak

hit rock bottom: dibe vurmak

pull out all the stops: tüm engelleri kaldırmak; elinden geleni yapmak

take something with a grain of salt: temkinli yaklaşmak, şüpheyle bakmak

bite the bullet: dişini sıkmak, zor bir durumu kabullenmek

Hakkı Hoca

08 Feb, 18:55


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Carl Gustav Jung, a Swiss psychiatrist and psychoanalyst, is best known for founding analytical psychology and introducing concepts that reshaped modern psychology. Initially a close collaborator of Sigmund Freud, Jung eventually diverged due to fundamental theoretical disagreements, particularly regarding the role of sexuality in the unconscious mind. Instead, Jung proposed a more expansive model of the psyche, incorporating archetypes, the collective unconscious, and individuation.

One of his most influential ideas is the collective unconscious, a reservoir of shared memories and experiences inherited from humanity’s ancestral past. According to Jung, this unconscious layer houses archetypes, universal symbols and motifs that appear in myths, religious traditions, and literature across cultures. Figures such as the Shadow, the Anima/Animus, and the Wise Old Man reflect deep-seated psychological patterns that shape human behavior.

Jung also developed the concept of individuation, a lifelong process of integrating different aspects of the self to achieve psychological wholeness. He emphasized the balance between conscious and unconscious forces, believing that self-awareness and acceptance of one’s inner contradictions lead to true personal growth. His work also laid the foundation for personality psychology, particularly with the introversion-extraversion spectrum, later adapted into the Myers-Briggs Type Indicator (MBTI).

Jung’s impact extends beyond psychology, influencing fields such as literature, philosophy, and even neuroscience. His exploration of symbols, dreams, and the unconscious mind continues to shape modern therapeutic approaches, proving that his theories remain as relevant today as they were in the early 20th century.

Hakkı Hoca

08 Feb, 17:48


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. abet : suç ortaklığı yapmak, desteklemek
assist : yardım etmek
hinder : engellemek

2. beseech : yalvarmak, dilemek
implore : yakarmak
demand : talep etmek

3. capitulate : teslim olmak
yield : boyun eğmek
resist : karşı koymak

4. deprecate : karşı çıkmak, küçümsemek
disapprove : onaylamamak
endorse : desteklemek

5. enmity : düşmanlık
hostility : husumet
amity : dostluk

6. foment : kışkırtmak, körüklemek
incite : teşvik etmek
quell : bastırmak

7. garnish : süslemek
adorn : dekore etmek
deface : çirkinleştirmek

8. harrow : üzmek, sıkıntı vermek
distress : ıstırap vermek
console : teselli etmek

9. inveigle : kandırmak, ayartmak
entice : cezbetmek
dissuade : caydırmak

10. lament : yas tutmak, ağıt yakmak
mourn : kederlenmek
rejoice : sevinmek

Hakkı Hoca

08 Feb, 17:28


🚀ÖZDEN HOCA İLE “TENSE PASSIVE MODAL CÜMLE ANALİZLERİ” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 08 ŞUBAT - CUMARTESİ GÜNÜ

20.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/83864068286

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

08 Feb, 16:13


MİNİK BİR TEKNİK OKUMA YAPALIM O HALDE

Quantum tunneling, a phenomenon in quantum mechanics, allows particles to pass through energy barriers they classically shouldn’t overcome. Essential to nuclear fusion in stars and modern technologies like semiconductors and scanning tunneling microscopes, it challenges classical physics and underscores the probabilistic nature of reality at subatomic scales, reshaping our understanding of matter and energy.
———————————————————
Kuantum mekaniğinde bir fenomen olan kuantum tünelleme, parçacıkların klasik olarak aşmaması gereken enerji bariyerlerinden geçmesine izin verir. Yıldızlardaki nükleer füzyon ve yarı iletkenler ve taramalı tünelleme mikroskopları gibi modern teknolojiler için olmazsa olmazdır, klasik fiziğe meydan okur ve atom altı ölçeklerde gerçekliğin olasılıksal doğasını vurgulayarak madde ve enerji anlayışımızı yeniden şekillendirir.

Hakkı Hoca

08 Feb, 15:28


📝 Level Up Your Language: Verb Edition 📝

Say (söylemek) → Declare (beyan etmek, duyurmak) → Proclaim (ilan etmek, resmen açıklamak)

Look (bakmak) → Glance (hızlıca bakmak) → Gaze (dikkatle ve uzun süre bakmak)

Help (yardım etmek) → Assist (destek olmak, yardımcı olmak) → Facilitate (kolaylaştırmak, yardım ederek süreci hızlandırmak)

Make (yapmak) → Create (oluşturmak, yaratmak) → Devise
(tasarlamak, ince düşünerek planlamak)

Use (kullanmak) → Utilize (faydalı bir şekilde kullanmak) → Exploit (kendi çıkarı için kullanmak, sömürmek)

Hakkı Hoca

08 Feb, 15:24


YDS YÖKDİL YKSDİL FARKETMEKSİZİN İZLİYORUZZZ 🔥🔥
ÇIKMIŞ KELİME SORUSU

https://www.instagram.com/reel/DF0RDj1tvEj/?igsh=Mjl4bjB4dzBxbzB4

@ydsyokdilyksdilkocugenc

Hakkı Hoca

08 Feb, 14:24


📝 ÖSYM FİİL + İSİM SEVER 📝

1. amend a law : bir yasayı değiştirmek

2. bolster an argument : bir argümanı güçlendirmek

3. compel obedience : itaati zorlamak

4. eradicate corruption : yolsuzluğu ortadan kaldırmak

5. falsify records : kayıtları tahrif etmek

6. mediate between parties : taraflar arasında arabuluculuk yapmak

7. relinquish authority : otoriteyi bırakmak

Hakkı Hoca

08 Feb, 12:45


🎯HAKKI HOCA İLE 2025 ŞUBAT DEV ONLINE YÖKDİL KAMPI (SOSYAL - FEN - SAĞLIK) ERKEN KAYIT FIRSATINDA SON GÜN‼️‼️

👍08 ŞUBAT’A KADAR 6999₺ YERİNE 3499₺ 🥳

💳 KREDİ KARTINA PEŞİN FİYATINA 6 TAKSİT İMKANI

PUANINIZI +15/ +30 ARTTIRMA ŞANSI

10-11-12-13-14 Şubat 19.30-22.40

Kaydolduğunuz andan itibaren 20 Saatlik eski yökdil kampı videoları + 18 adet online deneme ve çözüm videoları sisteminize tanımlanmaktadır.

İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-online-yokdil-kampi-fen-sosyal-saglik

WhatsApp bilgi hatları
0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yokdil #yokdilkamp #yokdilsosyal #yokdilfen #yokdilsaglik #yokdil2024

Hakkı Hoca

08 Feb, 11:53


ADVERB + VERB COLLOCATIONLARINA DEVAM EDELİM

1. Severely restrict (Ciddi şekilde kısıtlamak)
The new regulations severely restrict the use of plastic in packaging to reduce environmental pollution.
(Yeni düzenlemeler, çevre kirliliğini azaltmak için ambalajda plastik kullanımını ciddi şekilde kısıtlıyor.)

2. Strongly advocate (Güçlü bir şekilde savunmak)
Many experts strongly advocate for the adoption of renewable energy sources to combat climate change.
(Birçok uzman, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesini güçlü bir şekilde savunuyor.)

3. Rapidly expand (Hızla genişlemek)
The company rapidly expanded its operations across Asia due to increasing demand.
(Şirket, artan talep nedeniyle Asya genelinde faaliyetlerini hızla genişletti.)

4. Closely monitor (Yakından izlemek, takip etmek)
The patient’s condition was closely monitored after the surgery to prevent complications.
(Ameliyat sonrası hastanın durumu, komplikasyonları önlemek için yakından takip edildi.)

5. Virtually eliminate (Neredeyse tamamen ortadan kaldırmak)
Vaccination programs have virtually eliminated certain diseases, such as polio, in many countries.
(Aşılama programları, birçok ülkede çocuk felci gibi bazı hastalıkları neredeyse tamamen ortadan kaldırdı.)

6. Explicitly state (Açıkça belirtmek)
The contract explicitly states the terms and conditions regarding the payment schedule.
(Sözleşme, ödeme planına ilişkin şartları açıkça belirtir.)

7. Cautiously approach (Temkinli yaklaşmak)
Investors cautiously approached the new market due to economic uncertainties.
(Yatırımcılar, ekonomik belirsizlikler nedeniyle yeni pazara temkinli yaklaştılar.)

Hakkı Hoca

08 Feb, 11:29


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🚀ÖZDEN HOCA İLE “TENSE PASSIVE MODAL CÜMLE ANALİZLERİ”

🗓 08 ŞUBAT - CUMARTESİ GÜNÜ

20.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

08 Feb, 10:53


📝 EN SIK SORULAN AMAÇ BAĞLARINA BİR GÖZ ATALIM MI? 📝

1) So that – …mesi için, …sın diye

Bir eylemin amacını açıklamak için kullanılır. Genellikle bir modal verb (can, could, may, might, will, would, shall, should) ile birlikte gelir.
She speaks slowly so that everyone can understand her.
(Herkesin onu anlayabilmesi için yavaş konuşuyor.)
I left early so that I wouldn’t miss the bus.
(Otobüsü kaçırmamak için erken ayrıldım.)

2) In order that – …mesi için, …sın diye

“So that” ile benzer anlamdadır ancak daha resmidir. Yine modal fiillerle kullanılır.
The government reduced taxes in order that businesses could grow.
(İşletmelerin büyüyebilmesi için hükümet vergileri düşürdü.)
He spoke loudly in order that everybody might hear him.
(Herkesin onu duyabilmesi için yüksek sesle konuştu.)

3) For the purpose that – … amacıyla

Oldukça resmî bir bağlaçtır ve yazılı İngilizcede yaygındır.
The meeting was postponed for the purpose that all members could attend.
(Tüm üyelerin katılabilmesi amacıyla toplantı ertelendi.)

4) Lest – …mesin diye, …olmasın diye

Olumsuz bir amaç bildirir. Cümlede should ile birlikte kullanılır. Eski veya edebi bir ifadedir.
She left early lest she should miss the train.
(Treni kaçırmasın diye erken ayrıldı.)
He whispered lest anyone should hear him.
(Kimse duymasın diye fısıldadı.)

5) For fear that – … korkusuyla, …mesin diye

Bir şeyin olmasını önlemek için yapılan eylemleri ifade eder. Genellikle “should” ile kullanılır.
She didn’t tell him the truth for fear that he should be angry.
(O sinirlenmesin diye ona gerçeği söylemedi.)
He avoided the area for fear that he might be seen.
(Görülme korkusuyla o bölgeden kaçındı.)

📣 “in case” ifadesi de “-se/sa diye” anlamına gelir ve “lest” ile “for fear that” ifadelerine çok yakın anlamlıdır; önlem belirtir.

6) In order to / So as to / To / In an attempt to / In a bid to / In an effort to – …mek için

Bu yapılar amaç ifade eden infinitive (to V1) kullanılarak oluşturulur.
She studies hard in order to pass the exam.
(Sınavı geçmek için çok çalışıyor.)
He left early so as to catch the bus.
(Otobüse yetişmek için erken ayrıldı.)
I exercise every day to stay fit.
(Fit kalmak için her gün egzersiz yapıyorum.)

7) With a view / an eye to + Ving – …mek amacıyla / maksadıyla / niyetiyle

She took the course with a view to improving her skills.
(Becerilerini geliştirmek amacıyla kurs aldı.)
The company invested in technology with a view to increasing efficiency.
(Şirket, verimliliği artırmak amacıyla teknolojiye yatırım yaptı.)

📣 AMAN DİKKAT: “to”’ ile bitmelerine rağmen “Ving” alırlar.


8) With / For the aim / purpose / goal of + Ving – … amacıyla

“With a view to” ifadesine benzer bir yapıdır.
He gave a speech with the aim of motivating the team.
(Takımı motive etme amacıyla bir konuşma yaptı.)
The policy was introduced with the aim of reducing pollution.
(Bu politika kirliliği azaltma amacıyla getirildi.)

Hakkı Hoca

08 Feb, 09:50


https://youtu.be/nZ5CnPCeTUM?si=cemdTQiYDcl8jwFd

Hakkı Hoca

08 Feb, 09:27


Did you know that goosebumps are a leftover trait from our ancestors

They occur when tiny muscles around hair follicles contract, which in furry animals helps retain heat or makes them look bigger to scare off predators.

Hakkı Hoca

08 Feb, 08:12


OKUYALIM, NOTUMUZU PEKİŞTİRELİM:

Ahmet, dedesinden kalan eski sandığı karıştırırken sararmış bir mektup buldu. El yazısı zar zor make out edilebiliyordu, ancak mektubun sonunda dedesinin yıllar önce kaybolan ailesiyle ilgili önemli bir ipucu verdiği açıktı.

Bu keşif, Ahmet’in geçmişte yaptığı hataları make up for etme fırsatıydı. Ailesinin mirasını koruyamamış olmanın pişmanlığı içindeydi, ancak bu mektup sayesinde her şeyi düzeltme şansı vardı.

İlk iş olarak, mektubu eski bir tarihçiye götürdü. Tarihçi, yazının bazı kısımlarını restore ederek okunabilir hale getirdi ve mektuptaki bilgileri modern bir belgeye make over etti.

Mektupta yazanları inceledikçe, dedesinin bir vakıf kurarak kasabadaki çocukların eğitimine katkıda bulunduğunu öğrendi. Bu vakıf, bölgedeki eğitimin büyük bir kısmını make up ediyordu. Ancak yıllar içinde unutulmuş ve işlevini yitirmişti.

Ahmet, bu vakfı yeniden canlandırmak için çalışmalara başladı. İlk etapta elindeki kısıtlı bütçeyle make do with etmek zorundaydı, ancak zamanla insanları ikna ederek bağışlar topladı.

Sonunda, vakıf yeniden açıldı ve kasabadaki çocuklar için eğitim bursları sağlanmaya başlandı. Ahmet, dedesinin mirasını korumakla kalmamış, aynı zamanda toplum için büyük bir iyilik yapmıştı. Mektup, onu hiç beklemediği bir yola make for etmişti—geçmişiyle barıştığı ve geleceğe umutla baktığı bir yola.

Hakkı Hoca

08 Feb, 07:25


SABAH NOTU GELDİİİİİ 🪐🪐🪐

🍄 make out: anlamak, bulmak

🍄 make up for: telafi etmek

🍄 make over: dönüştürmek

🍄 make up: oluşturmak

🍄 make do with: yetinmek, idare etmek

🍄 make for: -e doğru yol almak

Hakkı Hoca

06 Feb, 21:34


Hakkı Hoca pinned «Sizi bilmem ama rakipleriniz çalışıyor 👀 Keep on studying 💪🏻 Bakalımmm kimler çalışma masasında, hangi konuları çalışıyor , yorumlara gelsinnnn 💕🔥 https://www.instagram.com/reel/DFvxbx2oAsz/?igsh=MWJqMm9wMmZnNWRxYw== @ydsyokdilyksdilkocugenc Önce hayallerine…»

Hakkı Hoca

06 Feb, 21:33


Sizi bilmem ama rakipleriniz çalışıyor 👀
Keep on studying 💪🏻

Bakalımmm kimler çalışma masasında, hangi konuları çalışıyor , yorumlara gelsinnnn 💕🔥

https://www.instagram.com/reel/DFvxbx2oAsz/?igsh=MWJqMm9wMmZnNWRxYw==

@ydsyokdilyksdilkocugenc

Önce hayallerine sonra kendine inan

Hakkı Hoca

06 Feb, 18:44


https://www.instagram.com/p/DFveWsqOMi8/?igsh=MW9mYmFxdWt3cDNmZw==


Yökdil için günlük en az 4 saat çalışanlar yorumda buluşsun. 4 saati nasıl dolduruyor birbiriyle paylaşsın.

Yökdil de kimse bir birinin rakibi değil

Ne verirsen elinle …

#yökdil2025

Hakkı Hoca

06 Feb, 17:57


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Periodic Table of Elements is one of the most significant achievements in scientific history, serving as the foundation of modern chemistry. Developed by Dmitri Mendeleev in 1869, the table organizes elements based on their atomic number, electron configuration, and recurring chemical properties. Mendeleev’s arrangement not only classified known elements but also predicted the existence of yet-to-be-discovered ones, demonstrating the table’s profound predictive power.

Elements are arranged in periods (horizontal rows) and groups (vertical columns), with each group sharing similar chemical behaviors. The table is divided into categories such as metals, nonmetals, and metalloids, as well as more specific groups like the alkali metals, noble gases, and transition metals. These classifications help scientists understand and anticipate reactivity, bonding tendencies, and physical properties of different elements.

One of the most remarkable aspects of the periodic table is its role in scientific advancements. It has guided discoveries in fields such as quantum mechanics, material science, and nuclear chemistry. For example, the discovery of synthetic elements like plutonium and einsteinium has expanded our knowledge of atomic structures and their applications, particularly in energy production and medicine.

The periodic table continues to evolve as new elements are synthesized in laboratories, proving that our understanding of the universe is still expanding. Its structured yet adaptable nature makes it an essential tool, shaping the way scientists explore matter at its most fundamental level.

Hakkı Hoca

06 Feb, 17:05


📣 ÖSYM FİİL + İSİM KALIPLARINI SEVER 📣

1. alleviate concerns : endişeleri hafifletmek
2. circumvent regulations : düzenlemeleri atlatmak
3. delegitimize an argument : bir argümanı geçersiz kılmak
4. forge a partnership : bir ortaklık kurmak
5. incite violence : şiddeti kışkırtmak
6. offset losses : kayıpları dengelemek
7. withdraw support : desteği geri çekmek

Hakkı Hoca

06 Feb, 16:15


📝 Level Up Your Language: Adjective Edition 📝

Sick (hasta) → Ailing (hastalanmış, rahatsız) → Unwell (sağlık sorunu olan, hastalanmış)

Happy (mutlu) → Pleased (memnun, hoşnut) → Ecstatic (çok mutlu, coşkulu)

Sad (üzgün) → Despondent (umutsuz, karamsar) → Woeful (çok üzgün, kederli)

Cold (soğuk) → Chilly (serin, soğuk) → Arctic (çok soğuk, kutup iklimine ait)

Hakkı Hoca

06 Feb, 15:10


https://www.instagram.com/reel/DFvEYxJMK9e/?igsh=MW94dm4yeDZzdHh0eg==

Hakkı Hoca

06 Feb, 14:41


⭐️KELVIN HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 06 ŞUBAT 2025 - PERŞEMBE GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/82365495788

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

06 Feb, 14:35


🚀ECE HOCA İLE “ YÖKDİL ÇIKMIŞ PARAGRAF TAMAMLAMA SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 06 ŞUBAT - PERŞEMBE GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/3Q_dKvn6XEo?si=Yas4T1ArISFWfemQ

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

06 Feb, 14:25


📝 BİRAZ DAHA “AĞIR” OKUMA 📝

undermine, in the aftermath of, insofar as, be rooted in, on the pretext of, give way to, at stake, as opposed to, call into question, for the foreseeable future

In the aftermath of the crisis, the newly introduced policies may undermine economic stability, insofar as they are rooted in political expediency rather than structural reform. On the pretext of ensuring immediate recovery, these measures could give way to unintended consequences. With long-term growth at stake, their effectiveness is increasingly called into question, as opposed to being widely accepted. For the foreseeable future, uncertainty is likely to persist.

Hakkı Hoca

06 Feb, 12:32


https://youtu.be/OEYk6H5fQBI?si=_P84ubO8O7nHOoFl

Hakkı Hoca

06 Feb, 12:18


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. aggrandize : büyütmek, güçlendirmek
amplify : artırmak
diminish : azaltmak

2. burnish : parlatmak
polish : cilalamak
tarnish : karartmak

3. construe : yorumlamak
interpret : açıklamak
misconstrue : yanlış yorumlamak

4. denigrate : karalamak, kötülemek
disparage : küçümsemek
extol : övmek

5. embroil : bir karmaşaya sürüklemek
entangle : içine çekmek
disentangle : kurtarmak

6. fluctuate : dalgalanmak
waver : tereddüt etmek
stabilize : sabitlemek

7. goad : kışkırtmak
incite : teşvik etmek
dissuade : caydırmak

8. heed : dikkate almak
consider : göz önünde bulundurmak
ignore : göz ardı etmek

9. inundate : bunaltmak, sel basmak
overwhelm : aşırı yüklenmek
drain : boşaltmak

10. mollify : yatıştırmak
appease : sakinleştirmek
agitate : kışkırtmak

Hakkı Hoca

06 Feb, 11:03


🚀2025-YÖKDİL/1: Sınava Giriş Belgeleri Erişime Açıldı‼️

https://www.osym.gov.tr/TR,33006/2025-yokdil1-sinava-giris-belgeleri-erisime-acildi-06022025.html

Hakkı Hoca

06 Feb, 09:28


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPINDAN TÜRKİYE GENELİ YÖKDİL (FEN-SAĞLIK-SOSYAL) ONLINE DENEME SINAVI SİZLERLE🔥

🗓️ 09 ŞUBAT 2025 - PAZAR GÜNÜ

⚡️SEANS 1: 10.00-13.00
⚡️SEANS 2: 20.00-23.00

Deneme Sınavına katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizetkinlikler

💫 Sitemize üyelik ve deneme sınavına katılım ücretsizdir. İstediğiniz seansa katılabilirsiniz.

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #ydskursu #ydsdeneme #onlineyds

Hakkı Hoca

06 Feb, 08:06


📝 BİRAZ DA İLERİ SEVİYE KELİMELER 📝

1. Altruistic
Showing selfless concern for the well-being of others.
(= fedakâr, başkalarını düşünen)

Her altruistic actions earned her the admiration of the entire community.

2. Complacent
Satisfied with oneself to the point of ignoring potential dangers or flaws.
(= halinden memnun, rehavete kapılmış)

Despite the company’s declining sales, the manager remained complacent.

3. Deteriorate
To become worse over time.
(= kötüleşmek, bozulmak)

The patient’s health deteriorated rapidly despite the treatment.

4. Entail
To involve something as a necessary consequence.
(= gerektirmek, kapsamak)

Becoming a doctor entails years of intense study and dedication.

5. Feign
To pretend to have a feeling, state, or injury.
(= numara yapmak, rol yapmak)

He feigned illness to avoid attending the meeting.

6. Indispensable
Absolutely necessary or essential.
(= vazgeçilmez, zorunlu)

Water is indispensable for all forms of life.

7. Repercussion
An unintended consequence of an event or action, often negative.
(= olumsuz etki, yankı)

The new policy had serious economic repercussions.

Hakkı Hoca

06 Feb, 06:22


GÜNE “BENEATH” İLE BAŞLIYORUZ

beneath the surface : yüzeyin altında, derinlerde
The real problem lies beneath the surface of this conflict.
Bu çatışmanın asıl sorunu yüzeyin altında yatıyor.

beneath one’s dignity : onuruna yakışmamak, aşağılayıcı olmak
He refused to do the task, claiming it was beneath his dignity.
Görevi yapmayı reddetti, çünkü bunun onuruna yakışmadığını söyledi.

beneath contempt : aşağılık, değersiz
His actions were so disgraceful that they were beneath contempt.
Onun davranışları o kadar utanç vericiydi ki aşağılık olarak görülüyordu.

beneath the threshold : eşik seviyesinin altında
The noise level was beneath the threshold of human hearing.
Gürültü seviyesi, insan işitme eşiğinin altındaydı.

beneath the surface of society : toplumun yüzeyinin altında, derin yapısında
There is a hidden network of corruption beneath the surface of society.
Toplumun derin yapısında gizli bir yolsuzluk ağı var.

beneath one’s status : statüsüne yakışmamak
He thinks working in retail is beneath his status.
Perakende sektöründe çalışmanın statüsüne uygun olmadığını düşünüyor.

beneath the radar : fark edilmeden, gözden kaçan
The small company has managed to stay beneath the radar of regulators.
Küçük şirket, düzenleyicilerin dikkatini çekmeden faaliyet göstermeyi başardı.

beneath the earth : yerin altında
Ancient civilizations buried treasures beneath the earth.
Antik uygarlıklar hazinelerini yerin altına gömdüler.

beneath the facade : görünüşün altında
Beneath the facade of a happy family, there were deep conflicts.
Mutlu bir aile görünümünün altında, derin çatışmalar vardı.

beneath suspicion : şüphe çekmeyecek şekilde, güvenilir
As a respected scientist, he remained beneath suspicion.
Saygın bir bilim insanı olarak, her zaman şüphe çekmeyecek konumdaydı.

beneath the ocean’s surface : okyanus yüzeyinin altında
Mysterious creatures live beneath the ocean’s surface.
Gizemli canlılar okyanus yüzeyinin altında yaşar.

beneath the layers : katmanların altında
• Fossils were found beneath the layers of volcanic rock.
• Fosiller, volkanik kaya katmanlarının altında bulundu.

beneath the exterior : dış görünüşün altında
• Beneath his tough exterior, he was a kind and gentle person.
• Sert dış görünüşünün altında, nazik ve kibar bir insandı.

beneath the dignity of : birinin onuruna yakışmayan
• It was beneath the dignity of a leader to act in such a manner.
• Bir lider için böyle davranmak onuruna yakışmazdı.

beneath a mountain of paperwork : aşırı evrak yükü altında
• She was drowning beneath a mountain of paperwork at the office.
• Ofiste aşırı evrak yükü altında boğuluyordu.

beneath expectations : beklentilerin altında
• His performance was far beneath expectations.
• Performansı beklentilerin oldukça altındaydı.

beneath the waves : dalgaların altında
• A shipwreck was discovered beneath the waves.
• Dalgaların altında* bir gemi enkazı keşfedildi.*

beneath one’s notice : dikkate almaya değmez
• He considered the criticism beneath his notice.
• Eleştirileri dikkate almaya değmez buldu.

Hakkı Hoca

03 Feb, 16:29


🎯TÖMER TIPDİL SINAVI BAŞVURULARI BAŞLADI‼️

Hakkı Hoca

03 Feb, 16:01


https://youtu.be/loNrtjWva_Q?si=hVj8g7WwUPVSptdr

Hakkı Hoca

03 Feb, 15:12


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. foster cooperation between
The project aims to foster cooperation between different departments.
(= iş birliğini teşvik etmek)

2. assess a situation
The rescue team quickly assessed the situation before taking action.
(= bir durumu değerlendirmek)

3. lay the foundation for / of
These reforms will lay the foundation for future economic growth.
(= temel atmak)

4. implement a policy
The government implemented a new policy to combat unemployment.
(= bir politikayı yürürlüğe koymak)

5. reach a compromise
After long negotiations, both sides reached a compromise.
(= uzlaşmaya varmak)

6. trigger a response from
The sudden announcement triggered a strong response from the public.
(= bir tepkiye yol açmak)

7. extend an offer to sb
The company extended a job offer to the most qualified candidate.
(= teklif sunmak)

Hakkı Hoca

03 Feb, 14:33


⭐️KELVIN HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 03 ŞUBAT 2025 - PAZARTESİ GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/85872669470

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

03 Feb, 14:15


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. accrete : büyümek, birikmek
accumulate : biriktirmek
dissipate : dağıtmak

2. belabor : uzun uzun açıklamak
dwell on : üzerinde durmak
overlook : göz ardı etmek

3. collude : gizlice iş birliği yapmak
conspire : komplo kurmak
compete : rekabet etmek

4. desecrate : kutsal bir şeyi bozmak
profane : kutsallığını çiğnemek
sanctify : kutsamak

5. exacerbate : kötüleştirmek
worsen : ağırlaştırmak
alleviate : hafifletmek

6. goad : kışkırtmak
provoke : harekete geçirmek
dissuade : caydırmak

7. hew : kesmek, yontmak
carve : oymak
assemble : birleştirmek

8. lambaste : sert şekilde eleştirmek
rebuke : azarlamak
commend : övmek

9. obfuscate : karmaşık hale getirmek
confuse : kafa karıştırmak
clarify : açıklığa kavuşturmak

10. scuttle : planı bozmak, sabote etmek
undermine : baltalamak
bolster : desteklemek

Hakkı Hoca

03 Feb, 13:08


🚀GÖZDE HOCA İLE “ YÖKDİL ÇIKMIŞ PARAGRAF SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYORRR 🚀🚀🚀

🗓 3 ŞUBAT - PAZARTESİ GÜNÜ

16.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️
https://youtube.com/live/Ke6VPKrSXRE?feature=share

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

03 Feb, 12:51


DERS SAATİNDE DEĞİŞİKLİK ⚡️⚡️

*KELVIN HOCA İLE ENGLISH SPEAKING CLUB BUGÜN 17.30'DA YAPILACAKTIR*

Hakkı Hoca

03 Feb, 12:34


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🚀GÖZDE HOCA İLE “ YÖKDİL ÇIKMIŞ PARAGRAF SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 3 ŞUBAT - PAZARTESİ GÜNÜ

16.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

03 Feb, 11:39


📝 UFAK BİR AĞIR OKUMAYA NE DERİZ? 📝

impede, in conjunction with, by virtue of, insofar as, be subject to, for the time being, set in motion, at the heart of, as things stand, not least because

The proposed reforms, set in motion in conjunction with international agreements, may inadvertently impede economic growth, not least because they fail to address underlying inefficiencies. By virtue of their design, these policies are subject to frequent adjustments, which, insofar as stability is concerned, create uncertainty. At the heart of the debate lies the question of sustainability, yet as things stand, policymakers seem focused on temporary solutions for the time being.

Hakkı Hoca

03 Feb, 09:25


📝 “ALONG” ÖNEMLİDİR, DİKKAT EDELİM 📝

along the lines of : benzer şekilde, gibi
His new book is along the lines of his previous works.
Yeni kitabı, önceki eserleriyle benzer çizgide.

along the way : süreç boyunca, yol boyunca
She made many mistakes along the way but learned from them.
Süreç boyunca birçok hata yaptı ama onlardan ders aldı.

along with : ile birlikte
She arrived along with her team for the meeting.
Toplantıya ekibiyle birlikte geldi.

along the coast : kıyı boyunca
There are beautiful towns along the coast of Italy.
İtalya’nın kıyı şeridi boyunca güzel kasabalar var.

along the border : sınır boyunca
Security forces were deployed along the border.
Güvenlik güçleri sınır boyunca konuşlandırıldı.

along the river : nehir boyunca
Many ancient cities were built along the river.
Birçok antik şehir nehir boyunca inşa edildi.

along the same lines : aynı doğrultuda, benzer şekilde
His thinking is along the same lines as ours.
Onun düşüncesi bizimkiyle aynı doğrultuda.

along for the ride : sürecin içinde olmak ama katkı sağlamamak
I had no real role in the project; I was just along for the ride.
Projede gerçek bir rolüm yoktu; sadece işin içinde bulunuyordum.

along the road : süreçte, zaman içinde
You’ll face many challenges along the road to success.
Başarıya giden yolda zaman içinde birçok zorlukla karşılaşacaksın.

along a spectrum : bir yelpaze boyunca
Opinions on the issue vary along a spectrum from extreme to moderate.
Bu konudaki görüşler, aşırıdan ılımlıya kadar bir yelpaze boyunca değişiyor.

along the horizon : ufuk boyunca
We watched the sun setting along the horizon.
Güneşin ufuk boyunca batışını izledik.

along the path : yol boyunca
There were flowers along the path to the village.
• Köye giden yol boyunca çiçekler vardı.

along the highway : otoyol boyunca
• Gas stations are located along the highway.
• Benzin istasyonları otoyol boyunca sıralanmıştır.

along the spectrum of : bir şeyin çeşitli yönlerinde
• His research focuses along the spectrum of political ideologies.
• Araştırması, politik ideolojilerin çeşitli yönlerine odaklanıyor.

along the journey : yolculuk boyunca
• We met many interesting people along the journey.
• Yolculuk boyunca birçok ilginç insanla tanıştık.

along the outskirts of : kenar bölgelerinde, dış kısımlarında
• Factories are mostly located along the outskirts of the city.
• Fabrikalar genellikle şehrin dış bölgelerinde bulunur.

along the timeline : zaman çizelgesi boyunca
• The project evolved significantly along the timeline.
• Proje, zaman çizelgesi boyunca önemli ölçüde gelişti.

along the edge : kenar boyunca
• There were tall trees along the edge of the park.
• Parkın kenar boyunca uzun ağaçlar vardı.

move along : ilerlemek, devam etmek
• The negotiations are slowly moving along.
• Müzakereler yavaş yavaş ilerliyor.

come along : ortaya çıkmak, gelişmek
• A better opportunity might come along soon.
• Yakında daha iyi bir fırsat çıkabilir.

bring along : beraberinde getirmek
• She always brings along her notebook to meetings.
• Toplantılara her zaman dizüstü bilgisayarını yanında getirir.

go along with : aynı fikirde olmak, desteklemek
• I don’t completely agree, but I’ll go along with your decision.
• Tamamen aynı fikirde değilim ama kararına katılacağım.

get along with : iyi geçinmek
• She gets along with everyone in the office.
• Ofiste herkesle iyi geçinir.

Hakkı Hoca

03 Feb, 08:45


https://www.instagram.com/p/DFmrdxFOeiD/?igsh=MTF1NXJyODNrZjY3cQ==

Bu hafta ne yapmalıyız ?

Hakkı Hoca

03 Feb, 07:27


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI’NDA ÜCRETSİZ ONLINE SPEAKING CLUB SÜRPRİZİ🎉🙃🤗

Derslerimize katılmak tamamen ücretsizdir. Derse katılım linkleri dersten önce Telegram Grubumuzdan paylaşılmaktadır.

(Öğrencimiz olma zorunluluğu yoktur, herkes katılabilir 😊)

Derslere katılmak için Telegram kanalımıza abone olmanız yeterlidir.
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

03 Feb, 07:20


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI

Ücretsiz Online Aktivite ve Derslerimizin Bu Haftaki Programı Belli Oldu ✌️

Derslerimize katılmak tamamen ücretsizdir. Derse katılım linkleri dersten önce Telegram Grubumuzdan paylaşılmaktadır.

(Öğrencimiz olma zorunluluğu yoktur, herkes katılabilir 😊)

💫Harika programlar sizi bekliyor

Derslere katılmak için Telegram kanalımıza abone olmanız yeterlidir.
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

03 Feb, 06:57


📝 SEVİLEN SERİMİZE TAM GAZ DEVAM EDELİM 📝

Hakkı Hoca

03 Feb, 05:51


👽 SABAH OKUMASI GELDİ 🛸

Area 51, a highly classified U.S. military facility in Nevada, has been the subject of speculation and conspiracy theories for decades. Established in the 1950s, it was originally used for testing advanced aircraft, including the U-2 spy plane and later stealth technology.

Due to its secrecy, Area 51 has become linked to UFO sightings, alien research, and government cover-ups, fueled by claims of unidentified flying objects in the area. The U.S. government only acknowledged its existence in 2013, confirming its role in military projects but denying extraterrestrial involvement.

Despite the secrecy, Area 51 remains a symbol of mystery, attracting researchers, theorists, and curious visitors eager to uncover its hidden truths.

Hakkı Hoca

02 Feb, 22:00


https://www.instagram.com/stories/ydsyokdilyksdilkocugenc/3559398409615251449?utm_source=ig_story_item_share&igsh=dXRwNDEwN2RvdDhw

Hakkı Hoca

02 Feb, 21:47


Masa başında bizimle birlikte olan öğrencilerimizi göreyimmm 💜
Emojiler gelsinnn 🎉🎉💯💯

Hakkı Hoca

28 Jan, 18:58


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

In aviation, the Control Zone (CTR) is a designated airspace surrounding an airport that ensures safe and efficient aircraft operations, particularly during arrivals and departures. It is a critical component of controlled airspace, typically extending from the surface to a specified upper altitude, and is established around airports with significant traffic or complex operations requiring strict air traffic control (ATC) management.

CTR airspaces are characterized by strict regulations, as all aircraft entering or operating within the zone must establish communication with ATC and comply with their instructions. This ensures the coordination of diverse traffic, including commercial flights, general aviation, and helicopters. The boundaries of a CTR are often tailored to accommodate the airport’s specific needs, traffic patterns, and surrounding airspace structure.

A control zone’s size and shape are influenced by several factors, including runway alignment, approach and departure procedures, and the presence of nearby airports or restricted airspace. CTRs are usually depicted on aeronautical charts, often with a circular or rectangular shape centered around the airport. For example, a typical CTR may extend in a 5- to 10-nautical-mile radius and up to 2,000 to 5,000 feet above ground level (AGL), although this varies globally.

Operating in a CTR requires adherence to specific procedures. Pilots must request and receive clearance before entering, providing details like position, altitude, and intentions. Strict visibility and cloud clearance requirements also apply, ensuring safe navigation.

The CTR plays a vital role in preventing collisions, managing congestion, and maintaining orderly traffic flow near busy airports. Its implementation highlights the importance of collaboration between pilots and ATC, as well as the intricate design of modern airspace systems to balance safety and efficiency.

Hakkı Hoca

28 Jan, 18:13


📝 AKŞAM OKUMASI ÖNCESİ, ÖSYM’NİN ÇOOOOOK SEVDİĞİ COLLOCATION GELSİN O HALDE 📝

1. deliver results
The new strategy is expected to deliver significant results by the end of the year.
(= sonuç vermek)

2. extend support to
The organization extended its support to families affected by the disaster.
(= destek sunmak)

3. adopt a strategy
The company adopted an innovative strategy to expand its market share.
(= bir strateji benimsemek)

4. issue a statement
The spokesperson issued a statement regarding the recent controversy.
(= bir açıklama yapmak)

5. face resistance from
The proposal faced resistance from some members of the community.
(= dirençle karşılaşmak)

6. gain insight into
The course helped students gain insight into the complexities of global economics.
(= bir konuya dair bilgi edinmek)

7. provide an opportunity
The internship program provides an excellent opportunity for students to gain experience.
(= fırsat sunmak)

Hakkı Hoca

28 Jan, 17:14


📝 ONE SYNOYNM - ONE ANTONYM 📝

1. abhor : nefret etmek
detest : tiksinmek
admire : hayran olmak

2. allure : cezbetmek
entice : ayartmak
repel : itmek

3. cajole : tatlı sözle kandırmak
persuade : ikna etmek
dissuade : caydırmak

4. defer : ertelemek
postpone : ileri bir tarihe almak
advance : öne almak

5. elicit : ortaya çıkarmak
extract : almak
suppress : bastırmak

6. flaunt : göstere göstere sergilemek
display : teşhir etmek
conceal : gizlemek

7. invoke : çağırmak
appeal : başvurmak
relinquish : bırakmak

8. moderate : hafifletmek
alleviate : yatıştırmak
aggravate : kötüleştirmek

9. renounce : vazgeçmek
relinquish : bırakmak
embrace : benimsemek

10. transcend : aşmak
surpass : üstün gelmek
fall behind : geride kalmak

Hakkı Hoca

28 Jan, 16:22


📝 GÜZEL SERİMİZE TAM GAZ DEVAM EDELİM 📝

Hakkı Hoca

28 Jan, 15:16


Did you know that a lion’s roar can be heard from up to 8 kilometers away

This powerful roar is used to communicate with other lions and to mark their territory.

