Müslüman Şahsiyet Akademisi @musluman_sahsiyet_akademisi Channel on Telegram

Müslüman Şahsiyet Akademisi

@musluman_sahsiyet_akademisi


Müslüman Şahsiyet Akademisi resmi kanalıdır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi (Turkish)

Müslüman Şahsiyet Akademisi, İslami değerlere ve insan haklarına saygı gösteren, bilgi ve kültür birikimini paylaşmayı amaçlayan bir Telegram kanalıdır. Kanal, Müslüman bireylerin kişisel gelişimine katkıda bulunmayı hedeflerken aynı zamanda toplumsal sorunlar üzerine düşünmeyi teşvik etmektedir. Müslüman Şahsiyet Akademisi, farklı disiplinlerden uzmanların konuşmalarına, seminerlerine ve yazılarına ev sahipliği yaparak dinamik bir öğrenme ortamı sunmaktadır. Kanalda yer alan içerikler aracılığıyla Müslüman bireyler, kendilerini geliştirmenin yanı sıra toplumsal meselelere de farklı bir bakış açısıyla yaklaşma fırsatı bulmaktadır

Bu kanal, Müslüman Şahsiyet Akademisi'nin resmi kanalıdır ve güvenilir bilgi kaynağı olma amacıyla kurulmuştur. Kanalı takip edenler, bilgiye erişim konusunda avantajlı bir konuma gelirken aynı zamanda farklı uzmanların görüşlerini öğrenme ve tartışma imkanı bulmaktadırlar. Eğer siz de İslami değerlere saygı duyan, kişisel ve toplumsal gelişimine önem veren bir bireyseniz, Müslüman Şahsiyet Akademisi kanalını takip ederek bu değerli içeriğe erişebilirsiniz. Unutmayın, bir birey olarak sürekli öğrenmeye ve gelişmeye açık olmak, toplumsal hayata daha bilinçli bir şekilde katılmamıza yardımcı olacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Jan, 03:09


https://www.milligazete.com.tr/makale/23340909/abdulaziz-kiransal/sunnet-muhasebesi

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Jan, 03:09


Sünnet Muhasebesi
Eğer Müslümanlar olarak, sakal bırakırken, suyu üç yudumda içerken, tabağın dibini sıyırırken sünneti hatırlıyor da siyasette, kanunlarda, hukukta, aile hayatında, ekonomide, eğitimde Hz. Peygamberin sünnetini aklımıza bile getirmiyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Peygamberimizi (s.a.s) başkalarına anlatırken fakirlik edebiyatıyla, açlıktan karnına bağladığı taşla, üzerinde uyuduğu hasırın yüzüne çıkardığı izle anlatıyor ama kendi hayatımızdaki serpme kahvaltılarda, kadife kumaştan cübbelerde, lüks villalarda, beş yıldızlı otellerde, ihale salonlarında, son model araçlarda hep başkalarına anlattığımız bu Peygamberi ve sünnetini hiç aklımıza getirmiyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Hz. Peygamberin (s.a.s) yemekte hangi elini kullandığına, suyu nasıl içtiğine, yatarken hangi tarafa yattığına dair emirlerine harfiyen uyuyor ama nasıl cihad ettiğine, cahili sistemleri nasıl yıktığına, putları nasıl kırdığına, şirk düzenlerini nasıl yerle bir ettiğine, Allah’ın hükümlerini nasıl hayata hâkim kıldığına dair tek bir sünnetini bile uygulamıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Hz. Peygamberin (s.a.s) boyunu, kilosunu, şemailini ve saçını nasıl taradığını merak ediyor, ama faizi nasıl ayakları altına aldığını, sömürüyü nasıl durdurduğunu, ırkçılığı nasıl yasakladığını, israfı ve yolsuzluğu nasıl önlediğini hiç merak etmiyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Hz. Peygamberi (s.a.s) ve sünnetini kız isteme törenlerinde, düğünlerde ve nikâhlarda hatırlayıp, ismini anıp, salavat getiriyor, ama düğünden sonra o yeni kurduğumuz yuvanın yönetiminde, eşimize karşı davranışlarımızda, akraba ilişkilerimizde, izlediğimiz dizilerde, mutfağımıza giren gıdaların ve evimize giren kazancın helalliğinde o düğünde hatırladığımız Peygamberin ne dediğine bakmıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Hz. Peygamberi (s.a.s) ve sünnetini çocuklarımızın sünnet törenlerinde hatırlayıp, adına ilahiler okuyor ama sünnet töreninden sonra çocuğumuzun eğitimine, ahlakına, kılık kıyafetine, gelecek planlamasına, hayat tarzına, nasıl yetiştirileceğine az önce sünnet düğününde hatırladığımız Peygamberi hiç karıştırmıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Hz. Peygamberi (s.a.s) ve sünnetini sakal bırakırken hatırlayıp ama o bir karış sakalımızla yalan söylerken, iftira ederken, gıybet ederken, harama bakarken, kalp kırarken, merhametsizlik yaparken sakalda örnek aldığımız Peygamberin tüm bu ahlaksızlıklara ne diyeceğini hiç hatırlamıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Hz. Peygamberin (s.a.s) namazdaki sünnetlerini asla ihmal etmiyor ama o namazdan sonra kul hakkı yerken, haksızlık ve adaletsizlik yaparken, rüşvet alırken, torpil yaparken, iltimas geçerken, kulis yaparken, ayak kaydırırken namazda sünnetine uyduğumuz Peygamberi hiç hatırlamıyorsak biz Hz. Peygamberi (s.a.s) tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Eğer Peygamberin (s.a.s) emirlerinden ve sünnetinden canımızın istediği ve hoşumuza giden emirleri alıp, işimize gelmeyen emirleri ve sünnetleri terk ediyorsak biz dinimizi de tam olarak anlayamamışız demektir…
***
Biz elhamdülillah Müslümanız. Peygamberimizin (s.a.s) sakalını, saçını, yemeği nasıl yedeğini, nasıl yürüdüğünü ve hatta hangi tarafa uyuduğunu bile örnek alırız. Ancak tüm bunlarla birlikte Peygamberimizin devleti nasıl yönettiğini, siyaseti nasıl yaptığını, ekonomiye nasıl baktığını, bürokraside hangi ilkeleri tavsiye ettiğini, hukukta ve yasalarda hangi direktifleri verdiğini, ailede ve ahlakta hangi talimatları verdiğini de hayatımıza harfiyen uygulamak ve tüm bunları da örnek almak zorundayız…
***
Eğer işin bu kısmını ihmal edersek fert, aile, toplum ve düzen olarak çöküntüden, çürümeden, zulümden, haksızlıktan, kriz ve buhranlardan, din istismarından, cehaletten ve sefaletten asla kurtulamayız…

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Jan, 03:09


Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Müslüman Şahsiyet Akademisi

Müslüman Şahsiyet Akademisi

05 Jan, 16:17


Müslüman Gençler!
-Davanızı insanlara sevdirmek istiyorsanız önce Müslümanca bir üsluba sahip olunuz!
-Zira herkese bir kulp takan ve sürekli ona buna hakaret eden bir üslupla insanları kendinizden de davanızdan da uzaklaştırmaktan başka bir şey yapamazsınız...

Müslüman Şahsiyet Akademisi

05 Jan, 05:32


https://www.milligazete.com.tr/makale/23206584/abdulaziz-kiransal/on-maddede-muslumanin-uc-aylar-programi

Müslüman Şahsiyet Akademisi

05 Jan, 05:32


Başta evimizde olmak üzere etrafımızda da Allah’ın sınırlarının ihlal edilmemesi için gayret edeceğiz.

