Sana ait saç telleri alay etti benimle o gün, işte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım.
Her tel, bir hatıranın ardında iz bırakıyordu sanki; unutamadığım sesin gibi, biraz buruk ve eksik,
zamanın üzerine serpilen toz gibi ağır. Sabahın soğuk yüzü yüzüme vurdukça, içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim,
kırıldıkça daha da parlayan bir cam parçası gibi, her şeyin en keskin yanıyla saplanıyordu kalbime.
Evin kapısına sinmiş kokunla baş başa kaldım. Çerçevesiz bir tabloya hapsolmuş hayalet misali,
ne tam burada ne de tamamen yoktun; hep bir adım ötede, ulaşamadığım,
ama yokluğunu iliklerime kadar hissettiğim o bulanık sınırdaydın.
Adımlarımı evin soğuk zemininde yankılandırırken, o eski halının üzerine düşen gölgenin bile sensiz soluklaştığını fark ettim.
Eşyaların sessizce bana meydan okuyordu; her köşe, her çatlak, senin izlerini saklıyordu benden.
Ve sokaklara çıktım, bomboş ve sessizdiler o sabah.
Her adımımda, yalnızlığımın yankısı kulağımda yankılanıyordu,
sanki şehrin bile dilini çözdüm; suskunluğu, yalnızlığı bir lisan gibi öğrendim.
Gökyüzü griye dönmüştü, bulutlar bile senin olmadığın bir dünyada ağırlaşıyordu.
Bir banka oturdum, düşüncelerimle baş başa; yanımdan geçen kalabalığa rağmen, oradaydım, kimseyi görmeden, sessizce.
Tüm dünya sana dair bir anıyı saklamak için fısıldaşıyordu, ama en çok gökyüzü…
Ve anladım, asıl kaybettiklerim sadece sen değildin,
seninle birlikte kaybolan her sabah, o sıcak kahveler, dudağımdan dökülen yarım tebessümlerdi;
kaybettiklerim, her köşede seni arayan gözlerim, bir daha göremeyeceğim o parlak, hayat dolu anılarındı.
Şimdi ise geriye sadece, izlerinin peşinde sürüklenen yaralı bir yalnızlık kaldı.
Her şey sende kaldı, her şey…
Ve ben sadece, sensiz bir hikâyenin solgun kahramanı olarak devam ettim, adımlarımı geride bırakarak,
senin bir daha asla dönmeyeceğin o sabah.
🎧 @Turkish_slow