Hakkı Hoca

28 Jan, 14:34


🚀ECE HOCA İLE “ GERUND/INFINITIVE/REDUCTION SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 28 OCAK 2025 - SALI GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/w4CZaTXbDO8?si=pyqGHoEVsj6wMD8i

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

28 Jan, 13:07


📣 ÖSYM FİİL + İSİM SEVER 📣

1. instigate change : değişimi başlatmak
2. sustain growth : büyümeyi sürdürmek
3. neglect responsibilities : sorumlulukları ihmal etmek
4. overcome adversity : zorlukların üstesinden gelmek
5. disseminate information : bilgiyi yaymak
6. reinforce boundaries : sınırları güçlendirmek
7. invalidate a theory : bir teoriyi geçersiz kılmak

Hakkı Hoca

28 Jan, 13:01


🚀MICHAEL HOCA İLE ”ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🔥🔥

🗓 28 OCAK 2025 - SALI GÜNÜ

16.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/88921582183

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

28 Jan, 12:11


🎯HAKKI HOCA İLE 2025 ŞUBAT DEV ONLINE YÖKDİL KAMPI (SOSYAL - FEN - SAĞLIK)

👍01 ŞUBAT’A KADAR 6999₺ YERİNE 2999₺ 🥳

💳 KREDİ KARTINA PEŞİN FİYATINA 6 TAKSİT İMKANI

PUANINIZI +15/ +30 ARTTIRMA ŞANSI

10-11-12-13-14 Şubat 19.30-22.40

Kaydolduğunuz andan itibaren 20 Saatlik eski yökdil kampı videoları + 18 adet online deneme ve çözüm videoları sisteminize tanımlanmaktadır.

İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-online-yokdil-kampi-fen-sosyal-saglik

WhatsApp bilgi hatları
0530 699 01 43
0533 567 01 43

Hakkı Hoca

28 Jan, 11:15


📣 HAAAAARİKA BİR “AGAINST” NOTU BIRAKALIM ŞURAYA 📣

go against : karşı çıkmak, aykırı olmak
His decision to quit the project goes against the team’s objectives.
Projeden ayrılma kararı, ekibin hedeflerine aykırı.

stand against : karşı koymak, direnmek
We must stand against all forms of discrimination.
Tüm ayrımcılık türlerine karşı koymalıyız.

fight against : mücadele etmek
They are determined to fight against social injustice.
Sosyal adaletsizlikle mücadele etmeye kararlılar.

struggle against : karşı mücadele etmek
Farmers are struggling against the effects of climate change.
Çiftçiler, iklim değişikliğinin etkilerine karşı mücadele ediyor.

lean against : yaslanmak
He leaned against the wall while waiting for the bus.
Otobüsü beklerken duvara yaslandı.

protect against : -e karşı korumak
Vaccines are designed to protect against infectious diseases.
Aşılar, bulaşıcı hastalıklara karşı koruma sağlamak için tasarlanmıştır.

be against : karşı olmak
She is strongly against the new tax policies.
Yeni vergi politikalarına kesinlikle karşı.

guard against : önlem almak, -e karşı korumak
We need to guard against potential risks during the experiment.
Deney sırasında olası risklere karşı önlem almamız gerekiyor.

warn against : -e karşı uyarmak
Experts have warned against the dangers of excessive screen time.
Uzmanlar, aşırı ekran süresinin tehlikelerine karşı uyardı.

count against : aleyhine olmak
His lack of experience might count against him during the interview.
Deneyim eksikliği, mülakat sırasında aleyhine olabilir.

rebel against : isyan etmek
The citizens rebelled against the corrupt government.
Vatandaşlar, yozlaşmış hükümete isyan etti.

insure against : -e karşı sigortalamak
• It’s essential to insure against natural disasters.
• Doğal afetlere karşı sigorta yaptırmak önemlidir.

test against : -e karşı test etmek
• The new software was thoroughly tested against security vulnerabilities.
• Yeni yazılım, güvenlik açıklarına karşı kapsamlı bir şekilde test edildi.

push against : itmek, zorlamak
• He pushed against the door, but it wouldn’t budge.
• Kapıyı itti, ancak hareket ettiremedi.

weigh against : değerlendirmek, karşılaştırmak
• The benefits of the plan should be weighed against its potential drawbacks.
• Planın avantajları, olası dezavantajlarına karşı değerlendirilmelidir.

rule against : aleyhinde karar vermek
• The court ruled against the defendant in the trial.
• Mahkeme, davada sanık aleyhinde karar verdi.

rise against : başkaldırmak
• The workers rose against unfair labor practices.
• İşçiler, adaletsiz iş uygulamalarına başkaldırdı.

measure against : kıyaslamak
• The success of the initiative will be measured against its initial goals.
• Girişimin başarısı, ilk hedefleriyle kıyaslanacaktır.

act against : aleyhine hareket etmek
• Any action that acts against public interest will be challenged.
• Kamu yararına aleyhinde hareket eden herhangi bir eyleme itiraz edilecektir.

work against : engellemek, aleyhine çalışmak
• His lack of punctuality might work against him in this job.
• Dakik olmaması, bu işte aleyhine çalışabilir.

Hakkı Hoca

28 Jan, 09:01


🚨 2025-YDS/1 BAŞVURULARI İÇİN YARIN SON GÜN‼️🚨

Hakkı Hoca

28 Jan, 07:06


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🚀ECE HOCA İLE “ GERUND/INFINITIVE/REDUCTION SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 28 OCAK 2025 - SALI GÜNÜ

17.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

28 Jan, 06:16


The Secret Intelligence Service (MI6) is the United Kingdom’s foreign intelligence agency, responsible for gathering information and conducting covert operations abroad to protect national security. Established in 1909, MI6 played pivotal roles during World Wars I and II and the Cold War, becoming synonymous with espionage and counterintelligence.

Operating from its headquarters in London, MI6 collaborates with allies to combat threats like terrorism, cyberattacks, and international crime. The agency is often depicted in popular culture, most famously as the employer of the fictional spy James Bond.

While much of its work remains classified, MI6 is regarded as a cornerstone of Britain’s defense and intelligence network, combining secrecy with strategy to address global challenges.
——————————————————
Gizli İstihbarat Servisi (MI6), Birleşik Krallık'ın ulusal güvenliği korumak için bilgi toplamak ve yurt dışında gizli operasyonlar yürütmekten sorumlu dış istihbarat teşkilatıdır. 1909'da kurulan MI6, I. ve II. Dünya Savaşları ve Soğuk Savaş sırasında önemli roller oynamış ve casusluk ve karşı istihbaratla eşanlamlı hale gelmiştir.

Merkezi Londra'da bulunan MI6, terörizm, siber saldırılar ve uluslararası suç gibi tehditlerle mücadele etmek için müttefikleriyle işbirliği yapmaktadır. Teşkilat, popüler kültürde sıklıkla tasvir edilir, en ünlüsü kurgusal casus James Bond'un işvereni olarak bilinir.

Çalışmalarının çoğu gizli kalsa da MI6, küresel zorlukları ele almak için gizliliği stratejiyle birleştiren İngiltere'nin savunma ve istihbarat ağının temel taşı olarak kabul edilir.

Hakkı Hoca

27 Jan, 16:16


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. strike a balance between
It’s essential to strike a balance between work and personal life.
(= bir denge kurmak)

2. pose / present a threat to
Climate change poses a significant threat to biodiversity.
(= tehdit oluşturmak)

3. make a commitment
He made a long-term commitment to support the charity.
(= bir taahhütte bulunmak)

4. carry out research on
The team is carrying out research on renewable energy solutions.
(= araştırma yapmak)

5. run a business
She has been running a successful online business for five years.
(= bir işletme yönetmek)

6. take measure(s) (against)
The government is taking measures to reduce air pollution.
(= önlem almak)

7. reach a target
The sales team worked hard to reach their quarterly target.
(= bir hedefe ulaşmak)

Hakkı Hoca

26 Jan, 18:38


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ (THIS TIME, NO TURKISH, THOUGH) 📥

Pantheism, derived from the Greek words pan (all) and theos (god), is the philosophical and spiritual belief that the universe and God are identical, or that God is immanent in all things. Rather than perceiving God as a distinct, transcendent entity separate from the cosmos, pantheism regards the divine as synonymous with the totality of existence—nature, the universe, and everything within it. This perspective diverges significantly from monotheistic religions, which envision God as a personal and separate creator.

Pantheism has ancient roots, appearing in various forms in diverse cultures and philosophical traditions. Early examples can be found in the writings of Heraclitus and the Stoics in ancient Greece, as well as in Eastern philosophies like Hinduism and Taoism, which often emphasize the interconnectedness of all things. However, the modern formulation of pantheism is often attributed to the 17th-century Dutch philosopher Baruch Spinoza, who famously equated God with nature (Deus sive Natura). Spinoza’s ideas, outlined in his work Ethics, portray God as the infinite substance that manifests in all aspects of reality, rejecting the concept of a personal deity.

Pantheism also resonates with Romantic poets and thinkers like Wordsworth and Emerson, who celebrated the divine in the natural world. It continues to influence contemporary spiritual movements that prioritize ecological awareness, emphasizing humanity’s unity with the environment.

Critics of pantheism often argue that it blurs the distinction between creator and creation, reducing the divine to mere material existence. Others suggest it lacks the moral guidance provided by traditional theistic frameworks. Nonetheless, pantheism offers a profound perspective on existence, promoting awe, reverence, and interconnectedness, making it a significant viewpoint in the study of metaphysics and spirituality.

Hakkı Hoca

26 Jan, 17:41


📝 AKŞAM OKUMASI ÖNCESİ ÖSYM’NİN SEVDİĞİ COLLOCATION SERİMİZE DEVAM 📝

1. meet expectations
The new product failed to meet the expectations of its users.
(= beklentileri karşılamak)

2. draw attention to
The report drew attention to the rising levels of pollution in the city.
(= dikkat çekmek)

3. bear responsibility for
The company bears responsibility for the safety of its employees.
(= sorumluluk taşımak)

4. reach a conclusion about
After careful analysis, the scientists reached a conclusion about the experiment.
(= bir sonuca varmak)

5. issue a warning about
The government issued a warning about potential flooding in the area.
(= uyarı yapmak)

6. make a suggestion
He made a suggestion to improve the efficiency of the process.
(= öneride bulunmak)

7. face a dilemma about
She faced a dilemma about whether to stay in her current job or accept the new offer.
(= ikilemle karşılaşmak)

Hakkı Hoca

26 Jan, 16:31


🤭 MADEM “🔥” DEDİNİZ, BİR TANE DAHA YOLLAYALIM 🫣

faydalanmak / kullanmak / yararlanmak

✔️ utilize
✔️ harness
✔️ make use of
✔️ take advantage of
✔️ capitalize on
✔️ benefit from
✔️ reap the benefit(s) of
✔️ rejoice in
✔️ cash in on
✔️ stand to benefit
✔️ exploit*

* Kötü anlamdadır, “sömürmek” gibi düşünebiliriz

Hakkı Hoca

26 Jan, 16:05


MİNİK BİR SYNONYM SAATİ

önemli / büyük ölçüde, baya

✔️ considerably
✔️ dramatically
✔️ substantially
✔️ exponentially
✔️ drastically
✔️ markedly
✔️ significantly
✔️ enormously

Hakkı Hoca

26 Jan, 15:02


⭐️**”BY” EDATI HANGİ ŞEKİLLERDE KARŞIMIZA ÇIKAR?**⭐️

1. Eylemi Yapan
Anlamı: İşlemin kim veya ne tarafından yapıldığını ifade eder. Genellikle pasif cümlelerde kullanılır.

• The book was written by a famous author.
(Kitap, ünlü bir yazar tarafından yazıldı.)
• The decision was made by the committee.
(Karar, komite tarafından alındı.)

2. Araç veya Yöntem
Anlamı: Bir şeyin hangi yöntem, araç veya aracılıkla yapıldığını ifade eder.

• He traveled by car to the meeting.
(Toplantıya arabayla seyahat etti.)
• The message was sent by email.
(Mesaj e-posta yoluyla gönderildi.)

3. Zaman Referansı
Anlamı: Belirli bir zamana kadar veya o zamana gelindiğinde anlamında kullanılır.

• You need to finish the report by tomorrow.
(Raporu yarına kadar bitirmen gerekiyor.)
• She had left the office by 6 PM.
(Saat 6'ya kadar ofisten ayrılmıştı.)

4. Yakınlık veya Yer
Anlamı: Bir şeyin yakınında veya yanında olduğunu belirtir.

• There is a beautiful house by the lake.
(Göl kenarında güzel bir ev var.)
• She sat by the window and read a book.
(Pencerenin yanında oturdu ve kitap okudu.)

5. Miktar veya Ölçü
Anlamı: Bir artış, azalma ya da ölçümü ifade eder.

• The population has increased by 10% over the last decade.
(Nüfus son on yılda %10 artış gösterdi.)
• They missed the train by just five minutes.
(Treni sadece beş dakikayla kaçırdılar.)

6. Yazar veya Yaratıcı Belirtme
Anlamı: Bir eserin, çalışmanın ya da yaratımın sahibini ifade eder.

• This painting was created by Van Gogh.
(Bu tablo Van Gogh tarafından yapılmıştır.)
• The novel was written by a celebrated writer.
(Roman, tanınmış bir yazar tarafından yazılmıştır.)

7. Sebep veya Neden
Anlamı: Bir olayın nedenini veya sebebini ifade eder.

• He succeeded by working hard every day.
(Her gün çok çalışarak başarıya ulaştı.)
• The project was delayed by unforeseen circumstances.
(Proje, öngörülemeyen durumlar nedeniyle gecikti.)

8.Deyimsel Kullanımlar
Anlamı: Belirli ifadelerde kullanılan ve sabit anlamı olan yapılardır.

• By chance: I met him by chance at the airport.
(Onunla havaalanında tesadüfen karşılaştım.)
• By heart: She knows the poem by heart.
(Şiiri ezbere biliyor.)

Hakkı Hoca

26 Jan, 12:31


Did you know that Lake Van in Turkey is the largest soda lake in the world

Its highly alkaline water makes it uninhabitable for most aquatic life, but it is home to a unique species of pearl mullet.

Hakkı Hoca

26 Jan, 11:04


📣 BUNLARI BİRBİRLERİYLE KARIŞTIRMIYORUZ, DEĞİL Mİ? 📣

1. Alternate - Alternative

Alternate: Sıra ile yapmak; dönüşümlü.
We decided to alternate between working from home and the office.

Alternative: Alternatif, başka seçenek.
If the bus is late, we need an alternative way to get there.

2. Personal - Personnel

Personal: Kişisel, özel.
Please keep this information personal and do not share it with others.

Personnel: Personel, çalışanlar.
The company hired new personnel to handle customer service.

3. Stationary - Stationery

Stationary: Sabit, hareketsiz.
The car remained stationary in the traffic jam.

Stationery: Kırtasiye malzemesi.
She bought some pens and notebooks from the stationery store.

4. Defuse - Diffuse

Defuse: Etkisiz hale getirmek, yatıştırmak (genellikle gerginlik veya tehlikeyi).
The police were able to defuse the tense situation.

Diffuse: Yayılmak, dağılmak; dağınık.
The perfume diffused throughout the room.

5. Induce - Deduce

Induce: Sebep olmak, teşvik etmek.
The medication may induce drowsiness as a side effect.

Deduce: Sonuç çıkarmak, çıkarım yapmak.
From the evidence, the detective deduced that the suspect was lying.

6. Evoke - Invoke

Evoke: Çağrıştırmak, hissettirmek.
The painting evokes a sense of nostalgia.

Invoke: Çağırmak; bir şeyi desteklemek için kullanmak.
He invoked his right to remain silent during the interrogation.

7. Imply - Infer

Imply: İma etmek, dolaylı olarak söylemek.
Her tone implied that she was unhappy with the decision.

Infer: Anlam çıkarmak, sonuç çıkarmak.
From his response, I inferred that he didn’t understand the question.

8. Prescribe - Proscribe

Prescribe: Reçete yazmak, tavsiye etmek.
The doctor prescribed antibiotics for her condition.

Proscribe: Yasaklamak.
Certain dangerous substances are proscribed by law.

9. Principal - Principle

Principal: En önemli; okul müdürü.
The principal reason for his success is hard work.
The school principal welcomed the new students.

Principle: İlke, prensip.
The company operates on the principle of fairness and transparency.

10. Breach - Broach

Breach: İhlal etmek; yıkmak, bozmak.
There was a breach of the contract by the supplier.

Broach: Bir konuyu açmak.
She broached the subject of salary during the meeting.

Hakkı Hoca

26 Jan, 09:43


1. Safety should always take precedence over convenience.
(Güvenlik, her zaman kolaylıktan daha öncelikli olmalıdır.)

2. In diplomatic events, seniority determines the order of precedence.
(Diplomatik etkinliklerde kıdem, öncelik sırasını belirler.)

3. The court ruling established legal precedence for future cases.
(Mahkeme kararı, gelecekteki davalar için hukuki bir öncelik oluşturdu.)

4. Environmental concerns must take precedence in urban planning.
(Çevresel kaygılar, kentsel planlamada öncelik taşımalıdır.)

5. Moral precedence is often debated in ethical dilemmas.
(Ahlaki öncelik, etik ikilemlerde sıkça tartışılır.)

6. The principle of precedence ensures that urgent matters are addressed first.
(Öncelik ilkesi, acil konuların önce ele alınmasını sağlar.)

7. National interests often take precedence over international agreements.
(Ulusal çıkarlar, genellikle uluslararası anlaşmalardan önce gelir.)

8. The tradition of giving precedence to elders is deeply rooted in many cultures.
(Yaşlılara öncelik verme geleneği, birçok kültürde derin bir şekilde kökleşmiştir.)

9. The emergency situation took precedence over all other activities.
(Acil durum, diğer tüm faaliyetlerden daha öncelikli hale geldi.)

10. During the meeting, economic issues were given precedence over political ones.
(Toplantıda, ekonomik konulara siyasi konuların önünde öncelik verildi.)

11. Historical precedence plays a significant role in shaping national identity.
(Tarihsel öncelik, ulusal kimliğin şekillenmesinde önemli bir rol oynar.)

12. The minister emphasized the precedence of public welfare over private interests.
(Bakan, kamu refahının özel çıkarlardan daha öncelikli olduğunu vurguladı.)

13. In many organizations, productivity often takes precedence over employee well-being.
(Birçok organizasyonda, üretkenlik genellikle çalışanların refahından daha öncelikli olur.)

14. The company’s decision to prioritize sustainability sets a clear precedence for the industry.
(Şirketin sürdürülebilirliği önceliklendirme kararı, sektör için net bir öncelik oluşturuyor.)

15. The debate centered around which issue should have greater precedence in the agenda.
(Tartışma, hangi konunun gündemde daha fazla önceliğe sahip olması gerektiği etrafında döndü.)

Hakkı Hoca

26 Jan, 09:42


📝 “PRECEDENCE” KELİMESİNE BİRAZ “ÖNCELİK” VERELİM, DEĞİL Mİ? 📝

Common Uses of “Precedence”

1. take precedence: öncelik taşımak
2. give precedence: öncelik vermek
3. have precedence over: … üzerinde önceliğe sahip olmak
4. establish precedence: öncelik oluşturmak
5. set a precedence: bir öncelik belirlemek
6. precedence over personal interests: kişisel çıkarlardan öncelikli olmak
7. high precedence: yüksek öncelik
8. low precedence: düşük öncelik
9. legal precedence: hukuki öncelik
10. moral precedence: ahlaki öncelik
11. historical precedence: tarihsel öncelik
12. policy precedence: politika önceliği
13. administrative precedence: idari öncelik
14. diplomatic precedence: diplomatik öncelik
15. urgent precedence: acil öncelik

Verbs with “Precedence”

take precedence over: … üzerinde öncelik taşımak
give precedence to: …ye öncelik vermek
establish precedence: öncelik oluşturmak
set a precedence: bir öncelik belirlemek
determine precedence: önceliği belirlemek
challenge precedence: önceliği sorgulamak
override precedence: önceliği geçersiz kılmak
recognize precedence: önceliği tanımak

Adjectives with “Precedence”

greater precedence: daha büyük öncelik
equal precedence: eşit öncelik
higher precedence: daha yüksek öncelik
lower precedence: daha düşük öncelik
clear precedence: net bir öncelik
unquestioned precedence: tartışmasız öncelik
historical precedence: tarihsel öncelik
traditional precedence: geleneksel öncelik

Phrases with “Precedence”

give precedence to safety: güvenliğe öncelik vermek
take precedence over convenience: kolaylıktan daha önemli olmak
legal precedence in court rulings: mahkeme kararlarında hukuki öncelik
the principle of precedence: öncelik ilkesi
moral precedence in decision-making: karar verme sürecinde ahlaki öncelik
historical precedence in cultural traditions: kültürel geleneklerde tarihsel öncelik
establishing precedence in negotiations: müzakerelerde öncelik oluşturmak
precedence of national interests: ulusal çıkarların önceliği
diplomatic precedence in international relations: uluslararası ilişkilerde diplomatik öncelik

Hakkı Hoca

26 Jan, 08:48


📝 EXTREME KELİMELERDE BUGÜN 📝

1. Alleviate
To make a problem or suffering less severe.
(= hafifletmek, dindirmek)

The new policies aim to alleviate poverty in the region.

2. Conundrum
A confusing and difficult problem or question.
(= çıkmaz, zor durum)

The committee faced a conundrum when trying to allocate limited resources.

3. Delineate
To describe or outline something precisely.
(= tasvir etmek, betimlemek)

The report clearly delineates the steps needed to address the issue.

4. Exemplify
To illustrate or clarify something by providing an example.
(= örneklemek, temsil etmek)

Her behavior exemplifies the qualities of a true leader.

5. Imminent
About to happen; impending.
(= eli kulağında, yakın)

The meteorologists warned that a severe storm was imminent.

6. Mitigate
To make something less harmful, serious, or severe.
(= azaltmak, hafifletmek)

Efforts were made to mitigate the environmental impact of the construction project.

7. Perpetuate
To cause something to continue, often undesirably.
(= sürdürmek, devam ettirmek)

The media’s coverage of stereotypes often perpetuates harmful misconceptions.

Hakkı Hoca

26 Jan, 05:52


X-rays are a form of electromagnetic radiation discovered by Wilhelm Röntgen in 1895, revolutionizing medicine and science. They have the ability to penetrate soft tissues while being absorbed by denser materials like bones, making them invaluable for medical imaging.

X-rays are widely used to diagnose fractures, infections, and diseases like pneumonia or cancer. Beyond medicine, they play a critical role in fields such as astronomy, security scanning, and materials science.

Despite their immense utility, precautions are taken to limit exposure, as high doses can pose health risks. Today, X-rays remain a cornerstone of modern technology, offering a unique glimpse into the unseen.
—————————————————-
X-ışınları, Wilhelm Röntgen tarafından 1895'te keşfedilen ve tıp ve bilimde devrim yaratan bir elektromanyetik radyasyon biçimidir. Kemikler gibi daha yoğun malzemeler tarafından emilirken yumuşak dokulara nüfuz etme yeteneğine sahiptirler ve bu da onları tıbbi görüntüleme için paha biçilmez hale getirir.

X-ışınları, kırıkları, enfeksiyonları ve zatürre veya kanser gibi hastalıkları teşhis etmek için yaygın olarak kullanılır. Tıp alanının ötesinde, astronomi, güvenlik taraması ve malzeme bilimi gibi alanlarda kritik bir rol oynarlar.

Muazzam faydalarına rağmen, yüksek dozlar sağlık riskleri oluşturabileceğinden, maruziyeti sınırlamak için önlemler alınır. Günümüzde, X-ışınları görünmeyene benzersiz bir bakış sunan modern teknolojinin temel taşı olmaya devam etmektedir.

Hakkı Hoca

25 Jan, 17:05


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZDE ÖĞRENİRİZ 📝

1. gain momentum
The campaign gained momentum after the endorsement from a major influencer.
(= ivme kazanmak)

2. set a precedent for
This court decision will set a precedent for future cases.
(= emsal oluşturmak)

3. voice an opinion
Employees were encouraged to voice their opinions during the meeting.
(= fikir beyan etmek)

4. reach an agreement
After hours of negotiation, the parties finally reached an agreement.
(= bir anlaşmaya varmak)

5. pay attention to
It’s important to pay attention to the details in the instructions.
(= dikkat etmek)

6. hold a grudge against
Despite the apology, he still holds a grudge against his former colleague.
(= kin tutmak)

7. file a complaint about
The customer filed a complaint about the poor service they received.
(= şikayette bulunmak)

Hakkı Hoca

25 Jan, 15:58


END

✔️ come to a dead end : çıkmaza girmek
✔️ come to an end : sona ermek
✔️ end in smoke : sonuçsuz kalmak
✔️ put an end (to) : sona erdirmek
✔️ to this end : bu amaçla
✔️ end to end : uç(tan) uca
✔️ an end in itself : kendi içinde bir amaç; ne uzayıp ne kısalacak bir şey
✔️ in the end : sonunda, nihayetinde
✔️ far end : dip, en uzaktaki uç
✔️ living end : en iyi, muhteşem; dört dörtlük (kişi)

Hakkı Hoca

25 Jan, 14:47


📝 SYNONYM ZAMANI 📝

engel

✔️ barrier
✔️ obstacle
✔️ hindrance
✔️ impediment
✔️ hurdle
✔️ drawback
✔️ millstone
✔️ hitch

Hakkı Hoca

25 Jan, 13:24


🤯 “NEDİR BU ‘AS’ YA?” DEMEYELİM, EN SIK KULLANIMLARINI BİLELİM 📣

1. -dığı için (Sebep belirtir)

“As” bu anlamda, bir olayın ya da durumun sebebini açıklamak için kullanılır. Türkçeye genellikle “çünkü,” “-dığı için” veya “-den dolayı” şeklinde çevrilir.

Yapısı:
As + cümle (sebep)

Örnekler:
As it was raining, we stayed indoors.
(Yağmur yağdığı için içeride kaldık.)
As she was tired, she went to bed early.
(Yorgun olduğu için erkenden yattı.)

Not: Bu kullanım, “since” veya “because” ile benzerlik taşır; ancak “as,” genellikle cümle başında kullanıldığında daha yaygındır.

2. -yorken (Eş zamanlılık ifade eder)

“As” bu anlamda, iki olayın aynı anda gerçekleştiğini belirtmek için kullanılır.

Yapısı:
As + cümle (eylem)

Örnekler:
As I was walking to the park, I saw an old friend.
(Parkta yürürken eski bir arkadaşımı gördüm.)
The phone rang as she was leaving the house.
(Evden çıkarken telefon çaldı.)

Not: Bu anlamda “while” da kullanılabilir; ancak “as” genellikle daha kısa süreli olaylar için tercih edilir.

3. -dığında (Zaman belirtir)

“As,” bir olayın başka bir olayla aynı anda gerçekleştiği zaman dilimini belirtmek için kullanılır.

Yapısı:
As + cümle (eylem)

Örnekler:
As the meeting ended, everyone started clapping.
(Toplantı bittiğinde herkes alkışlamaya başladı.)
He stood up as the teacher entered the room.
(Öğretmen odaya girdiğinde ayağa kalktı.)

Not: Bu anlamda “when” ile benzerlik taşır, ancak “as” daha anlık durumlar için tercih edilir.

4. -dıkça (Paralellik ifade eder)

“As,” bir durumun başka bir durumla eş zamanlı ya da paralel olarak değiştiğini ifade etmek için kullanılır.

Yapısı:
As + cümle (değişim)

Örnekler:
As the days passed, he started to feel better.
(Günler geçtikçe kendini daha iyi hissetmeye başladı.)
As the temperature rises, the ice begins to melt.
(Sıcaklık arttıkça buz erimeye başlar.)

Not: Bu kullanımda “as” bir tür sebep-sonuç ilişkisi de ima edebilir.

5. “Just as” (tıpkı … gibi)

“As,” benzerlik ya da karşılaştırma yapmak için “just as” ile birlikte kullanılır. Bu kullanım, iki durumun ya da olayın aynı şekilde gerçekleştiğini ifade eder.

Yapısı:
Just as + cümle

Örnekler:
Just as I thought, the plan didn’t work.
(Tam düşündüğüm gibi, plan işe yaramadı.)
Just as a bird needs wings to fly, we need knowledge to succeed.
(Tıpkı kuşların uçmak için kanatlara ihtiyaç duyması gibi, başarılı olmak için bilgiye ihtiyacımız var.)

Not: “Just as” genellikle karşılaştırma ve benzerlik vurgusu yapar.

6. … kadar (Edat olarak kullanılır)

“As,” bir sıfat veya zarfla birlikte, miktar ya da derece karşılaştırması yapmak için kullanılır.

Yapısı:
As + sıfat/zarf + as

Örnekler:
She is as talented as her brother.
(Kardeşi kadar yetenekli.)
He can run as fast as a cheetah.
(Bir çita kadar hızlı koşabilir.)

Not: Bu kullanım, bir şeyin diğer bir şeyle eşit olduğunu ya da olmadığını belirtmek için olumsuz cümlelerde de sıkça kullanılır:
She isn’t as tall as her sister.
(Kız kardeşi kadar uzun değil.)

Hakkı Hoca

25 Jan, 12:02


📝 DURMAK YOK, YOLA DEVAM 📝

Hakkı Hoca

25 Jan, 10:24


🎯HAKKI HOCA İLE 2025 ŞUBAT DEV ONLINE YÖKDİL KAMPI (SOSYAL - FEN - SAĞLIK) ERKEN KAYIT FIRSATINDA SON GÜN‼️‼️

👍25 OCAK’A KADAR 6999₺ YERİNE 2499₺ 🥳

💳 KREDİ KARTINA PEŞİN FİYATINA 6 TAKSİT İMKANI

PUANINIZI +15/ +30 ARTTIRMA ŞANSI

10-11-12-13-14 Şubat 19.30-22.40

Kaydolduğunuz andan itibaren 20 Saatlik eski yökdil kampı videoları + 18 adet online deneme ve çözüm videoları sisteminize tanımlanmaktadır.

İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-online-yokdil-kampi-fen-sosyal-saglik

WhatsApp bilgi hatları
0530 699 01 43
0533 567 01 43

Hakkı Hoca

25 Jan, 09:55


📝 ÖSYM FİİL + İSİM SEVER 📝

1. augment efficiency : verimliliği artırmak
2. erode trust : güveni aşındırmak
3. implement measures : önlemleri uygulamak
4. advocate a cause : bir davayı savunmak
5. rectify mistakes : hataları düzeltmek
6. impede progress : ilerlemeyi engellemek
7. forge consensus : uzlaşma sağlamak

Hakkı Hoca

25 Jan, 07:44


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. acquiesce : razı olmak
comply : uymak
resist : direnmek

2. ameliorate : iyileştirmek
improve : geliştirmek
worsen : kötüleştirmek

3. belittle : küçümsemek
demean : aşağılamak
praise : övmek

4. circumvent : atlatmak
bypass : geçmek
confront : yüzleşmek

5. dissipate : dağıtmak
scatter : yaymak
accumulate : biriktirmek

6. exemplify : örneklemek
illustrate : açıklamak
obscure : gizlemek

7. hamper : engellemek
impede : durdurmak
advance : ilerletmek

8. instigate : kışkırtmak
provoke : teşvik etmek
calm : sakinleştirmek

9. mitigate : hafifletmek
soften : azaltmak
exacerbate : şiddetlendirmek

10. refute : çürütmek
disprove : yanlış olduğunu göstermek
confirm : doğrulamak

Hakkı Hoca

25 Jan, 06:09


📝 A SHORT TEXT, FIVE NOTES TO TAKE 📝

Black holes, regions of spacetime with gravitational fields so intense that nothing, not even light, can escape, form from the collapse of massive stars. Their event horizons mark the point of no return, while their singularities challenge current physics. They are pivotal to understanding spacetime, quantum mechanics, and galaxy evolution.

intense: extreme, powerful, strong, vigorous, acute.
(= yoğun, şiddetli, güçlü)

collapse: downfall, breakdown, failure, crash, disintegration.
(= çöküş, yıkılma, başarısızlık)

massive: enormous, immense, gigantic, colossal, huge.
(= çok büyük, devasa, muazzam)

challenge: question, confront, dispute, oppose, defy.
(= meydan okumak, karşı çıkmak, sorgulamak)

pivotal: crucial, essential, critical, central, key.
(= çok önemli, merkezi, hayati)

Hakkı Hoca

24 Jan, 18:42


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Determinism is a philosophical doctrine asserting that all events, including human actions, are the inevitable result of preceding causes. Rooted in the laws of physics and classical mechanics, determinism suggests that the universe operates like a vast machine, governed by immutable laws where every state is causally linked to the previous one. This concept raises profound questions about the nature of free will, morality, and human responsibility.

In its strictest form, known as hard determinism, the theory posits that free will is an illusion. Every decision we make, every thought we have, is determined by prior conditions, be it genetic predisposition, environmental influences, or the fundamental laws of nature. For example, a determinist would argue that a person’s choice to act generously or selfishly is not a matter of free agency but the outcome of countless causal factors stretching back to their upbringing, neural processes, and beyond.

A contrasting perspective is compatibilism, which seeks to reconcile determinism with free will. Proponents of this view argue that free will can exist even in a deterministic framework, provided individuals can act according to their own desires and intentions, even if those desires are causally determined. On the other hand, indeterminism challenges determinism by introducing the role of chance or randomness, particularly at the quantum level, though this has not resolved the debate on human agency.

Determinism has far-reaching implications, not just for metaphysics but also for ethics, law, and psychology. If actions are determined, can individuals be held accountable for their choices? This question remains a cornerstone of philosophical inquiry, making determinism a deeply contested and intellectually rich concept that continues to shape our understanding of existence.
———————————————————
Determinizm, tüm olayların ve insan eylemlerinin önceki nedenlerin kaçınılmaz sonuçları olduğunu savunan bir felsefi doktrindir. Fizik yasaları ve klasik mekanik temeline dayanan bu görüş, evrenin, değişmez yasalarla işleyen dev bir makine gibi, her durumun bir öncekiyle nedensel olarak bağlantılı olduğu bir sistem olduğunu öne sürer. Bu anlayış, özgür irade, ahlak ve bireysel sorumluluk kavramları hakkında derin sorular ortaya çıkarır.

Determinist Yaklaşım ve Özgür İrade Tartışması

En katı şekliyle katı determinizm, özgür iradenin bir yanılsama olduğunu savunur. Bu görüşe göre, verdiğimiz her karar ve düşündüğümüz her şey, genetik eğilimlerimizden çevresel etkilere veya doğanın temel yasalarına kadar uzanan nedenlerin sonucudur. Örneğin, bir determinist, bir kişinin cömert veya bencil davranma tercihinin, özgür bir seçimden çok, çocukluktaki deneyimler, sinirsel süreçler ve diğer sayısız nedenin sonucu olduğunu ileri sürer.

Buna karşıt bir bakış açısı olan uyumculuk, determinizmi özgür irade ile uzlaştırmaya çalışır. Uyumculuğa göre, bireyler kendi arzularına ve niyetlerine göre hareket edebildikleri sürece, bu arzular nedensel olarak belirlenmiş olsa bile, özgür irade var olabilir. Öte yandan, indeterminizm (belirsizlikçilik), özellikle kuantum düzeyinde rastlantı veya belirsizlik rolünü vurgulayarak determinizme meydan okur; ancak bu, insan öznelliği konusundaki tartışmayı çözmemiştir.

Etik, Hukuk ve Psikolojiye Etkileri

Determinizm, yalnızca metafizik alanında değil, aynı zamanda etik, hukuk ve psikoloji üzerinde de derin etkiler bırakır. Eğer eylemler belirlenmişse, bireyler seçimlerinden dolayı sorumlu tutulabilir mi? Bu soru, felsefi sorgulamanın temel taşlarından biri olarak kalmaya devam etmektedir. Determinizm, varoluşu anlama çabamızda hem büyük bir meydan okuma hem de zengin bir entelektüel alan sunar.

Hakkı Hoca

24 Jan, 18:06


Did you know that some lizards can detach their tails to escape predators

This defense mechanism, called autotomy, allows them to survive while the detached tail continues to wiggle and distract the predator.

Hakkı Hoca

24 Jan, 17:12


📝 GÜNLÜK OKUMA ÖNCESİ BİRAZ “AĞIR” ISINMA TURU O HALDE 📝

undermine
in conjunction with
irrespective of
give rise to
insofar as
be contingent on
as opposed to
on the grounds that
fall into disarray
in due course


The new regulations, implemented in conjunction with international agreements, may undermine local industries, irrespective of their stated benefits. Insofar as economic recovery is contingent on market stability, such measures are likely to give rise to further challenges. As opposed to fostering collaboration, these policies could cause systems to fall into disarray, justified on the grounds that immediate intervention is necessary. In due course, their long-term impact will ultimately determine their success or failure.