Nafile oruçlarla nefsimizi terbiye edeceğiz:
Her hafta muhakkak nafile oruç tutmayı alışkanlık haline getireceğiz. Bu oruçlar vesilesi ile yemeden, içmeden uzak durduğumuz gibi dilimizi gıybetten, gözümüzü haramdan, kalbimizi de hasetten uzak tutmaya gayret edeceğiz.

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Müslüman Şahsiyet Akademisi

Müslüman Şahsiyet Akademisi

05 Jan, 05:32


On maddede Müslüman’ın üç aylar programı

Kendimizi muhasebe edeceğiz:
Ömür bir su gibi akıp gidiyor. Bir üç aylar daha geldi. Geçtiğimiz üç aylardan bu yana hayatımız Allah’ın rızasını kazanabilecek bir istikamette mi ilerledi yoksa Rabbimizin rızasından daha mı çok uzaklaştık. Kendi muhasebemizi yaptığımızda ibadetlerimizle, ahlakımızla, aile hayatımızla hangi noktadayız diye derin derin düşüneceğiz.

Tevbe edip ve helalleşeceğiz:
Bu mübarek aylar vesilesi ile ilk önce sağlam bir tevbe edeceğiz. Yeni bir sayfa açıp yeniden bismillah diyeceğiz. Sağlam bir tevbe ettiğimiz gibi her günahın tevbesinin kendi cinsinden olduğunu da bilip ona göre hareket edeceğiz. Yani üzerimizde haksız kazanç varsa onu sahibine teslim edeceğiz, kul hakkı varsa helalleşeceğiz, vesile olduğumuz günahlar varsa onları düzelteceğiz.

Duaya sarılıp ve Rabbimize yöneleceğiz:
Bu mübarek ayların gecelerini namaz, dua ve ibadetle geçireceğiz. Teheccüd vakitlerinde rabbimizin huzurunda huşu ve ihlâsla duracağız. Seccademizi gözyaşlarımızla ıslatıp, Rabbimizden niyazda bulunacağız. Gündüzleri ise gece kendisine ibadet ettiğimiz Allah’ımızın emirlerini tüm hayatımıza uygulamaya, yasaklarından ise her yerde kaçınmaya gayret edeceğiz.

Mescitlerle ve müminlerle bağımızı güçlendireceğiz:
Sabah namazlarında camilere koşacağız. Özellikle sabah ve yatsı namazlarımızı muhakkak camide cemaatle kılma gayreti içerisinden olacağız. Namaz esnasında bir imamın arkasında safta durduğumuz gibi, o namazdan sonra İslam ümmetimizin de yeniden bir imamın arkasında saf olması için yani İslam Birliği idealimiz için gayret edeceğiz.

Zikri çoğaltıp Rabbimizi hatırlayacağız:
Seher vakitlerimizi Allah’ın zikri ile süsleyeceğiz. Dilimizin ve kalbimizin aynı zikri söylemesine gayret edeceğiz. Allah’ımızı en güzel isimleri ile zikrettiğimiz gibi yaptığımız zikrimizin siyasetimizden ticaretimize, aile hayatımızdan ahlâki hayatımıza kadar etki etmesi için de çalışacağız. Zikir esnasında hatırladığımız Allah’ımızı, evimizde televizyon ve internet karşısında, çocuklarımızı yetiştirirken, akrabalık ve komşuluk münasebetlerimizi yürütürken, ticaret hanemizde müşterilerimizle uğraşırken, çek ve senetlerimizi düzenlerken de hatırlayacağız. Zikrettiğimiz Allah’ımızın emri gereği, Faizsiz İslam Ekonomik Sistemi’nin kurulması içinde gayret edeceğiz.

Zamanımızı Kur’an’la geçireceğiz:
Çokça Kur’an okuyacağız. Her gün muhakkak Kur’an’dan bir ayet de olsa öğrenmeye gayret edeceğiz. Hatimler yapacağız. Kur’an’ımızı okuduğumuz gibi, okuduğumuz Kur’an’ın hükümlerinin hayatımıza hâkim olması için de gayret edeceğiz. O Kur’an’ın emri gereği hakka, adalete ve tevhide dayalı, Kur’an ve sünnet merkezli Yeni Bir Dünya’nın kurulması içinde canla başla çalışacağız.

İnfakla Rabbimizin rahmetini talep edeceğiz:
Bu mübarek aylar vesilesi ile çokça infak edeceğiz. Kazancımızdan bir kısmını yetimlere, yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine ayıracağız. İnfak ederken akrabalarımızı ve yakınlarımızı da unutmayacağız. İnfakımızın bir kısmını da İslam dünyansın dört bir yanında zulüm altında inleyen açlık, yokluk, sıkıntı ve ambargolara maruz kalan kardeşlerimize ayıracağız. İnfakımızla yetimlere yoksullara ve zulüm altındaki kardeşlerimize yardım ettiğimiz gibi, bütün bu yoksulluğu, fakirliği ve zulümleri kökünden bitirecek İslam nizamının kurulması için de infak edeceğiz.

Haram ve günahlardan uzak duracağız:
Bu mübarek aylara hürmeten haramlara karşı daha dikkatli olacağız. Elimizi, gözümüzü, dilimizi, kulağımızı, midemizi ve nefsimizi haramlardan koruyacağız. Kendimizi haramlardan koruduğumuz gibi nesillerimizi de haramlardan koruyabilmek için, başta içki, kumar, faiz, zina, ırkçılık olmak üzere haramlara giden yolları kapatacak bir düzenin kurulması için de çabalayacağız.

İyiliği emredip kötülüğü men edeceğiz:
Nefsimizi tezkiye edip, ahlâkımızı güzelleştirmeye gayret edeceğiz. Nefsimizi tezkiye etmeye çalıştığımız gibi toplumumuzun da haramlardan ve günahlardan uzak durması için emr-i bi’l maruf ve nehy-i ani’lmünkere de büyük önem vereceğiz. Çevremizde olup bitenlere karşı duyarlı olacağız.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

04 Jan, 17:42


Her anne dinlesin!

Müslüman Şahsiyet Akademisi

02 Jan, 15:08


Hangi görüşten, partiden ve cemaatten olursak olalım hepimiz aynı bozuk düzen tarafından sömürülüyoruz:
-Kimimiz faizle
-Kimimiz borçla
-Kimimiz servetle
-Kimimiz şehvetle
-Kimimiz makamla sömürülüyoruz
| Ne değişirse değişsin bu bozuk düzen değişmeden hiç bir şey değişmez

Müslüman Şahsiyet Akademisi

31 Dec, 13:43


İrade Terbiyesi: 7. baskısı çıktı...

Müslüman Şahsiyet Akademisi

30 Dec, 09:07


Tırabzondaki kardeşlerimizi bekleriz
Mekkenin fethi gecesi

Müslüman Şahsiyet Akademisi

30 Dec, 09:06


https://x.com/agdtrabzon/status/1871818932509897033?t=e9Cj2O7H-1Xstr3MNBxulA&s=19

Müslüman Şahsiyet Akademisi

15 Dec, 07:46


Çocuklarınızın sizden şikayetçi olacağı güne hazır mısınız??