Hakkı Hoca

24 Jan, 15:39


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. pose / present a/an challenge / risk / threat to
The new regulations pose a challenge for small businesses.
(= bir zorluk teşkil etmek)

2. express concern about
Residents expressed concern about the proposed construction project.
(= endişelerini dile getirmek)

3. pursue a career in
She decided to pursue a career in international relations.
(= bir kariyerin peşinden gitmek)

4. hold a discussion on
The team held a discussion on how to improve customer service.
(= bir tartışma yapmak)

5. address a concern
The manager addressed employees’ concerns during the meeting.
(= bir endişeyi ele almak)

6. achieve recognition for
He achieved international recognition for his groundbreaking research.
(= takdir kazanmak)

7. make an effort
The students made an effort to complete the project on time.
(= çaba göstermek)

Hakkı Hoca

22 Jan, 09:25


✔️ “INTRICATE” DA GELİR SINAVLARDA, DEĞİL Mİ? ✔️

1. intricate design (karmaşık tasarım / detaylı tasarım)
The cathedral is famous for its intricate design, showcasing fine craftsmanship.
• Katedral, ince işçiliği sergileyen karmaşık tasarımıyla ünlüdür.

2. intricate web (karmaşık ağ / dolambaçlı sistem)
The story is woven into an intricate web of lies and secrets.
• Hikâye, yalanlar ve sırlarla dolu karmaşık bir ağın içine örülmüştür.

3. intricate pattern (karmaşık desen / detaylı motif)
The artist created an intricate pattern of flowers on the ceramic vase.
• Sanatçı, seramik vazo üzerinde karmaşık bir çiçek deseni oluşturdu.

4. intricate network (karmaşık ağ / çok yönlü sistem)
The city’s transportation relies on an intricate network of subway lines and buses.
• Şehrin ulaşımı, karmaşık bir metro ve otobüs ağına dayanır.

5. intricate mechanism (karmaşık mekanizma / detaylı yapı)
The watch contains an intricate mechanism that ensures precise timekeeping.
• Saat, hassas zaman ölçümü sağlayan karmaşık bir mekanizmaya sahiptir.

6. intricate relationship (karmaşık ilişki / çok boyutlu bağ)
The novel explores the intricate relationships between family members over generations.
• Roman, aile üyeleri arasındaki nesiller boyunca süregelen karmaşık ilişkileri inceliyor.

7. intricate process (karmaşık süreç / detaylı işlem)
The development of the vaccine involved an intricate process of research and testing.
• Aşının geliştirilmesi, araştırma ve testlerden oluşan karmaşık bir süreci içeriyordu.

Hakkı Hoca

22 Jan, 08:15


🚨 2025-YDS/1 BAŞVURULARI BAŞLADI‼️🚨

Hakkı Hoca

22 Jan, 07:40


📝 “AT” İLE KULLANILAN BİRKAÇ COLLOCATION 📝

at its height : en parlak döneminde
The Roman Empire was at its height during the 2nd century AD.
Roma İmparatorluğu, MS 2. yüzyılda en parlak dönemindeydi.

at stake : tehlikede
The future of the company is at stake due to the financial crisis.
Şirketin geleceği, mali kriz nedeniyle tehlikede.

at odds : anlaşmazlık içinde
The two parties are at odds over the proposed changes.
İki taraf, önerilen değişiklikler konusunda anlaşmazlık içinde.

at first glance : ilk bakışta
The problem seemed simple at first glance, but it was quite complex.
Sorun, ilk bakışta basit görünüyordu, ancak oldukça karmaşıktı.

at the expense of : pahasına
He achieved success at the expense of his health.
Sağlığının pahasına başarıya ulaştı.

at a loss : ne yapacağını bilememek
She was completely at a loss for words after hearing the news.
Haberi duyduktan sonra tamamen ne yapacağını bilemez hale geldi.

at a premium : çok değerli, nadir
Housing is at a premium in densely populated cities.
Yoğun nüfuslu şehirlerde konut çok değerli.

at arm’s length : mesafeli, belirli bir uzaklıkta
He prefers to keep his colleagues at arm’s length.
Meslektaşlarıyla mesafeli durmayı tercih ediyor.

at the forefront : ön safta
This company has always been at the forefront of technological innovation.
Bu şirket, teknolojik yeniliklerin her zaman ön safında olmuştur.

at the mercy of : insafına kalmış
Small businesses are often at the mercy of economic fluctuations.
Küçük işletmeler genellikle ekonomik dalgalanmaların insafına kalır.

at the heart of : merkezinde
Education lies at the heart of economic development.
Eğitim, ekonomik kalkınmanın merkezinde yer alır.

at odds with : uyumsuz olmak, çelişmek
• Her actions are often at odds with her words.
• Davranışları genellikle sözleriyle çelişiyor.

at a standstill : durma noktasında
• Traffic was at a standstill due to the heavy snowfall.
• Yoğun kar yağışı nedeniyle trafik durma noktasındaydı.

at risk of : riski altında
• Many species are at risk of extinction due to climate change.
• Birçok tür, iklim değişikliği nedeniyle yok olma riski altında.

at short notice : kısa süre içinde
• They managed to organize the meeting at short notice.
• Toplantıyı kısa süre içinde düzenlemeyi başardılar.

at a crossroads : dönüm noktasında
• The company is at a crossroads, deciding its future direction.
• Şirket, gelecekteki yönünü belirlerken bir dönüm noktasında.

at loggerheads : kavgalı olmak
• The two neighbors have been at loggerheads for years.
• İki komşu yıllardır kavgalı.

at one’s disposal : birinin hizmetinde olmak
• A vast amount of resources are at their disposal to complete the project.
• Projeyi tamamlamak için geniş bir kaynak yelpazesi hizmetlerindedir.

at a disadvantage : dezavantajlı durumda olmak
• Smaller firms are often at a disadvantage in highly competitive markets.
• Küçük şirketler, oldukça rekabetçi pazarlarda genellikle dezavantajlı durumda olur.

at length : uzun uzadıya
• He explained his research findings at length during the conference.
• Araştırma bulgularını konferansta uzun uzadıya açıkladı.

Hakkı Hoca

22 Jan, 06:21


ÖZELLİKLE PARAGRAFLARDA ÇOK GEÇEN BU 5 İFADEYİ UFAK BİR İNCELEYELİM Mİ? 📣

known as: referred to as, called, recognized as, identified as, termed

Türkçe: olarak bilinen, diye adlandırılan.

characterized by: defined by, distinguished by, marked by, identified by, typified by

Türkçe: ile nitelenen, ile tanımlanan, ile belirginleşen.

following: after, subsequent to, succeeding, ensuing

Türkçe: ardından, sonrasında, takip eden.

caused by: triggered by, brought about by, resulting from, due to, arising from

Türkçe: tarafından neden olunan, -den kaynaklanan.

-induced: caused by, brought on by, triggered by, resulting from

Türkçe: kaynaklı, nedenli, tetiklenen

Hakkı Hoca

21 Jan, 18:36


🎯EMİNE HOCA İLE “ALES MATEMATİK SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀🚀

🗓 21 OCAK 2025- PAZARTESİ GÜNÜ

21.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/89260719758

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#ales2025 #alestürkçe #alesmatematik

Hakkı Hoca

21 Jan, 18:35


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Yamanaka Factors are a groundbreaking discovery in the field of regenerative medicine, credited to Japanese scientist Shinya Yamanaka, who won the Nobel Prize in Physiology or Medicine in 2012. These factors—Oct4, Sox2, Klf4, and c-Myc—are a set of four transcription factors that can reprogram adult somatic cells into induced pluripotent stem cells (iPSCs). This process essentially rewinds a mature, specialized cell, such as a skin or liver cell, to an embryonic-like state, allowing it to develop into any type of cell in the human body.

The implications of this discovery are profound. By creating iPSCs from a patient’s own cells, scientists can potentially generate tissues and organs that are genetically identical to the patient, significantly reducing the risk of immune rejection in transplants. Moreover, these cells can be used to model diseases in the lab, offering a platform for studying genetic disorders and testing new drugs.

Despite its potential, the use of the Yamanaka Factors is not without challenges. The introduction of these factors can sometimes lead to genetic instability or unintended mutations, raising concerns about the safety of using iPSCs in clinical applications. Additionally, one of the original factors, c-Myc, is associated with cancer development, necessitating careful modifications to the reprogramming process.

The discovery of the Yamanaka Factors has revolutionized stem cell research, offering a promising path toward personalized medicine, regenerative therapies, and a deeper understanding of cellular biology. It represents a significant step forward in humanity’s quest to harness the power of cells for healing and innovation.
———————————————————
Yamanaka Faktörleri, rejeneratif tıp alanında çığır açan bir keşif olarak, Japon bilim insanı Shinya Yamanaka tarafından tanımlanmış ve 2012’de Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü ile onurlandırılmıştır. Bu faktörler, Oct4, Sox2, Klf4 ve c-Myc olmak üzere dört transkripsiyon faktöründen oluşur ve yetişkin somatik hücreleri, indüklenmiş pluripotent kök hücreler (iPSC) haline dönüştürebilir. Bu süreç, olgunlaşmış bir hücreyi (örneğin deri veya karaciğer hücresi), embriyonik benzeri bir duruma geri döndürerek insan vücudundaki herhangi bir hücreye dönüşebilmesini sağlar.

Potansiyel Uygulamalar

Yamanaka Faktörleri’nin keşfi, tıp ve biyoloji alanında birçok devrimsel olasılık sunmuştur:
Kişiselleştirilmiş tıp: Hastanın kendi hücrelerinden iPSC’ler üretilerek, bağışıklık reddi riskini büyük ölçüde azaltan genetik olarak uyumlu doku ve organlar oluşturulabilir.
Hastalık modelleme: Bu hücreler, laboratuvar ortamında genetik hastalıkları incelemek ve yeni ilaçları test etmek için kullanılabilir.

Zorluklar ve Riskler

Ancak, bu teknolojinin kullanımı bazı zorlukları da beraberinde getirmektedir:
Genetik istikrarsızlık: Faktörlerin hücreye eklenmesi, genetik mutasyonlara ve beklenmedik sonuçlara yol açabilir.
Kanser riski: Özellikle c-Myc faktörü, kanser gelişimiyle ilişkilendirildiğinden, reprogramlama süreçlerinde dikkatli düzenlemeler gereklidir.

Bilim ve Tıpta Yeni Ufuklar

Yamanaka Faktörleri’nin keşfi, kök hücre araştırmalarını yeniden şekillendirerek kişiselleştirilmiş tedaviler, rejeneratif terapiler ve hücresel biyolojiyi daha derinlemesine anlama yolunda büyük bir adım olmuştur. Bu buluş, hücrelerin iyileştirme ve yenilik potansiyelini kullanma arayışında insanlığın önemli bir ilerlemesini temsil etmektedir.

Hakkı Hoca

21 Jan, 18:08


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯EMİNE HOCA İLE “ALES MATEMATİK SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 21 OCAK 2025- PAZARTESİ GÜNÜ

21.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampiales

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#ales2025 #alestürkçe #alesmatematik

Hakkı Hoca

21 Jan, 16:48


📝 ÖSYM’NİN COLLOCATION AŞKINI BİLEN BİLİR 📝

1. take a stance on sth.
The government took a clear stance on environmental protection.
(= bir duruş sergilemek)

2. draw criticism from sb.
The policy changes drew criticism from various stakeholders.
(= eleştiri almak)

3. fulfill a requirement
Applicants must fulfill all the requirements to be considered for the position.
(= bir gerekliliği yerine getirmek)

4. extend an invitation to sb.
They extended an invitation to all employees for the annual gala.
(= davet göndermek)

5. make a sacrifice
Parents often make sacrifices for the benefit of their children.
(= fedakârlık yapmak)

6. maintain a balance between
It’s challenging to maintain a balance between career and family.
(= bir dengeyi korumak)

7. reach a milestone
The company reached a significant milestone by opening its 100th store.
(= bir dönüm noktasına ulaşmak)

Hakkı Hoca

21 Jan, 15:52


Did you know that Ramses II, also known as Ramses the Great, signed one of the world’s first recorded peace treaties

The treaty was made with the Hittites after the famous Battle of Kadesh in 1259 BCE.

Hakkı Hoca

21 Jan, 13:50


📝 SEVİLEN SERİMİZE TAM GAZ DEVAM EDELİM 📝

Hakkı Hoca

21 Jan, 13:34


🚀GÖZDE HOCA İLE “ IRRELEVANT ÇIKMIŞ SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 21 OCAK 2025- SALI GÜNÜ

16.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/4dSHwAkFJwo?si=DAFy-vT3lOdZr66O

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

21 Jan, 13:24


Başımız sağ olsun 🙏🏻

Bolu Kartalkaya'da yaşanan yangında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

Hakkı Hoca

21 Jan, 12:20


BREAK KELİMESİNİ İNCELEYELİMMM 🎉

🦋 @ydsyokdilyksdilkocugenc

Notlar alınsınnn

https://www.instagram.com/p/DFFlwoWttIg/?igsh=MTV6amVyb2xwNjdlMA==

Hakkı Hoca

21 Jan, 12:16


🎯HAKKI HOCA İLE 2025 ŞUBAT DEV ONLINE YÖKDİL KAMPI (SOSYAL - FEN - SAĞLIK)

👍25 OCAK’A KADAR 6999₺ YERİNE 2499₺ 🥳

💳 KREDİ KARTINA PEŞİN FİYATINA 6 TAKSİT İMKANI

PUANINIZI +15/ +30 ARTTIRMA ŞANSI

10-11-12-13-14 Şubat 19.30-22.40

Kaydolduğunuz andan itibaren 20 Saatlik eski yökdil kampı videoları + 18 adet online deneme ve çözüm videoları sisteminize tanımlanmaktadır.

İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-online-yokdil-kampi-fen-sosyal-saglik

WhatsApp bilgi hatları
0530 699 01 43
0533 567 01 43

Hakkı Hoca

21 Jan, 11:18


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. admonish : azarlamak
reprimand : kınamak
praise : övmek

2. augment : artırmak
increase : çoğaltmak
diminish : azaltmak

3. bewilder : şaşırtmak
confuse : kafasını karıştırmak
clarify : netleştirmek

4. coerce : zorlamak
compel : mecbur bırakmak
persuade : ikna etmek

5. devise : tasarlamak
invent : icat etmek
destroy : yok etmek

6. embellish : süslemek
decorate : güzelleştirmek
simplify : sadeleştirmek

7. fluctuate : dalgalanmak
vary : değişmek
stabilize : sabitlemek

8. hamper : engellemek
obstruct : durdurmak
facilitate : kolaylaştırmak

9. linger : oyalanmak
remain : kalmak
rush : acele etmek

10. renounce : vazgeçmek
give up : bırakmak
embrace : benimsemek

Hakkı Hoca

18 Jan, 18:43


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Halo Effect is a cognitive bias that influences how we perceive people, products, or even concepts. First introduced by psychologist Edward Thorndike in 1920, it refers to the tendency to let a single positive characteristic—such as physical attractiveness, charisma, or intelligence—affect our overall judgment of someone or something. For instance, if a person appears attractive or confident, we may unconsciously assume they are also competent, kind, or trustworthy, even without evidence.

This bias has far-reaching implications in various domains. In education, a teacher may evaluate a student’s academic performance more favorably if the student is perceived as polite or enthusiastic. In the workplace, employees who exude confidence may be more likely to receive promotions or leadership roles, even if their skills are not superior. Similarly, in marketing, products endorsed by celebrities or designed attractively often sell better, regardless of their actual quality.

The Halo Effect can also contribute to flawed decision-making. By overestimating someone or something based on superficial traits, we risk ignoring critical flaws or inconsistencies. For example, voters may choose political candidates who are charismatic but lack qualifications, or jurors may be swayed by a defendant’s appearance rather than the evidence presented.

Understanding the Halo Effect is crucial for mitigating its influence. By recognizing this bias, individuals can strive for more objective evaluations, ensuring decisions are based on merit rather than subjective impressions.
———————————————————
Halo Etkisi, insanların, ürünlerin veya kavramların algılanışını etkileyen bir bilişsel yanlılıktır. İlk kez psikolog Edward Thorndike tarafından 1920 yılında tanımlanan bu kavram, bir kişinin ya da nesnenin tek bir olumlu özelliğinin—örneğin fiziksel çekicilik, karizma ya da zekâ—genel yargımızı orantısız şekilde etkilemesi eğilimini ifade eder. Örneğin, bir kişi çekici ya da kendine güvenli görünüyorsa, bilinçsizce o kişinin aynı zamanda yetenekli, nazik veya güvenilir olduğunu varsayabiliriz.

Farklı Alanlardaki Etkileri

Halo Etkisi, çeşitli alanlarda geniş kapsamlı sonuçlara yol açabilir:
Eğitim: Bir öğretmen, kibar veya hevesli görünen bir öğrencinin akademik performansını daha olumlu değerlendirebilir.
İş Hayatı: Kendine güvenli görünen çalışanlar, becerileri üstün olmasa bile terfi ya da liderlik rollerine daha fazla layık görülme eğilimindedir.
Pazarlama: Ünlüler tarafından onaylanan ya da görsel olarak çekici tasarlanan ürünler, gerçek kaliteleri sorgulanmadan daha iyi satış yapabilir.

Yanlış Kararlara Sebep Olması

Halo Etkisi, yüzeysel özelliklere dayanarak bir kişi ya da durum hakkında gereğinden fazla olumlu yargıda bulunmamıza neden olabilir. Bu da kritik hatalara yol açabilir:
Siyaset: Karizmatik ama niteliksiz adayların seçilmesi.
Hukuk: Sanıkların, sunulan deliller yerine dış görünüşlerine göre değerlendirilmesi.

Etkisini Azaltmak

Halo Etkisi’nin farkında olmak, onun etkisini azaltmada ilk adımdır. İnsanlar, daha nesnel değerlendirmeler yaparak kararlarını önyargılardan arındırabilir ve liyakat temelinde hareket edebilirler. Bu, kişisel ve profesyonel hayatta daha adil ve bilinçli seçimler yapılmasını sağlar.

Hakkı Hoca

18 Jan, 17:36


📝 ÖSYM FİİL + İSİM SEVER 📝

1. plagued by uncertainty : belirsizlikten rahatsız olmak
2. invoke sanctions : yaptırımları uygulamak
3. capitalize on opportunities : fırsatlardan yararlanmak
4. ameliorate conditions : koşulları iyileştirmek
5. replicate results : sonuçları tekrarlamak
6. neutralize opposition : muhalefeti etkisiz hale getirmek
7. forge alliances : ittifaklar oluşturmak

Hakkı Hoca

18 Jan, 16:22


https://www.instagram.com/p/DE-S2cVCVNk/?igsh=MW90N2d4NnZlb3B0OA==


Yarın buluşuyoruz.

https://youtube.com/@hakkihoca?si=I9hxyAQ6lRYje8Kf

Hakkı Hoca

18 Jan, 15:33


📎”CALL” OF THESE IMPORTANT STRUCTURES📎

1. Call off
Anlamı: İptal etmek, durdurmak.

Örnek cümle:
The match was called off due to heavy rain.
(Maç, şiddetli yağmur nedeniyle iptal edildi.)

2. Call for
Anlamı: Gerektirmek, çağırmak, talep etmek.

Örnek cümle:
The situation calls for immediate action.
(Durum, acil müdahale gerektiriyor.)

3. Call out
Anlamı: Seslenmek, çağırmak, yüksek sesle söylemek.

Örnek cümle:
The teacher called out the names of the students.
(Öğretmen, öğrencilerin isimlerini yüksek sesle söyledi.)

4. Call it a day
Anlamı: İşe son vermek, işi bitirmek.

Örnek cümle:
After five hours of work, we decided to call it a day.
(Beş saatlik çalışmadan sonra işimizi bitirmeye karar verdik.)

5. Call the shots
Anlamı: Yönetmek, kararları vermek.

Örnek cümle:
In this project, she will call the shots.
(Bu projede, kararları o verecek.)

6. A call to action
Anlamı: Eyleme çağrı, harekete geçirme.

Örnek cümle:
The speech was a powerful call to action for environmental protection.
(Konuşma, çevre koruma için güçlü bir harekete geçirme çağrısıydı.)

7. Call back
Anlamı: Geri aramak.

Örnek cümle:
I missed his call, but I will call him back as soon as I can.
(Onun aramasını kaçırdım ama en kısa zamanda geri arayacağım.)

Hakkı Hoca

18 Jan, 15:16


OCAK EYDS MUHTEMEL CEVAPLAR

Hakkı Hoca

18 Jan, 15:13


🚀e-YDS 2025/1 (İngilizce): Sonuçları Açıklandı🚀

https://www.osym.gov.tr/TR,32954/e-yds-20251-ingilizce-sonuclari-aciklandi-18012025.html

Hakkı Hoca

18 Jan, 14:45


⭐️O ZAMAN IF ONLY VE ONLY IF’IN FARKLARINA BAKALIM⭐️

If Only
Kullanım: "If only" genellikle bir dilek, pişmanlık veya hayali bir durumu ifade etmek için kullanılır.

Yapısı: If only + past simple/past perfect
Örnekler:
If only I knew the answer! (Keşke cevabı bilseydim!)
If only she had studied harder, she would have passed the exam. (Keşke daha çok çalışsaydı, sınavı geçebilirdi.)

2. "Only If"
Kullanım: "Only if" bir şartı ifade eder. Bir şeyin gerçekleşmesi yalnızca başka bir duruma bağlıdır.

Örnekler:
You can go to the party only if you finish your homework. (Ödevini bitirirsen, sadece o zaman partiye gidebilirsin.)
He will attend the meeting only if it’s necessary. (Toplantıya yalnızca gerekirse katılacak.)

Özet:
If only: Bir dilek veya pişmanlık ifade eder.
Only if: Bir şartı ifade eder.

📌"Only if" başa geldiğinde, cümlede devriklik (inversion) meydana gelir. Yani, özne ile yardımcı fiil (veya modal fiil) yer değiştirir.

Only if you work hard will you succeed. (Sadece sıkı çalışırsan başarılı olursun.)

📌"If only" kullanıldığında cümlede devriklik olmaz. "If only" cümlenin başında, ortasında veya sonunda kullanılabilir, ancak özne ve fiil yer değiştirmez.

If only I knew the answer! (Keşke cevabı bilseydim!)

Hakkı Hoca

18 Jan, 14:35


📌Ece Hoca ile 2025/1 e-YDS Sınavı değerlendirmesi başlıyor🚀🚀🚀

Ece Hoca Instagram Kanalı
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.instagram.com/ecehocayds/live/18074553058644226

WhatsApp Bilgi Hatları;
0530 699 01 43
0533 567 01 43

www.sinavkampi.com.tr

#yds #yds2024

Hakkı Hoca

18 Jan, 14:21


📌2025/1 e-YDS Sınavını Ece Hoca sizler için değerlendiriyor🚀🚀🚀17.30’da Ece Hoca Instagram Kanalında buluşuyoruz🔥

Ece Hoca Instagram Kanalı
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.instagram.com/ecehocayds?igsh=ZHptOHl1dDlkbnh5&utm_source=qr

WhatsApp Bilgi Hatları;
0530 699 01 43
0533 567 01 43

www.sinavkampi.com.tr

#yds #yds2024

Hakkı Hoca

18 Jan, 14:14


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZ DE “HADİ!” DİYİP ÖĞRENİRİZ 📝

1. deliver a presentation
She delivered a compelling presentation during the conference.
(= sunum yapmak)

2. exercise authority
The manager exercised his authority to resolve the dispute.
(= yetki kullanmak)

3. forge a relationship (with)
The team worked hard to forge strong relationships with their clients.
(= ilişki kurmak/geliştirmek)

4. overcome an obstacle
They overcame numerous obstacles to complete the project on time.
(= bir engeli aşmak)

5. allocate time
He allocated extra time to prepare for the upcoming exam.
(= zaman ayırmak)

6. adopt a new approach
The company adopted a new approach to enhance customer satisfaction.
(= yeni bir yaklaşımı benimsemek)

7. comply with regulations
Businesses must comply with safety regulations to operate legally.
(= yönetmeliklere uymak)

Hakkı Hoca

18 Jan, 13:35


"Had it not been for her quick decision, the company might avoid a significant financial loss." Bu cümledeki dil bilgisi hatasını bulabilir misiniz?

Hakkı Hoca

11 Jan, 14:05


📝3 KELİMELİ PHRASAL VERBLER📝

1. Get ahead of
Türkçesi: Öne geçmek, birini geride bırakmak
Örnek cümle:
• He worked hard to get ahead of his competitors in the race.
Çeviri: Yarışta rakiplerini geride bırakmak için çok çalıştı.

2. Look down on
Türkçesi: Aşağılamak, hor görmek
Örnek cümle:
• It's wrong to look down on people because of their social status.
Çeviri: İnsanları sosyal statülerine göre hor görmek yanlıştır.

3. Put up with
Türkçesi: Katlanmak, tahammül etmek
Örnek cümle:
• I don’t know how you put up with such noise every day.
Çeviri: Her gün böyle bir gürültüye nasıl katlandığını anlamıyorum.

4. Get away with
Türkçesi: Yanına kar kalmak, cezasız kurtulmak
Örnek cümle:
• He thought he could get away with cheating on the test, but he was caught.
Çeviri: Sınavda kopya çekmenin yanına kar kalacağını düşündü, ancak yakalandı.

5. Get back at
Türkçesi: İntikam almak
Örnek cümle:
• She planned to get back at him for spreading rumors about her.
Çeviri: Hakkında dedikodular yaydığı için ondan intikam almak istedi.

Hakkı Hoca

11 Jan, 13:01


📝ÖSYM’NİN SORMAYI SEVDİĞİ ZARFLARA TEKRAR BAKALIM📝

Severely
• Türkçesi: Şiddetle, ağır şekilde
• Eş anlamlıları: Harshly, seriously, intensely
• Örnek cümlesi: The patient’s condition deteriorated severely after the surgery.
• Çevirisi: Hastanın durumu ameliyat sonrası şiddetle kötüleşti.

Adversely
• Türkçesi: Olumsuz bir şekilde, zararına
• Eş anlamlıları: Negatively, unfavorably, detrimentally
• Örnek cümlesi: The new regulations adversely affected small businesses.
• Çevirisi: Yeni düzenlemeler küçük işletmeleri olumsuz bir şekilde etkiledi.

Accurately
• Türkçesi: Doğru bir şekilde, tam olarak
• Eş anlamlıları: Precisely, correctly, exactly
• Örnek cümlesi: The scientist accurately measured the temperature of the substance.
• Çevirisi: Bilim insanı maddeyi doğru bir şekilde ölçtü.

Incidentally
• Türkçesi: Tesadüfen, şans eseri
• Eş anlamlıları: By chance, fortuitously, accidentally
• Örnek cümlesi: Incidentally, I came across your old letters while cleaning the attic.
• Çevirisi: Şans eseri, tavan arasını temizlerken eski mektuplarını buldum.

Undeniably
• Türkçesi: İnkâr edilemez şekilde, kuşkusuz
• Eş anlamlıları: Indisputably, unquestionably
• Örnek cümlesi: Undeniably, her performance was the highlight of the show.
• Çevirisi: Kuşkusuz, onun performansı gösterinin en dikkat çekici kısmıydı.

Invariably
• Türkçesi: Her zaman, değişmeden, her durumda
• Eş anlamlıları: Always, consistently, without exception
• Örnek cümlesi: He invariably arrives at work early every day.
• Çevirisi: O, her gün işe her zaman erken gelir.

Unevenly
• Türkçesi: Düzensiz bir şekilde, eşit olmayan şekilde
• Eş anlamlıları: Irregularly, unpredictably
• Örnek cümlesi: The paint was applied unevenly, leaving some spots darker than others.
• Çevirisi: Boya düzensiz bir şekilde sürüldü, bazı yerler diğerlerinden daha koyu kaldı.

Relentlessly
• Türkçesi: Amansızca, durmaksızın, acımasızca
• Eş anlamlıları: Relentlessly, persistently, inexorably
• Örnek cümlesi: The coach trained the team relentlessly to prepare them for the final match.
• Çevirisi: Koç, takımı final maçı için durmaksızın çalıştırdı.

Hakkı Hoca

11 Jan, 11:26


📝 SEVİLEN SERİMİZE TAM GAZ DEVAM EDELİM 📝

Hakkı Hoca

11 Jan, 10:16


Did you know that Australia is home to more than 10,000 beaches

If you visited a new beach every day, it would take you over 27 years to see them all.

Hakkı Hoca

11 Jan, 09:23


📝 ÖSYM FİİL + İSİM SEVER 📝

1. implement policies : politikaları uygulamak
2. prohibit behavior : davranışı yasaklamak
3. reiterate a point : bir noktayı tekrar vurgulamak
4. invalidate assumptions : varsayımları geçersiz kılmak
5. escalate tensions : gerilimleri arttırmak
6. streamline procedures : prosedürleri düzene sokmak
7. neutralize threats : tehditleri etkisiz hale getirmek

Hakkı Hoca

11 Jan, 06:50


📝 ONE SHORT TEXT, NOTES TO TAKE 📝

The theory of plate tectonics explains the movement of Earth’s lithospheric plates, driven by mantle convection. This dynamic process shapes the planet’s surface, creating mountain ranges, oceanic trenches, and rift valleys, while also triggering earthquakes and volcanic activity. It unifies diverse geological phenomena and underpins modern understanding of Earth’s ever-changing landscape.

✔️ driven by: motivated by, powered by, influenced by, propelled by.
(= tarafından yönlendirilen, tarafından motive edilen, -den kaynaklanan)

✔️ trigger: cause, provoke, initiate, spark, activate.
(= tetiklemek, başlatmak, neden olmak)

✔️ diverse: varied, different, distinct, assorted, eclectic.
(= çeşitli, farklı, çeşitlilik gösteren)

✔️ phenomena: events, occurrences, happenings, marvels, spectacles.
(= olaylar, olgular, fenomenler)

📣 Tekil hali “phenomenon” şeklindedir.

✔️ underpin: support, reinforce, strengthen, sustain, bolster.
(= desteklemek, temel oluşturmak, güçlendirmek)

✔️ ever-changing: constantly evolving, continuously shifting, dynamic, variable.
(= sürekli değişen, sürekli evrilen)

Hakkı Hoca

11 Jan, 05:32


AMAN DİKKAT, BUNLARI KARIŞTIRMAYALIM

1. Council - Counsel

Council: Konsey, kurul.
The council decided to approve the new building project.

Counsel: Tavsiye, danışmanlık; avukatlık hizmeti.
She sought legal counsel to handle the case.

2. Discrete - Discreet

Discrete: Ayrı, birbirinden bağımsız.
The data is divided into discrete categories.

Discreet: Dikkatli, temkinli, sır tutan.
He was discreet about the sensitive information.

3. Capital - Capitol

Capital: Başkent; sermaye.
Paris is the capital of France.
The company needs more capital to expand.

Capitol: Parlamento binası (özellikle ABD’de).
The protest took place outside the Capitol in Washington, D.C.

4. Emigrate - Immigrate

Emigrate: Bir ülkeden göç etmek.
They decided to emigrate from Ireland to Canada.

Immigrate: Bir ülkeye göç etmek.
Many people immigrate to the U.S. in search of better opportunities.

5. Historic - Historical

Historic: Tarihi açıdan önemli, tarihe geçen.
This was a historic moment for the country.

Historical: Tarihle ilgili, geçmişe dair.
The museum houses many historical artifacts.

6. Respectfully - Respectively

Respectfully: Saygılı bir şekilde.
He listened to their opinions respectfully.

Respectively: Sırasıyla.
The winners were announced as John, Sarah, and Mike, respectively.

7. Stationary - Stationery

Stationary: Hareketsiz, sabit.
The car remained stationary during the traffic jam.

Stationery: Kırtasiye malzemesi.
She bought some new stationery, including pens and notebooks.

8. Principle - Principal

Principle: İlke, prensip.
The company operates on strong ethical principles.

Principal: Başlıca, en önemli; okul müdürü.
The principal of the school welcomed the new students.

9. Accept - Except

Accept: Kabul etmek.
He accepted the invitation to the party.

Except: Hariç, dışında.
Everyone was invited except Tom.

10. Infer - Imply

Infer: Sonuç çıkarmak, anlam çıkarmak.
From her tone, I inferred that she wasn’t happy.

Imply: İma etmek, dolaylı olarak belirtmek.
His words implied that he didn’t agree with the decision.

Hakkı Hoca

10 Jan, 18:31


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Akkadian Empire, established around 2334 BCE under the leadership of Sargon of Akkad, is often regarded as the first empire in recorded history. Stretching across Mesopotamia and beyond, it unified a vast region that included the Sumerian city-states, northern Mesopotamia, and parts of what are now Syria and Iran. This unification marked a turning point, as it replaced the fragmented governance of city-states with centralized imperial rule.

Sargon, known as the “King of the Four Corners of the World,” founded the capital city of Akkad (whose exact location remains unknown). Under his reign and that of his successors, the Akkadian Empire flourished, becoming a hub of cultural, economic, and military power. The Akkadians developed an efficient bureaucracy, centralized taxation, and a standing army, enabling them to maintain control over such a vast territory.

Culturally, the Akkadian Empire was a fusion of Sumerian traditions and Akkadian innovations. The Akkadian language, a Semitic tongue, gradually supplanted Sumerian as the region’s lingua franca, although the latter continued to influence literature and religion. Monumental art, such as the famous Victory Stele of Naram-Sin, demonstrated the empire’s emphasis on divine kingship and military prowess.

Despite its achievements, the Akkadian Empire faced challenges, including internal rebellions, economic difficulties, and invasions by groups like the Gutians. A prolonged period of drought and climate change further strained the empire, contributing to its collapse around 2154 BCE. However, its legacy endured, influencing subsequent Mesopotamian civilizations, such as the Babylonians and Assyrians.

The Akkadian Empire not only shaped the political and cultural landscape of the ancient Near East but also set a precedent for the concept of empire, serving as a model for future powers throughout history.
———————————————————
Akkad İmparatorluğu, yaklaşık MÖ 2334 yılında Akkadlı Sargon liderliğinde kurulmuş ve genellikle tarihteki ilk imparatorluk olarak kabul edilmiştir. Mezopotamya ve çevresindeki bölgeleri kapsayan bu imparatorluk, Sümer şehir devletlerini, kuzey Mezopotamya’yı ve günümüz Suriye ve İran topraklarının bir kısmını birleştirmiştir. Bu birleşim, şehir devletlerinin parçalı yönetimlerini ortadan kaldırarak merkezi bir imparatorluk düzenine geçişi simgeler.

Kuruluş ve Yükseliş
Akkadlı Sargon, “Dünyanın Dört Köşesinin Kralı” unvanıyla bilinir ve başkent Akkad’ı kurmuştur (ancak şehrin kesin yeri hâlâ bilinmemektedir).
• Sargon ve halefleri döneminde imparatorluk, kültürel, ekonomik ve askeri açıdan büyük bir güç merkezi haline gelmiştir.
• İmparatorluk, etkin bir bürokrasi, merkezi vergi sistemi ve daimi bir ordu geliştirerek geniş topraklarını kontrol etmeyi başarmıştır.

Kültürel ve Dilsel Katkılar
• Akkad İmparatorluğu, Sümer gelenekleri ile Akkad yeniliklerini birleştiren bir kültür geliştirmiştir.
Akkad dili, bölgenin ortak dili haline gelmiş ve Sümerce, edebiyat ve dini uygulamalarda etkisini sürdürmüştür.
Naram-Sin Zafer Steli gibi sanat eserleri, tanrısal krallık anlayışını ve askeri gücü yansıtır.

Çöküş ve Miras
• İç isyanlar, ekonomik sorunlar ve Gutiler gibi grupların saldırıları imparatorluğu zayıflatmıştır.
• Uzun süren bir kuraklık ve iklim değişikliği, MÖ 2154 civarında imparatorluğun çöküşüne katkıda bulunmuştur.

Akkad İmparatorluğu’nun mirası, Babil ve Asur gibi sonraki Mezopotamya uygarlıklarını derinden etkilemiş ve imparatorluk kavramına tarih boyunca bir model sunmuştur.

Hakkı Hoca

10 Jan, 17:56


🎯ALPER HOCA İLE “ALES SAYISAL MANTIK SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀🚀

🗓 10 OCAK 2025-CUMA GÜNÜ

21.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/84239728689

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#ales2025 #alestürkçe #alesmatematik

Hakkı Hoca

10 Jan, 17:29


Did you know that cherries are a natural source of melatonin

Eating cherries can help improve sleep quality by regulating your body’s internal clock.

Hakkı Hoca

09 Jan, 18:24


Basitleştirilemeyen bir dünyada kendi anlamını bulma çabası postmodern çağın ruhunu yansıtır.

Hakkı Hoca

09 Jan, 18:23


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Postmodernity, a multifaceted concept, refers to the cultural, social, and intellectual state or condition that emerged after the modern era, typically in the mid-20th century. It challenges the foundations of modernity, which emphasized progress, universal truths, and the dominance of reason. Instead, postmodernity thrives on plurality, relativity, and skepticism toward grand narratives or overarching ideologies.

One hallmark of postmodernity is its focus on deconstruction. Intellectuals like Jacques Derrida argued that language and meaning are inherently unstable, making universal truths and fixed interpretations impossible. This has profound implications for fields such as literature, philosophy, and even history, where traditional narratives are often questioned or subverted.

In art and culture, postmodernity is characterized by eclecticism, irony, and a rejection of boundaries between high and low culture. Movements like pop art and postmodern architecture exemplify this, blending styles and often employing self-referential humor. Works by artists like Andy Warhol or buildings by Frank Gehry disrupt expectations, embracing the fragmented and the playful.

Postmodernity also reflects a shift in the social and economic realms, marked by the rise of globalization, consumerism, and the information age. Traditional societal structures and hierarchies are questioned, while media and technology shape perceptions of reality, sometimes blurring the line between truth and simulation, as theorized by Jean Baudrillard in his concept of hyperreality.

Critics of postmodernity argue that its relativism risks fostering cynicism, where all values are viewed as equally subjective. However, its proponents see it as a necessary response to the rigidities of modernity, encouraging diversity, creativity, and a more inclusive view of the world. Ultimately, postmodernity invites individuals to critically examine assumptions and construct their own meanings, navigating a world that resists simplification.
——————————————————-
Postmodernizm, modern çağın ardından, genellikle 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan kültürel, sosyal ve entelektüel bir durum olarak tanımlanan çok yönlü bir kavramdır. Modernizmin ilerleme, evrensel doğrular ve akıl üstünlüğüne yaptığı vurguyu sorgular. Bunun yerine, çoğulluk, görecelik ve büyük anlatılara veya genel ideolojilere duyulan şüphe postmodernizmin temelini oluşturur.