Müslüman Şahsiyet Akademisi

12 Dec, 05:00


Her Müslüman Gencin Bilmesi Gereken Üç plan:
-Büyük Ortadoğu Projesi
-Büyük İsrail Projesi
-Haim Nahum Projesi
Her Müslüman Gencin Tanıması Gereken Üç Düşman:
-Theodor Herzl
-Emanuel Karasu
-Haim Nahum
Her Müslüman Gencin Bunlara Karşı Tanıması Gereken Bir Lider:
-Prof. Dr. Necmeddin ERBAKA

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Dec, 03:34


Cesur Çocuklar Yetiştirmek İsteyen Anne-Babalara

Çocuklarınıza Hz. Ömer’in (r.a) cesaretini öğrettiğiniz gibi ona “Gerekirse seni eğri kılıçlarımızla düzeltiriz” diyen adamın cesaretini de öğretin.

Hz. Ömer (r.a) Halife olduğu zaman verdiği hutbede “Ey cemaat, ben hata edersem, eğilirsem ne yaparsınız?” demişti. Sahabeden bir adam halifenin huzurunda ayağa kalkıp elindeki eğri kılıcı göstererek, “Ey Ömer! Eğer sen eğilirsen vallahi seni bu eğri kılıçlarımızla düzeltiriz” demişti.

Çocuklarınıza bu adamı da tanıtın ki, yeri geldiğinde herkesi uyarabilecek bir cesarete sahip olsunlar. Liderleri, önderleri, başkanları, hocaları, şeyhleri ne yaparsa yapsın bir kılıf uydurup, bir fetva bulup, bir mazeret üretip onların günahlarına ortak olmasınlar. Yanlışları meşrulaştırmasınlar. Bizden olan yanlış da yapsa bizdendir deyip dünyalarını da ahiretlerini de berbat etmesinler.

***
Çocuklarınıza Hz. Ömer’in (r.a) adaletini öğrettiğiniz gibi ona “Ey Ömer! Allah’ın bize helal kıldığını sen mi bize haram kılıyorsun” diyen yaşlı kadının duruşunu da öğretin.

Hz. Ömer (r.a) bir hutbesinde “Kadınlara mehir verirken aşırı gitmeyin. Eğer onlara çok mehir vermek dünyada hayır ve Allah katında takva göstergesi olsaydı, bunu sizin en üstününüz olan Hz. Peygamber yapardı. O ise, ne kadınlarına ve ne de kızlarına on iki ukiyyeden fazla mehir takdir etmedi.”dedi.

O sırada bir kadın kalkıp şunları söyledi: “Ey Ömer, Allah bize veriyor, sen ise bize haram mı kılıyorsun? Yüce Allah kitabında şöyle buyurmuyor mu: ‘O kadınlardan birine kantar kantar mehir vermiş de olsanız, (boşama durumunda) ondan hiçbir şey almayın. (Nisa, 20)”

Kadının bu sözleri üzerine Hz. Ömer (r.a) “Kadın doğru söyledi, Ömer yanıldı. Ey Ömer, tüm insanlar senden daha anlayışlı!” dedi.

Çocuklarınıza Hz. Ömer’e (r.a.) “kadın doğru söyledi, Ömer yanıldı” dedirten bu sahabe kadınını da öğretin ki, Allah’ın kitabı ve o kitabın hükümleri söz konusu olduğunda karşılarındaki kim olursa olsun hak sözü esirgemesinler. Karşılarındakinin makamını ve ilmini düşünerek vardır bir bildiği deyip teslim olmasınlar. Düşünme, sorgulama, üretme ve muhakeme etme yeteneklerini kaybetmesinler.

***
Çocuklarınıza Hz. Ömer’in (r.a) Allah korkusunu öğrettiğiniz gibi ona “Üzerindeki elbiseyi nereden buldun ey Ömer!” diyen adamı da öğretin.


Hz. Ömer (r.a) bir hutbe sırasında “Ey Müminler beni dinleyin ve bana itaat edin” diye söze başladı. Mescidin arka saflardan ayağa kalkıp, “Ey halife seni dinlemiyor ve sana itaat etmiyorum. Çünkü görüyorum ki, sen ganimeti adil taksim etmiyorsun. Çünkü taksim ettiğin ganimetten hiç birimize bir elbise yapacak kumaş düşmedi. Ama senin üzerinde bu kumaştan yapılmış tam bir elbise var” dedi.

Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) oğlu Abdullah’a işaret etti. Abdullah kalktı ve şöyle dedi: “Ganimetten bana da babama da bir elbise yapacak kumaş düşmedi. Babam halifedir, üstünde düzgün bir elbise olsun diye ben kendi payımı da babama hediye ettim. O da iki kumaşı birleştirip kendisine bir elbise yaptı” dedi ve oturdu.

Bunun üzerine itiraz eden adam “ Şimdi istediğin kadar konuş ey Mü’minlerin emiri, vallahi işte şimdi seni dinliyor ve sonuna kadar sana itaat ediyorum” dedi. Bunun üzerine halkın gözleri doldu, Hz. Ömer (r.a) ellerini açıp “Allah’ım sana hamdolsun ki beni hata yaparsam ikaz edecek bir ümmete halife yapmışsın”dedi.

Çocuklarınıza arka saflardan kalkıp halifeye itiraz eden bu adamı da öğretin ki, yeri geldiğinde ümmetin malının hesabını sorabilsinler.

Ve Ömer (r.a) gibi bir lider tarafından yönetilmek için önce ona layık bir halk olmak gerektiğini öğrensinler.


Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Müslüman Şahsiyet Akademisi
https://x.com/AKIRANSAL/status/1866322891014349101?t=ZSxI2QBpVzwBEe0JIwjvPQ&s=19

Müslüman Şahsiyet Akademisi

09 Dec, 07:10


-On yıllar süren esaret, işkence ve tecavüzler...
-Çıkınca gidecek yeri evi ve ailesi kalmayanlar...
-Sevdiklerini beklerken mezar taşlarıyla karşılaşanlar...
-Tarihin gördüğü en büyük zulümlerden birisine uğrayan mazlumlar...
-Ve tüm bunlara rağmen halen sıcak koltuklarında çiçek, böcek, hak, hukuk, adalet, strateji edebiyatı yaparak ahkam kesenler...
| Bari susun

Müslüman Şahsiyet Akademisi

29 Nov, 03:25


https://www.milligazete.com.tr/makale/22492797/dr-abdulaziz-kiransal/bunalmis-muslumanlara

Müslüman Şahsiyet Akademisi

29 Nov, 03:25


Bunalmış Müslümanlara

Unutma!
Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün unvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider. Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin muhakkak bir eksiğin bulunur. Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni asla yalnız bırakmaz. Ve sakın Unutma! Allah kuluna şah damarından daha yakındır (Kaf, 16).

Korkma!

Korkular ruhunu kuşattığında, üzüntüler kalbini ele geçirdiğinde, huzursuzluk yüreğine çöktüğünde, imtihanlar üstüne üstüne geldiğinde, endişe ve kaygılar seni bunalttığında, tüm benliğinle de ki: “Allah'ın bizim için yazdıklarından başka, başımıza hiç bir şey gelmez” (Tevbe, 51).

Ümidini kaybetme!

Belalardan, musibetlerden, hastalıklardan, rızık darlığından, kaybetmekten, yıkılmaktan, acı çekmekten değil, yalnızca Allah’tan kork! Çünkü: “Kim Allah'tan korkarsa Allah ona (her darlıktan) muhakkak bir çıkış yolu gösterir. Ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Ona her işinde muhakkak bir kolaylık sağlar. Onun günahlarını örter. Ve kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter” (Talak, 2-5).