Özellikleri ve Temel Kavramlar
Dekonstrüksiyon (Yapıbozum): Jacques Derrida gibi düşünürler, dilin ve anlamın doğası gereği istikrarsız olduğunu ve bu nedenle evrensel doğruların ve sabit yorumların mümkün olmadığını savunmuşlardır. Bu yaklaşım, edebiyat, felsefe ve tarih gibi alanlarda geleneksel anlatıların sorgulanması ve altüst edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Sanat ve Kültür: Postmodernizm, eklektik, ironik ve yüksek kültür ile popüler kültür arasındaki sınırları reddeden bir sanat anlayışını benimser. Andy Warhol’un eserleri veya Frank Gehry’nin mimari tasarımları, fragmanlı ve oyuncu bir estetiği kucaklar, geleneksel beklentileri altüst eder.
Sosyal ve Ekonomik Değişimler: Postmodernizm, küreselleşme, tüketimcilik ve bilgi çağı gibi toplumsal ve ekonomik dönüşümleri yansıtır. Geleneksel toplumsal yapılar ve hiyerarşiler sorgulanırken, medya ve teknoloji gerçeğin algılanışını şekillendirir. Jean Baudrillard’ın hipergerçeklik kavramı, medyanın gerçeği nasıl bulanıklaştırabileceğini tartışır.

Eleştiriler ve Savunular
Eleştiriler: Postmodernizmin göreceliği, tüm değerlerin öznel olarak görüldüğü bir siyinizm ortamı yaratma riski taşır. Eleştirmenler, bu durumun etik ve ahlaki sorumluluğu zayıflatabileceğini savunur.
Savunular: Postmodernizm taraftarları, modernizmin katı yapılarından kurtulmanın yaratıcılığı, çeşitliliği ve daha kapsayıcı bir dünya görüşünü teşvik ettiğini öne sürer.

Sonuç olarak, postmodernizm bireyleri, varsayımları eleştirel bir şekilde incelemeye ve anlamlarını kendilerinin inşa etmeye davet eder.

Hakkı Hoca

09 Jan, 17:05


Did you know that Iceland has no mosquitoes

Its cold climate and lack of suitable habitats make it impossible for mosquitoes to survive and breed there.

Hakkı Hoca

09 Jan, 15:58


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. advocate : savunmak
stand up for : desteklemek
oppose : karşı çıkmak

2. ameliorate : iyileştirmek
improve : geliştirmek
deteriorate : kötüleşmek

3. berate : azarlamak
scold : paylamak
compliment : övmek

4. cajole : tatlı dille ikna etmek
talk into : kandırmak
dissuade : caydırmak

5. dispel : gidermek
drive away : uzaklaştırmak
accumulate : biriktirmek

6. engender : neden olmak
bring about : meydana getirmek
stifle : bastırmak

7. fluctuate : dalgalanmak
go up and down : değişkenlik göstermek
stabilize : sabitlemek

8. invalidate : geçersiz kılmak
nullify : hükümsüz hale getirmek
validate : onaylamak

9. rebuke : azarlamak
call out : eleştirmek
praise : övmek

10. vindicate : haklı çıkarmak
justify : savunmak
blame : suçlamak

Hakkı Hoca

09 Jan, 14:37


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZE DAVETLİSİNİZ🔥
@sinavkampialmanca

🎯 YASEMİN HOCA İLE
“RECHTSCHREIBUNG PART 2” BAŞLIYORRR

🗓09 OCAK 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

17.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/83227635770


☎️WHATSAPP BİLGİ HATLARI
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#telc #goethe #ailebirleşimi

Hakkı Hoca

09 Jan, 13:14


📣 BU SERİ BİR HARİKA DOSTUM! 🫡

Hakkı Hoca

09 Jan, 12:05


🚀GÖZDE HOCA İLE “YÖKDİL ÇIKMIŞ METİN ÇEVİRİSİ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 09 OCAK 2025-PERŞEMBE GÜNÜ

15.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/live/vLtY5e2OUZ8?feature=share

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

09 Jan, 11:56


📝 “ÖSYM BAZEN KİMSENİN BİLMEDİĞİ KELİMELERİ SORAR.” SERİMİZDEN DEVAM 📝

1. Ameliorate
To make something better or improve a bad situation.
(= iyileştirmek, düzeltmek)

The government introduced policies to ameliorate the effects of the economic crisis.

2. Effrontery
Shameless or impudent boldness; audacity.
(= küstahlık, yüzsüzlük)

He had the effrontery to interrupt the meeting with irrelevant questions.

3. Indolent
Wanting to avoid activity or exertion; lazy.
(= tembel, uyuşuk)

Her indolent attitude toward work was a constant source of frustration for her colleagues.

4. Largesse
Generosity in giving money or gifts.
(= cömertlik, eli açıklık)

The charity relied heavily on the largesse of wealthy donors.

5. Pusillanimous
Showing a lack of courage or determination; timid.
(= korkak, ödlek)

The pusillanimous response of the leader disappointed his supporters.

6. Resplendent
Attractive and impressive through being richly colorful or sumptuous.
(= göz alıcı, ihtişamlı)

The ballroom was resplendent with crystal chandeliers and gold accents.

7. Vicissitude
A change or variation, often unexpected, in life or circumstances.
(= iniş çıkış, değişiklik)

The family endured many vicissitudes but managed to remain united through it all.

Hakkı Hoca

09 Jan, 10:30


YDS YÖKDİL YDT ÇALIŞARAK GÜNDEMİ DE TAKİP EDİYORUZ 🔥🫣🤩

@ydsyokdilyksdilkocugenc

https://www.instagram.com/p/DEmeirct5s8/?igsh=emI4MnF1cmhiZWc=

Hakkı Hoca

09 Jan, 09:34


📝 ÇIKTI, YİNE ÇIKAR, YANİ BİZE DE “ACQUISITION” ZORUNLULUĞU DÜŞER 📝

Common Uses of “Acquisition”
1. acquisition of knowledge: bilgi edinimi
2. acquisition of skills: beceri kazanımı
3. acquisition of property: mülk edinimi
4. acquisition of assets: varlıkların edinimi
5. language acquisition: dil edinimi
6. data acquisition: veri toplama
7. customer acquisition: müşteri kazanımı
8. knowledge acquisition: bilgi edinimi
9. technology acquisition: teknoloji edinimi
10. acquisition cost: edinim maliyeti
11. acquisition process: edinim süreci
12. acquisition strategy: edinim stratejisi
13. corporate acquisition: kurumsal satın alma
14. hostile acquisition: düşmanca satın alma
15. merger and acquisition: birleşme ve satın alma
16. recent acquisition: son satın alma
17. strategic acquisition: stratejik satın alma
18. asset acquisition: varlık edinimi
19. talent acquisition: yetenek kazanımı
20. acquisition target: edinim hedefi

Verbs with “Acquisition”
make an acquisition: bir edinim gerçekleştirmek
complete an acquisition: bir satın almayı tamamlamak
facilitate the acquisition: edinimi kolaylaştırmak
finance an acquisition: bir edinimi finanse etmek
focus on acquisition: edinime odaklanmak
lead to acquisition: edinime yol açmak
result in acquisition: edinimle sonuçlanmak
support the acquisition: edinimi desteklemek
prioritize the acquisition: edinimi önceliklendirmek
delay the acquisition: edinimi ertelemek
approve the acquisition: edinimi onaylamak
negotiate an acquisition: bir satın alma müzakeresi yapmak

Adjectives with “Acquisition”
successful acquisition: başarılı edinim
smooth acquisition: sorunsuz edinim
recent acquisition: yakın zamanda gerçekleşen edinim
strategic acquisition: stratejik edinim
costly acquisition: maliyetli edinim
hostile acquisition: düşmanca satın alma
involuntary acquisition: istem dışı edinim
voluntary acquisition: gönüllü edinim
significant acquisition: önemli edinim
complex acquisition: karmaşık edinim

Phrases with “Acquisition”
in the process of acquisition: edinim sürecinde
key to acquisition: edinimin anahtarı
methods of acquisition: edinim yöntemleri
barriers to acquisition: edinim engelleri
benefits of acquisition: edinimin faydaları
challenges in acquisition: edinimdeki zorluklar
through acquisition: edinim yoluyla
for the acquisition of: … edinimi için
the purpose of acquisition: edinim amacı
the value of acquisition: edinim değeri

Hakkı Hoca

09 Jan, 09:11


‼️2025-YÖKDİL/1 BAŞVURULARI BUGÜN SONA ERİYOR‼️

Sınava başvurular, 3-9 Ocak tarihleri arasında yapılacaktır.Sınav 16 Şubat 2025 tarihinde uygulanacaktır.

https://www.osym.gov.tr/TR,32920/2025-yokdil1-basvurularin-alinmasi-03012025.html

Hakkı Hoca

09 Jan, 09:10


‼️2025-YÖKDİL/1 BAŞVURULARI BUGÜN SONA ERİYOR‼️

Sınava başvurular, 3-9 Ocak tarihleri arasında yapılacaktır.Sınav 16 Şubat 2025 tarihinde uygulanacaktır.

https://www.osym.gov.tr/TR,32920/2025-yokdil1-basvurularin-alinmasi-03012025.html

Hakkı Hoca

09 Jan, 08:34


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🚀GÖZDE HOCA İLE “YÖKDİL ÇIKMIŞ METİN ÇEVİRİSİ”

🗓 09 OCAK 2025-PERŞEMBE GÜNÜ

15.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

01 Jan, 14:23


ÇAY / KAHVE EŞLİĞİNDE MİNİK OKUMA SAATİ

The Colosseum, also known as the Flavian Amphitheater, is one of the most famous landmarks of ancient Rome. Completed in 80 AD, it could hold up to 50,000 spectators and hosted gladiatorial contests, animal hunts, and public spectacles.

Built with concrete and limestone, the Colosseum showcases advanced Roman engineering, including a complex system of vaults and trapdoors for dramatic performances. Its elliptical design ensured clear views for audiences, reflecting the Romans’ architectural brilliance.

Despite damage from earthquakes and looting, the Colosseum remains a symbol of Roman power and innovation. Today, it stands as a UNESCO World Heritage Site, drawing millions of visitors eager to experience its rich history and cultural significance.
——————————————————-
Flavian Amfitiyatrosu olarak da bilinen Kolezyum, antik Roma'nın en ünlü simgelerinden biridir. MS 80 yılında tamamlanan yapı, 50.000 seyirciye kadar kapasiteli olup gladyatör müsabakalarına, hayvan avlarına ve halka açık gösterilere ev sahipliği yapmıştır.

Beton ve kireçtaşından inşa edilen Kolezyum, dramatik performanslar için karmaşık bir tonoz ve kapak sistemi de dahil olmak üzere gelişmiş Roma mühendisliğini sergilemektedir. Eliptik tasarımı, izleyiciler için net görüşler sağlayarak Romalıların mimari parlaklığını yansıtmaktadır.

Depremler ve yağmalamalardan kaynaklanan hasara rağmen Kolezyum, Roma gücünün ve yenilikçiliğinin bir sembolü olmaya devam etmektedir. Bugün, zengin tarihini ve kültürel önemini deneyimlemek isteyen milyonlarca ziyaretçiyi kendine çeken bir UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak durmaktadır.


SIRA SİZDE!

ÖNEMLİ KELİMELER / KALIPLAR İÇİN YORUMLARDA BULUŞALIM 👇🏾

Hakkı Hoca

01 Jan, 13:20


📝 HARİKA BİR NOT İLE “CAN / COULD / MAY / MIGHT” İŞİNİ ÇÖZELİM 📝

1. CAN – Yeteneğin ve İhtimalin İfadesi

Yeteneği İfade Etme:
• Bir kişinin bir şeyi yapabilme becerisini veya fiziksel yeteneğini belirtir.
Örnek:
• She can swim very fast. (Çok hızlı yüzebilir.)
• He can speak three languages. (Üç dil konuşabiliyor.)

• Genel olasılık veya teorik yeteneği de ifade eder:
Örnek:
• Water can boil at 100°C. (Su, 100°C’de kaynayabilir.)

İhtimali İfade Etme:
• Bir olayın mümkün olduğunu ifade etmek için kullanılır:
Örnek:
• It can be dangerous to drive in fog. (Siste araba kullanmak tehlikeli olabilir.)

2. COULD – Yeteneğin ve İhtimalin İfadesi

Yeteneği İfade Etme:
• Geçmişte sahip olunan bir yeteneği ifade eder:
Örnek:
• I could run faster when I was younger. (Gençken daha hızlı koşabilirdim.)

• Bir şeyi yapma ihtimalini ima eder, ancak kesinlik içermez:
Örnek:
• She could play the piano when she was 5. (5 yaşındayken piyano çalabiliyordu.)

İhtimali İfade Etme:
• Mevcut durumda düşük bir olasılığı veya teorik bir ihtimali ifade eder:
Örnek:
• It could rain later. (İleride yağmur yağabilir.)

• Varsayımlarda bulunmak için de kullanılır:
Örnek:
• You could have passed the exam if you had studied. (Çalışsaydın sınavı geçebilirdin.)

📌 Bu anlamda may have V3 ve might have V3 ile aynı anlama gelir.

3. MAY – İhtimalin ve İzin Vermenin İfadesi

İhtimali İfade Etme:
• Bir olayın olası olduğunu ifade etmek için kullanılır:
Örnek:
• She may come to the party. (Partiye gelebilir.)

• Daha resmi ve kibar ihtimaller için kullanılır:
Örnek:
• You may be right about his intentions. (Niyetleri konusunda haklı olabilirsin.)

İzin Verme:
• Resmi izin verme durumlarında kullanılır:
Örnek:
• You may leave early today. (Bugün erken çıkabilirsin.)

4. MIGHT – Düşük İhtimalin İfadesi

İhtimali İfade Etme:
• Bir olayın daha düşük bir olasılık taşıdığını ifade eder:
Örnek:
• He might come to the meeting. (Toplantıya gelebilir ama emin değiliz.)

• Geçmişte bir ihtimali belirtmek için de kullanılır:
Örnek:
• She might have forgotten the appointment. (Randevuyu unutmuş olabilir.)

5. İleri Seviye Yapılar ve Kullanımlar

May/Might/Can/Could Well V1:
• Bir şeyin oldukça olası olduğunu ifade etmek için kullanılır:
Örnek:
• She may well win the competition. (Yarışmayı kazanması çok olası.)
• It could well rain later. (İleride yağmur yağması muhtemel.)

Be Ving ile Kullanımlar:
• Gelecekteki ya da şu andaki bir durumu tahmin etmek için kullanılır:
Örnek:
• They may be working on the project right now. (Şu anda proje üzerinde çalışıyor olabilirler.)
• She might be leaving for Paris next week. (Gelecek hafta Paris’e gidiyor olabilir.)

May/Might/Could + As Well:
• Alternatif bir eylemin aynı derecede mantıklı olduğunu belirtir:
Örnek:
• We may as well leave now. (Şimdi gitsek daha iyi olur.)
• You could as well try another approach. (Başka bir yaklaşımı denesen iyi olur.)

Hakkı Hoca

01 Jan, 12:38


https://www.instagram.com/p/DESGwShOvkr/?igsh=OTAzbGsxdXM3Nmoz


Yeni yılın ilk postu

Hakkı Hoca

01 Jan, 10:57


ECE HOCA İLE “YÖKDİL ÇIKMIŞ BAĞLAÇ SORU ÇÖZÜMÜ” DERSİ İPTAL EDİLMİŞTİR ‼️‼️

Hakkı Hoca

01 Jan, 10:19


📝 SURROUNDING [KAPSAYICILIĞI İLE DEVAM EDELİM] 📝

1. surrounding circumstances (çevresel koşullar / ilgili durumlar)
The surrounding circumstances of the case will be carefully reviewed before a verdict is reached.
• Dava ile ilgili çevresel koşullar, bir karara varılmadan önce dikkatle incelenecek.

2. surrounding environment (çevredeki ortam / etrafı saran çevre)
The hotel blends seamlessly into the surrounding environment, preserving the natural beauty.
• Otel, doğal güzelliği koruyarak çevredeki ortama kusursuz bir şekilde uyum sağlıyor.

3. surrounding areas (çevre bölgeler / yakın alanlar)
Authorities have issued evacuation orders for the surrounding areas due to the wildfire.
• Yetkililer, orman yangını nedeniyle çevre bölgeler için tahliye emirleri verdi.

4. surrounding issues (ilgili meseleler / etrafındaki konular)
The report addresses the main problem as well as the surrounding issues affecting the community.
• Rapor, ana sorunu ve toplumu etkileyen ilgili meseleleri ele almaktadır.

5. surrounding debate (ilgili tartışma / çevresinde dönen tartışma)

The surrounding debate about climate change continues to spark controversy among policymakers.
• İklim değişikliği ile ilgili tartışma, politika yapıcılar arasında hâlâ tartışmalara yol açıyor.

6. surrounding context (ilgili bağlam / çevresel bağlam)
Understanding the surrounding context is essential for interpreting historical events accurately.
• Tarihi olayları doğru bir şekilde yorumlamak için ilgili bağlamın anlaşılması şarttır.

7. surrounding factors (etkileyen faktörler / çevresel etmenler)
The decision was influenced by several surrounding factors, including economic stability.
• Karar, ekonomik istikrar da dâhil olmak üzere çeşitli çevresel etmenlerden etkilendi.

Hakkı Hoca

01 Jan, 09:20


📝 BİRAZ DA “AT” KULLANIMINI İNCELEYELİM 📝

at risk : risk altında
The species is at risk of extinction.
Bu tür, yok olma riski altında.

at large : serbest, firarda
The criminal is still at large.
Suçlu hâlâ firarda.

at odds with : ile anlaşmazlık içinde
He is at odds with his manager over the project.
Proje konusunda müdürüyle anlaşmazlık içinde.

at ease : rahat, huzurlu
She felt at ease in her new job.
Yeni işinde rahat hissetti.

at stake : tehlikede
Thousands of jobs are at stake due to the crisis.
Kriz nedeniyle binlerce iş tehlikede.

at the expense of : pahasına
He achieved success at the expense of his health.
Başarıyı sağlığı pahasına elde etti.

at the mercy of : insafına kalmış
They were at the mercy of the weather conditions.
Hava koşullarının insafına kalmışlardı.

at the forefront of : ön saflarda
The company is at the forefront of innovation.
Şirket, yeniliklerin ön saflarında yer alıyor.

at a glance : ilk bakışta
I recognized her at a glance.
Onu ilk bakışta tanıdım.

at length : uzun uzadıya
The issue was discussed at length during the meeting.
Toplantıda konu uzun uzadıya tartışıldı.

at hand : yakın, eli kulağında
Help was at hand when we needed it.
Yardım, ihtiyaç duyduğumuzda yakındaydı.

at odds : ters düşmek, uyumsuz olmak
• They were at odds over the decision.
• Karar konusunda ters düştüler.

at first glance : ilk bakışta
• The problem seemed easy at first glance.
• Sorun ilk bakışta kolay göründü.

at the peak of : zirvesinde
• He was at the peak of his career at that time.
• O dönemde kariyerinin zirvesindeydi.

at all costs : ne pahasına olursa olsun
• We must win this match at all costs.
• Bu maçı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız.

at face value : görünüşte, olduğu gibi
• Don’t take his words at face value.
• Onun sözlerini görünüşte kabul etme.

at the height of : en yoğun döneminde
• The protests occurred at the height of the crisis.
• Protestolar, krizin en yoğun döneminde gerçekleşti.

at random : rastgele
• The participants were selected at random.
• Katılımcılar rastgele seçildi.

at the expense of : zararına, pahasına
• He succeeded at the expense of his health.
• Sağlığı pahasına başarılı oldu.

at the outset / at the turn of : başında
• We made this decision at the outset of the project.
• Bu kararı projenin başında aldık.

Hakkı Hoca

01 Jan, 08:53


https://www.instagram.com/share/_bEEa0ToU


Dev çekilişte son saatler katıldınız mı ?

Hakkı Hoca

01 Jan, 07:15


O HALDE TAM GAZ DEVAM?!

ÖSYM FİİL + İSİM SEVER


1. yield results : sonuçlar vermek

2. retain control : kontrolü elde tutmak

3. oppose a proposal : bir teklife karşı çıkmak

4. exploit resources : kaynakları sömürmek

5. revoke a license : bir lisansı iptal etmek

6. justify actions : eylemleri haklı göstermek

7. amend a law : bir yasayı değiştirmek

Hakkı Hoca

31 Dec, 21:22


Kişisel gelişimin sürekli bir yolculuk olduğunu ve her yılın daha iyiye ulaşmak için yeni bir şans sunduğunu hatırlatır.

Hakkı Hoca

31 Dec, 21:21


WHAT ARE YOUR NEW YEAR’S RESOLUTIONS

The phrase “New Year’s Resolutions” refers to the goals or commitments that people set for themselves at the beginning of a new calendar year. This tradition is rooted in the idea that the new year symbolizes a fresh start, offering an opportunity for personal growth, improvement, and transformation. The word “resolutions” implies firm decisions or determinations to accomplish specific objectives, whether related to health, relationships, finances, or personal development.

Historically, the practice of making resolutions dates back to ancient civilizations. The Babylonians, for example, are believed to have made promises to their gods at the start of the year to pay debts and return borrowed items, hoping to earn divine favor. Similarly, the Romans made sacrifices to Janus, the god of beginnings and transitions, whose two-faced depiction symbolized looking both to the past and the future. This historical connection reinforces the idea of reflecting on the previous year’s successes and failures while setting goals for the year ahead.

In modern times, New Year’s resolutions have become a cultural phenomenon, especially in Western societies, where people often view January 1st as an ideal time to implement lifestyle changes. Popular resolutions typically include losing weight, quitting smoking, saving money, or learning a new skill. The symbolic nature of a “new beginning” encourages individuals to believe they can leave bad habits behind and embrace positive changes.

Despite their popularity, studies suggest that many resolutions are abandoned within weeks or months, often due to unrealistic expectations or lack of planning. As a result, experts recommend setting specific, measurable, and attainable goals to improve the likelihood of long-term success.

Ultimately, the tradition of making New Year’s resolutions reflects humanity’s enduring desire for self-improvement and optimism about the future. It serves as a reminder that personal growth is a continuous journey, and each year offers a new chance to strive for betterment.
———————————————————
"Yeni Yıl Kararları" ifadesi, insanların yeni bir takvim yılının başında kendileri için belirledikleri hedeflere veya taahhütlere atıfta bulunur. Bu gelenek, yeni yılın yeni bir başlangıcı sembolize ettiği, kişisel gelişim, iyileştirme ve dönüşüm için bir fırsat sunduğu fikrine dayanır. "Kararlar" kelimesi, sağlık, ilişkiler, finans veya kişisel gelişimle ilgili olsun, belirli hedeflere ulaşmak için kesin kararlar veya kararlılıklar anlamına gelir.

Tarihsel olarak, kararlar alma uygulaması eski medeniyetlere dayanır. Örneğin Babillilerin, yılın başında tanrılarına borçlarını ödeme ve ödünç aldıkları eşyaları iade etme sözü verdiklerine ve ilahi lütuf kazanmayı umduklarına inanılır. Benzer şekilde, Romalılar, hem geçmişe hem de geleceğe bakmayı simgeleyen iki yüzlü tasviri olan başlangıçlar ve geçişler tanrısı Janus'a kurbanlar verdiler. Bu tarihsel bağlantı, önümüzdeki yıl için hedefler belirlerken önceki yılın başarılarını ve başarısızlıklarını düşünme fikrini güçlendirir.

Modern zamanlarda, Yeni Yıl kararları, özellikle insanların 1 Ocak'ı yaşam tarzı değişiklikleri uygulamak için ideal bir zaman olarak gördüğü Batı toplumlarında kültürel bir fenomen haline geldi. Popüler kararlar genellikle kilo vermek, sigarayı bırakmak, para biriktirmek veya yeni bir beceri öğrenmektir. "Yeni bir başlangıç"ın sembolik doğası, bireyleri kötü alışkanlıklarını geride bırakıp olumlu değişiklikleri benimseyebileceklerine inanmaya teşvik eder.

Popüler olmalarına rağmen, çalışmalar birçok kararın genellikle gerçekçi olmayan beklentiler veya planlama eksikliği nedeniyle haftalar veya aylar içinde terk edildiğini göstermektedir. Sonuç olarak, uzmanlar uzun vadeli başarı olasılığını artırmak için belirli, ölçülebilir ve ulaşılabilir hedefler belirlemeyi önermektedir.

Sonuç olarak, Yeni Yıl kararları alma geleneği, insanlığın kendini geliştirme ve geleceğe dair iyimserlik konusundaki kalıcı arzusunu yansıtır.

Hakkı Hoca

31 Dec, 18:12


Her birimize sağlık diliyorum önce keza sağlık varsa emekle mücadeleyle bir şekilde aşarız tüm sorunlarımızı

Ülkemize iyi gel yeni yıl , son 5 yıldır çok yorulduk o da çok yoruldu
Rüzgarını Al Bayrağımıza çevir ki daha da güçlü dalgalansın

mazlumların , çocukların öldüğü tüm savaşlar bitsin.

Kahrolsun İsrail ve benzer soyları

En güzel dileklerim senin için FİLİSTİN 🙏

#yeniyıl #ikibinyirmibeş #2025

Hakkı Hoca

31 Dec, 18:09


https://www.instagram.com/p/DEQIs4Ti5k3/?igsh=aG82Znp1bzg4ZGkz

Hakkı Hoca

31 Dec, 17:01


O ZAMAAAANNN… 2024 YILININ SON OKUMASI GELİYOR VE ADETTENDİR:

📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥


The figure of Santa Claus has evolved from a blend of historical, religious, and cultural traditions. Its origins trace back to Saint Nicholas, a 4th-century bishop from Myra (modern-day Demre, Turkey), renowned for his generosity and acts of kindness, particularly toward children and the poor. Over centuries, his legend merged with folklore, leading to the creation of Sinterklaas in Dutch culture, a figure who delivered gifts on December 5th.

When Dutch settlers brought the tradition to New Amsterdam (modern-day New York) in the 17th century, Sinterklaas gradually transformed into Santa Claus in American culture. By the 19th century, Santa was widely depicted as a jolly, bearded man in a red suit, popularized by artists like Thomas Nast and later cemented in advertisements, including those by Coca-Cola in the 1930s.

Santa Claus embodies themes of generosity and joy, delivering presents to well-behaved children worldwide on Christmas Eve. Modern depictions, however, diverge significantly from Saint Nicholas’s religious roots, emphasizing commercialism and festive celebrations.

The concept of Santa also reflects deeper mythological and psychological ideas. His ability to traverse vast distances in a single night and his omniscient awareness of children’s behavior evoke archetypes of benevolence and mystery. Despite debates over materialism, Santa Claus continues to symbolize hope and kindness, maintaining his cultural relevance across diverse societies.
——————————————————-
Noel Baba figürü, tarihi, dini ve kültürel geleneklerin bir karışımından evrilmiştir. Kökeni, özellikle çocuklara ve yoksullara karşı cömertliği ve nezaketli davranışlarıyla tanınan, 4. yüzyılda Myra'dan (günümüzde Demre, Türkiye) bir piskopos olan Aziz Nikola'ya dayanır. Yüzyıllar boyunca efsanesi folklorla birleşerek, Hollanda kültüründe 5 Aralık'ta hediye dağıtan bir figür olan Sinterklaas'ın yaratılmasına yol açmıştır.

Hollandalı yerleşimciler geleneği 17. yüzyılda New Amsterdam'a (günümüzde New York) getirdiklerinde, Sinterklaas yavaş yavaş Amerikan kültüründe Noel Baba'ya dönüştü. 19. yüzyılda Noel Baba, Thomas Nast gibi sanatçılar tarafından popüler hale getirilen ve daha sonra 1930'larda Coca-Cola'nın reklamları da dahil olmak üzere reklamlarda yer alan, kırmızı takım elbiseli neşeli, sakallı bir adam olarak yaygın olarak tasvir edildi.

Noel Baba, Noel arifesinde dünya çapındaki iyi huylu çocuklara hediyeler dağıtarak cömertlik ve neşe temalarını temsil eder. Ancak modern tasvirler, ticarileşmeyi ve şenlikli kutlamaları vurgulayarak Aziz Nikolaos'un dini köklerinden önemli ölçüde uzaklaşır.

Noel Baba kavramı ayrıca daha derin mitolojik ve psikolojik fikirleri yansıtır. Tek bir gecede engin mesafeleri kat edebilme yeteneği ve çocukların davranışlarına ilişkin her şeyi bilen farkındalığı, iyilikseverlik ve gizem arketiplerini çağrıştırır. Maddecilik konusundaki tartışmalara rağmen, Noel Baba umut ve nezaket sembolize etmeye devam ederek çeşitli toplumlarda kültürel önemini korur.

Hakkı Hoca

31 Dec, 14:52


Did you know that the modern image of Santa Claus was popularized by Coca-Cola

Although Santa’s origins date back to St. Nicholas, Coca-Cola’s 1930s advertisements helped shape the jolly, red-suited figure we know today.

Hakkı Hoca

31 Dec, 14:09


YILIN SON GÜNÜNDEN SON ÇEVİRİ ÇALIŞMASI 🫶🏻


HOCALARIM HEPİNİZE SAĞLIKLI VE MUTLU GEÇİRECEĞİNİZ BİR YIL DİLİYORUM 💛 ÖSYM İÇİN 2025 SINAVLARINDA İNSAF DİLİYORUM 😢🥹




#yds
#yökdil
#yksdil


https://www.instagram.com/reel/DEPtHDEsEu3/?igsh=cXoxNTZlZ3RvMDlt

Hakkı Hoca

31 Dec, 14:02


⭐️JOSEPH HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 31 ARALIK 2024 - SALI GÜNÜ

17.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/87219565971

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

31 Dec, 08:18


Notre-Dame Cathedral, located in the heart of Paris, is one of the most iconic landmarks in the world. Built between 1163 and 1345, it is renowned for its stunning Gothic architecture, featuring intricate sculptures, stained-glass windows, and towering spires.

The cathedral’s flying buttresses and rose windows highlight its architectural brilliance, while its bell towers and gargoyles add to its mystique. It has witnessed centuries of history, including royal coronations and major cultural events.

Severely damaged by a fire in 2019, Notre-Dame is undergoing restoration to preserve its legacy. Despite the damage, it remains a symbol of faith, resilience, and artistic achievement, attracting millions of visitors each year.
—————————————————-
Paris'in kalbinde bulunan Notre-Dame Katedrali, dünyanın en ikonik simgelerinden biridir. 1163 ile 1345 yılları arasında inşa edilen katedral, karmaşık heykeller, vitray pencereler ve yükselen kuleler içeren çarpıcı Gotik mimarisiyle ünlüdür.

Katedralin uçan payandaları ve gül pencereleri mimari parlaklığını vurgularken, çan kuleleri ve gargoyle'ları gizemine gizem katar. Kraliyet taç giyme törenleri ve önemli kültürel etkinlikler de dahil olmak üzere yüzyıllardır tarihe tanıklık etmiştir.

2019'daki bir yangında ciddi şekilde hasar gören Notre-Dame, mirasını korumak için restorasyondan geçiyor. Hasara rağmen, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi kendine çeken inanç, dayanıklılık ve sanatsal başarının sembolü olmaya devam ediyor.

Hakkı Hoca

31 Dec, 07:00


📝 SON ZAMANLARDA KARŞIMIZA ÇIKIYOR BU “IMPEDIMENT” KELİMESİ 📝

VERB +

pose an impediment to: … için engel teşkil etmek
remove an impediment: bir engeli ortadan kaldırmak
overcome an impediment: bir engeli aşmak
face an impediment: bir engelle karşılaşmak
constitute an impediment to: … için engel oluşturmak
eliminate an impediment: bir engeli ortadan kaldırmak
act as an impediment to: … için engel görevi görmek
create an impediment to: … için engel yaratmak
represent an impediment to: … için engel teşkil etmek

ADJECTIVE +

major impediment: büyük engel
serious impediment: ciddi engel
significant impediment: önemli engel
minor impediment: küçük engel
physical impediment: fiziksel engel
legal impediment: yasal engel
economic impediment: ekonomik engel
structural impediment: yapısal engel
technical impediment: teknik engel
emotional impediment: duygusal engel
psychological impediment: psikolojik engel
linguistic impediment: dilsel engel

NOUN +

speech impediment: konuşma bozukluğu
communication impediment: iletişim engeli
developmental impediment: gelişimsel engel
trade impediment: ticaret engeli
progress impediment: ilerleme engeli
learning impediment: öğrenme engeli
growth impediment: büyüme engeli
mobility impediment: hareket engeli
legal impediment: yasal engel
health impediment: sağlık engeli

PHRASES

no impediment to: … için hiçbir engel olmaması
an impediment to progress: ilerlemenin önünde bir engel
without impediment: engel olmadan
in the face of an impediment: bir engelle karşı karşıya kalmak
serve as an impediment: engel görevi görmek
prove to be an impediment: engel olduğu kanıtlanmak

Hakkı Hoca

31 Dec, 05:28


📌 SAKIN KARIŞTIRMIYORUZ, DEĞİL Mİ? 📌

1. Imitate - Emulate

Imitate: Taklit etmek, kopyalamak.
Children often imitate their parents’ behavior.

Emulate: Örnek almak, takdir ederek benzemeye çalışmak.
She tries to emulate her mentor’s work ethic.

2. Convince - Persuade

Convince: İkna etmek, bir şeyin doğru olduğuna inandırmak.
He convinced me that the plan would work.

Persuade: İkna etmek, bir şeyi yapmaya razı etmek.
I persuaded her to join the team.

3. Prescribe - Proscribe

Prescribe: Reçete yazmak, tavsiye etmek.
The doctor prescribed antibiotics for the infection.

Proscribe: Yasaklamak, kanunen yasak ilan etmek.
The law proscribes the use of certain chemicals in food production.

4. Apprehend - Comprehend

Apprehend: Tutuklamak, yakalamak; anlamak (daha çok endişeyle).
The police apprehended the suspect last night.

Comprehend: Anlamak, kavramak.
It took her a while to comprehend the complex instructions.

5. Definite - Definitive

Definite: Kesin, net, belirli.
We need a definite answer by tomorrow.

Definitive: Nihai, son, belirleyici.
This book is considered the definitive guide on the subject.

6. Hanged - Hung

Hanged: İdam edilmek, asılmak (insanlar için).
The prisoner was hanged for his crimes.

Hung: Asmak, asılı durmak (nesneler için).
He hung the painting on the wall.

7. Adverse - Averse

Adverse: Olumsuz, ters, kötü.
The company faced adverse economic conditions.

Averse: Karşı, isteksiz.
She is not averse to taking risks.

8. Judicial - Judicious

Judicial: Adli, mahkemelerle ilgili.
The judicial system ensures justice is served.
Judicious: Mantıklı, sağduyulu, akıllıca.

He made a judicious decision to invest early.

9. Eminent - Imminent

Eminent: Saygın, ünlü, seçkin.
She is an eminent lawyer with years of experience.

Imminent: Eli kulağında, yaklaşmakta olan.
A storm is imminent, so we need to prepare.

10. Proceed - Precede

Proceed: Devam etmek, ilerlemek.
After the announcement, we will proceed with the event.

Precede: Önce gelmek, öncesinde olmak.
The speech was preceded by a short introduction.

Hakkı Hoca

30 Dec, 19:28


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Schrödinger’s Cat is a thought experiment proposed by Austrian physicist Erwin Schrödinger in 1935 to illustrate the paradoxes of quantum mechanics. It highlights the strange nature of quantum superposition and challenges classical interpretations of reality. In this hypothetical scenario, a cat is placed inside a sealed box along with a radioactive atom, a Geiger counter, a vial of poison, and a hammer. If the atom decays, the counter detects it, triggering the hammer to break the vial and release the poison, killing the cat. If the atom does not decay, the cat remains alive.

According to quantum theory, the atom exists in a superposition—both decayed and undecayed—until it is observed. Consequently, the cat is simultaneously alive and dead until the box is opened and the system is measured. This duality emphasizes the role of the observer in determining outcomes, raising philosophical and scientific debates about the nature of reality and observation.

Schrödinger designed this paradox to critique the Copenhagen interpretation, which posits that quantum states collapse into a definite reality upon observation. The thought experiment forces scientists to question whether particles—and by extension, macroscopic systems—truly exist in indeterminate states or whether the act of measurement merely reveals a pre-existing reality.

The concept has transcended physics, influencing fields like philosophy, psychology, and popular culture, where it symbolizes uncertainty, duality, and the complexity of perception versus reality.
———————————————————
Schrödinger’in Kedisi, Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger tarafından 1935 yılında öne sürülen bir düşünce deneyidir ve kuantum mekaniğinin paradokslarını gözler önüne sermek için tasarlanmıştır. Bu deney, kuantum süperpozisyonunun tuhaf doğasını vurgular ve klasik gerçeklik yorumlarını sorgular. Varsayımsal senaryoya göre, bir kedi, radyoaktif bir atom, bir Geiger sayacı, bir zehir şişesi ve bir çekiç ile birlikte kapalı bir kutuya yerleştirilir. Eğer atom bozunursa, sayaç bunu algılar ve çekici harekete geçirerek zehir şişesini kırar, bu da kediyi öldürür. Eğer atom bozunmazsa, kedi hayatta kalır.

Kuantum teorisine göre, atom gözlemlenene kadar hem bozunmuş hem de bozunmamış bir süperpozisyon halinde bulunur. Bu nedenle, kedi kutu açılana ve sistem ölçülene kadar aynı anda hem ölü hem de diri kabul edilir. Bu ikilik, gözlemcinin sonuçları belirlemedeki rolünü öne çıkararak, gerçeklik ve gözlem üzerine felsefi ve bilimsel tartışmalara yol açar.

Schrödinger, bu paradoksu, kuantum durumlarının gözlemle çökerek kesin bir gerçekliğe dönüştüğünü öne süren Kopenhag yorumunu eleştirmek amacıyla tasarlamıştır. Deney, bilim insanlarını, parçacıkların ve dolayısıyla makroskobik sistemlerin, gerçekten belirsiz durumlarda mı bulunduğunu yoksa ölçümün yalnızca önceden var olan bir gerçekliği mi ortaya çıkardığını sorgulamaya zorlar.

Bu kavram, fiziğin ötesine geçerek; felsefe, psikoloji ve popüler kültür gibi alanlarda da etkili olmuş, belirsizlik, ikilik ve algı ile gerçeklik arasındaki karmaşıklığın bir sembolü haline gelmiştir.

Hakkı Hoca

30 Dec, 18:34


📝 SEVİLEN SERİMİZE TAM GAZ DEVAM EDELİM 📝

Hakkı Hoca

30 Dec, 18:02


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🚀PELİN HOCA İLE “ALES ÇIKMIŞ TÜRKÇE SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 30 ARALIK 2024 - PAZARTESİ GÜNÜ

21.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/89573964899

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

Hakkı Hoca

30 Dec, 16:48


📝 AGAINST İNCELEYELİM Mİ? 📝

protect against : korunmak, önlemek
Vaccines protect against serious diseases.
Aşılar, ciddi hastalıklara karşı korur.

offend against : ihlal etmek, suç işlemek
He was accused of offending against the rules.
Kuralları ihlal etmekle suçlandı.

rebel against : isyan etmek
The citizens rebelled against the oppressive regime.
Vatandaşlar, baskıcı rejime isyan etti.

react against : tepki göstermek
The public reacted against the government’s decision.
Halk, hükümetin kararına tepki gösterdi.

strive against : mücadele etmek
They are striving against discrimination.
Ayrımcılığa karşı mücadele ediyorlar.

fight against : savaşmak, mücadele etmek
They vowed to fight against corruption.
Yolsuzluğa karşı savaşacaklarına söz verdiler.

revolt against : ayaklanmak
The peasants revolted against the feudal lords.
Köylüler, feodal beylerine karşı ayaklandılar.

dispute against : itiraz etmek, karşı çıkmak
They disputed against the new policies.
Yeni politikalara karşı çıktılar.

resist against : direnmek
The soldiers resisted against the enemy’s attack.
Askerler, düşmanın saldırısına direndi.

safeguard against : güvence altına almak, korumak
The company took steps to safeguard against fraud.
Şirket, dolandırıcılığa karşı güvence almak için adımlar attı.

proceed against : dava açmak
The company decided to proceed against the supplier for breach of contract.
Şirket, tedarikçiye karşı sözleşme ihlali nedeniyle dava açmaya karar verdi.

Hakkı Hoca

30 Dec, 15:11


Did you know that giraffes only need 5 to 30 minutes of sleep per day

They often sleep in short bursts, usually standing up, to stay alert and avoid predators.

Hakkı Hoca

30 Dec, 14:31


⭐️KELVIN HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 30 ARALIK 2024 - PAZARTESİ GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/84262636299

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil #englishteacher

Hakkı Hoca

30 Dec, 14:17


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. draw criticism (from)
The politician’s remarks drew criticism from the opposition.
(= eleştiri almak)

2. offer an explanation (for)
The manager offered an explanation for the delay in the project.
(= açıklama sunmak)

3. meet expectations
The performance of the new product failed to meet expectations.
(= beklentileri karşılamak)

4. hold an opinion (on / about sth. / that + SVO)
She holds the opinion that stricter laws are necessary to protect the environment.
(= bir görüşe sahip olmak)

5. take initiative
Employees are encouraged to take initiative in solving workplace challenges.
(= insiyatif almak)

6. make a prediction (about)
Analysts made predictions about the market’s future trends.
(= tahminde bulunmak)

7. reach a conclusion
After reviewing the evidence, the committee reached a conclusion.
(= bir sonuca varmak)

Hakkı Hoca

30 Dec, 13:39


📌ECE HOCA VE GÖZDE HOCA İLE YDS MASTER ONLINE🔥

- ORTA~ İLERİ SEVİYE

💳 02 OCAK’A KADAR 15999₺ YERİNE 8999₺ 🥳

✓ KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİT İMKANI

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/ece-hoca-ve-gozde-hoca-ile-yds-master-online-egitimi

WHATSAPP BİLGİ HATLARI
0530 699 01 43
0533 567 01 43

332 SAAT EĞİTİM
⚡️OKUMA-KELİME-ÇEVİRİ VİDEOLARI
KELİME VE PARAGRAF DERSLERİ
HAKKI HOCA İLE YDS KAMPI
PDF KAYNAKLAR
⚡️6 ADET ONLINE DENEME & DETAYLI ÇÖZÜM VİDEOLARI
⚡️TELEGRAM SORU ÇÖZÜM GRUBU (Sınav Kampı’na Özel)

#yds #eyds #yds2025 #yökdil

Hakkı Hoca

30 Dec, 13:02


🚀ÖZDEN HOCA İLE “MODAL CÜMLE ANALİZLERİ” BAŞLIYOR🚀

🗓 30 ARALIK 2024 - PAZARTESİ GÜNÜ

16.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/87008421010

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

Hakkı Hoca

30 Dec, 12:55


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. admonish : azarlamak
call out : uyarmak
commend : övmek

2. belittle : küçümsemek
play down : önemsememek
magnify : büyütmek

3. construe : yorumlamak
make out : anlam çıkarmak
misinterpret : yanlış anlamak

4. dispel : dağıtmak
drive away : uzaklaştırmak
gather : toplamak

5. engender : neden olmak
bring about : sebep olmak
prevent : önlemek

📌 SAKIN “TEHLİKEYE ATMAK” ANLAMINA GELEN “ENDANGER” İLE KARIŞTIRMIYORUZ

6. fluctuate : dalgalanmak
swing back and forth : değişmek
stabilize : sabitlemek

7. impede : engellemek
hold up : durdurmak
expedite : hızlandırmak

8. mitigate : hafifletmek
tone down : azaltmak
intensify : artırmak

9. relinquish : vazgeçmek
give up : bırakmak
retain : elde tutmak

10. underscore : vurgulamak
point out : altını çizmek
downplay : küçümsemek

Hakkı Hoca

30 Dec, 11:13


📝 ÖSYM FİİL + İSİM SEVER 📝

1. neglect duties : görevleri ihmal etmek

2. assert dominance : üstünlüğü iddia etmek

3. exaggerate claims : iddiaları abartmak

4. coordinate efforts : çabaları koordineli hale getirmek

5. mitigate damage : zararı hafifletmek

6. suspend activities : faaliyetleri askıya almak

7. accelerate progress : ilerlemeyi hızlandırmak

Hakkı Hoca

28 Dec, 19:39


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Bayazhan, located in Gaziantep, Turkey, stands as a remarkable testament to the region’s cultural heritage and architectural elegance. Constructed in 1909 by Bayaz Ahmet Efendi, a prominent local merchant, this historic structure originally served as both a residence and a caravanserai, reflecting the city’s commercial vitality during the Ottoman period. Its traditional stone architecture, adorned with intricate carvings and arched windows, highlights the craftsmanship of the era and blends seamlessly with Gaziantep’s rich historical fabric.

Following its restoration, Bayazhan has been transformed into a cultural center and museum complex, preserving its original character while embracing modern functionality. It now houses the Gaziantep City Museum, offering visitors an immersive journey through the city’s history, traditions, and industrial development. Exhibits feature archaeological artifacts, interactive displays, and historical photographs, painting a vivid picture of Gaziantep’s social and economic evolution.

The courtyard, once bustling with traders and merchants, has been repurposed into a vibrant social hub, featuring cafés, art galleries, and performance spaces. This area has become a gathering point for both locals and tourists, showcasing Gaziantep’s culinary delights and handcrafted products.

Beyond its architectural and cultural significance, Bayazhan symbolizes the spirit of resilience that defines Gaziantep. Its preservation amid modernization efforts highlights the city’s commitment to honoring its past while embracing its future. Today, it stands not only as a historical monument but also as a living center of art and culture, celebrating the legacy of one of Turkey’s most historic cities.
———————————————————
Türkiye’nin Gaziantep şehrinde yer alan Bayazhan, bölgenin kültürel mirasını ve mimari zarafetini gözler önüne seren önemli bir yapıdır. 1909 yılında, dönemin önde gelen tüccarlarından Bayaz Ahmet Efendi tarafından inşa edilen bu tarihi yapı, başlangıçta hem konut hem de kervansaray olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminin ticari canlılığını yansıtan Bayazhan, taş mimarisi, özenle işlenmiş motifleri ve kemerli pencereleriyle dönemin ustalığını gözler önüne sermekte ve Gaziantep’in zengin tarihi dokusuyla uyum içinde durmaktadır.

Restorasyon çalışmalarının ardından Bayazhan, kültür merkezi ve müze kompleksi olarak yeniden düzenlenmiştir. Orijinal yapısını koruyarak modern işlevsellik kazanan han, günümüzde Gaziantep Kent Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Ziyaretçilere, şehrin tarihi, gelenekleri ve sanayi gelişimi hakkında etkileyici bir yolculuk sunan müzede; arkeolojik eserler, etkileşimli sergiler ve tarihi fotoğraflar sergilenmektedir. Bu sergiler, Gaziantep’in sosyal ve ekonomik dönüşümüne ışık tutmaktadır.

Bir zamanlar tüccarların ve esnafın yoğun olarak kullandığı avlu, günümüzde kafeler, sanat galerileri ve performans alanları ile canlı bir sosyal merkez haline getirilmiştir. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin buluşma noktası olan bu alan, Gaziantep’in gastronomi zenginliklerini ve el sanatlarını tanıtan bir vitrin niteliğindedir.

Bayazhan, yalnızca mimari ve kültürel bir değer olmanın ötesinde, Gaziantep’in dirençli ruhunu da simgelemektedir. Modernleşme çabalarına rağmen korunarak bugüne taşınan bu yapı, şehrin geçmişine sahip çıkma ve geleceğe kucak açma kararlılığını gözler önüne sermektedir. Bugün, tarihi bir anıt olmanın yanı sıra, sanat ve kültürün yaşayan merkezi olarak Gaziantep’in köklü mirasını kutlamaya devam etmektedir.

Hakkı Hoca

28 Dec, 18:50


📝 GECE OKUMASI ÖNCESİ ŞÖYLE UFAK BİR ISINMACA 📝

1. consolidate power : gücü pekiştirmek

2. contradict a statement : bir ifadeyi çelişkiye düşürmek

3. safeguard rights : hakları korumak

4. delegate responsibilities : sorumlulukları devretmek

5. anticipate challenges : zorlukları öngörmek

6. manipulate perceptions : algıları yönlendirmek

7. validate findings : bulguları doğrulamak

Hakkı Hoca

28 Dec, 17:35


📝 ÖĞRENMEDE HER “IMPEDIMENT” BİZİMLE AŞILIR 📝

1. pose an impediment (engel teşkil etmek / engel oluşturmak)
Strict regulations may pose an impediment to innovation in the technology sector.
• Katı düzenlemeler, teknoloji sektöründe yeniliğe engel teşkil edebilir.

2. overcome an impediment (bir engeli aşmak / engelin üstesinden gelmek)
She worked tirelessly to overcome the impediment caused by her speech disorder.
• Konuşma bozukluğunun neden olduğu engeli aşmak için durmaksızın çalıştı.

3. remove an impediment (bir engeli ortadan kaldırmak / engeli gidermek)
The new trade agreement aims to remove impediments to cross-border commerce.
• Yeni ticaret anlaşması, sınır ötesi ticarete yönelik engelleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

4. significant impediment (önemli engel / kayda değer engel)
Lack of funding remains a significant impediment to scientific research.
• Finansman eksikliği, bilimsel araştırmalar için önemli bir engel olmaya devam ediyor.

5. legal impediment (hukuki engel / yasal engel)
The project was delayed due to a legal impediment related to property rights.
• Proje, mülkiyet haklarıyla ilgili hukuki bir engel nedeniyle ertelendi.

6. structural impediment (yapısal engel / temel engel)
Structural impediments in the education system hinder equal access to quality learning.
• Eğitim sistemindeki yapısal engeller, kaliteli öğrenime eşit erişimi engelliyor.

7. form an impediment (engel oluşturmak / bariyer oluşturmak)
Cultural differences may form an impediment to effective international collaboration.
• Kültürel farklılıklar, etkili uluslararası iş birliğine engel oluşturabilir.

Hakkı Hoca

28 Dec, 15:11


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. conduct research (on)
The team conducted extensive research on renewable energy technologies.
(= araştırma yapmak)

2. enforce regulations
Authorities must enforce regulations to ensure workplace safety.
(= kuralları uygulamak)

3. gain recognition (for sth.)
The artist gained international recognition for her innovative designs.
(= tanınmak)

4. deliver results
The manager promised to deliver results within the given timeframe.
(= sonuçlar elde etmek)

5. raise expectations (for)
The recent success of the product raised expectations for future releases.
(= beklentileri artırmak)

6. resolve a conflict (between)
Mediators were brought in to resolve the conflict between the two groups.
(= bir anlaşmazlığı çözmek)

7. reach a settlement
The two companies reached a settlement after months of legal disputes.
(= uzlaşmaya varmak)

Hakkı Hoca

28 Dec, 13:49


📝3 KELİMELİ PHRASAL VERBS📝

1. Come up with
Anlamı: (Bir çözüm, fikir vb.) bulmak, geliştirmek
Eş Anlamlıları: think of, devise, invent
Örnek Cümle: She came up with a brilliant idea to improve the project.
Çeviri: Projeyi geliştirmek için harika bir fikir buldu.

2. Get along with
Anlamı: İyi geçinmek, anlaşmak
Eş Anlamlıları: get on with, be friendly with
Örnek Cümle: I don't really get along with my new colleague.
Çeviri: Yeni iş arkadaşımla pek iyi geçinemiyorum.

3. Look forward to
Anlamı: Sabırsızlıkla beklemek, dört gözle beklemek
Eş Anlamlıları: await, anticipate, be eager for
Örnek Cümle: I'm really looking forward to the weekend.
Çeviri: Gerçekten hafta sonunu dört gözle bekliyorum.

4. Run out of
Anlamı: Bir şeyin tükenmesi, bitmesi
Eş Anlamlıları: deplete, exhaust, use up
Örnek Cümle: We ran out of milk, so I need to buy some more.
Çeviri: Sütümüz bitti, bu yüzden biraz daha almam gerekiyor.

5. Give up on
Anlamı: Ümidini kesmek, vazgeçmek
Eş Anlamlıları: abandon, stop believing in, lose faith in
Örnek Cümle: He gave up on his dream of becoming a doctor.
Çeviri: Doktor olma hayalinden vazgeçti.

6. Put up with
Anlamı: Katlanmak, tahammül etmek
Eş Anlamlıları: tolerate, endure, bear
Örnek Cümle: I can't put up with his rude behavior anymore.
Çeviri: Onun kabaca davranışlarına daha fazla katlanamam.

Hakkı Hoca

28 Dec, 12:28


📝 THAT FEELING “UPON” LEARNING AS MUCH AS YOU COULD 📝

upon request : talep üzerine
The document will be provided upon request.
Belge, talep üzerine sağlanacaktır.

upon arrival : varışta, vardığında
You need to check in upon arrival at the hotel.
Otele vardığınızda giriş yapmanız gerekiyor.

upon completion : tamamlandıktan sonra
A certificate will be issued upon completion of the course.
Kurs tamamlandıktan sonra bir sertifika verilecektir.

reflect upon : düşünmek, değerlendirmek
We need to reflect upon our past mistakes.
Geçmiş hatalarımız üzerinde düşünmemiz gerekiyor.

rely upon : güvenmek
You can rely upon his honesty.
Onun dürüstlüğüne güvenebilirsin.

act upon : harekete geçmek
The government decided to act upon the new findings.
Hükümet, yeni bulgular doğrultusunda harekete geçmeye karar verdi.

impose upon : dayatmak, yük olmak
I don’t want to impose upon your kindness.
Nazik tavrınıza yük olmak istemiyorum.

dwell upon : üzerinde durmak, uzun uzun düşünmek
He tends to dwell upon minor issues.
Küçük sorunlar üzerinde fazla durma eğiliminde.

call upon : resmi olarak çağırmak, talep etmek
The president called upon the citizens to remain calm.
Başkan, vatandaşları sakin kalmaya çağırdı.

touch upon : kısaca değinmek
The speaker touched upon the economic challenges.
Konuşmacı, ekonomik zorluklara kısaca değindi.

fall upon : saldırmak, çullanmak
The soldiers fell upon the enemy unexpectedly.
Askerler, düşmana aniden saldırdı.

agree upon : üzerinde anlaşmak
• They finally agreed upon the terms of the contract.
• Sonunda sözleşmenin şartları üzerinde anlaştılar.

decide upon : karar vermek
• They have yet to decide upon the date of the meeting.
• Toplantı tarihine karar vermediler.

look down upon : küçümsemek
• Some people look down upon manual labor.
• Bazı insanlar bedensel çalışmayı küçümser.

bestow upon : bağışlamak, bahşetmek
• The award was bestowed upon the most successful scientist.
• Ödül, en başarılı bilim insanına bahşedildi.

Hakkı Hoca

28 Dec, 10:52


📎”FROM” COLLOCATIONLARI📎

1. Start from scratch
• Anlamı: Baştan, sıfırdan başlamak.
• Örnek Cümle: She had to start from scratch after the fire destroyed her business.
• Çeviri: Yangın iş yerini harap ettikten sonra sıfırdan başlamak zorunda kaldı.

2. From time to time
• Anlamı: Ara sıra, zaman zaman.
• Örnek Cümle: From time to time, I like to visit my grandparents and spend time with them.
• Çeviri: Zaman zaman, büyüklerimi ziyaret etmeyi ve onlarla vakit geçirmeyi severim.

3. From the bottom of (one’s) heart
• Anlamı: İçtenlikle, kalpten.
• Örnek Cümle: I thank you from the bottom of my heart for all your help.
• Çeviri: Bütün yardımınız için içtenlikle teşekkür ederim.

4. From all walks of life
• Anlamı: Her türlü yaşamdan, farklı yaşam kesimlerinden.
• Örnek Cümle: The event attracted people from all walks of life, making it a diverse gathering.
• Çeviri: Etkinlik, her kesimden insanları cezbetti, bu da onu çeşitli bir toplantı yaptı.

5. From now on
• Anlamı: Bundan sonra, artık.
• Örnek Cümle: From now on, we will meet every Tuesday to discuss the project.
• Çeviri: Bundan sonra, projeyi tartışmak için her Salı bir araya geleceğiz.

6. Far from reality
• Anlamı: Gerçekten uzak, gerçek dışı.
• Örnek Cümle: The movie’s portrayal of life in the future is far from reality, filled with unrealistic scenarios.
• Çeviri: Filmin gelecekteki yaşam tasviri gerçeklikten uzak, gerçekçi olmayan senaryolarla dolu.

7. From dawn to dusk
• Anlamı: Şafaktan akşama kadar, gün boyunca.
• Örnek Cümle: The workers labored from dawn to dusk to finish the project on time.
• Çeviri: İşçiler projeyi zamanında bitirmek için şafaktan akşama kadar çalıştılar.

Hakkı Hoca

28 Dec, 10:34


ŞUBAT YÖKDİL İÇİN DOPDOLU BİR KAMP 💐 ERKEN KAYIT KAMPANYASINDA SON GÜN ‼️

YÖKDİL ONLINE SON VİRAJ KAMPI
📌GÖZDE HOCA VE ONUR HOCA
🔥
@sinavkampi

🔥GENEL TEKRAR VE SORU ÇÖZÜM KAMPI

- SINAVDAN ÖNCEKİ SON VİRAJ

✓ KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİT İMKANI

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/ecehoca-gozdehoca-ile-yokdil-son-viraj-online-kampi

WHATSAPP BİLGİ HATLARI
0530 699 01 43
0533 567 01 43

GENEL TEKRAR & SORU ÇÖZÜMÜ
YÖKDİL SORU ÇÖZÜM KAMPI
PDF KAYNAKLAR
⚡️18 ADET DENEME & DETAYLI ÇÖZÜM VİDEOLARI
⚡️TELEGRAM SORU ÇÖZÜM GRUBU (Sınav Kampı’na Özel)

Çeviri Teknikleri & Çalışmaları
Genel Tekrar ve Soru Çözümleri
Kelime Çalışmaları
Skills Soru Çözüm ve Teknikleri
Çıkmış Soru Çözümleri
Günlük Ödevlendirme
PDF Dokümanlar

#yds #yökdil #yökdilsağlık #yökdilsosyal #yökdilfen #onlineyökdil

Hakkı Hoca

28 Dec, 10:16


👉Eş anlamlı ve zıt anlamlıları ile çalışalım 💡

Not almayı unutmayın‼️

Hakkı Hoca

26 Dec, 06:53


📝 “ÖSYM BAZEN KİMSENİN BİLMEDİĞİ KELİMELERİ SORMAYI SEVER.” SERİMİZE DEVAM EDELİM 📝

1. Obdurate
Stubbornly refusing to change one’s opinion or course of action.
(= inatçı, dik başlı)
Despite repeated pleas, he remained obdurate and refused to compromise.

2. Pulchritude
Physical beauty, especially of a woman.
(= güzellik, zarafet)
The actress was admired not only for her talent but also for her pulchritude.

3. Mellifluous
Sweet or musical; pleasant to hear.
(= tatlı, kulağa hoş gelen)
Her mellifluous voice captivated the audience throughout the performance.

4. Capitulate
To surrender or give in after resistance.
(= teslim olmak, boyun eğmek)
After weeks of negotiation, the rebels finally capitulated to government forces.

5. Expiate
To atone for guilt or wrongdoing.
(= kefaret ödemek, telafi etmek)
He volunteered at the shelter to expiate his past mistakes.

6. Garrulous
Excessively talkative, especially about trivial matters.
(= geveze, çenesi düşük)
Her garrulous nature often made meetings longer than necessary.

7. Ersatz
Made or used as a substitute, typically an inferior one.
(= sahte, taklit)
The ersatz leather jacket looked real but lacked durability.

Hakkı Hoca

26 Dec, 05:44


📝 “TAKE” THESE “INTO CONSIDERATION” 📝

1. give consideration to (dikkate almak / göz önünde bulundurmak)
The committee will give careful consideration to all submitted proposals before making a decision.
• Komite, karar vermeden önce sunulan tüm önerileri dikkatle göz önünde bulunduracaktır.

2. under consideration (değerlendirme aşamasında / gözden geçirilmekte)
Several new policies are currently under consideration by the government.
• Hükümet tarafından şu anda birkaç yeni politika değerlendirme aşamasında.

3. out of consideration for (hatırına / düşüncesiyle)
Out of consideration for the elderly residents, the music volume was kept low during the event.
• Yaşlı sakinlerin hatırına, etkinlik sırasında müzik sesi düşük tutuldu.

4. in consideration of (göz önünde bulundurarak / karşılığında)
The company offered additional compensation in consideration of his years of service.
• Şirket, hizmet yıllarını göz önünde bulundurarak ek tazminat teklif etti.

5. merit consideration (değerlendirilmeyi hak etmek / dikkate alınmayı gerektirmek)
Your suggestion merits serious consideration before we proceed with the plan.
• Planı uygulamaya koymadan önce öneriniz ciddi bir değerlendirmeyi hak ediyor.

6. subject to consideration (değerlendirmeye tabi / incelemeye alınmış)
The changes to the contract are still subject to consideration by the legal team.
• Sözleşmedeki değişiklikler hala hukuk ekibi tarafından değerlendirmeye tabidir.

7. weigh considerations (değerlendirmeleri tartmak / seçenekleri ölçüp biçmek)
Before investing in the project, we must weigh financial and environmental considerations.
• Projeye yatırım yapmadan önce mali ve çevresel değerlendirmeleri tartmalıyız.

Hakkı Hoca

25 Dec, 21:54


UYUMADAN ÖNCE HAP KELİMELER 🫣💜 💤😴🥱


🔹 Prominent - Öne çıkan, belirgin
🔹 Suppress - Bastırmak, önlemek
🔹 Foster - Teşvik etmek, geliştirmek
🔹 Subsequent - Sonraki, ardından gelen
🔹 Compelling - Zorlayıcı, ikna edici
🔹 Plausible - Mantıklı, makul
🔹 Impair - Bozmak, zarar vermek
🔹 Obsolete - Modası geçmiş, eskimiş
🔹 Invoke - Çağırmak, başvurmak
🔹 Reconcile - Uzlaştırmak, barıştırmak

Hakkı Hoca

25 Dec, 19:05


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

J. Robert Oppenheimer, often referred to as the “father of the atomic bomb,” was a brilliant yet enigmatic figure whose legacy intertwines scientific genius with moral ambiguity. Born in 1904, Oppenheimer’s early academic prowess led him to become a renowned physicist, excelling in quantum mechanics and theoretical physics. However, it was his role as the scientific director of the Manhattan Project during World War II that cemented his place in history.

Tasked with developing a nuclear weapon before Nazi Germany, Oppenheimer oversaw the creation of the first atomic bomb, which culminated in the Trinity test on July 16, 1945, in the New Mexico desert. Witnessing the bomb’s detonation, he famously quoted a line from the Bhagavad Gita: “Now I am become Death, the destroyer of worlds.” This statement encapsulated the philosophical torment he experienced as he grappled with the catastrophic implications of his work.

Following the bombings of Hiroshima and Nagasaki, Oppenheimer became an outspoken advocate for nuclear arms control, fearing the escalation of global destruction. However, his opposition to the hydrogen bomb and alleged ties to communism during the Red Scare led to his security clearance being revoked in 1954, effectively ending his influence in government policy.

Despite this fall from grace, Oppenheimer’s legacy endures as a symbol of scientific responsibility and the moral dilemmas faced by those who push the boundaries of human knowledge. His life continues to provoke debates about ethics, warfare, and technological advancement, highlighting the dual-edged nature of scientific discovery in shaping both progress and peril.
———————————————————
Sıklıkla “atom bombasının babası” olarak anılan J. Robert Oppenheimer, bilimsel dehası ve ahlaki karmaşıklığı ile tarihe damga vurmuş bir figürdür. 1904 yılında doğan Oppenheimer, erken yaşlardan itibaren gösterdiği akademik başarıları sayesinde kuantum mekaniği ve teorik fizik alanlarında tanınmış bir fizikçi olmuştur. Ancak onu tarihte kalıcı kılan, II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi’nin bilimsel direktörü olarak üstlendiği roldür.

Nazi Almanyası’ndan önce bir nükleer silah geliştirme göreviyle yükümlü olan Oppenheimer, ilk atom bombasının üretimini denetledi ve bu çalışma, 16 Temmuz 1945’te New Mexico çölünde gerçekleştirilen Trinity testiyle sonuçlandı. Patlamaya tanık olduğunda, Bhagavad Gita’dan ünlü bir cümleyi aktardı: “Şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi.” Bu ifade, Oppenheimer’ın bilimsel başarısının yıkıcı sonuçları karşısında yaşadığı felsefi bunalımı özetler niteliktedir.

Hiroşima ve Nagazaki’ye yapılan saldırıların ardından Oppenheimer, nükleer silahların kontrol altına alınması gerektiğini savunan açık sözlü bir savunucuya dönüştü. Ancak, hidrojen bombasına karşı çıkışı ve Soğuk Savaş dönemindeki komünizm suçlamaları, 1954’te güvenlik izninin iptal edilmesine neden oldu ve böylece hükümet politikaları üzerindeki etkisini kaybetti.

Bu itibardan düşüşüne rağmen, Oppenheimer’ın mirası, bilimsel sorumluluğun ve bilgi sınırlarını zorlayanların karşılaştığı ahlaki ikilemlerin bir sembolü olarak yaşamaya devam etmektedir. Onun hayatı, etik, savaş ve teknolojik ilerleme konularında süregelen tartışmalara ilham vermekte ve bilimsel keşiflerin hem ilerlemeyi hem de tehlikeyi şekillendirmedeki çift yönlü doğasını vurgulamaktadır.

Hakkı Hoca

25 Dec, 17:41


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. abet : suç ortaklığı yapmak
back up : desteklemek
hinder : engellemek

2. assuage : yatıştırmak
smooth over : sakinleştirmek
exacerbate : kötüleştirmek

3. consolidate : güçlendirmek
shore up : sağlamlaştırmak
fragment : parçalamak

4. deride : alay etmek
laugh at : dalga geçmek
praise : övmek

5. disseminate : yaymak
spread out : dağıtmak
withhold : saklamak

6. forestall : önlemek
ward off : engellemek
allow : izin vermek

7. invalidate : geçersiz kılmak
rule out : iptal etmek
authorize : onaylamak

8. lament : yas tutmak
mourn over : yasını tutmak
celebrate : kutlamak

9. proliferate : hızla çoğalmak
spring up : artmak
dwindle : azalmak

10. subjugate : boyunduruk altına almak
bring under : kontrol altına almak
liberate : özgürleştirmek

Hakkı Hoca

25 Dec, 15:52


UFAK BİR SYNONYM MOLASI

bulaşıcı

contagious
infectious
communicable
contractable
transmissible
epidemic
pestiferous
pestilent

Hakkı Hoca

25 Dec, 14:59


Did you know that kangaroos can’t walk backward

Their large, muscular tails and strong hind legs make it impossible for them to move in reverse, which is one of the reasons they’re featured on Australia’s coat of arms.

Hakkı Hoca

25 Dec, 14:32


🚀ÖZDEN HOCA İLE “YDT ÇIKMIŞ TENSE-PASSİVE-MODAL SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 25 ARALIK 2024 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/83776416203

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

25 Dec, 14:31


⭐️KELVIN HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 25 ARALIK 2024 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/87470814582

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

25 Dec, 13:33


🚀GÖZDE HOCA İLE “YÖKDİL ÇIKMIŞ PARAGRAF SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 25 ARALIK 2024 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

16.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/live/y8k54qjkOdo?feature=share

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #eyds #yds2024 #eyds2024

Hakkı Hoca

25 Dec, 13:26


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. make a commitment
He made a commitment to improve the company’s customer service.
(= taahhütte bulunmak)

2. break a promise
She broke her promise to attend the meeting, which caused frustration.
(= sözünü tutmamak)

3. take a stand (against)
The activist took a stand against the environmental destruction in the area.
(= duruş sergilemek)

4. gain insight (into)
The study provided valuable insights into the behavior of consumers.
(= derinlemesine bilgi edinmek)

5. raise a concern (about)
The employee raised a concern about the lack of safety measures in the workplace.
(= endişe dile getirmek)

6. carry out a survey
The university carried out a survey to gather feedback on the new curriculum.
(= anket yapmak)

7. make an accusation (that + SVO)
She made an accusation that the company was involved in fraudulent activities.
(= suçlama yapmak)

Hakkı Hoca

25 Dec, 12:45


🍀🍀🍀🍀🍀

📍DEVRİK CÜMLE YAPISI NEDİR?
Yardımcı fiil ile öznenin yer değiştirmesidir.

Not only did she visit her darling but also she prepared a nice dinner for him.
(cümle çevirisi sizde🙋🏼‍♀️)

📍NOTLARIMIZA KAYDEDELİM.

#yökdil
#yds
#yksdil




https://www.instagram.com/p/DEAGfwkMoF-/?igsh=YWg0bnFxbGYyb3Iz

Hakkı Hoca

25 Dec, 12:44


🍀🍀🍀🍀🍀

📍DEVRİK CÜMLE YAPISI NEDİR?
Yardımcı fiil ile öznenin yer değiştirmesidir.

Not only did she visit her darling but also she prepared a nice dinner for him.
(cümle çevirisi sizde🙋🏼‍♀️)

📍NOTLARIMIZA KAYDEDELİM.

#yökdil
#yds
#yksdil




https://www.instagram.com/p/DEAGfwkMoF-/?igsh=YWg0bnFxbGYyb3Iz

Hakkı Hoca

06 Dec, 13:25


📌 “require” fiili kendisinden sonra fiil alacaksa direkt olarak “Ving” şeklinde alır. Ancak, “require sb. | sth.” olursa “to” ile devam etmek zorundadır.

It requires taking everything into account.
I require you to take everything into account.

Hakkı Hoca

06 Dec, 13:04


🚀GÖZDE HOCA İLE “YÖKDİL ÇIKMIŞ TENSE SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🚀🚀🚀

🗓 06 ARALIK 2024 - CUMA GÜNÜ

16.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/live/Q1nuNGm_qaQ?feature=share

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

06 Dec, 12:56


YDS / E-YDS ÖĞRENCİLERİMİZZZ TOPLANINNN🔥🔥🔥🔥

SINAV KAMPI MOBİL UYGULAMASI SİZİ BEKLİYOR ✈️

YDS ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 🤙🤙🤙

OYUN TADINDA ÇIKMIŞ YDS SORULARI ÇÖZÜYORUZ🤺

Mobil Uygulama linki
🌟https://heylink.me/Sinavkampi

Tüm içeriklerimiz gibi mobil uygulamamız da ücretsizdir 💙

Hakkı Hoca

06 Dec, 12:38


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. allocate : tahsis etmek
assign : paylaştırmak
withhold : alıkoymak

2. debunk : çürütmek
expose : açığa çıkarmak
conceal : gizlemek

3. ameliorate : iyileştirmek
improve : geliştirmek
worsen : kötüleştirmek

4. encompass : kapsamak
include : içine almak
exclude : hariç tutmak

5. perpetuate : sürdürmek
carry on : devam ettirmek
halt : durdurmak

6. repudiate : reddetmek
reject : kabul etmemek
embrace : benimsemek

7. exonerate : temize çıkarmak
clear : aklamak
blame : suçlamak

8. intertwine : birbirine dolanmak
interconnect : bağlanmak
separate : ayırmak

9. postpone : ertelemek
put off : geciktirmek
expedite : hızlandırmak

10. articulate : açıkça ifade etmek
express : dile getirmek
mumble : gevelemek

Hakkı Hoca

06 Dec, 12:02


🎯JOSEPH HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🚀🚀

🗓 06 ARALIK 2024 - CUMA GÜNÜ

15.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/84531826457

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

06 Dec, 11:27


Biraz da çeviri ✌🏻ama önce siz tabi kiii







#yds
#yökdil
#yksdil

https://www.instagram.com/reel/DDPC-9yMR3e/?igsh=MTl1d2ZmczZtY3V0ZA==

Hakkı Hoca

06 Dec, 10:14


Günlük dozumuzu alalım ✨️
.
.
.
#yds #yökdil #eyds #yksdil
https://www.instagram.com/share/reel/_pjcnRQkA

Hakkı Hoca

06 Dec, 10:07


📚HAKKI HOCA İLE 70 PUAN GARANTİLİ ONLINE YDS YÖKDİL KURSU 🌟

👍08 ARALIK’A KADAR 24999₺ YERİNE 18249₺

💳KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİTLE ÖDEME İMKANI

🌟🌟 PROGRAM DAHİLİNDE EXTRA İÇERİKLERİMİZ 🎁🎁
3 ADET ÖZGÜN KAYNAK
HAKKI HOCA İLE YDS KAMPI (2999₺ değerinde)
HAKKI HOCA İLE YÖKDİL KAMPI (2999₺ değerinde)
24 ADET ONLINE DENEME
250 ADET METİN ÇEVİRİ VİDEOLARI
KELİME DERS VİDEOLARI
ÖDEVLENDİRME VE TAKİP
7/24 AKTİF SORU ÇÖZÜM GRUBU
70 PUAN GARANTİ KAPSAMINDA YDS MASTER (6999 ₺ değerindeki) GRUBUNA ÜCRETSİZ ERİŞİM

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ : https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-70-puan-garantili-online-yds-yokdil-kursu-

WhatsApp bilgi hatları;
0530 699 01 43
0533 567 01 43

Hakkı Hoca

06 Dec, 09:32


📝 BİRAZ “OFF” MESELESİNİ İNCELEYELİM 📝

1. off the beaten path (sıradışı / alışılmışın dışında)
They chose to travel off the beaten path to explore hidden gems.
• Gizli güzellikleri keşfetmek için alışılmışın dışında bir rota seçtiler.

2. off the cuff (hazırlıksız / doğaçlama)
He gave an impressive speech off the cuff at the meeting.
• Toplantıda hazırlıksız etkileyici bir konuşma yaptı.

3. off balance (dengesiz / şaşkına dönmüş)
The sudden question caught her off balance during the interview.
• Ani soru, onu röportaj sırasında şaşkına çevirdi.

4. off the grid (modern sistemlerden bağımsız / izole)
They decided to live off the grid in a remote cabin.
• Uzak bir kulübede modern sistemlerden bağımsız yaşamaya karar verdiler.

5. off the record (kayıt dışı / gayri resmi)
He shared some sensitive information off the record.
• Bazı hassas bilgileri kayıt dışı olarak paylaştı.

6. off the charts (beklenenden çok daha yüksek / alışılmadık düzeyde)
The demand for the new product is off the charts.
• Yeni ürüne olan talep alışılmadık düzeyde yüksek.

7. off the hook (sorumluluktan kurtulmuş / zor durumdan çıkmış)
Thanks to the witness, the suspect is now off the hook.
• Tanık sayesinde, şüpheli artık sorumluluktan kurtuldu.

Hakkı Hoca

06 Dec, 09:10


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯JOSEPH HOCA İLE “ENGLISH SPEAKING CLUB”

🗓 06 ARALIK 2024 - CUMA GÜNÜ

14.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

06 Dec, 07:20


🚀2024-ALES/3: Sınav Sonuçları Açıklandı

https://sonuc.osym.gov.tr/Sorgu.aspx?SonucID=10022

Hakkı Hoca

06 Dec, 06:44


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. extend an invitation
She extended an invitation to her colleagues to attend the ceremony.
(= bir davet iletmek)

2. face a dilemma
Many young people face the dilemma of choosing between career and family.
(= bir ikilemle karşılaşmak)

3. build trust
It takes time to build trust between business partners.
(= güven inşa etmek)

4. offer a solution
The consultant offered a practical solution to improve efficiency.
(= bir çözüm sunmak)

5. draw attention to
The speaker drew attention to the rising inequality in education.
(= bir şeye dikkat çekmek)

6. hold a meeting
The committee will hold a meeting to discuss the recent developments.
(= bir toplantı düzenlemek)

7. cause confusion
The new regulations caused confusion among small business owners.
(= karışıklığa neden olmak)

Hakkı Hoca

06 Dec, 05:18


📝 BİR “COMMON” MESELESİ 📝

✔️ common sense: sağduyu
✔️ common ground: ortak nokta
✔️ common practice: yaygın uygulama
✔️ common interest: ortak ilgi alanı
✔️ common knowledge: herkesin bildiği şey
✔️ common goal: ortak hedef
✔️ common belief: yaygın inanış
✔️ common mistake: yaygın hata
✔️ common feature: ortak özellik
✔️ common understanding: ortak anlayış
✔️ common problem: yaygın sorun
✔️ common usage: yaygın kullanım
✔️ common language: ortak dil
✔️ common heritage: ortak miras
✔️ common origin: ortak köken
✔️ common good: ortak yarar
✔️ in common: ortak olarak
✔️ have something in common: ortak bir şeye sahip olmak
✔️ common enemy: ortak düşman

1. Good decision-making often depends on common sense.
(İyi kararlar almak genellikle sağduyuya bağlıdır.)

2. Despite their differences, they found common ground during the negotiation.
(Farklılıklarına rağmen, müzakerede ortak bir nokta buldular.)