Yalnızca Allah’a yönel!

Üzüldüğünde, hastalandığında, rızkın azaldığında, kalbin daraldığında, evinde huzur kalmadığında, çocuklarına söz geçiremediğinde, eşinle anlaşamadığında, sıkıntılar bitmek tükenmek bilmediğinde, yalnızca Allah'a yönel! Çünkü: “Seni bütün sıkıntılardan ancak Allah kurtarır” (Enam, 64).

Nankörlük yapma!

Allah'ın seni kaç kez uçurumun kenarından aldığını, kaç beladan kurtardığını, kaç darlıktan genişliğe kavuşturduğunu, kaç sıkıntıdan ferahlığa çıkardığını, kaç hastalığına şifa verdiğini asla unutma! Rabbine karşı nankör olma! Çünkü her dara düştüğünde yalvarıp yakardığın Rabbin buyuruyor ki: “İnsana bir zarar dokunduğunda, yatarken, otururken veya ayaktayken bize sürekli yalvarır durur. Fakat o sıkıntıyı kendisinden kaldırınca sanki bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider” (Yunus, 12).

Dertlerini yalnızca Allah’a söyle!

Dertlerini herkese anlatma! Sana hiçbir faydası dokunmayacak insanlara yaşadığın imtihanlardan dolayı sızlanıp durma! Hastalandığında sana şifa veremeyen, dara düştüğünde rızkını artıramayan, sıkıldığında kalbini genişletemeyen kullara el açıp durma! Eğer bir yardıma, bir desteğe ve bir dosta ihtiyacın varsa hemen Allah’a yönel! Çünkü: “Senin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır” (Bakara, 107).


Kafanda kurup durma!

Geçmişe takılıp bu gününü zayi etme! Çünkü artık onu geri getiremezsin! Geçmişe dair ancak iki şey yapabilirsin. Birisi geçmiş günahlarına tevbe diğeri ise geçmişteki nimetlere şükürdür. Gelecekle ilgili de endişe ve kaygıya kapılma! Olmamış olayları kafanda kurup durma! Çünkü yarına bile çıkacağın belli değildir. Sen elindeki vakti değerlendir. “Bir işi bitirince hemen başka bir işe koyul ve yalnızca Rabbine yönel!” (İnşirah, 7/8).

Kimseye eyvallah etme!

Kim ne derse desin sen Allah’ın ne dediğine bak! Kim ne yaparsa yapsın sen Allah’ın emrettiğini yap! Kimsenin planına, stratejisine, fitnesine, tuzağına, tehdidine eyvallah etme! Bil ki, işin sonunda Allah ne derse o olur. Çünkü: “Yaşatan da O’dur. Öldüren de O'dur. O, bir işin olmasını istedi mi, ona sadece ‘ol!’ der ve o da olur” (Mü'min, 68).

Ezberle! Tekrar et ve rahatla!

Ne zaman bunalsan, ne zaman dara düşsen, ne zaman kalbin sıkışsa şu ayetleri ezberle ve tekrar et: “Benim dostum ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da O’dur, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de O’dur, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana şifa veren de O’dur. Beni öldürecek, sonra da diriltecek olan da O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat” (Şuara, 77-83).

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

Bil ki, şu hayatta en büyük özgürlük, bir yaprağın bile kendisinden izinsiz yere düşmeyeceği o büyük iradeye teslim olup, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112) ilahi prensibi gereği düz, sade, hesapsız ve cesurca yaşamaktır. Çünkü evhamlı bir kalp, korkak bir yürek ve dengeci bir zihinle hedefine ulaşan görülmemiştir...

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Milli Gazete

Müslüman Şahsiyet Akademisi

24 Nov, 16:44


Büyüklerimizi evlerimizden uzaklaştırdığımız günden beri ne huzurumuz kaldı ne de bereketimiz...
https://www.instagram.com/reel/DCwtWrRsaJ9/?igsh=Znk3MjRleXZua2lp

Müslüman Şahsiyet Akademisi

22 Nov, 03:34


https://www.milligazete.com.tr/makale/22431539/dr-abdulaziz-kiransal/musluman-gencin-manevi-programi

Müslüman Şahsiyet Akademisi

22 Nov, 03:34


Müslüman Gencin Manevi Programı

Bugün sabah ve yatsı namazlarını cemaatle kıldın mı?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarı sına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise gecenin geri kalanında da namaz kılmış gibidir.” (Tirmizi)

Bugün zikir vazifelerini yerine getirdin mi?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Amellerinizin en hayırlısını, altın ve gümüş dağıt maktan daha hayırlı ve derecelerinizi daha yükselten, düşmanla karşılaşıp sizin onların boyunlarını, onların da sizin boyunlarınızı vurmanızdan daha hayırlı bir şeyi size haber vereyim mi? Her zaman ve her zeminde Allah’ı devamlı hatırlayıp gündemde tutmak, yani zikirdir.” (Tirmizi)

Bugün tevbe-istiğfar virdini okudun mu?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Bir kimse istiğfarı dilinden düşürmezse, Allah ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.”(Ebû Dâvûd)

Bugün Kur an’ dan bir bölüm okudun mu?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Kim Kur ân-ı Kerim’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır.” (Tirmizi)

Bugün bir tane de olsa hadis öğrendin mi?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Allah bizden herhangi bir şeyi işiten ve işittiği gibi de tebliğ edip başkalarına aktaran kişinin yüzünü ak etsin.” (Tirmizi)

Bugün ilmi çalışmanı ve düzenli okuma vazifeni yeri ne getirdin mi?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Kim ilim elde etmek için bir yol tutarsa Allah da onu cennetine giden yola iletir. Melekler, ilim öğrenci sinin razı olması için kanatlarını indirirler. Göktekiler ve yerdekiler hatta denizdeki balıklar bile onun bağışlanması için Allah’a yalvarırlar”. (Tirmizi)

Bugün nafile namazlarını kıldın mı?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Bir kimse sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, güneş doğunca da iki rekât namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur.” (Tirmizi)

Bugün Allah yolunda bir iş yaptın mı?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Allah yolunda yapılan bir sabah ve akşam yürü yüşü (küçük de olsa Allah için yapılan bir iş), dünyadan ve dünya varlıklarından daha hayırlıdır.” (İbni Mace)

Bugün Emr-i bi l-maruf ve nehy-i ani l-münker yaptın mı?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehye dersiniz ya da Allah yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul edilmez.” (Tirmizi)

Bugün tebliğ ve davet çalışması yaptın mı?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Kim; iman yoluna çağırırsa, kendisine uyanların sevabı kadar, onların sevabından hiçbir şey eksilmeksizin sevap alır. Kim de bir sapkınlık yoluna davet ederse, sapanların günahı gibi, onların günahları eksilmeksizin günah alır.” (Müslim)

Bugün Efendimize salâvat okudun mu?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Kim bir kere salât okursa Allah da ona on salât okur ve on günahını affeder, on derece yükseltir.” (Nesai)

Bugün Allah yolunda infak ettin mi?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Az da olsa sadaka verin. Parayı saklayıp verme yene, Allah da ihsanını keser. İyilik ömrü artırır, sadaka günahları giderir. Sıkıntılarınızı sadakayla önleyin.” (Müslim)

Bugün kendin, ailen ve davan için dua ettin mi?
Unutma! Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki: “Allah dua eden herkese cevap verir. Bu cevap, ya dünyada peşin olur ya da ahirete saklanır yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur.” (Tirmizî)

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Milli Gazete

Müslüman Şahsiyet Akademisi

21 Nov, 16:12


Kitabımız Kur'an yeryüzünden kaldırılsa şimdiki hayatımızda ne değişir?
-Siyasetimizde
-Ticaretimizde
-Hukukumuzda
-Aile hayatımızda
I NE DEĞİŞİR ?