3. It is common practice to greet someone with a handshake.
(Birini el sıkışarak selamlamak yaygın bir uygulamadır.)

4. Protecting the environment is a common interest for everyone.
(Çevreyi korumak herkesin ortak ilgi alanıdır.)

5. It is common knowledge that smoking is harmful to health.
(Sigaranın sağlığa zararlı olduğu herkesin bildiği bir gerçektir.)

6. The two companies worked together to achieve a common goal.
(İki şirket, ortak bir hedefe ulaşmak için birlikte çalıştı.)

7. A common mistake among students is neglecting time management.
(Öğrenciler arasında yaygın bir hata, zaman yönetimini ihmal etmektir.)

8. A love for music was a common feature among the group members.
(Grup üyeleri arasında müziğe olan sevgi ortak bir özellikti.)

9. The countries share a common heritage of ancient traditions.
(Ülkeler, eski geleneklerden oluşan ortak bir mirası paylaşıyor.)

10. Do you and your friends have anything in common?
(Sen ve arkadaşlarının ortak bir şeyi var mı?)

11. They united against a common enemy to defend their land.
(Topraklarını savunmak için ortak bir düşmana karşı birleştiler.)

12. English is often used as a common language in international business.
(İngilizce, uluslararası iş dünyasında genellikle ortak dil olarak kullanılır.)

Hakkı Hoca

04 Dec, 10:21


📝 BİR “THROUGH” MESELESİ 📝

1. through sheer determination (saf kararlılık sayesinde)
She achieved her dreams through sheer determination and hard work.
• Hayallerine, saf kararlılığı ve sıkı çalışması sayesinde ulaştı.

2. through thick and thin (iyi günde kötü günde / her türlü durumda)
They have remained friends through thick and thin.
• İyi günde kötü günde dost kalmayı başardılar.

3. through no fault of one’s own (kendi hatası olmaksızın)
He lost his job through no fault of his own.
• Kendi hatası olmaksızın işini kaybetti.

4. through the lens of (… gözünden / … açısından)
The novel explores the conflict through the lens of cultural identity.
• Roman, çatışmayı kültürel kimlik açısından inceliyor.

5. through the grapevine (dolaylı yoldan / başkalarından duymak)
I heard through the grapevine that they’re planning to move abroad.
• Başkalarından, yurtdışına taşınmayı planladıklarını duydum.

6. through trial and error (deneme yanılma yoluyla)
He learned to fix the machine through trial and error.
• Makineyi tamir etmeyi deneme yanılma yoluyla öğrendi.

7. through gritted teeth (dişlerini sıkarak / isteksiz bir şekilde)
He apologized through gritted teeth after being scolded.
• Azarlandıktan sonra dişlerini sıkarak özür diledi.

Hakkı Hoca

04 Dec, 08:23


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🚀ECE HOCA İLE “e-YDS ÇIKMIŞ CÜMLE TAMAMLAMA SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 04 ARALIK 2024 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

13.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

04 Dec, 06:41


📝 SEVİLEN SERİMİZE DEVAM 📝

Hakkı Hoca

04 Dec, 05:07


📝 SABAHÇILARA ÖZEL COLLOCATION 📝

1. raise awareness (about)
The campaign aims to raise awareness about mental health issues.
(= farkındalık yaratmak)

2. follow a procedure
Employees are expected to follow the proper procedure when filing a complaint.
(= bir prosedürü takip etmek)

3. meet a deadline
The team worked late to ensure they met the deadline for the project.
(= bir son teslim tarihini karşılamak)

4. offer a perspective (on)
The book offers a fresh perspective on the challenges of urbanization.
(= bir bakış açısı sunmak)

5. hold a belief (that + SV / SVO)
She holds the belief that education is the key to social progress.
(= bir inanca sahip olmak)

6. accept an offer
He accepted the job offer after careful consideration.
(= bir teklifi kabul etmek)

7. minimize damage
Emergency services acted quickly to minimize damage caused by the fire.
(= hasarı en aza indirmek)

Hakkı Hoca

03 Dec, 18:58


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Crimea, a peninsula in the Black Sea, has been a focal point of geopolitical and cultural significance throughout history. Its strategic location has made it a crossroads of civilizations, attracting Greeks, Scythians, Byzantines, Mongols, and Ottoman Turks over the centuries. Crimea’s rich history is reflected in its diverse architecture, languages, and traditions, shaped by the many powers that have ruled it.

In the medieval period, the Crimean Khanate, established in the 15th century under the influence of the Golden Horde, became a significant player in regional politics. It maintained close ties with the Ottoman Empire, serving as a crucial buffer against Russian expansion. However, in 1783, the Russian Empire annexed Crimea, marking a turning point in its history and solidifying its role as a strategic naval hub. The establishment of the Black Sea Fleet in Sevastopol highlighted its military importance.

The 20th century brought significant upheaval. Crimea was a battleground during the Crimean War (1853–1856) and later became embroiled in the complexities of World War II, during which its Tatar population suffered mass deportation under Stalin’s regime. After the war, Crimea became part of the Soviet Union, and in 1954, it was transferred to the Ukrainian SSR.

The collapse of the Soviet Union in 1991 reignited tensions over Crimea’s status. In 2014, Russia’s annexation of Crimea, following a controversial referendum, led to international condemnation and ongoing disputes between Ukraine and Russia. Today, Crimea remains a highly contested region, symbolizing the enduring struggles for power and identity in the Black Sea region.
———————————————————
Karadeniz’de bir yarımada olan Kırım, tarih boyunca jeopolitik ve kültürel açıdan büyük önem taşımıştır. Stratejik konumu, Yunanlar, İskitler, Bizanslılar, Moğollar ve Osmanlı Türkleri gibi birçok medeniyeti kendine çekmiş ve bu çeşitlilik, bölgenin mimarisine, dillerine ve geleneklerine yansımıştır.

Orta Çağ’da, 15. yüzyılda Altın Orda Devleti’nin etkisiyle kurulan Kırım Hanlığı, bölgesel siyasette önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu ile yakın bağları olan hanlık, Rus yayılmacılığına karşı bir tampon görevi üstlenmiştir. Ancak 1783 yılında, Rus İmparatorluğu’nun Kırım’ı ilhak etmesi, bölgenin tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve Kırım, stratejik bir deniz üssü olarak önem kazanmıştır. Sivastopol’daki Karadeniz Filosu’nun kurulması, bölgenin askeri önemini pekiştirmiştir.

20. yüzyıl, Kırım için büyük çalkantılara sahne olmuştur. Kırım Savaşı (1853–1856) sırasında bir savaş alanı olan bölge, II. Dünya Savaşı sırasında ise Stalin’in emriyle Tatar nüfusunun sürgün edilmesi gibi trajik olaylar yaşamıştır. Savaşın ardından Kırım, Sovyetler Birliği’ne bağlanmış ve 1954 yılında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne devredilmiştir.

Sovyetler Birliği’nin 1991’de çökmesi, Kırım’ın statüsü üzerindeki gerilimleri yeniden alevlendirmiştir. 2014 yılında, Rusya’nın tartışmalı bir referandumun ardından Kırım’ı ilhak etmesi, uluslararası kınamalara yol açmış ve Ukrayna ile Rusya arasında devam eden bir anlaşmazlığa neden olmuştur. Günümüzde Kırım, Karadeniz bölgesindeki güç mücadelesi ve kimlik sorunlarının sembolü olarak varlığını sürdürmektedir.

Hakkı Hoca

03 Dec, 18:09


📝 GECE OKUMASI ÖNCESİNDE BİRAZ “KİMSENİN BİLMEDİĞİ” KELİMELERE DEVAM EDELİM 📝

1. Sycophant
A person who acts obsequiously toward someone important in order to gain advantage.
(= yağcı, dalkavuk)

The CEO was surrounded by sycophants, all eager to gain favor by agreeing with his every idea.

2. Ameliorate
To make something bad or unsatisfactory better.
(= iyileştirmek, düzeltmek)

The government introduced new measures to ameliorate the living conditions of the poor.

3. Pernicious
Having a harmful effect, especially in a gradual or subtle way.
(= zararlı, tehlikeli)

The pernicious influence of social media on teenagers’ self-esteem is a growing concern.

4. Recalcitrant
Having an obstinately uncooperative attitude.
(= inatçı, asi)

The recalcitrant employee refused to follow the new company policies, causing tension in the workplace.

5. Quixotic
Extremely idealistic; unrealistic and impractical.
(= hayalperest, ulaşılması güç)

His quixotic dreams of changing the world with a single project were admirable but unachievable.

6. Disparate
Essentially different in kind; not allowing comparison.
(= farklı, zıt)

The two cultures were so disparate that they could hardly understand each other’s traditions.

7. Ephemeral
Lasting for a very short time.
(= kısa ömürlü, geçici)

The joy of winning the award was ephemeral, quickly replaced by the pressure of new expectations.

Hakkı Hoca

03 Dec, 15:47


TÜM SORU TİPLERİ E-YDS VİDEO SERİSİ

💫 KELİME
https://youtu.be/hgVGTIBy1mU?si=ht1TjekoNhmJaW7Z

💫 GRAMER
https://www.youtube.com/live/mbyubESiDwo?si=D02jGp3PJjaHtlb_

💫 CLOZE TEST
https://www.youtube.com/live/0QdtymlXg_E?si=2ZqpvpfvuyFNfh80

💫 CÜMLE TAMAMLAMA
https://www.youtube.com/live/-RuK6bJpLUQ?si=8YZDYj_9dWr4hKz_

💫 PARAGRAF TAMAMLAMA
https://youtu.be/qptP-3-mqlo?si=JJwlktyj8NjxcXsu

💫 ANLAM AKIŞI BOZAN CÜMLE
https://www.youtube.com/live/WiyY0DEm1jI?si=Pzc1DI83jHdhNl8p

💫 DİYALOG
https://youtu.be/im3CFsZVQhM?si=hqJ8IAX1_lhdcceL

💫 ANLAMCA EN YAKIN CÜMLE
https://youtu.be/fu-LCpXuD8Y?si=2X3yNhN3fVdWtUMM

Hakkı Hoca

03 Dec, 15:43


Çözüm videosu geldi ✨️
.
.
.
#yds #yökdil #eyds #yksdil #tıpdil
https://www.instagram.com/share/reel/BAKRlMYZf1

Hakkı Hoca

03 Dec, 15:15


YDS / E-YDS ÖĞRENCİLERİMİZZZ TOPLANINNN🔥🔥🔥🔥

SINAV KAMPI MOBİL UYGULAMASI SİZİ BEKLİYOR ✈️

YDS ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 🤙🤙🤙

OYUN TADINDA ÇIKMIŞ YDS SORULARI ÇÖZÜYORUZ🤺

Mobil Uygulama linki
🌟https://heylink.me/Sinavkampi

Tüm içeriklerimiz gibi mobil uygulamamız da ücretsizdir 💙

Hakkı Hoca

27 Nov, 05:57


📝 MADEM ÇOK SEVDİNİZ, O ZAMAN “ABOUT” GELSİN 📝

1. about time (tam zamanı)

It’s about time we started taking this project seriously.
Bu projeyi ciddiye almaya başlamamızın tam zamanı.

📌 Dikkat edilmesi gereken nokta, present bir ifade anlatılmasına rağmen öznelerin V2 (past) ile kullanılmasıdır.

2. about to happen (olmak üzere)

The storm is about to happen, so stay indoors.
Fırtına çıkmak üzere, bu yüzden içeride kalın.

3. about to leave (ayrılmak üzere)

She’s about to leave for the airport.
Havaalanına gitmek / doğru yola çıkmak üzere.

4. about to cry (ağlamak üzere)

The child looked like he was about to cry.
Çocuk, ağlamak üzere gibi görünüyordu.

5. about an hour ago (yaklaşık bir saat önce)

He called me about an hour ago.
Beni yaklaşık bir saat önce aradı.

6. about the same (aşağı yukarı aynı)

The salaries are about the same despite their different roles.
Rollerinin farklı olmasına rağmen maaşları aşağı yukarı aynı.

7. about someone’s age (birinin yaşlarında)

He looks about your age.
O, senin yaşlarında görünüyor.

Hakkı Hoca

27 Nov, 04:25


📝 SABAHÇILARA ÖZEL, BAZI “TO” KULLANIMLARI 📝

1. to the brink of collapse (çöküşün eşiğine kadar)

The company was pushed to the brink of collapse due to poor management.
Şirket, kötü yönetim nedeniyle çöküşün eşiğine kadar sürüklendi.

2. to the detriment of others (başkalarının zararına)

He pursued his goals to the detriment of others.
Hedeflerini başkalarının zararına olacak şekilde takip etti.

3. to the delight of the audience (seyircinin keyfine/keyif verecek şekilde)

The magician performed a trick to the delight of the audience.
Sihirbaz, seyircinin keyfine hitap edecek bir numara sergiledi.

4. to the best of my knowledge (bildiğim kadarıyla)

To the best of my knowledge, the report has been completed.
Bildiğim kadarıyla rapor tamamlandı.

5. to the letter (harfi harfine)

He followed the instructions to the letter.
Talimatları harfi harfine takip etti.

6. to the core (ilmesine kadar / derinden)

Her betrayal shook him to the core.
Her ihanet onu derinden sarstı.

7. to the forefront (ön plana / ön saflara)

The pandemic brought health issues to the forefront.
Pandemi, sağlık sorunlarını ön plana taşıdı.

Hakkı Hoca

26 Nov, 18:43


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Salda Lake, often referred to as the “Turkish Maldives,” is a strikingly beautiful crater lake located in Burdur Province, southwestern Turkey. Known for its white sandy shores and turquoise waters, it has become a popular destination for both domestic and international visitors. The lake spans approximately 44 square kilometers and is one of the deepest in Turkey, with depths reaching up to 196 meters.

What sets Salda Lake apart is its unique geological and ecological features. The lake is rich in magnesium, and its mineral-rich waters contribute to the formation of white magnesium carbonate deposits, which give the shorelines their characteristic bright color. These properties have drawn comparisons to Mars, as NASA has noted similarities between the lake’s mineral composition and the Jezero Crater on the Martian surface. This makes Salda Lake not just a tourist attraction but also an important site for scientific research.

The lake is surrounded by protected forests and hills, which host diverse flora and fauna. It is a designated protected area, and efforts are in place to preserve its delicate ecosystem. Swimming and recreational activities are allowed in designated zones to minimize environmental impact.

Despite its breathtaking beauty, Salda Lake faces challenges from increasing tourism and urbanization. Conservationists stress the importance of sustainable practices to ensure the lake’s preservation for future generations. Salda Lake remains a natural wonder of Turkey, blending pristine beauty with scientific significance.
———————————————————
Salda Gölü, sıklıkla “Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılan, güneybatı Türkiye’nin Burdur ilinde yer alan büyüleyici bir krater gölüdür. Beyaz kumlu kıyıları ve turkuaz sularıyla tanınan göl, hem yerli hem de yabancı turistler için popüler bir destinasyon haline gelmiştir. Yaklaşık 44 kilometrekare alana yayılan Salda Gölü, 196 metreye varan derinliğiyle Türkiye’nin en derin göllerinden biridir.

Salda Gölü’nü benzersiz kılan, jeolojik ve ekolojik özellikleridir. Göl, magnezyum bakımından zengin olup, bu mineral açısından zengin suları kıyılarda beyaz magnezyum karbonat birikintilerinin oluşmasına katkıda bulunur. Bu özelliği, göl kıyılarına karakteristik parlak rengini verir. NASA, Salda Gölü’nün mineral yapısının Mars’taki Jezero Krateri ile benzerlik gösterdiğini belirterek burayı sadece bir turizm merkezi değil, aynı zamanda bilimsel araştırmalar için önemli bir alan olarak tanımlamaktadır.

Göl, koruma altındaki ormanlar ve tepelerle çevrilidir ve çeşitli flora ve faunaya ev sahipliği yapar. Koruma alanı ilan edilen bölgede, gölün hassas ekosistemini korumak için özel çabalar sarf edilmektedir. Yüzme ve diğer rekreasyonel faaliyetler yalnızca belirlenen alanlarda yapılmakta, çevresel etkilerin en aza indirilmesine çalışılmaktadır.

Muhteşem güzelliğine rağmen, Salda Gölü artan turizm ve kentleşme baskılarıyla karşı karşıyadır. Çevreciler, gölün gelecek nesiller için korunmasını sağlamak amacıyla sürdürülebilir uygulamaların önemine dikkat çekmektedir. Salda Gölü, Türkiye’nin doğal bir harikası olarak hem eşsiz güzelliğiyle hem de bilimsel önemiyle öne çıkmaktadır.

Hakkı Hoca

26 Nov, 17:47


📝 GÜNÜN EN ÇOK SORULAN, MERAK EDİLEN KELİMELERİNDEN OLUŞAN MİNİK OKUMAMIZ SİZLERLE 📝

contemplate
ameliorate
lest
safeguard
in lieu of
boil down
in keeping with
raise awareness about
surge in
attributed to


Policymakers contemplate measures to ameliorate economic challenges, safeguarding public welfare lest conditions worsen. In lieu of temporary fixes, they propose strategies that boil down to sustainable solutions. In keeping with global efforts, campaigns aim to raise awareness about the surge in environmental issues, often attributed to human activity.

Hakkı Hoca

26 Nov, 16:15


📌ADJECTIVE + PREPOSITION📌

📎Aware of
As a manager, he is aware of the importance of maintaining a balanced work-life dynamic for the well-being of his team. (Bir yönetici olarak, ekibinin iyiliği için iş-yaşam dengesini korumanın öneminin farkında.)

📎Keen on
He’s keen on exploring new cultures and frequently travels to different countries to experience their traditions and lifestyles. (O, yeni kültürleri keşfetmeye istekli ve farklı ülkelerdeki gelenekleri ve yaşam tarzlarını deneyimlemek için sıkça seyahat eder.)

📎Committed to
Despite facing numerous challenges, the research team remains committed to discovering a cure for the rare disease. (Birçok zorlukla karşılaşmalarına rağmen, araştırma ekibi nadir hastalığa bir tedavi bulmaya bağlılık göstermektedir.)

📎Relevant to
Your comment is not relevant to the topic under discussion. (Yorumunuz tartışılan konu ile ilgili değil.)

📎Discriminated against
She felt that women were often discriminated against in the workplace, especially in leadership positions. (Kadınların iş yerinde, özellikle liderlik pozisyonlarında, sıklıkla ayrımcılığa uğradığını hissetti.)

📎Deficient in
The diet of modern urban populations is often deficient in essential vitamins, which can contribute to various health issues. (Modern şehir nüfuslarının diyeti genellikle gerekli vitaminlerden yoksundur, ki bu da çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.)

📎Content with
After years of hard work, she was finally content with her achievements, knowing she had made a significant impact in her field.

📎Opposed to
The committee is opposed to the idea of cutting funding for public health services, as it may negatively impact vulnerable communities. (Komite, kamu sağlık hizmetleri için finansmanın kesilmesi fikrine karşı, çünkü bu, savunmasız toplulukları olumsuz etkileyebilir.)

Hakkı Hoca

26 Nov, 16:12


📌NOUN + PREPOSITION📌

📎Advantage of / in
The advantage of online education is flexibility. (Çevrimiçi eğitimin avantajı esnekliktir.)
There is an advantage in learning multiple languages. (Birden fazla dil öğrenmenin avantajı vardır.)

📎Need for
There is an increasing need for clean energy sources. (Temiz enerji kaynaklarına olan ihtiyaç giderek artıyor.)

📎Disregard for
The company's disregard for environmental regulations led to legal issues. (Şirketin çevre düzenlemelerine kayıtsız kalması hukuki sorunlara yol açtı.)

📎Restriction on
The government imposed restrictions on the export of certain goods. (Hükümet, belirli malların ihracatına kısıtlamalar getirdi.)

📎Awareness of
The students displayed a strong awareness of cultural differences. (Öğrenciler, kültürel farklılıkların güçlü bir şekilde farkında olduklarını gösterdiler.)

📎Preoccupation with
There is a growing preoccupation with artificial intelligence in many fields. (Birçok alanda yapay zeka ile ilgili artan bir endişe var.)

📎Objection to
There were several objections to the proposed changes in the legislation. (Önerilen mevzuat değişikliklerine karşı birkaç itiraz vardı.)

📎Relevance to
Her comments have no relevance to the topic. (Yorumlarının konuyla hiçbir alakası yok.)

📎Insight into
The research offers deep insight into human behavior. (Araştırma, insan davranışına derinlemesine bir bakış sunuyor.)

Hakkı Hoca

26 Nov, 15:50


📝 SEVİLEN SERİMİZE TAM GAZ DEVAM 📝

Hakkı Hoca

26 Nov, 14:47


Did you know that water can boil and freeze at the same time

This phenomenon, called the “triple point,” occurs when temperature and pressure are just right for the three states of matter—solid, liquid, and gas—to coexist in equilibrium.

Hakkı Hoca

26 Nov, 14:06


Cevaplar yoruma ✌🏻 Çözüm videosu için takipte kalıyoruz 🔥
.
.
.
#yds #yökdil #eyds #yksdil #tıpdil
https://www.instagram.com/share/reel/BBMWJ2KMsS

Hakkı Hoca

26 Nov, 12:10


📝 SEVİLEN SERİMİZE DEVAM 📝

Hakkı Hoca

26 Nov, 12:02


🎯JOSEPH HOCA İLE “İNGİLİZCE SPEAKING CLUB” BAŞLIYORRRR


Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

Katıl Zoom Toplantı
https://us06web.zoom.us/j/88287290561?pwd=axqcEy1vPy5abkUDkMclTv97YueazA.1

Toplantı Kimliği: 882 8729 0561
Parola: 1

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

Hakkı Hoca

25 Nov, 15:58


Did you know that a day on Venus is longer than a year on Venus

Venus takes about 243 Earth days to complete one rotation on its axis, but only 225 Earth days to orbit the Sun. This slow rotation makes its days incredibly long.

Hakkı Hoca

25 Nov, 15:24


📌ECE HOCA VE GÖZDE HOCA İLE YDS MASTER ONLINE🔥

- ORTA~ İLERİ SEVİYE

💳 05 ARALIK’A KADAR 15999₺ YERİNE 7499₺ 🥳

✓ KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİT İMKANI

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ :
https://sinavkampi.com.tr/ece-hoca-ve-gozde-hoca-ile-yds-master-online-egitimi

WHATSAPP BİLGİ HATLARI
0530 699 01 43
0533 567 01 43

332 SAAT EĞİTİM
⚡️OKUMA-KELİME-ÇEVİRİ VİDEOLARI
KELİME VE PARAGRAF DERSLERİ
HAKKI HOCA İLE YDS KAMPI
PDF KAYNAKLAR
⚡️6 ADET ONLINE DENEME & DETAYLI ÇÖZÜM VİDEOLARI
⚡️TELEGRAM SORU ÇÖZÜM GRUBU (Sınav Kampı’na Özel)

#yds #eyds #yds2025 #yökdil

Hakkı Hoca

25 Nov, 14:02


🎯KELVIN HOCA İLE “İNGİLİZCE SPEAKING CLUB” BAŞLIYOR🔥🔥

🗓 25 KASIM 2024 - PAZARTESİ GÜNÜ

17.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/84523229758?pwd=7L73KQVcy5Ba2HrALrBrVQ1Kf43rQu.1

Toplantı Kimliği: 845 2322 9758
Parola: 1

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

25 Nov, 12:48


SEVİLEN SERİMİZLE KISA BİR NOT ARASI

Hakkı Hoca

25 Nov, 10:44


📝 ÖSYM COLLOCATION SEVER, BİZE DE ÖĞRENMEK DÜŞER 📝

1. propose a solution
During the meeting, she proposed a solution to address the budget shortfall.
(= bir çözüm önermek)

2. hold a discussion (about)
They held a discussion about the changes in company policy.
(= bir tartışma yapmak)

3. face a challenge (in)
Startups often face challenges in securing funding.
(= bir zorlukla karşılaşmak)

4. make a compromise
Both sides made compromises to finalize the agreement.
(= uzlaşmaya varmak)

5. carry out research (on)
The team is carrying out research on renewable energy sources.
(= araştırma yapmak)

6. launch a product
The company launched a new product aimed at younger consumers.
(= bir ürün piyasaya sürmek)

7. pose a question
She posed an interesting question during the Q&A session.
(= bir soru yöneltmek)

Hakkı Hoca

25 Nov, 10:03


🎯GÖZDE HOCA İLE “E-YDS ÇIKMIŞ BAĞLAÇ SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 25 KASIM 2024 - PAZARTESİ GÜNÜ

13.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/HrjRejaFRqA?si=_8AtN9SmcDWDWGNV

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

25 Nov, 09:17


📝 PART 18 SİZLERLE 📝

✔️ correspond with: birisi ile yazışmak

✔️ counterpart: dengi, karşılığı; mevkidaşı

✔️ course: (1) gidişat, ilerleme (zaman / mekan içinde; (2) (nehir, akarsu) akış yönü; (3) öğrenim, kurs

✔️ credibly: inanılır bir şekilde (= believably)

✔️ crippled: (1) felçli, kötürüm (= paralyzed); (2) engellenmiş, gerilemiş (ekonomi, vb.)

✔️ cross out: üstünü çizmek, silmek (= delete)

✔️ crumble: ufalanmak, parçalanmak (= disintegrate, fall apart)

✔️ cultivate: tarım yapmak, tarlayı, vb. sürmek

✔️ curator: sanat galerisi / müze / kütüphane görevlisi

✔️ custom: gelenek, görenek, örf, adet

📌 customs: gümrük

Hakkı Hoca

25 Nov, 08:01


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. accentuate : vurgulamak
bring out : öne çıkarmak
downplay : küçümsemek

2. eradicate : kökünü kazımak
stamp out : yok etmek
preserve : korumak

3. curtail : azaltmak
cut back : kısmak
extend : genişletmek

4. fabricate : uydurmak
make up : türetmek
authenticate : doğrulamak

5. rescind : iptal etmek
take back : geri çekmek
uphold : desteklemek

6. invoke : çağırmak
call upon : başvurmak
dismiss : göz ardı etmek

7. bolster : güçlendirmek
boost up : desteklemek
undermine : baltalamak

Hakkı Hoca

25 Nov, 07:55


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI’NDA ÜCRETSİZ ONLINE SPEAKING CLUB SÜRPRİZİ🎉🙃🤗

Derslerimize katılmak tamamen ücretsizdir. Derse katılım linkleri dersten önce Telegram Grubumuzdan paylaşılmaktadır.

(Öğrencimiz olma zorunluluğu yoktur, herkes katılabilir 😊)

Derslere katılmak için Telegram kanalımıza abone olmanız yeterlidir.
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

25 Nov, 07:54


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI’NDA ÜCRETSİZ ONLINE SPEAKING CLUB SÜRPRİZİ🎉🙃🤗

Derslerimize katılmak tamamen ücretsizdir. Derse katılım linkleri dersten önce Telegram Grubumuzdan paylaşılmaktadır.

(Öğrencimiz olma zorunluluğu yoktur, herkes katılabilir 😊)

Derslere katılmak için Telegram kanalımıza abone olmanız yeterlidir.
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

25 Nov, 07:11


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPI

Ücretsiz Online Aktivite ve Derslerimizin Bu Haftaki Programı Belli Oldu ✌️

Derslerimize katılmak tamamen ücretsizdir. Derse katılım linkleri dersten önce Telegram Grubumuzdan paylaşılmaktadır.

(Öğrencimiz olma zorunluluğu yoktur, herkes katılabilir 😊)

💫Harika programlar sizi bekliyor

Derslere katılmak için Telegram kanalımıza abone olmanız yeterlidir.
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

25 Nov, 06:09


📝 ONE SHORT TEXT, THREE NOTES TO TAKE 📝

Sharks, ancient predators of the ocean, have existed for over 400 million years. They play a vital role in maintaining marine ecosystem balance by regulating prey populations.

1️⃣ Exist: live, be, occur, endure, survive
(= var olmak, yaşamak; dayanmak, hayatta kalmak)

2️⃣ Maintain: sustain, preserve, uphold, keep, continue
(= sürdürmek, devam ettirmek, korumak)

3️⃣ Regulate: control, manage, oversee, govern, adjust
(= kontrol etmek, düzenlemek, denetlemek)

Hakkı Hoca

24 Nov, 07:48


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. devise : tasarlamak
come up with : bulmak
neglect : ihmal etmek

📌 “alet, cihaz” anlamında gelen “device” ile karıştırmamalıyız!

2. oppose : karşı çıkmak
stand against : direnmek
endorse : desteklemek

📌 “oppose” fiili kendisinden sonra “to” almasına rağmen “Ving” alır!

3. refute : çürütmek
disprove : yanlışlığını kanıtlamak
validate : doğrulamak

📌 kendisinden sonra “a claim, a theory” almayı sever.

4. augment : artırmak
step up : artırmak
diminish : azaltmak

5. concede : kabul etmek
give in : razı olmak
reject : reddetmek

6. reinforce : güçlendirmek
build up : kuvvetlendirmek
weaken : zayıflatmak

7. allude : ima etmek
hint at : işaret etmek
declare : açıkça ifade etmek

Hakkı Hoca

24 Nov, 06:54


Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, geleceğimizi aydınlatan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz💐🎉💐

Hakkı Hoca

24 Nov, 06:07


📥 HEDEF KELİMELERLE OKUMAMIZ BU KEZ NE SÖYLERSEK SÖYLEYELİM YETERSİZ KALACAK ÖĞRETMENLERİMİZE GELSİN, GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN 📥

turn into
invaluable
betterment
pass on
knowledge
contribute to
indeed
foundation


Teaching has the power to turn into an invaluable tool for the betterment of future generations. By passing on knowledge and values, educators contribute to shaping a brighter future. Indeed, every lesson learned today becomes a foundation for tomorrow’s progress.

Hakkı Hoca

23 Nov, 18:31


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Coal mining, one of the oldest and most significant industrial activities, has played a critical role in shaping economies and fueling industrial development. Found in vast underground seams or surface deposits, coal has been a primary energy source for centuries, powering machinery, heating homes, and generating electricity. The process of mining coal typically falls into two categories: surface mining, which is used for shallow deposits, and underground mining, employed to access deeper seams.

While coal mining has provided economic opportunities and energy security, it has also sparked significant environmental and health concerns. The extraction process disrupts ecosystems, contaminates water supplies, and contributes to land degradation. Moreover, burning coal releases harmful greenhouse gases like carbon dioxide, making it a major contributor to global warming. Miners, too, face occupational hazards such as cave-ins, explosions, and lung diseases like pneumoconiosis (commonly known as “black lung”).

Modern advancements in technology and stricter regulations aim to minimize the environmental and health risks associated with coal mining. Cleaner mining techniques, improved safety protocols, and the push for renewable energy sources reflect efforts to balance economic dependence on coal with the urgency of sustainability. However, as the world transitions to greener energy alternatives, coal mining remains a contentious issue, symbolizing the struggle between economic needs and environmental priorities.
——————————————————-
Kömür madenciliği, tarih boyunca ekonomilerin şekillenmesinde ve sanayi devriminin ilerlemesinde kritik bir rol oynayan en eski ve önemli endüstriyel faaliyetlerden biridir. Yeraltında geniş damarlar ya da yüzeydeki birikintiler halinde bulunan kömür, yüzyıllar boyunca makinaların çalıştırılması, evlerin ısıtılması ve elektrik üretimi için birincil enerji kaynağı olarak kullanılmıştır. Kömür madenciliği genellikle iki ana yöntemle gerçekleştirilir: yüzey madenciliği, sığ yataklar için tercih edilirken, derin damarlar için yeraltı madenciliği uygulanır.

Kömür madenciliği ekonomik fırsatlar ve enerji güvenliği sağlarken, çevresel ve sağlıkla ilgili ciddi endişeleri de beraberinde getirmiştir. Çıkarma işlemi ekosistemleri bozar, su kaynaklarını kirletir ve araziyi tahrip eder. Ayrıca kömürün yakılması, karbon dioksit gibi zararlı sera gazları salarak küresel ısınmaya büyük katkıda bulunur. Madenciler ise göçükler, patlamalar ve “kara akciğer hastalığı” (pnömokonyoz) gibi mesleki risklerle karşı karşıya kalır.

Modern teknolojiler ve daha sıkı düzenlemeler, kömür madenciliğiyle ilgili çevresel ve sağlık risklerini en aza indirmeyi hedeflemektedir. Daha temiz madencilik teknikleri, geliştirilmiş güvenlik protokolleri ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş çabaları, ekonomik bağımlılığı sürdürülebilirlik gereksinimiyle dengelemeye çalışmaktadır. Ancak, dünya daha yeşil enerji alternatiflerine geçiş yaparken, kömür madenciliği ekonomik gereksinimlerle çevresel öncelikler arasındaki mücadelenin bir simgesi olarak tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir.

Hakkı Hoca

23 Nov, 17:19


📝 ONE SHORT TEXT, THREE NOTES TO TAKE 📝

The Grand Canyon, carved by the Colorado River over millions of years, is a breathtaking natural wonder in Arizona, showcasing layers of Earth’s geological history.

1️⃣ Breathtaking: stunning, awe-inspiring, spectacular, magnificent, extraordinary
(= nefes kesici, olağanüstü, muazzam, harika)

2️⃣ Wonder: marvel, amazement, astonishment, awe, miracle
(= mucize, harika)

3️⃣ Showcase: display, exhibit, present, highlight, demonstrate
(= göstermek, sergilemek)

Hakkı Hoca

23 Nov, 15:35


Did you know that the Great Wall of China is not a single continuous wall

It is a series of walls and fortifications built by different dynasties over centuries, stretching over 21,000 kilometers. Its primary purpose was to protect against invasions and raids.

Hakkı Hoca

23 Nov, 14:30


🎯GÖZDE HOCA İLE “YÖKDİL KELİME ÇALIŞMASI” BAŞLIYOR🔥

🗓 23 KASIM 2024 - CUMARTESİ GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/84185154003

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

23 Nov, 14:02


🎯SUDE HOCA İLE “İNGİLİZCE SPEAKING CLUB B1 - NEW YEARS PLAN” BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 23 KASIM 2024 - CUMARTESİ GÜNÜ

17.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/81882110660?pwd=GecUDupaiiu5cnzkHJtKKDYHooWDlm.1

Toplantı Kimliği: 818 8211 0660
Parola: 1

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

23 Nov, 13:04


📝 “ÖSYM BAZEN KİMSENİN BİLMEDİĞİ KELİMELERİ SORAR” SERİMİZİN DEVAMI 📝

1. Alacrity
Eager readiness or enthusiasm.
(= şevk, isteklilik, can atma)

The employees completed the project with alacrity, exceeding the client’s expectations.

2. Elicit
To draw out a response, answer, or fact from someone.
(= (bilgiyi) ortaya çıkarmak / dolaylı yoldan öğrenmek)

The teacher’s question was designed to elicit thoughtful responses from the students.

3. Pertinent
Relevant or applicable to a particular matter.
(= … ile ilgili / alakalı)

The lawyer presented only the most pertinent evidence to support the case.

📌pertaining to” (… ile ilgili olarak) bağlacının bu kökten geldiğini biliyor muydunuz?

4. Inadvertent
Not resulting from or achieved through deliberate planning; unintentional.
(= yanlışlıkla / istenmeden yapılan)

His inadvertent comment offended many people in the meeting.

5. Juxtaposition
The fact of placing two things side by side, especially for comparison or contrast.
(= (özellikle kıyaslama yapmak için) yan yana / birbirine yakın koyma)

The artist’s use of dark and light colors created a striking juxtaposition in the painting.

6. Ambivalent
Having mixed or contradictory feelings about something or someone.
(= karışık / çelişik duygular içinde olan)

Many voters were ambivalent about the new policy, unsure whether it would benefit them.

7. Augment
To make something greater by adding to it; to increase.
(= arttırmak, çoğaltmak)

The company decided to augment its workforce to meet the growing demand for its products.

📌 Son zamanların gözdelerinden olan “augmented reality” (artırılmış gerçekçilik) ifadesi bu kökten gelmektedir.

Hakkı Hoca

10 Nov, 11:19


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. liberate : özgürleştirmek
set free : serbest bırakmak
subjugate : boyunduruk altına almak

2. uphold : savunmak
stand up for : desteklemek
betray : ihanet etmek

3. revitalize : canlandırmak
bring back to life : yeniden canlandırmak
deplete : tüketmek

4. empower : güçlendirmek
give power to : yetki vermek
weaken : zayıflatmak

5. unite : birleştirmek
come together : bir araya gelmek
divide : bölmek

6. preserve : korumak
keep intact : bütünlüğünü korumak
destroy : yok etmek

7. commemorate : anmak
pay tribute to : saygı göstermek
neglect : ihmal etmek

Hakkı Hoca

10 Nov, 09:34


https://www.instagram.com/reel/DCJx_OuC7j1/?igsh=MWdvcWJkczQzanM1cA==


İngilizce konuşma pratiğini geliştirmek isteyenler için hazırlanmış BANG BANG sizlerle

https://www.owlpublishing.net/urun/yargi-yayinlari-a1-a2-b1-b2-yaprak-testlerle-konusmayi-ogren-bang-bang-worksheets

Hakkı Hoca

10 Nov, 06:07


🇹🇷Cumhuriyetimizin kurucusu, yolumuzu aydınlatan liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, özlem ve minnetle anıyoruz. Fikirleri, cesareti ve mücadelesiyle bugün de bizlere ilham veren Atatürk’ün izinde, Cumhuriyet’e ve bağımsızlığa olan bağlılığımızı sürdürüyoruz. Unutulmayacaksın!

#atatürk #10kasım #mustafakemalatatürk

Hakkı Hoca

10 Nov, 05:42


🇹🇷 FOREVER IN OUR HEARTS 🇹🇷

On November 10, Türkiye honors the memory of Atatürk, commemorating his death with deep fidelity and gratitude. At 9:05 a.m., the entire nation pauses in a moment of silence, reflecting on his remarkable contributions that shaped modern Türkiye. His lasting legacy lives on in the hearts of the people, inspiring generations with his vision of independence, progress, and unity. The respect and admiration for Atatürk will remain forever, as his ideals continue to guide Türkiye’s future.
—————————————————-
10 Kasım’da Türkiye, Atatürk’ü derin bir sadakat ve minnetle anmaktadır. Saat 9:05’te tüm ülke, modern Türkiye’yi şekillendiren olağanüstü katkılarını düşünerek saygı duruşunda bulunur. Onun kalıcı mirası, bağımsızlık, ilerleme ve birlik vizyonuyla nesillere ilham vererek halkın kalplerinde yaşamaya devam eder. Atatürk’e duyulan saygı ve hayranlık sonsuza dek sürecek, çünkü onun idealleri Türkiye’nin geleceğine rehberlik etmeye devam ediyor.

Hakkı Hoca

09 Nov, 18:59


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Sosigenes of Alexandria was an ancient Greek astronomer and mathematician credited with advising Julius Caesar on the reform of the Roman calendar in 46 BCE. At the time, the Roman calendar was significantly misaligned with the solar year, causing issues with agriculture and religious observances. To address this, Caesar turned to Sosigenes, who was reputedly knowledgeable about the Egyptian solar calendar, which followed a more accurate, 365-day year with leap days.

Sosigenes suggested the adoption of a solar-based calendar rather than the traditional lunar-based one, which led to the creation of the Julian calendar. This new calendar consisted of 365 days, with an extra “leap day” added every four years to account for the roughly 365.25-day solar year. This reform not only improved seasonal alignment but also established the Julian calendar as a standard that lasted for over 1,600 years until it was refined into the Gregorian calendar we use today.

Though much about Sosigenes’ life remains unknown, his work was highly influential, and the shift he initiated marked a significant advance in timekeeping. His contribution to calendar reform helped to stabilize the Roman agricultural and ceremonial cycles and had a lasting impact on societies worldwide, ensuring that seasons aligned more predictably with the months.
——————————————————-
İskenderiyeli Sosigenes, MÖ 46 yılında Julius Caesar’a Roma takvimini reform etme konusunda tavsiyede bulunduğu kabul edilen antik Yunan astronom ve matematikçidir. O dönemde, Roma takvimi güneş yılıyla önemli ölçüde uyumsuz hale gelmişti, bu da tarım ve dini ritüellerde sorunlara yol açıyordu. Bu sorunu çözmek için Caesar, daha doğru bir şekilde 365 günlük bir yılı ve artı günleri içeren Mısır güneş takvimi hakkında bilgili olduğu düşünülen Sosigenes’e başvurdu.

Sosigenes, geleneksel ay esaslı takvim yerine güneş esaslı bir takvimin benimsenmesini önerdi; bu, Jülyen takviminin oluşturulmasına yol açtı. Bu yeni takvim 365 gün içeriyordu ve yaklaşık 365,25 günlük güneş yılını dengelemek için her dört yılda bir fazladan bir “artık gün” ekleniyordu. Bu reform, mevsimsel uyumu iyileştirmekle kalmadı, aynı zamanda 1.600 yıldan uzun bir süre kullanılan Jülyen takvimini, günümüzde kullandığımız Gregoryen takvime dönüştürülene kadar standart hale getirdi.

Sosigenes’in hayatı hakkında çok fazla bilgi olmasa da, çalışmaları son derece etkiliydi ve başlattığı değişim zaman ölçümünde önemli bir ilerleme olarak kabul edildi. Takvim reformuna katkısı, Roma’nın tarımsal ve tören döngülerini istikrara kavuşturmaya yardımcı oldu ve dünya çapında toplumlar üzerinde kalıcı bir etki yaratarak mevsimlerin aylarla daha öngörülebilir bir şekilde uyum sağlamasını sağladı.

Hakkı Hoca

09 Nov, 17:38


Did you know that flamingos are naturally gray

They get their pink color from the beta-carotene in the algae and shrimp they eat. Without these in their diet, flamingos would stay gray throughout their lives!

Hakkı Hoca

09 Nov, 16:04


📝 ONE SYNONYM - ONE ANTONYM 📝

1. amplify : artırmak
build up : güçlendirmek
diminish : azaltmak

2. adopt : benimsemek
take on : üstlenmek
abandon : terk etmek

3. eliminate : ortadan kaldırmak
weed out : elemek
include : dahil etmek

4. sustain : sürdürmek
keep up : devam ettirmek
discontinue : sona erdirmek

5. acknowledge : kabul etmek
own up to : kabul etmek
deny : reddetmek

6. delegate : devretmek
hand over : devretmek
retain : elde tutmak

7. accelerate : hızlandırmak
speed up : hızlandırmak
delay : geciktirmek

Hakkı Hoca

09 Nov, 11:25


📝 PREPOSITIONAL PHRASES 📝

✔️ in terms of economy
ekonomik bakımdan / ekonomi açısından
✔️ in exchange for a bribe
rüşvet karşılığında
✔️ for the sake of democracy
demokrasi uğruna / hatrına
✔️ in retaliation for the sanctions
yaptırımlara misilleme olarak
✔️ in pursuit of his dreams
hayallerinin peşinde
✔️ in search of a better life
daha iyi bir hayat arayışında
✔️ at the expense of his life
hayatı pahasına
✔️ on behalf of their members
üyeleri adına
✔️ in response to your request
talebinize cevaben
✔️ instead of Chinese vaccine
Çin aşısı yerine
✔️ in accordance with demand
talep doğrultusunda

Hakkı Hoca

09 Nov, 10:12


☎️Güncel numaramız ile sizlere hizmet vermeye devam ediyoruz 🥳

💬 0531 268 01 43

Eğitimler hakkında bilgi alıp, sorularınıza cevap bulabilirsiniz ☺️
.
🏆 TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLINE EĞİTİM PLATFORMU SİZLERLE

#yds #yokdil #onlineegitim #yksdil #dilciler

Hakkı Hoca

09 Nov, 08:27


📝 ONE SHORT TEXT, THREE NOTES TO TAKE 📝

Honeybees, essential pollinators in ecosystems, contribute to the growth of fruits, vegetables, and flowers. They communicate through a “waggle dance” to share information about food sources.

1. contribute to: add to, promote, aid, assist in, lead to, support
(= katkıda bulunmak; sebep olmak, yol açmak)

2. through: via, by means of, across, along, throughout
(= vasıtasıyla, yoluyla, aracılığıyla)

3. communicate: convey, express, transmit, share, relay
(= haberleşmek; (mesaj, vb.) iletmek)

Hakkı Hoca

09 Nov, 06:58


📝 MADEM SEVDİNİZ, BİR TANE DAHA GELSİN BAKALIM 📝

Hakkı Hoca

08 Nov, 16:31


🔴HAKKI HOCA İLE ÜCRETSİZ ONLINE “ HAKKI HOCA VE ECE HOCA İLE YÖKDİL EĞİTİMİ DEMO DERSİ BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓️08 KASIM 2024 - CUMA GÜNÜ

19.30

Derse katılmak için

⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/89537309692

☎️WhatsApp Bilgi Hattı
0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil

Hakkı Hoca

08 Nov, 15:54


Did you know that sloths are excellent swimmers

Though they move very slowly on land, sloths can swim three times faster and hold their breath underwater for up to 40 minutes. This skill helps them navigate flooded forests in their natural habitats.

Hakkı Hoca

08 Nov, 15:13


🏆TÜRKiYE’NİN EN İYİ ONLINE EĞİTİM PLATFORMU SİZLERLE

👍Siz istediniz, biz yaptık 👍

🔴HAKKI HOCA İLE ÜCRETSİZ ONLINE “ HAKKI HOCA VE ECE HOCA İLE YÖKDİL EĞİTİMİ” DEMO DERSİNE DAVETLİSİNİZ👋

🗓️08 KASIM 2024 - CUMA GÜNÜ

19.30’da buluşuyoruz 🎉

Ücretsiz demo derslerimize kayıt olmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizetkinlikler

☎️WhatsApp Bilgi Hattı
0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil

Hakkı Hoca

08 Nov, 11:05


🏆TÜRKiYE’NİN EN İYİ ONLINE EĞİTİM PLATFORMU SİZLERLE

👍Siz istediniz, biz yaptık 👍

🔴HAKKI HOCA İLE ÜCRETSİZ ONLINE “ HAKKI HOCA VE ECE HOCA İLE YÖKDİL EĞİTİMİ” DEMO DERSİNE DAVETLİSİNİZ👋

🗓️08 KASIM 2024 - CUMA GÜNÜ

19.30’da buluşuyoruz 🎉

Ücretsiz demo derslerimize kayıt olmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizetkinlikler

☎️WhatsApp Bilgi Hattı
0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #yksdil

Hakkı Hoca

08 Nov, 11:00


📝 1 SYNONYM - 1 ANTONYM 📝

1. mitigate : hafifletmek
tone down : hafifletmek
intensify : yoğunlaştırmak

2. initiate : başlatmak
kick off : başlatmak
cease : durdurmak

3. relinquish : bırakmak
give up : vazgeçmek
retain : tutmak

4. advocate : savunmak
stand up for : savunmak
oppose : karşı çıkmak

5. compile : derlemek
put together : toplamak
disassemble : parçalamak

6. hamper : engellemek
hold up : geciktirmek
facilitate : kolaylaştırmak

7. condense : yoğunlaştırmak
boil down : özetlemek
expand : genişletmek

Hakkı Hoca

08 Nov, 08:22


📝 ONE SHORT TEXT, THREE NOTES TO TAKE 📝

Comets, composed of ice, dust, and rocky material, orbit the Sun in elongated paths. When near the Sun, they develop glowing comas and tails, creating spectacular astronomical displays.

1. composed of: made up of, consisting of, formed of, constituted by, comprised of
(= -den oluşan)

2. elongated: extended, lengthened, stretched, prolonged, prolonged
(= uzun; uzatılmış)

3. spectacular: impressive, stunning, breathtaking, remarkable, magnificent
(= büyüleyici, harika, muazzam, olağanüstü)

Hakkı Hoca

08 Nov, 06:46


📝 BİRAZ DAHA COLLOCATION 📝

✔️ gain popularity : ün kazanmak
✔️ gain momentum : ivme kazanmak
✔️ gain resistance : direnç kazanmak
✔️ gain recognition : tanınmak
✔️ gain an impression : izlenim kazanmak

Hakkı Hoca

08 Nov, 05:42


📝 BİRAZ DAHA COLLOCATION 📝

✔️ bear resemblance to : benzemek
✔️ bear meaning : anlam taşımak
✔️ bear grudge : kin beslemek
✔️ bear responsibility : sorumluluk taşımak
✔️ bear enmity : düşmanlık beslemek

Hakkı Hoca

07 Nov, 18:26


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Existentialism is a philosophical movement that emerged in the 19th and 20th centuries, focusing on individual freedom, choice, and the meaning of human existence. This school of thought posits that life has no inherent meaning, and it is up to each individual to create their own purpose through personal choices and actions. Existentialist thinkers, such as Søren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche, Jean-Paul Sartre, and Albert Camus, explored themes like alienation, freedom, and authenticity, often grappling with the sense of isolation and uncertainty that comes with human existence.

Central to existentialism is the idea that individuals are “condemned to be free,” as Sartre phrased it, meaning that each person must bear the responsibility for defining their own life without guidance from a predefined essence or universal values. This freedom, while empowering, can also be a source of anxiety or “existential angst” as people confront the weight of their choices and the knowledge that those choices shape their very identity. The concept of “authenticity” is also crucial in existentialism, emphasizing the importance of living genuinely in accordance with one’s true beliefs, rather than conforming to societal expectations or external pressures.

Existentialism’s emphasis on freedom and personal responsibility has profoundly influenced literature, psychology, and the arts, inspiring works that delve into the human psyche and explore complex moral questions. While existentialist ideas can seem bleak, they also offer a path toward personal empowerment by affirming the potential for self-discovery, resilience, and meaning-making in a world without inherent purpose.
——————————————————
Varoluşçuluk, 19. ve 20. yüzyıllarda ortaya çıkan, bireysel özgürlük, seçim ve insan varoluşunun anlamı üzerine yoğunlaşan bir felsefi akımdır. Bu düşünce okuluna göre yaşamın doğasında bir anlam yoktur; her birey, kişisel seçimleri ve eylemleri yoluyla kendi amacını yaratmak zorundadır. Søren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche, Jean-Paul Sartre ve Albert Camus gibi varoluşçu düşünürler, insan varoluşuyla gelen yalnızlık ve belirsizlik duygusuyla başa çıkarak yabancılaşma, özgürlük ve özgünlük gibi temaları incelemişlerdir.

Varoluşçuluğun merkezinde, Sartre’ın “özgür olmaya mahkumuz” ifadesinde dile getirdiği gibi, bireylerin önceden belirlenmiş bir öz ya da evrensel değerler olmaksızın kendi hayatlarını tanımlama sorumluluğunu taşımak zorunda olduğu düşüncesi vardır. Bu özgürlük, güçlendirici olmakla birlikte, bireylerin seçimlerinin ağırlığıyla ve bu seçimlerin kimliklerini şekillendirdiği bilgisiyle yüzleşirken “varoluşsal bunaltı” adı verilen bir kaygı kaynağı da olabilir. “Özgünlük” kavramı da varoluşçulukta önemlidir; bireylerin toplumsal beklentilere veya dış baskılara uymak yerine kendi gerçek inançlarına göre yaşamalarını vurgular.

Varoluşçuluğun özgürlük ve kişisel sorumluluğa yaptığı vurgu, edebiyat, psikoloji ve sanat üzerinde derin bir etki yaratmış; insan ruhunu irdeleyen ve karmaşık ahlaki soruları araştıran eserler ortaya çıkarmıştır. Varoluşçu fikirler karamsar görünebilse de, içsel keşif, dayanıklılık ve öz-anlam yaratma potansiyelini vurgulayarak, doğasında anlam olmayan bir dünyada bireyleri güçlendiren bir yol da sunar.

Hakkı Hoca

07 Nov, 17:04


📝 Biz de Dalí’nin beleşçiliğinden faydalanalım:

✔️ a/an … way of Ving = a/an … way to V1 (…nın … bir yolu)
✔️ the checks which/that he used (relative kısaltması)
✔️ since = because = as (-dığı için)
✔️ so / such + adj / adv (“çok / aşırı …” şeklinde anlam güçlendirme)
✔️ would = used to (geçmiş alışkanlık)
✔️ instead of (…nın yerine / …den/dan ziyade)
✔️ let sb. do (V1) sth. (causative (edilgen) yapısı)

Hakkı Hoca

07 Nov, 14:14


Did you know that butterflies taste with their feet

They have taste sensors on their feet that help them identify whether a plant is suitable for laying eggs and feeding. This unique adaptation lets them “taste” by simply landing on a surface.

Hakkı Hoca

04 Nov, 18:05


🫣 NEDEN DURDUK YERE “COULD” YAZDINIZ SAYIN ÖSYM? 🫣

YOKSA OTHERWISE, OR, OR ELSE, BUT FOR / WITHOUT İLE “GİZLİ IF” Mİ TEST ETTİNİZ?

Ha, bir de bu “gizli if” yapıları + / - falan severdi, değil mi?

Gençler için … important. Aksi takdirde, kendi kültürlerine yönelik anlayışları narrow ve impoverished kalabilir.

Hakkı Hoca

04 Nov, 16:20


📝 ANLAM BOZAN - LAKE NATRON 📝

I. Cümle gölün tehlikeli yapısını genel bir şekilde anlatmakta ve gölün kırmızı renkli ve toksik özelliklere sahip olduğunu belirtmektedir.

II. Cümle bu durumun kaynağını açıklamakta, göle volkanik kaynaklardan gelen suların karıştığını belirtmektedir.

III. Cümle, bu karışımın gölü son derece tuzlu ve alkalin hale getirdiğini, bunun da gölde yaşayabilecek canlı türlerini sınırladığını ifade etmektedir.

Bu üç cümle birbiriyle uyumlu bir şekilde, gölün neden tehlikeli bir ortam olduğunu açıklamaktadır.

IV. Cümle bu gölde ölen bir hayvanın nasıl taşlaşacağını anlatmaktadır, yani anlamlı bozmaktadır.

ÇÜNKÜ

V. Cümle, gölde yaşayabilen bir canlı türünden bahsederek gölün özellikleri hakkında genel bilgiye geri dönmektedir.

Dolayısıyla, IV. Cümle, göldeki hayvan ölülerinin nasıl taşlaştığını anlatarak ana akışı kesmekte ve bu nedenle mantıksal bütünlüğü bozan cümle olarak değerlendirilmiştir.

Bu yüzden doğru cevap D) IV olur.

Hakkı Hoca

04 Nov, 14:47


📚ECE HOCA VE GÖZDE HOCA İLE ONLINE ARALIK E-YDS KAMPI

📌09 KASIM’A KADAR 6999 TL YERİNE 2499 TL🔥🔥🔥

🗓️ 15-16-17-18-19 ARALIK

19.30-22.40

✓ KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİT İMKANI

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ :

sinavkampi.com.tr/ece-hoca-ve-go…

WHATSAPP BİLGİ HATLARI
0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yökdil #eyds #yds2024

Hakkı Hoca

04 Nov, 14:20


İpuçlarımız:

Given that = Because (-dığı için)
not absolute = tam net / kesin değil
compliance … rarely = uyum / nadir

demek ki bir “farklılık” olması gerekiyor çünkü tam net / kesin ve nadir olduğu için

A) seçimlerini -e dayandırmak
B) olumlu ifade

C) usual / diverge from = normal / -den sapmak
D) doğru / yanlış ayrımı
E) boyun eğmek


Sosyal normlar KESİN OLMADIĞI İÇİN bunlardan SAPMALARI / SAPMAK ALIŞILDIK bir olay, yani cevap C

Hakkı Hoca

04 Nov, 13:07


📝 ÖSYM’NİN KISALTMA AŞKI TAM GAZ DEVAM EDİYOR 📝

factors = faktörler , shape = şekillendirmek, yön vermek, belirlemek yani “şekillendiren / belirleyen, vb. faktörler” diyerek ACTIVE seçmemiz gerekiyordu:

a) to be V3 = PASSIVE
b) being V3 = PASS

c) Ving = ACTIVE
d) having V3 = ACT
e) to have V3 = ACT

D olabilmesi için zaman farkı, vb. olması gerekiyordu, ancak burada herhangi bir zaman farkı ya da öncelik / sonralık bağlacı kısaltması yoktu.
E olabilmesi için passive + to ya da sıfat, vb. gibi özel yapılar gerekiyordu, o da yoktu.

Cevabımız C oluyor çünkü factors which shape = factors shaping (şekillendiren faktörler)

Hakkı Hoca

04 Nov, 13:01


📝 DÜN BİR KEZ DAHA GÖRDÜK Kİ ZITLIK BAĞLAÇLARI “STILL, ALSO, INDEED, ACTUALLY” SEVER 📝

Sorumuzda bir de “generally” diyerek bir genel göndermesi yapıp “şununla da” diyerek aslında zıtlık türlerinden birisi olan GENEL VS. ÖZEL zıtlığını da test etmiş bulunmaktadır.

Hakkı Hoca

04 Nov, 11:52


remain fiilinden ötürü bir materyal olduğu gibi kalır, yani active kullanmamız gerekir

a) V3 = Passive
b) Ving = Active
c) to be Ving = Act
d) to remain = Act
e) having V3 = Act yani A şıkkımız eleniyor

ikinci tarafıma baktığımızda meteoritlerin içine gömülü kristaller, yani ikinci tarafımız passive

b) / V3 = genel passive
c) / being V3 = şu an passive
d) / to have been V3 = zaman farkı passive
e) / to be V3 = genel, gelecek passive

ANCAK

to kullanabilmem için passive, sıfat, özel ifadeler gereklidir, burada olmadığı için D ve E gider ve elimde B ve C kalır.

B = gömülü (genel) kristaller
C = gömülüyor olan / gömülen (şu an) kristaller

soru kökünde genel bir anlatım olup herhangi bir şu an göndermesi olmadığından C elenir ve geriye B kalır

B) which remain = remaining / which are buried = buried

Hakkı Hoca

04 Nov, 11:42


Yapısal yaklaştığımızda:

power + to
power of sb. | sth. to


a) having
b) V3
c) being V3

d) to
e) to

Yani, cevabımız ya D ya da E olabiliyor.

to dissipate = dağıtmak kelimesi ve devamına gelen “the shadows of …” ifademizden ötürü ifademizin active olması lazım

d) to dissipate = ACT
e) to be dissipated = PAS

yani sadece ilk taraftan bile cevabımız D oluyor.

📌 Burada, without sebebiyle gelen gizli if yapısını da fark edebilmemiz gerekmektedir, çünkü cümlemize “… olmasaydı, bu ışık toplumu AYDINLATAMAZDI” anlamı katmakta ve cevabı kesin D kılmaktadır.

Hakkı Hoca

04 Nov, 11:36


Genetic evidence indicates … caffeine” demek ki ifademiz genel bir gerçek / bulgu

kafein:
a) ile ilişkilendirilirdi
b) ile ilişkilendirilirdi / ilişkilendirilecekti

c) ile ilişkilendirilebilir
d) ile ilişkilendirilebilir
e) ile ilişkilendirilmeli(dir)

ama insanlar:
c) …dığı varsaymamalıdır / farzetmemelidir
d) …dığı varsaymazlar / varsaymayacaklardır

Yani

kafein c) … ile ilişkilendirilebilir ama c) …dığı varsaymamalıdır

Hakkı Hoca

04 Nov, 10:58


📝 03/11 YDS 1. OKUMA PARÇASI İNCELEMESİ 📝

1. mockery - alay, küçümseme; burada İzlanda’nın IWC’nin (Uluslararası Balina Komisyonu) kurallarını göz ardı ettiği anlamında kullanılıyor

2. moratorium - geçici yasak; belirli bir faaliyet için geçici süreyle yasak getirilmesi

3. guise - kılıf, bahane; bir şeyin gerçek doğasını gizleyen dış görünüm veya davranış şekli

4. reservation (bu bağlamda) - bir politika hakkında resmi bir itiraz veya beyan

5. promptly - derhal, hemen; gecikmeden hızlı bir şekilde

6. ban - yasak

7. run at a loss - zarar etmek; bir işletmenin kar elde etmek yerine para kaybetmesi

8. delicacy - özel yiyecek, genellikle kültüre özgü lüks bir yiyecek

9. point-scoring - puan kazanma; genellikle siyasi avantaj elde etmek için yapılan eylemler veya açıklamalar

10. unwelcome - hoş karşılanmayan, istenmeyen

11. insignificant - önemsiz, dikkate değer olmayan

12. attitude - bir konuya karşı sabit düşünce veya his

13. support (bu bağlamda) - halkın onayı veya desteği

14. decline - azalma, düşüş

15. contribute - katkıda bulunmak

Deyimsel Fiiller

1. make a mockery of - alay etmek, küçük düşürmek; bir şeyi anlamsız veya önemsiz hale getirmek

2. take out (a reservation) - resmi bir itiraz veya beyan yayınlamak

3. fly in the face of - doğrudan karşı çıkmak

4. go for (something) - bir eyleme veya seçeneğe yönelmek

5. push (something) to the brink - bir durumu kritik bir noktaya kadar zorlamak

6. shrink rapidly - hızlı bir şekilde küçülmek veya önemini yitirmek


Önemli Yapılar

1. “by no stretch of the imagination” - Bu ifade “hiçbir şekilde” anlamına gelir ve bir düşüncenin hiçbir şekilde doğru olmadığını vurgular.

Metinden örnek: “By no stretch of the imagination can it be considered traditional in Iceland.” (Hiçbir şekilde İzlanda’da geleneksel sayılmaz.)

2. “far fewer” - Bu yapı, miktardaki önemli bir düşüşü vurgular.

Metinden örnek: “far fewer tourists are eating whale meat.” (Çok daha az turist balina eti yiyor.)

3. “It is certainly not about…” - Bu yapı, bir sebebi net bir şekilde ortadan kaldırmak için kullanılır.

Metinden örnek: “It is certainly not about money.” (Bu kesinlikle parayla ilgili değil.)

4. “Attitudes are changing, too.” - Bu tür cümleler, davranış veya düşüncedeki bir değişimi vurgular.

5. “as the income from watching them has climbed” - “as… has climbed” yapısı, izlenen gelirin artmasıyla birlikte destek azalması gibi neden-sonuç ilişkisini gösterir.

Hakkı Hoca

04 Nov, 10:23


03/11’DEN TAZE KELİMELERE DEVAM

Hakkı Hoca

04 Nov, 09:31


03/11 YDS’DEN TAZE KELİMELER

Hakkı Hoca

04 Nov, 09:29


📌 PART 11 SİZLERLE

✔️ charge with … : … ile yargılamak (mahkemede)
✔️ circulation: (1) dolaşım; (2) gazete, dergi tirajı (günlük satış oranı)
✔️ cite: örneklemek; adından bahsetmek, değinmek (= refer to)
✔️ clarify: açıklamak (= explain)
✔️ coincide with: aynı zamana denk gelmek
✔️ collide with: çarpışmak (= crush into)

Hakkı Hoca

04 Nov, 08:14


PART 13 SİZLERLE

1️⃣ jot down (= take quick notes): not almak, karalama yapmak

2️⃣ keep at (= persevere): bırakmamak, (yapmaya / bir harekete) devam etmek

3️⃣ keep back (= retain / force to stay back): saklamak, gizlemek; önlemek

4️⃣ keep on (= continue doing sth): devam etmek, sebat etmek, sürdürmek; ilerlemek

5️⃣ keep up with (= stay at the same level as sb. or sth.): ayak uydurabilmek

Hakkı Hoca

04 Nov, 06:57


📝 ÖSYM BAZEN C2 SEVİYESİNDE BİLE SORABİLİR, O YÜZDEN KELİME HAZNEMİZİ OLABİLDİĞİNCE GELİŞTİRMELİYİZ 📝

inclination:

meyil
yatkınlık
eğilim
heves / istek

📌
incline to / towards
inclination towards


şeklinde preposition ile görebileceğimizi de unutmamalıyız

Hakkı Hoca

04 Nov, 05:59


GÜNAYDIN NOTUMUZUN KELİMELERİ TAZE

HADİ MİNİK BİR OKUMAYLA PEKİŞTİRELİM

Elena prided herself on her adherence to New Year’s resolutions. This year’s goal was a healthier lifestyle, but by February, she was exhausted. Her friend Mia suggested an alteration: allow herself some flexibility. “There’s no entitlement to perfection,” Mia reminded her. Embracing this, Elena found that her new approach left her feeling not only healthier but also happier—sometimes, the best resolutions involve a little self-compassion.
————————————————
Elena, her zaman Yeni Yıl kararlarına bağlı kalmakla gurur duyardı. Bu yılki hedefi daha sağlıklı bir yaşam tarzıydı, ancak Şubat ayında kendini bitkin hissediyordu. Arkadaşı Mia, bir değişiklik yapmasını ve kendine biraz esneklik tanımasını önerdi. “Mükemmelliğe sahip olma hakkımız yok,” diye hatırlattı Mia. Bunu benimseyen Elena, yeni yaklaşımıyla hem daha sağlıklı hem de daha mutlu hissetti—bazen en iyi kararlar biraz öz şefkat içerir.

Hakkı Hoca

03 Nov, 16:15


✍️ O ZAMAN... MİNİK BİR ARADAN SONRA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM ✍️

Rainforests are dense, biodiverse ecosystems found near the equator, characterized by high rainfall. They support over half of Earth’s plant and animal species and play a vital role in regulating the global climate.

1️⃣ characterized by: defined by, marked by, distinguished by, identified by, noted for
(= ... ile karakterize edilmiş / nitelenen)

2️⃣ support: assist, help, back, uphold, sustain.
(= desteklemek, yardımcı olmak; sürdürmek)

3️⃣ regulate: control, manage, oversee, govern, adjust
(= kontrol etmek, yönetmek; düzenlemek, ayarlamak)

Hakkı Hoca

01 Nov, 19:19


BU SAATTE BİZİMLE BİRLİKTE ÇALIŞANLARA VE SINAV KAMPI TELEGRAM GRUBU TAKİPÇİLERİNE ÖZEL KISA BİR NOT ARASI SERİSİ GELSİN Mİİİ

🌙🌚🌚🌚🌚🌙⭐️⭐️⭐️⭐️🌙

EMOJİLERİ ALAYIMMM

Hakkı Hoca

01 Nov, 19:06


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯ECE HOCA İLE “YDS SON VURUŞ DERSİ”

🗓 02 KASIM 2024 - CUMARTESİ GÜNÜ

13.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

01 Nov, 18:48


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The mitochondrion, often referred to as the "powerhouse of the cell," is an organelle critical for energy production in nearly all eukaryotic cells. Each mitochondrion is surrounded by a double membrane, with the inner membrane folding into structures called cristae, which increase the surface area for energy production. Within this structure, mitochondria convert glucose and oxygen into adenosine triphosphate (ATP) through a process known as cellular respiration, powering essential cellular functions.

Mitochondria are unique in many ways. They possess their own DNA, which is distinct from the cell’s nuclear DNA and resembles bacterial DNA, supporting the theory that they originated from ancient bacteria engulfed by early eukaryotic cells—a theory known as endosymbiosis. This bacterial ancestry is further evidenced by their ability to replicate independently within the cell. Mitochondrial DNA is maternally inherited, making it a valuable tool for tracing ancestry and studying evolutionary relationships.

Beyond energy production, mitochondria play roles in various cellular processes, including regulating cell death (apoptosis), calcium storage, and generating heat in specialized cells. Due to their central role in energy metabolism, mitochondrial dysfunction is linked to numerous diseases, from metabolic disorders to age-related conditions like neurodegeneration and muscular dystrophy. Understanding the complex workings of mitochondria is essential, as it sheds light on fundamental aspects of cell biology, human health, and the evolutionary connections shared across life forms.
—————————————————————
Genellikle "hücrenin güç merkezi" olarak anılan mitokondri, neredeyse tüm ökaryotik hücrelerde enerji üretimi için kritik bir organeldir. Her mitokondri, çift katmanlı bir zarla çevrilidir ve iç zar, enerji üretim yüzey alanını artıran cristae adı verilen yapılara kıvrılır. Bu yapının içinde, mitokondriler glikoz ve oksijeni, hücresel solunum adı verilen bir süreçle adenozin trifosfata (ATP) dönüştürerek temel hücresel işlevleri besler.

Mitokondriler birçok yönden benzersizdir. Hücrenin çekirdek DNA'sından farklı olan ve bakteriyel DNA'ya benzeyen kendilerine ait bir DNA'ya sahiptirler. Bu durum, mitokondrilerin erken ökaryotik hücreler tarafından yutulmuş eski bakterilerden türediğini öne süren endosimbiyoz teorisini desteklemektedir. Bu bakteriyel köken, mitokondrilerin hücre içinde bağımsız olarak çoğalabilme yeteneğiyle daha da kanıtlanır. Mitokondriyal DNA anneden kalıtılır ve bu nedenle soy takibi yapma ve evrimsel ilişkileri incelemede değerli bir araçtır.

Enerji üretiminin ötesinde, mitokondriler hücresel ölümün (apoptoz) düzenlenmesi, kalsiyum depolanması ve özel hücrelerde ısı üretimi gibi çeşitli hücresel süreçlerde rol oynar. Enerji metabolizmasındaki merkezi rolü nedeniyle, mitokondriyal işlev bozukluğu metabolik bozukluklardan nörodejenerasyon ve kas distrofisi gibi yaşa bağlı hastalıklara kadar birçok hastalıkla ilişkilidir. Mitokondrilerin karmaşık işleyişini anlamak, hücre biyolojisi, insan sağlığı ve yaşam formları arasındaki evrimsel bağlantılara ışık tuttuğu için oldukça önemlidir.

Hakkı Hoca

01 Nov, 18:12


📝 GECE OKUMASI ÖNCESİ 1 SYNONYM - 1 ANTONYM 📝

Hakkı Hoca

01 Nov, 16:17


🚀YDS ÖNCESİ MİNİ DENEMELERLE KENDİNi DENEDİN Mİ ?

1️⃣MİNİ DENEME 1 SORU ÇÖZÜMÜ

https://www.youtube.com/live/oV2rTxlZwJ8?si=L-Rd2dN5VyykjNbC

2️⃣MİNİ DENEME 2 SORU ÇÖZÜMÜ

https://www.youtube.com/live/565-1ZRHBpY?si=vpph3TUc8Bd4arEV

3️⃣ MİNİ DENEME 3 SORU ÇÖZÜMÜ

https://www.youtube.com/live/_iCDEVzPpUA?si=XbnzFy1KHE85waFk

Denemeleri indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

01 Nov, 14:14


📝 CAN’T STOP, WON’T STOP LEARNING 📝

Hakkı Hoca

01 Nov, 13:01


🤯 SINAVKAMPI AİLESİ ÇILDIRDI, BOL KESEDEN NOT DAĞITIYOR 🤯

Hakkı Hoca

01 Nov, 12:02


🎯ECE HOCA İLE “YDS MİNİ DENEME 3 ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🔥

🗓 01 KASIM 2024 - CUMA GÜNÜ

15.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/_iCDEVzPpUA?si=2qGCYvxdoqgICLEp

Denemeyi indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

01 Nov, 11:52


📝 SINAVA SAYILI ZAMAN KALA KELİMELERE TAM GAZ DEVAM 📝

Hakkı Hoca

01 Nov, 10:22


📝 COLLOCATION + PREP NOTUMUZ SİZLERLE 📝

1. take precautions against
They took precautions to ensure everyone’s safety.
(= önlem almak)

2. make a recommendation to V1
The committee made a recommendation to revise the policy.

(= tavsiyede bulunmak)
3. provide feedback on
The manager provided feedback on the team’s performance.
(= geri bildirimde bulunmak)

4. gain recognition for
She gained recognition for her innovative research.
(= tanınmak)

5. pose a challenge to / for
Limited funding poses a challenge for the project.
(= zorluk oluşturmak)

6. offer an explanation for
He offered an explanation for the delay.
(= açıklama sunmak)

7. establish a connection between
The researchers established a connection between diet and health.
(= bağlantı kurmak)

Hakkı Hoca

01 Nov, 09:06


Biliyorsak tekrar edelim, bilmiyorsak notlarımızı alalım kesinlikle öğrenelim 💕



https://www.instagram.com/p/DB0q6wTM3PX/?igsh=ZDg4ZTAweWEwYWsy

Hakkı Hoca

01 Nov, 08:08


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯ECE HOCA İLE “YDS MİNİ DENEME 3 ÇÖZÜMÜ”

🗓 01 KASIM 2024 - CUMA GÜNÜ

15.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

Denemeyi indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

01 Nov, 07:25


📝 HEP ÖSYM’NİN ZITTINA GİTMEYELİM, BİRAZ DA ÖSYM’YE BENZEYELİM 📝

1. postpone : ertelemek
put off : ertelemek

2. tolerate : katlanmak
put up with : katlanmak

3. investigate : araştırmak
look into : araştırmak

4. recover : iyileşmek
get over : iyileşmek

5. omit : çıkarmak
leave out : çıkarmak

6. encounter : karşılaşmak
run into : karşılaşmak

7. resemble : benzemek
take after : benzemek

Hakkı Hoca

01 Nov, 05:25


📝 MADEM SEVİLDİ, BİRAZ DAHA ZITLIK İLE BAŞLAYALIM GÜNE 📝

1. prosperity : refah
adversity : sıkıntı, zorluk

2. lavish : savurgan
frugal : tutumlu

3. conform : uyum sağlamak
rebel : isyan etmek

4. absolve : affetmek
condemn : kınamak

5. affluent : zengin
impoverished : yoksul

6. meticulous : titiz
negligent : ihmalci

7. augment : artırmak
diminish : azaltmak

Hakkı Hoca

01 Nov, 03:55


ALARMLAR KURULSUNN 🚨🔔

BİR HAKKI HOCA KLASİĞİ : ŞAFAK OPERASYONU 🪖🥷

- ÜCRETSİZ ONLINE

1 KASIM CUMA 07.00

🌙 YDS PARAGRAF, BAĞLAÇ VE PREPOSITION SORU ÇÖZÜMÜ İÇİN BULUŞUYORUZ

DERS LİNKİ : https://us06web.zoom.us/j/87330273955

#OMUZOMUZAYANYANAHAKKIHOCAHEPYANINIZDA

Hakkı Hoca

31 Oct, 21:48


ALARMLAR KURULSUNN 🚨🔔

BİR HAKKI HOCA KLASİĞİ : ŞAFAK OPERASYONU 🪖🥷

- ÜCRETSİZ ONLINE

1 KASIM CUMA 07.00

🌙 YDS PARAGRAF, BAĞLAÇ VE PREPOSITION SORU ÇÖZÜMÜ İÇİN BULUŞUYORUZ

DERS LİNKİ : t.me/sinavkampi

#OMUZOMUZAYANYANAHAKKIHOCAHEPYANINIZDA

Hakkı Hoca

31 Oct, 20:43


Hakkı Hoca pinned «🎲 'YDS ÇIKMIŞ KELİME TESTİ🥳🥳🪇🪇' testi Türkiye'nin En İyi Online Eğitim Platformu Sizlerle 🖊 15 soru · 15 san»

Hakkı Hoca

31 Oct, 20:43


🎲 'YDS ÇIKMIŞ KELİME TESTİ🥳🥳🪇🪇' testi
Türkiye'nin En İyi Online Eğitim Platformu Sizlerle
🖊 15 soru · 15 san

Hakkı Hoca

31 Oct, 18:45


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Socratic Method, pioneered by the ancient Greek philosopher Socrates, is a teaching and discussion technique that emphasizes critical thinking through dialogue. Rather than providing answers, Socrates would ask a series of questions, encouraging his students to examine their beliefs and arrive at logical conclusions on their own. This method, often called “elenchus,” involves systematically questioning concepts to reveal contradictions or inconsistencies, ultimately leading to a deeper understanding or reevaluation of initial assumptions.