Müslüman Şahsiyet Akademisi

21 Nov, 13:24


Elazığ ve Bingöl'deki Kardeşlerimizi Bekleriz
-Cuma: 14.10: Hacı Hulusi And.İHL: Okur Yazar Buluşması
-Cuma: 18.00: Fuar ve Kongre Merkezi, Ailede Cihad Şuuru
-Cuma: 19.00: Elazığ 5. Kitap Fuarı, imza/söyleşi
-Cumartesi: 12.30: Karakoçan Belediye Salonu, Gazze ve Ümmet
-Cumartesi: 15:30: Müslüman Kadın Şahsiyeti, Bingöl, Özgür-Der
-Cumartesi: 19.00: Müslüman Şahsiyeti, Bingöl, Özgür-Der

Müslüman Şahsiyet Akademisi

20 Nov, 19:47


Şaşırdık kaldık! Acaba Hangi Faiz Haram!
-Ev kredisi: Asli ihtiyaç kontenjanından
-Araba kredisi: Zaruretten kontenjanından
-Promosyon: Banka hediyesi kontenjanından
-Düğün kredisi: Ne yapalım devlet veriyor kontenjanından
-Esnaf kredisi: Memleket kalkınsın kontenjanından caiz olmuş!

Müslüman Şahsiyet Akademisi

18 Nov, 03:48


https://x.com/AKIRANSAL/status/1858353220378329187?t=qR-3bSo5ritYK2O8cusndQ&s=19

Müslüman Şahsiyet Akademisi

18 Nov, 03:48


Neyi Kaybettiğini Hatırla!
Ahlak yoksa, namaz yoksa, haram-helal hassasiyeti yoksa, kul ve kamu hakkı bilinci yoksa, ana-babaya hürmet, eşe nezaket yoksa, dili gıybet ve iftiradan, gözü haramdan, kalbi hasetten, mideyi haksız kazançtan, cebi faizden korumak yoksa, hangi partiden, cemaatten ve tarîkatten olursanız olun sonuçta kaybedenlerden olacağınızı asla unutmayın!

Çünkü yaşanmayan ve yalnızca ideolojik bir mensubiyete dönüşen bir inancın ne bu dünya da ne de ahirette size hiçbir faydası olamaz…

Kalbinize vakit ayırın!
Uzun süredir namazlarınızdan tat alamıyorsanız, okuduğunuz Kur’an kalbinize etki etmiyorsa, şöyle gönülden bir dua yapamıyorsanız, dinlediğiniz sohbetler ve nasihatler kulaklarınızı aşıp da bir türlü kalbinize ulaşamıyorsa ya ruhunuzu ihmal ediyorsunuz ya da ibadetin ruhunu kaybetmişsiniz demektir.

Hasan el-Basri diyor ki; “Üç şeyde tadı kaybedene kapı kapalıdır: zikirde, namazda ve Kur’an tilavetinde.” O halde kapıyı açmak için çabalayın! Kapıyı açacak olan samimiyettir. Önce rabbinize karşı samimi olun ki, tüm kapılar ardına kadar açılsın.

Bazı hesapları Allah’a bırakın!
Her kalp kırıklığının hesabını sormaya kalkmayın! Her iyiliğin karşılığını hemen beklemeyin! Çünkü bu dünya her kötülüğün hesabının sorulacağı ve her iyiliğin karşılığının tastamam alınacağı bir yer değildir.
Bazı hesapları Allah’a ve ahirete bırakın! İmam Şâfiî diyor ki: Kur'an'da öyle bir ayet vardır ki zalimin kalbine saplanan bir ok, mazlumun kalbine sürülen bir merhem gibidir. İşte o ayet; "Senin Rabbin hiçbir şeyi unutacak değildir." (Meryem, 64) ayetidir. Rahat olun! Ve bazı şeyleri Rabbimizin her hesabı soracağı ve her iyiliğin karşılığını vereceği güne erteleyin.

Allah’a teslim olarak özgürleşin!
Tüm korkularınızdan, kaygılarınızdan, endişe ve evhamlarınızdan Allah’a güvenerek kurtulun. Ecelin de rızkın da Allah’ın elinde olduğunu sakın unutmayın ve bilin ki gerçek özgürlük yalnızca âlemlerin rabbi olan Allah’a güvenmektir. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki; “İnsan kime ümit bağlamışsa ona havale edilir. Ümidini Allah'a bağlayanın işi ise yalnızca Allah'a aittir. İnsana ancak korktukları musallat edilir. Yalnızca Allah'tan korkana ise Allah hiç kimseyi musallat etmez” (Camiussağir, 2609)

Yaptığınızı yalnızca Allah için yapın!
Bir iş Allah için yapılmışsa, boşa yapılmış bir iş yoktur, heba edilmiş bir mal yoktur, israf edilmiş bir zaman yoktur, boşa akıtılmış bir damla ter yoktur, boşa konuşulmuş tek bir kelime yoktur.

Eğer Allah için olduğuna inanıyorsan kim ne derse desin sen inandığını söyle ve inandığının peşinden git. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki; “Allah'a ibâdet et ve Ona hiçbir şeyi ortak koşma. Kur'ân'ın gittiği tarafa sen de git. Küçük veya büyük olsun, kimden gelirse gelsin hakka yönel. İsterse bu kişi kızdığın ve sana uzak olan biri olsun. Küçük veya büyük kimden gelirse gelsin, bâtılı reddet. İsterse bu kişi sevdiğin ve akraban olan biri olsun.” (Camiussağir, 1134)

O büyük güne hazırlanın!
Dünyalık koşuşturmaların, siyasi ve ekonomik tartışmaların, geçici gündemlerin size ahireti unutturmasına asla izin vermeyin. Hayırdan hiçbir şeyi küçük görmeyin. Biriktirin çünkü cennet ancak küçük küçük biriktirilir.

Bazen az bir sadaka, bazen bir iyiliği tavsiye, bazen bir garibin duası, bazen anne-babaya hürmet, bazen eşe karşı güzel bir ahlak, hepsi cennet birikimidir. Biriktirin ve yarın için ne gönderdiğinize muhakkak bakın! Rabbimiz buyuruyor ki; "Kendiniz için önceden ne hayır gönderirseniz Allah katında onu bulacaksınız" (Bakara, 110)

Unutmayın! Her hain bakışın, göğüslerde gizlenen her sırrın, günaha meyleden her duygu kıpırtısının, kalplerde saklanan her hile, plan ve stratejinin hesabının verileceği bir güne ilerliyoruz. Çünkü bizim Rabbimiz "Gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin ne gizlediğini bilir" (Mümin 19)

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Milli Gazete

Müslüman Şahsiyet Akademisi

17 Nov, 17:52


https://us02web.zoom.us/j/86162308056?pwd=kEhpVmibbqL5BawRbltTj8C5kgLmiC.1

Müslüman Şahsiyet Akademisi

17 Nov, 12:20


EVLİLİĞE HAZIRLIK OKULU derslerimizin altıncı ve son dersi bu akşam TR saati ile 21:00'da yapılacaktır. Ders linki buradan paylaşılacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

15 Nov, 03:30


https://www.milligazete.com.tr/makale/22352175/dr-abdulaziz-kiransal/islam-davetcileri-icin-on-temel-ilke

Müslüman Şahsiyet Akademisi

15 Nov, 03:30


Sivil toplum görevi bittiğinde, derneği çalışmalara ara verdiğinde, tarikatiyle arası bozulduğunda, internet kesildiğinde, sosyal medya hesabı kapandığında, takipçi sayısı azaldığında bitmeyecek ve ortada kalmayacak, hayatın doğal akışı içinde devam edecek bir davet olsun. Çünkü İslam fıtrat dinidir. Fıtrat da ancak doğal olanı kabul eder.