The Socratic Method is more than just questioning; it’s a way to foster self-reflection and intellectual humility. By examining commonly held beliefs, it aims to uncover hidden assumptions and stimulate a pursuit of genuine knowledge. Socrates believed that wisdom comes from recognizing one’s ignorance, famously asserting, “I know that I know nothing.” This approach has influenced various fields, including law, where it remains a core part of legal education, especially in teaching critical analysis and argumentation. Additionally, the Socratic Method is widely used in philosophy and ethics to explore complex moral questions, pushing individuals to articulate and refine their thoughts.

Its enduring legacy lies in its capacity to engage people in reflective thinking, encourage open-mindedness, and foster a commitment to seeking truth. Though centuries old, the Socratic Method continues to be valued as a dynamic way to encourage intellectual growth and ethical inquiry, making it a cornerstone in the study of philosophy and beyond.
——————————————————
Sokratik Yöntem, antik Yunan filozofu Sokrates tarafından geliştirilen ve eleştirel düşünmeyi diyalog yoluyla teşvik eden bir öğretim ve tartışma tekniğidir. Sokrates, cevaplar vermek yerine bir dizi soru sorarak öğrencilerinin inançlarını incelemelerini ve kendi mantıklı sonuçlarına ulaşmalarını sağlardı. Genellikle “elenchos” olarak adlandırılan bu yöntem, kavramları sistematik olarak sorgulayarak çelişkileri veya tutarsızlıkları ortaya çıkarmayı, nihayetinde ise başlangıçtaki varsayımların daha derin bir anlayışla veya yeniden değerlendirilmesiyle sonuçlanmayı amaçlar.

Sokratik Yöntem yalnızca soru sormaktan ibaret değildir; öz-düşünüm ve entelektüel alçakgönüllülüğü teşvik eden bir yoldur. Yaygın olarak kabul edilen inançları inceleyerek, gizli varsayımları açığa çıkarmayı ve gerçek bilgi arayışını uyandırmayı hedefler. Sokrates, bilginin, kişinin kendi cehaletini kabul etmesinden geldiğine inanır ve “Tek bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir,” sözünü ünlü bir şekilde dile getirir. Bu yaklaşım, hukuk da dahil olmak üzere çeşitli alanları etkilemiş olup, özellikle eleştirel analiz ve argümantasyon öğretiminde hukuki eğitimin temel bir parçası olarak kalmaya devam etmektedir. Ayrıca, Sokratik Yöntem felsefe ve etik alanında karmaşık ahlaki soruları keşfetmek, bireyleri düşüncelerini ifade etmeye ve geliştirmeye teşvik etmek için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Onun kalıcı mirası, insanları düşünsel yansımaya katılmaya, açık fikirli olmaya teşvik etme ve gerçeği arama taahhüdünü aşılamadaki kapasitesinde yatmaktadır. Yüzyıllar geçmesine rağmen, Sokratik Yöntem, entelektüel büyümeyi ve etik sorgulamayı teşvik eden dinamik bir yol olarak değerini koruyarak, felsefe ve ötesinde bir temel taşı olmaya devam etmektedir.

Hakkı Hoca

31 Oct, 18:05


📝 BİRAZ ZIT ANLAM ÇALIŞALIM 📝

1. complicated : karmaşık
straightforward : basit

2. temporary : geçici
permanent : kalıcı

3. expand : genişlemek
contract : daralmak

4. scarce : kıt
abundant : bol

5. advance : ilerlemek
retreat : geri çekilmek

6. artificial : yapay
natural : doğal

7. superior : üstün
inferior : aşağı

Hakkı Hoca

31 Oct, 17:12


🔥SINAV ÖNCESİ GENEL TEKRAR YAPMAYA NE DERSİNİZECE HOCA’NIN SON VURUŞ DERSLERİ İLE BU İYİLİĞİ KENDİNİZE YAPIN ✔️

⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/Fv-8xoFKKj4?si=-Dchl6lHByJMPkrq

🚀Bizleri sosyal medya üzerinden daha yakından takip edip ücretsiz içeriklerimize erişim sağlayabilirsiniz.

Hakkı Hoca

31 Oct, 17:00


BUNLAR İÇİMDEN GELDİ 👀 SINAVDA GELİR Mİ GELİR, SİZ NOTLARINIZI ALIN NOLUR NOLMAZ 🫶🏻🌹



https://www.instagram.com/p/DBy8t3SslZt/?igsh=MXIwdmM1Nzh6enFweg==

Hakkı Hoca

31 Oct, 12:42


Oo zamann isteyen çıkmış kelime testi isteyen çıkmış soru çözüyor 🔥🔥🔥🔥

SON HAFTAYA YAKIŞIR BİR ÇALIŞMA YAPALIMM 🚨

YDS ÇIKMIŞ KELİME TESTLERİ / ÇIKMIŞ KELİME SORULARI / ÇIKMIŞ GRAMER SORULARI 🤙🤙🤙

Kelime türlerine göre ayrılmış 🤺

Mobil Uygulama linki

🌟https://heylink.me/Sinavkampi

Tüm içeriklerimiz gibi mobil uygulamamız da ücretsizdir 💙

Hakkı Hoca

31 Oct, 12:02


🎯ECE HOCA İLE “YDS MİNİ DENEME 2 ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🔥

🗓 31 EKİM 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

15.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/565-1ZRHBpY?si=z88faM8yqt7Kb2q9

Denemeyi indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

31 Oct, 11:20


Did you know that owls can’t move their eyes

Unlike humans, their eyes are fixed in their sockets, so they have to turn their entire head to look around. That’s why owls can rotate their heads up to 270 degrees to get a better view!

Hakkı Hoca

31 Oct, 09:33


Nasıl yapılıyordu bu zıtlıklar? Nasıl karşımıza gelebilirdi hem bağlaç hemde cümle tamamlama sorularında Son günlerimiz, göz gezdirelim 👀


https://www.instagram.com/p/DByJkOxspoJ/?igsh=MWp3M3lreDJ2ajNpcA==

Hakkı Hoca

31 Oct, 09:07


Şıklarda karşılaşırsak "bu neydi ki?" demeyelim ✌🏻
.
.
.
#yds #eyds #yökdil #yksdil
https://www.instagram.com/p/DByEbOqs6Rw/?igsh=MWliMnc1YWVkZTF5MQ==

Hakkı Hoca

31 Oct, 08:52


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯ECE HOCA İLE “YDS MİNİ DENEME 2 ÇÖZÜMÜ”

🗓 31 EKİM 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

15.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

Denemeyi indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

29 Oct, 20:31


BİR HAKKI HOCA KLASİĞİ : ŞAFAK OPERASYONU 🪖🥷

- ÜCRETSİZ ONLINE

30 EKİM ÇARŞAMBA 07.00

🌙 YDS BAĞLAÇ SORU ÇÖZÜMÜ İÇİN BULUŞUYORUZ

DERS LİNKİ : t.me/hakkihoca


#OMUZOMUZAYANYANAHAKKIHOCAHEPYANINIZDA

Hakkı Hoca

29 Oct, 18:58


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Wright Brothers, Orville and Wilbur, are celebrated as pioneers in aviation for achieving the first controlled, sustained flight of a powered, heavier-than-air aircraft. Born in the late 19th century in Ohio, the brothers’ shared curiosity and dedication to mechanics laid the foundation for their revolutionary work. Despite having limited formal education, they channeled their technical skill and problem-solving mindset into a series of experiments that would change the course of history.

Inspired by earlier inventors and developments in gliding, the Wright Brothers focused on creating a reliable control system for flight, one that mimicked the natural movements of birds. Through years of meticulous research and numerous prototypes, they perfected a three-axis control method—pitch, roll, and yaw—which remains the basis of modern flight control systems. On December 17, 1903, at Kitty Hawk, North Carolina, Orville successfully piloted their airplane, the Wright Flyer, for 12 seconds, covering 120 feet. Wilbur followed with even longer flights, marking the dawn of a new era in human achievement.

Their success was not without struggle; they faced skepticism from the public and scientific community and fought extensive patent battles to protect their inventions. Nonetheless, the Wright Brothers' contributions laid the foundation for modern aviation, transforming travel, communication, and warfare. Today, their legacy endures as a testament to human ingenuity, and their pioneering spirit is honored by aviation enthusiasts and innovators worldwide.
———————————————————-
Wright Kardeşler, Orville ve Wilbur, motorlu, havadan ağır bir uçağın ilk kontrollü ve sürekli uçuşunu gerçekleştirdikleri için havacılıkta öncüler olarak kabul edilmektedir. 19. yüzyılın sonlarında Ohio'da doğan kardeşlerin paylaştığı merak ve mekanik konusundaki bağlılıkları, devrim niteliğindeki çalışmalarının temelini attı. Sınırlı resmi eğitimlerine rağmen, teknik becerilerini ve problem çözme yaklaşımlarını tarih değiştirecek bir dizi deneye yönlendirdiler.

Daha önceki mucitlerden ve süzülme ile ilgili gelişmelerden ilham alan Wright Kardeşler, kuşların doğal hareketlerini taklit eden güvenilir bir kontrol sistemi geliştirmeye odaklandılar. Yıllar süren titiz araştırmalar ve sayısız prototip sayesinde, modern uçuş kontrol sistemlerinin temeli olan üç eksenli bir kontrol yöntemi (yunuslama, yuvarlanma ve sapma) geliştirdiler. 17 Aralık 1903’te, Kuzey Karolina'daki Kitty Hawk'ta Orville, Wright Flyer adlı uçaklarıyla 12 saniyelik bir uçuş gerçekleştirerek 36 metre yol kat etti. Wilbur ise ardından daha uzun uçuşlarla insanlık tarihinde yeni bir dönemi başlattı.

Başarıları mücadelelerle doluydu; kamuoyu ve bilim dünyasının şüpheleriyle karşılaştılar ve buluşlarını korumak için uzun patent savaşları verdiler. Yine de, Wright Kardeşler’in katkıları modern havacılığın temelini atarak ulaşım, iletişim ve savaş alanlarını dönüştürdü. Bugün, mirasları insan yaratıcılığının bir kanıtı olarak yaşamakta ve öncü ruhları, dünya çapında havacılık meraklıları ve yenilikçiler tarafından onurlandırılmaktadır.

Hakkı Hoca

29 Oct, 18:02


🔥TÜRKİYE GENELİ DENEME SINAVIMIZIN ÇÖZÜMÜNÜN İKİNCİ PARTI YAYINDA 🚀🚀🚀

https://youtu.be/OzXvELupWYU?si=SytrPO222xKAhQne

Denemenin PDF'i indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️
https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

🚀Bizleri sosyal medya üzerinden daha yakından takip edip ücretsiz içeriklerimize erişim sağlayabilirsiniz.

Hakkı Hoca

29 Oct, 16:35


✍️ ONE SHORT TEXT, THREE NOTES TO TAKE ✍️

Fjords are long, narrow inlets with steep cliffs, created by glacial erosion over thousands of years. They are commonly found in Norway, New Zealand, and Canada, offering stunning natural landscapes.

1️⃣ commonly: frequently, generally, typically, usually, often
(= yaygın olarak, sıklıkla, genellikle, tipik olarak)

2️⃣ offer : provide, present, propose, suggest, supply
(= sunmak; teklif etmek; önermek; tedarik etmek)

3️⃣ stunning: breathtaking, impressive, remarkable, striking, dazzling
(= nefes kesici, harika, büyüleyici, muazzam, baş döndürücü)

Hakkı Hoca

29 Oct, 15:21


🔥TÜRKİYE GENELİ DENEME SINAVIMIZIN ÇÖZÜMÜNÜN İLK PARTI YAYINDA 🚀🚀🚀

https://youtu.be/iQjT_s7NAD0?si=QqJT6sF-m_9Zuhmz

Denemenin PDF'i indirmek için;
⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️
https://sinavkampi.com.tr/ucretsizdene

🚀Bizleri sosyal medya üzerinden daha yakından takip edip ücretsiz içeriklerimize erişim sağlayabilirsiniz.

Hakkı Hoca

29 Oct, 14:23


Did you know that some snail species can sleep for up to three years

In times of extreme weather, like drought, certain land snails can enter a deep hibernation-like state, conserving energy until conditions improve.

Hakkı Hoca

29 Oct, 13:12


🎲 'YDS ÇIKMIŞ KELİMELER' testi
Çözmeden geçmeyelimmm💜
🖊 10 soru · 15 san

Hakkı Hoca

29 Oct, 12:01


🎯GÖZDE HOCA İLE “YDS ÇIKMIŞ KARIŞIK SKILL SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 29 EKİM 2024 - SALI GÜNÜ

15.00

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://www.youtube.com/live/Pbj5jtpROF8?si=rrycBGEb7x5PGxE-

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

29 Oct, 10:24


Cumhuriyetimizin 101.yılında başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm yol arkadaşlarını rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.🇹🇷

#29ekim #cumhuriyetbayramı #mustafakemalatatürk

Hakkı Hoca

29 Oct, 09:49


📚HAKKI HOCA İLE 70 PUAN GARANTİLİ ONLINE YDS YÖKDİL KURSU 🌟

👍10 KASIM’A KADAR 24999₺ YERİNE 17499₺

💳KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİTLE ÖDEME İMKANI

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ : https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ile-70-puan-garantili-online-yds-yokdil-kursu-

WhatsApp bilgi hatları;
0530 699 01 43
0533 567 01 43

🔖#yds #yökdil #yksdil #yökdilsosyal #yökdilsağlık #yökdilfen #ydskursu #onlineyds

Hakkı Hoca

29 Oct, 09:26


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯GÖZDE HOCA İLE “YDS ÇIKMIŞ KARIŞIK SKILL SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 29 EKİM 2024 - SALI GÜNÜ

15.00’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

29 Oct, 09:19


https://www.instagram.com/p/DBq9xJZi-CF/?igsh=MTgxYWkyaXNpbTVyMw==

Cumhuriyetimizin 101. yılına özel kampanya! 🎉

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusunu birlikte paylaşmak için OWL Publishing olarak tüm ürünlerde %7 indirim sunuyoruz! Eğitim yolculuğunuzu desteklemek için bu özel günde yanınızdayız.

📚 Kupon Kodu: 29EKIMOZEL
🌐 Sitemiz: owlpublishing.net

Cumhuriyetimizin getirdiği özgür düşünce ve öğrenme ruhunu birlikte yaşatalım! İndirimli alışveriş fırsatını kaçırmayın, kampanya sınırlı süreyle geçerlidir.

Hakkı Hoca

25 Oct, 14:31


🎯ECE HOCA İLE “YDS ÇIKMIŞ KARIŞIK GRAMER SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 25 EKİM 2024 - CUMA GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/live/A75FKIXgYIs?feature=share

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

25 Oct, 14:25


Did you know that the Rosetta Stone was the key to deciphering Egyptian hieroglyphs

Discovered in 1799, it contains the same text written in three scripts: Greek, Demotic, and hieroglyphic. This allowed scholars to finally unlock the language of ancient Egypt after centuries of mystery.

Hakkı Hoca

25 Oct, 13:43


🏆TÜRKİYE’NİN EN İYİ ONLİNE EĞİTİM PLATFORMU SINAV KAMPINDAN TÜRKİYE GENELİ YDS ONLINE DENEME SINAVI SİZLERLE🔥

🗓️ 27 EKİM 2024- PAZAR GÜNÜ

⚡️SEANS 1: 10.00-13.00
⚡️SEANS 2: 20.00-23.00

Deneme Sınavına katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/ucretsizetkinlikler

💫 Sitemize üyelik ve deneme sınavına katılım ücretsizdir.İstediğiniz seansa katılabilirsiniz.

WhatsApp Bilgi Hatları

0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #ydskursu #ydsdeneme #onlineyds

Hakkı Hoca

25 Oct, 12:36


TENDENCY BAŞKA NEYLE KULLANILABİLİR? NASIL KARŞIMIZA GELEBİLİR?
BU KELİMELERİ BİLMEDEN SINAVA GİRMİYORUZ 🫶🏻🫶🏻
BİR DE ÖNEMLİ BİR KELİME OLAN TENDENCY NASIL GELEBİLİR NOTU BIRAKTIM 🚀🚀



https://www.instagram.com/p/DBjBiT8Mq-_/?igsh=MXZiNG1pb2xtY2Vn

Hakkı Hoca

25 Oct, 09:45


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯ECE HOCA İLE “YDS ÇIKMIŞ KARIŞIK GRAMER SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 25 EKİM 2024 - CUMA GÜNÜ

17.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

25 Oct, 08:31


YDS ÇIKMIŞ KELİMELER 💡

Not almayı unutmayın‼️

#yds #yökdil #yksdil #eyds #ydskursu

Hakkı Hoca

25 Oct, 07:31


📝 BİRAZ DAHA COLLOCATION 📝

1. make a suggestion

She made a suggestion to improve team efficiency during the meeting.
(= öneride / tavsiyede bulunmak)

2. address an issue

The manager addressed the issue of low morale by organizing team-building activities.
(= bir konuya değinmek, bir konuyu ele almak)

3. have an impact on

The new policy will have a significant impact on employee productivity.
(= … üzerinde etkisi olmak / etkiye sahip olmak)

4. take steps to

The organization is taking steps to reduce its environmental footprint.
(= …e/a yönelik önlemler almak)

5. play a part in

Volunteers play a crucial part in supporting local communities.
(= …de/da rol oynamak / parmağı olmak)

Hakkı Hoca

25 Oct, 07:31


https://youtu.be/Xa1-oXX65mc?si=Mc4iuyN8JeDBHH17

Hakkı Hoca

25 Oct, 05:52


GÜNAYDIN NOTU

… HAKKINDA, …E GELİNCE,
…E İLİŞKİN, … KONUSUNDA


ABOUT
AS TO
CONCERNING
REGARDING
AS FOR
WITH REGARD TO
WITH RESPECT TO
PERTAINING TO
WHEN IT COMES TO
AS REGARDS
IN RELATION TO
WITH REFERENCE TO

Hakkı Hoca

24 Oct, 17:59


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

Neil Armstrong, an American astronaut and aeronautical engineer, made history as the first person to walk on the moon. Born in 1930 in Wapakoneta, Ohio, Armstrong had a passion for aviation from an early age, earning his pilot’s license before he could even drive a car. After serving as a naval aviator during the Korean War, he pursued a career as a test pilot, flying experimental aircraft for NASA's precursor, the National Advisory Committee for Aeronautics (NACA).

Armstrong’s defining moment came during the Apollo 11 mission on July 20, 1969, when he, along with Buzz Aldrin and Michael Collins, embarked on a journey to the moon. As the commander of the mission, Armstrong piloted the lunar module, Eagle, to the moon’s surface, delivering the iconic words, “That’s one small step for man, one giant leap for mankind,” as he stepped onto the lunar surface. His achievement was a landmark not just for the United States, but for humanity’s exploration of space.

Despite the fame that followed, Armstrong remained a private and humble figure. After the Apollo 11 mission, he worked in academia and engineering, shying away from the celebrity status that came with his historic accomplishment. His contributions to space exploration went beyond the moon landing, as he was deeply involved in the technological and scientific advancements of the space race era.

Neil Armstrong’s legacy as a pioneer of space exploration endures, symbolizing human curiosity, courage, and the drive to push the boundaries of what is possible. His journey continues to inspire countless people to look beyond our world and strive for new frontiers.
—————————————————
Amerikalı bir astronot ve havacılık mühendisi olan Neil Armstrong, aya ilk adım atan insan olarak tarihe geçti. 1930 yılında Ohio'nun Wapakoneta kentinde doğan Armstrong, küçük yaşlardan itibaren havacılığa büyük bir ilgi duydu ve araba kullanma ehliyetinden önce pilot lisansını aldı. Kore Savaşı sırasında donanma pilotu olarak görev yaptıktan sonra, NASA'nın öncülü olan Ulusal Havacılık Danışma Komitesi'nde (NACA) deneysel uçaklar uçuran bir test pilotu olarak kariyerine devam etti.

Armstrong’un en önemli anı, 20 Temmuz 1969'da Buzz Aldrin ve Michael Collins ile birlikte Apollo 11 görevi sırasında aya yolculuğa çıktığında yaşandı. Görevin komutanı olarak Armstrong, "Eagle" adlı ay modülünü aya indirdi ve aya ilk adımını atarken "Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım. " demiştir. Bu başarı, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri için değil, insanlığın uzay keşifleri adına bir dönüm noktasıydı.

Tüm bu şöhrete rağmen Armstrong, özel ve mütevazı bir figür olarak kalmayı başardı. Apollo 11 görevinden sonra akademi ve mühendislik alanında çalıştı ve tarihi başarısının getirdiği ünlü statüsünden uzak durdu. Armstrong’un uzay keşiflerine katkıları, sadece ay yürüyüşüyle sınırlı kalmadı; uzay yarışının yaşandığı dönemdeki teknolojik ve bilimsel ilerlemelere de derinlemesine katkıda bulundu.

Neil Armstrong’un uzay keşiflerindeki öncü rolü, insan merakı, cesareti ve mümkün olanın sınırlarını zorlamaya dair büyük bir sembol olarak hafızalarda kalmaya devam ediyor. Armstrong'un yolculuğu, sayısız insanı dünya ötesine bakmaya ve yeni ufuklar keşfetmeye ilham vermeye devam ediyor.

Hakkı Hoca

24 Oct, 17:37


Sınav Kampı Youtube Kanalı Sizleri Bekliyor! 🔥🔥🔥

YDS -YÖKDİL -YKSDİL-ALES 🏆

Tamamı ücretsiz!

https://m.youtube.com/@sinavkampi

Ücretsiz Dersler
⁠Çıkmış Soru Çözümleri
Kelime Çalışmaları
⁠Konu anlatımları- soru çözümleri

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ :
www.sinavkampi.com.tr

WHATSAPP BİLGİ HATLARI
0530 699 01 43
0533 567 01 43

#yds #yokdil #yksdil #ales

Hakkı Hoca

24 Oct, 16:36


📌 -MENT

employment : istihdam
encouragement : teşvik
achievement : başarı
ornament : süsleme
refreshment : yenileme
nourishment : beslenme
improvement : gelişme
investment : yatırım
amusement : eğlence
adjustment : düzenleme
government : hükümet
punishment : ceza
commitment : bağlılık
agreement : anlaşma

Hakkı Hoca

24 Oct, 15:21


HARİKA BİR NOTLA GELDİM 🔥🔥BAŞKA NASIL ZITLIK YAPABİLİRİZ ? YORUMLARA BEKLİYORUM 👇🏻
1.25 ler hayırlı olsun diyebilir miyiz, diyebiliriz 🙃🙃
NOTLARINIZI ALMAYI UNUTMAYIN 💛






#yds
#yökdil
#yksdil






https://www.instagram.com/reel/DBgvdouMz7G/?igsh=bnMyOHJkYnM4MWRi

Hakkı Hoca

24 Oct, 15:01


🎯 HARUN HOCA İLE “ALMANCA POSSESSIVPRONOMEN” DERSİ BAŞLIYORRR

🗓 24 EKİM 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

18.00’da buluşuyoruz☺️

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/89875354306

Hakkı Hoca

24 Oct, 14:23


Did you know that chocolate was once used as currency

The ancient Maya and Aztec civilizations valued cacao beans so highly that they used them to trade for goods and services, making chocolate a form of money in their societies.

Hakkı Hoca

24 Oct, 12:48


🎲 'YDS ÇIKMIŞ KELİMELER 🎉🏆💯' testi
🖊 10 soru · 30 san

Hakkı Hoca

24 Oct, 12:37


🎯GÖZDE HOCA İLE “YDS ÇIKMIŞ PARAGRAF SORU ÇÖZÜMÜ”BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 24 EKİM 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

15.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/89151851249

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

24 Oct, 10:58


🔥YDS’YE AZ BİR SÜRE KALDI🔥

👍ŞİMDİ BOL BOL DENEME ÇÖZME VE YANLIŞLARI ANALİZ ETME ZAMANI🚀

🎯ECE HOCA’MIZIN YAZIP ÇÖZDÜĞÜ MİNİ YDS DENEME SERİSİ TAM SİZE GÖRE 🤩

DENEMELERİ PDF OLARAK ÜCRETESİZ BİR ŞEKİLDE İNDİRMEK İÇİN:
⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/UcretsizDene/Index/YDS

ÇÖZÜMLERİNİ İZLEMEK İÇİN İSE:
⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/playlist?list=PLXdAJUtUkho0ggabuVvEASOECLe69aeXi&si=JbGRr-nt24-tAWAF

#yds #yökdil #yökdilsağlık #yökdilfen #eyds

Hakkı Hoca

24 Oct, 10:30


HEDEF KELİMELERLE OKUMA, ÇEVİRİSİ YORUMLARA

invention
efficient
instrument
significance
seperate(d) from
by chance
dominate
possess
advantage
determine


The invention of the telescope was a significant moment in science, providing an efficient instrument for observing the stars. By chance, it allowed humanity to see objects previously separated from the naked eye. Those who possessed this tool gained a clear advantage, helping to determine new theories and dominate astronomy.

Hakkı Hoca

24 Oct, 09:39


✔️2024-YDS/2: Sınava Giriş Belgeleri Erişime Açıldı‼️

https://www.osym.gov.tr/TR,32784/2024-yds2-sinava-giris-belgeleri-erisime-acildi-24102024.html

Hakkı Hoca

24 Oct, 08:19


📝 OLUMSUZ ANLAM KATANLAR PART II 📝

✔️ spoil : bozmak, berbat etmek
✔️ aggravate : kötüleştirmek
✔️ impair : bozmak
✔️ make worse : kötüleşmek
✔️ endanger : tehlikeye atmak
✔️ exacerbate : daha kötü bir duruma sokmak
✔️ jeopardize : riske atmak
✔️ plague : başa bela olmak
✔️ imperil : tehlikeye atmak
✔️ pester : musallat olmak
✔️ infringe / breach : çiğnemek, ihlal etmek
✔️ distress : sıkıntı vermek
✔️ wreck : mahvetmek
✔️ exploit : sömürmek

Hakkı Hoca

24 Oct, 05:50


📝 ONE SHORT TEXT, THREE NOTES TO TAKE 📝

Bamboo, one of the fastest-growing plants in the world, can grow up to 89 centimeters in a single day and serves as a sustainable resource for construction, textiles, and food.

1️⃣ serve as: act as, function as, work as, operate as, perform as
(= … görevi / işlevi görmek)

2️⃣ sustainable: renewable, enduring, viable, long-lasting, eco-friendly
(= sürdürülebilir; uzun süreli; çevre / doğa dostu)

3️⃣ resource: asset, supply, material, reserve, stock
(= kaynak)

Hakkı Hoca

23 Oct, 16:22


TUSAŞ'a yapılan saldırıyı kınıyoruz!
Milletimizin başı sağ olsun 🙏🏻

Hakkı Hoca

23 Oct, 13:30


Did you know that pelicans have a unique pouch under their beak that can hold up to three gallons of water

They use this pouch to scoop up fish, draining the water before swallowing their catch. It acts like a built-in fishing net!

Hakkı Hoca

23 Oct, 12:29


🎯GÖZDE HOCA İLE “YDS ÇIKMIŞ RESTATEMENT SORU ÇÖZÜM DERSİ” BAŞLIYOR🔥🔥🔥

🗓 23 EKİM 2024 - ÇARŞAMBA GÜNÜ

15.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/87585596394

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

23 Oct, 12:08


https://www.instagram.com/p/DBd0peGChKi/?igsh=MTlvdXY0b2lld2h6YQ==

Kombin zamanı
Part 2

Hakkı Hoca

23 Oct, 11:46


🔥YDS’YE AZ BİR SÜRE KALDI🔥

👍ŞİMDİ BOL BOL DENEME ÇÖZME VE YANLIŞLARI ANALİZ ETME ZAMANI🚀

🎯ECE HOCA’MIZIN YAZIP ÇÖZDÜĞÜ MİNİ YDS DENEME SERİSİ TAM SİZE GÖRE 🤩

DENEMELERİ PDF OLARAK ÜCRETESİZ BİR ŞEKİLDE İNDİRMEK İÇİN:
⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️

https://sinavkampi.com.tr/UcretsizDene/Index/YDS

ÇÖZÜMLERİNİ İZLEMEK İÇİN İSE:
⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️

https://youtube.com/playlist?list=PLXdAJUtUkho0ggabuVvEASOECLe69aeXi&si=JbGRr-nt24-tAWAF

#yds #yökdil #yökdilsağlık #yökdilfen #eyds

Hakkı Hoca

23 Oct, 10:50


📚HAKKI HOCA ve ECE HOCA İLE 70 PUAN GARANTİLİ ONLINE YÖKDİL KURSU

🚩 2025 BAHAR YÖKDİL DÖNEMİ

👍03 KASIM’A KADAR 27000₺ YERİNE 16749₺

💳KREDİ KARTINA VADE FARKSIZ 6 TAKSİTLE ÖDEME İMKANI

🖱️İLETİŞİM & BİLGİ : https://sinavkampi.com.tr/hakki-hoca-ve-ece-hoca-ile-online-yokdil-kursu

WhatsApp bilgi hatları;
0530 699 01 43
0533 567 01 43

🔖#yds #yökdil #yksdil #yökdilsosyal #yökdilsağlık #yökdilfen

Hakkı Hoca

18 Oct, 08:15


MİNİ OKUMA VE NOT SAATİ

central : merkezi
suspend : askıya almak / ertelemek
reinstate : eski haline getirmek / görevine iade etmek
repression : baskı / zorbalık
defining : tanımlayıcı / belirleyici
strife : çatışma / mücadele / kavga
collapse : çöküş / yıkılma
associated with : ile ilişkili / ile bağlantılı
forcibly : zorla / zor kullanarak
dissolve : feshetmek / dağıtmak


The central government decided to suspend the parliament amid growing political strife. After months of repression, protests intensified, leading to the collapse of the regime. The defining moment came when authorities forcibly dissolved the opposition, but it was eventually reinstated, with reforms associated with the movement for change.
-------------------------------------
Merkez hükümet, büyüyen siyasi çekişmeler ortasında parlamentoyu askıya almaya karar verdi. Aylarca süren baskının ardından protestolar yoğunlaştı ve rejimin çöküşüne yol açtı. Belirleyici an, yetkililerin muhalefeti zorla dağıtmasıyla geldi, ancak sonunda değişim hareketiyle ilişkili reformlarla yeniden kuruldu.

Hakkı Hoca

18 Oct, 06:28


📝 NOT ALMALIK GÜNAYDIN KALIPLARI 📝

pose a threat : tehdit oluşturmak
pose a danger : tehlike arz etmek
pose a challenge : zorluk teşkil etmek
pose a problem : sorun teşkil etmek
pose a risk : risk teşkil etmek
—————————————————-
gain popularity : ün kazanmak
gain momentum : ivme kazanmak
gain resistance : direnç kazanmak
gain recognition : tanınmak
gain an impression : izlenim edinmek

Hakkı Hoca

18 Oct, 04:02


morning y’all

ÖSYM takvim değişikliğinden dolayı bu YDS hazırlık süreci epey uzadı

Biliyorum yoruldunuz , belki de bıraktınız…

Ama vazgeçmemek başarmak demek

https://www.instagram.com/p/DBQFcqoCdrO/?igsh=MWFoajR1Mzl0Y3Fvcw==

Hakkı Hoca

17 Oct, 19:13


📥 YOU HAVE ONE NEW PASSAGE TO READ 📥

The Great Barrier Reef, located off the northeastern coast of Australia, is the world’s largest coral reef system, stretching over 2,300 kilometers. It is composed of nearly 3,000 individual reefs and 900 islands, and is so vast that it can even be seen from space. This natural wonder is home to a rich diversity of marine life, including thousands of species of fish, coral, mollusks, and other marine animals, making it one of the most biodiverse ecosystems on the planet.

The reef plays a crucial role in supporting marine biodiversity, providing habitats for numerous species, including endangered ones like the green sea turtle and the dugong. It also supports industries such as fishing and tourism, contributing significantly to Australia’s economy.

However, the Great Barrier Reef is under serious threat from climate change, particularly due to rising sea temperatures, which cause coral bleaching. This process occurs when stressed corals expel the symbiotic algae that provide them with energy, turning the corals white and making them more vulnerable to disease and death. In addition to climate change, other threats include pollution, overfishing, and coastal development.

Efforts to protect and preserve the Great Barrier Reef include government regulations, marine protected areas, and global initiatives to combat climate change. Scientists and environmentalists are working to develop ways to help the reef recover and adapt to changing conditions, including coral restoration projects and reducing carbon emissions.
———————————————————————————————
Büyük Set Resifi, Avustralya’nın kuzeydoğu kıyılarında yer alan ve dünyanın en büyük mercan resifi sistemidir. Yaklaşık 2.300 kilometre boyunca uzanan bu doğa harikası, 3.000’e yakın bireysel resif ve 900 adadan oluşur ve o kadar büyüktür ki uzaydan bile görülebilir. Büyük Set Resifi, balık, mercan, yumuşakçalar ve diğer deniz canlıları gibi binlerce türün bulunduğu, dünyadaki en biyolojik çeşitliliğe sahip ekosistemlerden biridir.

Resif, deniz biyolojik çeşitliliğini destekleyen kritik bir rol oynar; yeşil deniz kaplumbağası ve dugong gibi tehlike altındaki türler için yaşam alanı sağlar. Aynı zamanda balıkçılık ve turizm gibi endüstrilere de katkıda bulunarak Avustralya ekonomisine önemli bir destek sağlar.

Ancak, Büyük Set Resifi iklim değişikliğinden kaynaklanan ciddi tehditlerle karşı karşıyadır. Özellikle deniz sıcaklıklarındaki artış, mercanların beyazlamasına neden olur. Bu süreçte, strese giren mercanlar, onlara enerji sağlayan simbiyotik algleri dışarı atar, mercanlar beyazlaşır ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelir. İklim değişikliğinin yanı sıra kirlilik, aşırı avlanma ve kıyı gelişimi de resife zarar veren diğer tehditlerdir.

Büyük Set Resifi’ni koruma çabaları arasında hükümet düzenlemeleri, deniz koruma alanları ve iklim değişikliğiyle mücadele için küresel girişimler bulunmaktadır. Bilim insanları ve çevreciler, mercan onarım projeleri ve karbon emisyonlarını azaltma gibi yöntemlerle resifi kurtarmak ve değişen koşullara uyum sağlamasına yardımcı olmak için çalışmalar yapmaktadır.

Büyük Set Resifi, doğanın güzelliği ve kırılganlığının ikonik bir sembolü olarak kalmaya devam etmekte, dünyanın en değerli ekosistemlerini korumak için küresel çapta acil önlem alınması gerektiğini hatırlatmaktadır.

Hakkı Hoca

17 Oct, 15:57


📝 ONE SHORT TEXT, NOTES TO TAKE 📝

Nicotine, a highly addictive substance found in tobacco, stimulates the release of neurotransmitters like dopamine, creating a temporary sense of pleasure but posing significant health risks, including addiction and cardiovascular disease.

1️⃣ highly: extremely, very, greatly, exceedingly, immensely
(= oldukça, baya, önemli ölçüde / boyutta)

2️⃣ stimulate: encourage, boost, provoke, energize, excite, spur
(= harekete geçirmek, teşvik etmek; artırmak)

3️⃣ temporary: short-term, provisional, brief, fleeting, momentary
(= geçici, anlık, kısa süreli)

📌 to pose a/an … risk to sb./sth. : birine / bir şeye karşı / yönelik … risk teşkil etmek

📌 “,including” yapısı “such as” ve “like” gibi örnek vermek için kullanılabilir

Hakkı Hoca

17 Oct, 14:33


🎯ECE HOCA İLE “e-YDS KARIŞIK SKILL SORU ÇÖZÜMÜ” BAŞLIYOD🔥🔥🔥

🗓 17 EKİM 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

17.30

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️

https://us06web.zoom.us/j/84504420804

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

17 Oct, 13:35


Aynı soru tarzı, aynı zıtlık yöntemi… Canım çıkmış sorular💛
Çıkmış 2 soru bırakıyorum hocalarım sizlere hemde 2 sininde çözümü 1 dakika bile sürmeyen 😇 dinlemesi ve not almasını da size bırakıyorum 🫶🏻

#yds
#eyds
#yökdil
#yksdil


https://ddinstagram.com/reel/DBOThZbMGQJ/?igsh=MWt3Y3BlMTFwbjNhZw==

Hakkı Hoca

17 Oct, 13:19


Did you know that piranhas are not as deadly as their reputation suggests

While they do have sharp teeth and a powerful bite, most piranha species are actually scavengers and prefer to feed on plants, insects, and dead animals rather than attacking live prey.

Hakkı Hoca

17 Oct, 11:21


https://www.instagram.com/p/DBOSNj6CnfT/?igsh=MWs1M3U1MHpkbzdsMQ==

Hakkı Hoca

17 Oct, 11:05


e-YDS 2024/11 (Farsça/İngilizce): Sınava Giriş Belgeleri Erişime Açıldı

Hakkı Hoca

17 Oct, 08:27


ALARMLAR KURULSUNN, ÜCRETSİZ ONLINE DERSİMİZ İÇİN KALEMLER DEFTERLER HAZIRLANSINN 🔥

🎯ECE HOCA İLE “e-YDS KARIŞIK SKILL SORU ÇÖZÜMÜ”

🗓 17 EKİM 2024 - PERŞEMBE GÜNÜ

17.30’da buluşuyoruz☺️

Dersten önce Telegram kanalımızdan derse katılım linki paylaşılacaktır.

Ücretsiz dersimize katılmak için;
⬇️⬇️⬇️⬇️
https://t.me/sinavkampi

WhatsApp Bilgi Hatları
0530 699 01 43
0531 268 01 43

#yds #yokdil #yksdil

Hakkı Hoca

17 Oct, 08:16


📌 -ABLE

✔️ sustainable : sürdürülebilir
✔️ renewable : yenilenebilir
✔️ convertable : dönüştürülebilir
✔️ acceptable : kabul edilebilir
✔️ profitable : kar edilebilir, karlı
✔️ available : elde edilebilir
✔️ noticeable : farkedilebilir
✔️ curable : tedavi edilebilir
✔️ viable : uygulanabilir
✔️ predictable : tahmin edilebilir
✔️ capable : yapabilir, muktedir
✔️ inevitable : kaçınılmaz
✔️ inseparable : ayrılmaz
✔️ observable : gözlemlenebilir