Davetimiz hakkı açıkça ortaya koyan bir davet olsun:
Davetimiz hakikat mesajını gölgede bırakacak gereksiz teferruatlardan, detaylardan, ayrıntılardan ve fazlalıklardan kurtulmuş olsun. Çünkü hakkın kendi tesiri vardır. Bu tesirin kalplere ulaşması da ancak üstün bir sadelik, etkileyici bir açıklık ve şeffaflıkla mümkündür.

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Milli Gazete

Müslüman Şahsiyet Akademisi

15 Nov, 03:30


İslam Davetçileri İçin On Temel İlke

Davetimiz Umut Olsun:
Davetimiz her şeyden önce tüm ezilenlere, sömürülenlere, haksızlığa ve adaletsizliğe uğrayanlara, evini geçindiremeyenlere, işsiz kalanlara, faiz ve borç batağına düşenlere, günahlardan kurtulamayanlara, boşanmanın eşiğine gelenlere, çocuklarına söz geçiremeyenlere, psikolojik buhran yaşayanlara yani; tüm umut bekleyenlere bir umut olsun! Çünkü toplumsal yaraları gündemine almayan bir daveti toplum da gündemine almaz.

Davetimiz güven ve huzur versin:
Din diye kendisinin, cemaatinin ya da hocasının yorumunu, fikrini ve tarzını insanlara dayatan, insanların omuzlarına Allah’ın ve peygamberin yüklemediği sorumlulukları yükleyen, dini zorlaştıran ve ağırlaştıran değil kolaylaştıran, muhataplarının kalbinde huzur ve sevinç oluşturan, ruhlarda tatlı bir his uyandıran, mutlu eden bir davet usulümüz olsun. Sürekli korkutan, tehdit eden, ötekileştiren, tepeden bakan ve buyurgan bir dilin değil sevdiren ve nefret ettirmeyen bir dilin hâkim olduğu bir davetimiz olsun. Çünkü kavgadan, gürültüden, tartışmadan ve tehditten bıkmış kalpler, güven, huzur ve ferahlık hissettikleri yerde karar kılar.

Davetimiz hal ile örnekliği esas alsın:
Tebliğ ettiklerini temsil etmeye, hal ile örnekliğe, eylem ve söylemlerinin çelişmemesine, ahlakıyla, adaletiyle, aile hayatıyla, siyaseti ve ticaretiyle örnek olmayı önceleyen bir davetimiz olsun. Çünkü insanlar ancak söylediklerini yaşayan ve bu uğurda bedel ödeyenlerle yol yürümek isterler.

Davetimiz fert fert ilgilenmeyi hedeflesin:
İnsanlarla birebir münasebeti önemseyen, kitlelere ve kalabalıklara değil fertlere hitap edebilmeyi önceleyen, bir insanın hidayeti için çabalamayı, fedakârlık yapmayı, zaman ayırmayı küçük görmeyen, tek bir insanla bile yıllarca ilgilenebilecek sabrı barındıran bir davetimiz olsun. Çünkü fertleri kazanamayanların kitlelere hitap etmesi mümkün değildir.

Davetimiz resmi değil sivil bir davet olsun:
Daveti siyasi iktidarların ya da ekonomik güç sahiplerinin, holdinglerin ve şirketlerin sağladığı imkânlara teslim etmeyen, çağrısının gücünü bizzat davetin kendisinden alan, sivilliğini ve özgürlüğünü kaybetmeyen, statükoya teslim olmayan bir davetimiz olsun. Çünkü kendi özgürlüğünü kazanamayanların başkalarını özgür kılması mümkün değildir.

Davetimiz bozuk düzenle derdi olan bir davet olsun:
Enerjisini kendi kardeşlerine harcamayan, şahıslara, partilerle, gruplarla değil bizzat bu bozuk düzenin kendisine muhalefet eden, düzenin tekliflerine ve tehditlerine eyvallah etmeyen, mala, makama ve dünyalıklara tamah etmeyen, servete, şehvete ve şöhrete köle olmayan bir davetimi olsun. Çünkü hedefi bu bozuk düzen olmayanların hayatı teferruatlar arasından avunmayla heba olur.

Davetimiz taassuptan uzak olsun:
Irkına, partisine, cemaatine, tarîkatine, hocasına değil yalnızca İslam’a çağıran bir davetimiz olsun. Her hayra motor, her şerre firen olabilen, kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış diyebilen, kendinden olanın hatalarını görmezden gelmeyen, tevil etmeyen, üstünü örtmeyen, her şart ve durumda hakkı ayakta tutan ve adil şahitliği ilke edinmiş bir davetimiz olsun. Çünkü adil olmak davette tesiri arttıran en önemli ve temel prensiptir.

Davetimiz meşru ve mutedil bir davet olsun:
İslam ve Müslümanlar nazarında meşruluğunu ve mutedilliğini kaybetmeyen, gerçeklikten kopmayan, açık ve şeffaf olan, şüphe değil güven ve eminlik telkin eden, toplumun her kesimine sunulabilen bir davetimiz olsun. Çünkü kalplerde sürekli korku, şüphe ve imkansızlık hissi uyandıran bir davetin İnsanlar tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.

Davetimiz doğal olsun:
Bir derneğe, bir medreseye, bir STK’ya, bir sosyal medya platformuna, bir youtube hesabına hapsolmayan, hayatın tam ortasında, çarşıda, pazarda, düğünde, cenazede, siyasette, ekonomide, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinde var olan doğal bir davet olsun.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Nov, 18:11


https://us02web.zoom.us/j/86162308056?pwd=kEhpVmibbqL5BawRbltTj8C5kgLmiC.1

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Nov, 12:01


Evliliğe Hazırlık Okulumuzun yeni dersi bu akşam TR saati ile 21:00 de başlayacak. Ders linki buradan paylaşılacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Nov, 04:01


https://www.milligazete.com.tr/makale/22316682/dr-abdulaziz-kiransal/dertsiz-muslumanlara

Müslüman Şahsiyet Akademisi

10 Nov, 04:01


Dertsiz Müslümanlara…

Dertsizlik, umursamazlık, vurdumduymazlık bir Müslümanın başına gelebilecek en büyük musibetlerden birisidir. Çünkü günahlarını dert etmeyen Müslüman tevbe edemez. Kul haklarını dert etmeyen Müslüman helalleşemez. Ahiretini dert etmeyen Müslüman salih amel işleyemez. İbadetlerini dert etmeyen Müslüman namazını huşu ile kılamaz. Ailesini dert etmeyen Müslüman çocuklarını yetiştiremez. Ümmeti dert etmeyen Müslüman harekete geçemez. Dertsiz Müslüman dua bile edemez.

Dertsiz Müslüman Tevbe Edemez:
Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Mümin, günahlarını üzerine düşüverecek büyük bir dağ gibi görür. Fâcir (fütursuzca günah işleyen) kimse ise günahlarını burnu üzerine konan ve kovalayınca kaçacak bir sinek gibi görür.” (Tirmizi) İşlediği günahları unutan, yalanı, gıybeti, iftirayı, harama bakmayı günlük bir alışkanlık haline getiren ve tüm bu haramları da burnunun üstündeki bir sinek gibi gören Müslüman, nasıl tevbe etsin ki?

Dertsiz Müslüman Helalleşemez:
Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kimin üzerinde birinin namusu ya da malıyla ilgili bir hak/zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmadığı kıyamet gününden önce onunla helalleşsin. Aksi takdirde kendisinin salih amelleri varsa, yaptığı zulüm (girdiği kul hakları) miktarınca sevabından alınır, hak sahibine verilir.” (Buhari) Girdiği kul haklarını, kırdığı kalpleri, yediği yetim haklarını, gasp ettiği kamu mallarını dert etmeyen Müslüman, nasıl helalleşsin ki?

Dertsiz Müslüman Salih Amel İşleyemez:
Rabbimiz buyuruyor ki: “Herkes yarın için önden ne gönderdiğine baksın!” (Haşr, 18) Çocuğunun geleceği için yatırım yapan, emeklilik sonrası için yatırım yapan, zor günler için bir kenara bir şeyler koyup yatırım yapan ama ahiret yatırımlarını dert etmeyen Müslüman, nasıl kıyamet günü için salih amel biriktirip, ahiret yatırımı yapsın ki?

İbadetlerini Dert Etmeyen Müslüman Namazını Huşu İle Kılamaz:
Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Huşû içinde kılınmayan, rükû ve secdeleri tam olarak yerine getirilmeyen namaz (ahirette) simsiyah zifiri bir karanlık halinde ortaya çıkacak ve sahibine ‘Senin beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin!’ diyecektir. Böyle kılınan namazlar, eskimiş elbise (paçavra) gibi dürülüp sahibinin suratına çarpılacaktır. (Taberani) Bir diziyi dert ettiği kadar, bir mobilyayı, bir kıyafeti, bir yemeği dert ettiği kadar namazını dert etmeyen Müslüman, bu namazı nasıl huşu ile kılsın ki?

Ailesini Dert Etmeyen Müslüman Çocuklarını Yetiştiremez:

Rabbimiz buyuruyor ki: “Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz.” (Tahrim 6) Çocuğunun diplomasını dert ettiği kadar, okul notlarını ve sınavlarını dert ettiği kadar, memur olmasını ve dolgun bir maaşa sahip olmasını dert ettiği kadar evladının ahiretini dert etmeyen, onu cehennemden korumayı da dert etmeyen Müslüman, çocuklarını nasıl İslam’a göre yetiştirsin ki?

Ümmeti Dert Etmeyen Müslüman Harekete Geçemez:
Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Müslümanların derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.” (Heysemi) Etrafındaki açları ve yetimleri, deist olmuş ve imanını kaybetmiş gençleri, kirasını ödeyemeyen komşusunu, eve ekmek götüremeyen akrabasını, haksızlık ve adaletsizliğe uğramış tanıdığını, bilgisayar bağımlısı olmuş çocuğunu, dizi bağımlısı olmuş eşini, Suriye’yi, Filistin’i, Doğu Türkistan’ı, Arakan’ı dert etmeyen Müslüman, nasıl yerinden kalksın da harekete geçsin ki?

Dertsiz Müslüman Dua Bile Edemez:
“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk (ibadet, dua) etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir!” (Mü’min 60) Eceli belirleyenin Allah olduğunu, rızkı verenin Allah olduğunu, şifayı verenin Allah olduğunu, eve huzur, kazanca da bereket verenin Allah olduğunu unutan, onu tüm bela ve musibetlerden koruyacak olanın da Allah olduğunu unutan, kendini müstağni gören, para, güç ve imkânlarıyla her şeye sahip olabileceğini zanneden Müslüman, nasıl oturup uzun uzun, gönülden ve gözyaşıyla dua etsin ki?

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Milli Gazete

Müslüman Şahsiyet Akademisi

04 Nov, 13:33


https://x.com/AKIRANSAL/status/1853427816483733872?t=Ds2VDSezprt-SVBZ4AeSXg&s=19

Müslüman Şahsiyet Akademisi

03 Nov, 18:44


Dava adamlarını ve dava kadınlarını bekleyen tehlikeler:
-Rutinleşme
-Kalbin amellere eşlik etmemesi
-Kur'an okurken kalbin etkilenmemesi
-Namaz kılarken kalbin huşu duymaması
-Allah'ı zikrederken kalbin harekete geçmemesi
-İslami faaliyet yoğunluğu içinde ruhu ihmal etmek..

Müslüman Şahsiyet Akademisi

27 Oct, 18:03


Evliliğe hazırlık kampı linkimiz dersimiz başladı

Müslüman Şahsiyet Akademisi

27 Oct, 18:02


https://us02web.zoom.us/j/86162308056?pwd=kEhpVmibbqL5BawRbltTj8C5kgLmiC.1

Müslüman Şahsiyet Akademisi

27 Oct, 13:08


Evliliğe Hazırlık Okulumuzun yeni dersi bu akşam TR saati ile 21:00 de başlayacak. Ders linki buradan paylaşılacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

25 Oct, 17:26


Bir şehidin cebinden ne çıkabilir?

Müslüman Şahsiyet Akademisi

20 Oct, 16:56


Dersimize aşağıdaki linkten giriş yapabilirsiniz.

https://us02web.zoom.us/j/86162308056?pwd=kEhpVmibbqL5BawRbltTj8C5kgLmiC.1

Müslüman Şahsiyet Akademisi

20 Oct, 10:40


Evliliğe Hazırlık Okulu dersimiz bu akşam saat 20:00'da. Ders linki buradan paylaşılacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

17 Oct, 15:46


Madem Siyonist İsrail Gazze ve Lübnan'dan sonra gözünü bizim ülkemize çevirecek diyorsunuz.
-O halde kapatın Kürecik üssünü ve çıkarın İsrail'in gözünü
-Kesin petrolü ve koparın İsrail'in gözüne kan pompalayan damarları
-Ve bunu "59 yaşındayım ve korona, felç veya kalp krizinden ölmektense savaşarak ölmeyi tercih ederim". diyen Yahya Sinvar'ın mücadelesi için yapın

Müslüman Şahsiyet Akademisi

14 Oct, 16:48


Neden bu kadar etkisiziz?

Müslüman Şahsiyet Akademisi

13 Oct, 16:55


Dersimize aşağıdaki linkten giriş yapabilirsiniz.

https://us02web.zoom.us/j/86162308056?pwd=kEhpVmibbqL5BawRbltTj8C5kgLmiC.1

Müslüman Şahsiyet Akademisi

13 Oct, 12:56


Evliliğe Hazırlık Okulumuzun ikinci programı bu akşam TR saati ile 20:00'da. Derse katılım linki burada paylaşılacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

13 Oct, 03:17


https://www.milligazete.com.tr/makale/22060391/dr-abdulaziz-kiransal/hasan-el-bennadan-kudus-yurekli-genclere

Müslüman Şahsiyet Akademisi

13 Oct, 03:17


Hasan el-Benna’dan Kudüs Yürekli Gençlere

Kudüs davasını sürekli gündemde tutun:
Şehit Hasan el-benna Hemen hemen her konuşmasında muhakkak Kudüs davasını gündeme getirdi ve şöyle dedi: “Kardeşlerim! Siyonistler sadece bir dilden anlıyor. O da devrim, güç ve kandır. Üzerinde La ilahe illallah'ın söylendiği bütün topraklar vatanımızın bir parçasıdır. Onun hürmeti ve kutsiyeti uğrunda cihaddan başka çare yoktur. Filistinin, İslam toprakları olması, Peygamberlerin beşiği olması ve Allah'ın mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'nın içinde olması nedeniyle her Müslüman'ın vatanı ve davasıdır. Filistin halkı bizim kardeşimizdir. Kim Filistin'e yardım etmezse, Allah ve Rasulüne yardım etmemiş olur. Kim de ona yardım eder ve desteklerse kuşkusuz Allah'a ve Rasulüne yardım etmiş olur.”

Tüm ihtilaflarınıza son verin:
Hasan el-Benna’nın en büyük etkisi birleştiricilik etkisiydi. Her nereye gitse dağılmış Müslümanları, cemaatleri, dernekleri, tarikatleri, ilim adamlarını bir araya getirip aynı hedef doğrultusunda yönlendirebiliyordu. Çünkü o, özgür Kudüs için ilk önce Müslümanların kendi taassuplarından ve bağlarından özgürleşmesi gerektiğini düşünüyordu. Filistin’deki zulümlerin yoğunlaştığı bir dönemde Mısır’ın Mansura kentine gitmişti. Gittiğinde Ramazan’a az bir zaman kalmıştı.
Bu sıralarda Şafiiler ve Hanefiler arasında çok büyük bir mezhebi taassup baş göstermişti. Şafiiler ve Hanefiler arasında teravih namazının rekât sayısı ile ilgili bir tartışma yaşanmaktaydı. Bu ihtilaf dolayısıyla Müslümanlar paramparça olmuşlardı. Bu durumu görünce derinden etkilenen Hasan el-Bennâ, büyük bir ciddiyetle her iki tarafı da susturup onlara şu soruyu sorar: “Teravih namazı sünnet mi yoksa farz mıdır? Orada bulunlar sünnettir, der. Peki Müslümanların birbirlerini sevmeleri ve ayrılığa düşmemeleri sünnet mi yoksa farz mıdır? Onlar da elbette farzdır diye cevap verir. Hasan el-Bennâ, o halde teravih kılmamanız onu kılıp da kalplerinizin birbirinden düşmanlık ve buğz içinde olmasından daha hayırlıdır, lütfen bu tartışmaya bir son verin! Ümmetin halini görmüyor musunuz?” diyerek oradaki Müslümanları tekrar birleştirdi.

Hedefiniz Müslümanların vahdeti olsun:
Tüm çalışmalarında ilk hedefi Müslümanların birliğini sağlamaktı, bu nedenle konuşmalarında bu konuya özel bir yer ayırıyor ve şöyle diyordu: “Bugün İslam ülkelerinin hürriyet ve istiklâlini kazanmaları ve zulümlerin son bulması için Müslümanların düşmanları olan işgalcilerin ve emperyalistlerin kudretini kırmaları lazımdır. Bunun için İslâm’ın daha ilk günden imanın esaslarından biri kıldığı vahdete (birliğe) ve İslâmî çözümlere başvurmaktan başka çıkar yol yoktur. Derhal birleşmemiz ve yardımlaşmamız lâzımdır. Bugün en büyük farz budur.”

Gerektiğinde tek başına bir ordu olmaya hazır olun:
Hasan el-Benna, İslam ülkelerinin Filistin konusunda harekete geçmediğini görünce madem İslam ülkeleri korkaklık yapıyor, “Bizzat ben on bin mücahit toplayıp Kudüs’e yollayacağım” dedi. Ve öyle de yaptı. Onun gönderdiği gençler İngilizleri ve Siyonistleri doğduğuna pişman etti. İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a neden Müslüman Kardeşlerin mücahitlerinden çekindikleri sorulunca “Bu gençler, bizim akidemizden daha güçlü bir akideyle savaşıyor. Onlar şehit olmak için savaşırken biz toprak için savaşıyoruz. Onlarla savaşmayı denedik, ancak bize çok ağır hasarlar verdiler. O nedenle biz onlarla çatışmaktan hep geri durmayı tercih ettik” diyordu.

İnandığınız idealler için canınızı bile vermeye hazır olun:
Hasan el-Benna Filistin’deki zulmü durdurmak için yeni bir hazırlık yaptı ve tam bir milyon Müslümanın katıldığı bir miting düzenledi. O mitingde "Çare yok, yolladığımız on bin mücahitten sonra elli bin mücahid daha toplayıp Filistin’deki cihada bizzat ben de katılacağım” diyerek hem Siyonistlere hem de İslam ülkelerinin kukla yöneticilerine açık bir meydan okuyuşla başkaldırdı ve bu açıklamadan kısa bir süre sonra şehid edildi. Allah ondan razı olsun, o aynı zamanda bir Kudüs ve Filistin şehididir.

Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Milli Gazete

Müslüman Şahsiyet Akademisi

12 Oct, 18:21


Siyonist İsrail'e karşı başarılı olmak için inancımızın ahlak, adalet ve merhamet kodlarına geri dönmek zorundayız...

Müslüman Şahsiyet Akademisi

11 Oct, 18:52


Siyonist İsrail'e BM kararları, uluslararası hukuk ve diplomasi çerçevesinde başarılı olmak imkansızdır.
-Çünkü BM dediğiniz, zaten İsrail'i bir devlet haline getirmek için kurulmuştur.
-Uluslararası hukuk dediğiniz, zaten İsrail'i korumak için tasarlanmıştır.
-Diplomasi dediğiniz, zaten İsrail'i meşrulaştırmak için kurgulanmıştır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

06 Oct, 16:54


Niçin Evlilik dersimize aşağıdaki linkten giriş yapabilirsiniz. https://us02web.zoom.us/j/86162308056?pwd=kEhpVmibbqL5BawRbltTj8C5kgLmiC.1

Müslüman Şahsiyet Akademisi

06 Oct, 04:31


Derslere katılım linki bu akşam programdan önce burada paylaşılacaktır.

Müslüman Şahsiyet Akademisi

03 Oct, 15:09


Evliliğe Hazırlık Okulu

Müslüman Şahsiyet Akademisi

03 Oct, 15:05


Aile Okulu

Müslüman Şahsiyet Akademisi

03 Oct, 15:04


Davetçi Okulu-Kocaeli

Müslüman Şahsiyet Akademisi

03 Oct, 15:04


Davetçi Okulu-İstanbul

Müslüman Şahsiyet Akademisi

28 Sep, 12:02


Bunca zulmüne rağmen Siyonist İsrail:
-Diplomatik sorun mu yaşıyor? Hayır?
-Petrol sorunu mu yaşıyor? Hayır!
-Para sorunu mu yaşıyor? Hayır!
-Gıda sorunumu yaşıyor? Hayır!
-Su sorunu mu yaşıyor? Hayır!
I O halde kimse kimseyi kandırmasın! Müslümanlar Ona bu sorunları yaşatmadıkça Siyonist İsrail asla durmayacak!