Abdülhak Hamit Tarhan
• Türk edebiyatında “Şair-i Azam” (büyük şair) olarak tanınır. (Süleyman Nazif bu adı vermiştir.)
• Şiir ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Tanzimat şiirinde Batılılaşma hareketinin ve yeniliklerin asıl öncüsüdür.
• Divan edebiyatını bitiren kişidir. Şiirin kurallarını değiştirmiştir. Hem Doğu’ya hem de Fransız şiirine ait biçimleri ustaca kullanmıştır. Hiçbir kurala bağlı olmayan şiirleri de vardır.
• Hamit, tam bir tezatlar şairidir. Şiirlerinde ince, karmaşık duygu ve düşüncelerin yanında, basit duygu ve düşüncelere de yer vermiştir. Düzensizlik ve karışıklık onun şiirlerinin ve kişiliğinin belirgin özelliğidir. Söyleyişinde tezat vardır.
• “Tabiat” ve “aşk” şiirlerindeki ana temadır. Umut, hiçlik, yokluk, yurt sevgisi, ölüm, insanlık ve metafizik şiirlerindeki diğer konulardır.
• Türk edebiyatında “şiire metafizik ürpertiyi getiren şair” olarak da bilinir.
• Şiirlerinde ölçü, dil ve uyağa önem vermemiştir.
• Şiirlerinde zengin bir lirizm vardır. Felsefi şiirler de yazmıştır.
• Sanat sanat içindir anlayışını benimsemiştir.
• İlk şiir kitabı olan Sahra’da pastoral nitelikli şiirleri yer alır. Bu eseri Batılı anlamda, Türk edebiyatında ilk pastoral şiir örneklerini içerir. Gözleme dayanmayan kır ve köy hayatının övgüsü vardır.
• Doğa sevgisinde ve doğaya açılmasında J.J. Rousseau’nun etkisi vardır. Mutluluğun kaynağını doğada bulur.
• İlk eşi Fatma Hanım’ın ölümü üzerine yazdığı ağıt niteliğindeki Makber adlı uzun şiiri, Türk şiirinde metafizik düşünmenin başlangıcı sayılır.
• Heceyle yazdığı birkaç şiiri dışında aruz ölçüsünü kullanmıştır.
• Belde adlı şiir kitabında şehir hayatını, Paris’teki sanat ve eğlence yaşamını anlatmıştır.
• Hamit’in belirli bir dil anlayışı yoktur. Bazı şiirlerinde yalın ve sade bir dil bazılarında ise Arapça, Farsça sözcük ve tamlamaları yoğun bir biçimde kullanmıştır.
• Şiirde yaptığı yeniliklerle Servet-i Fünun şairleri üzerinde etkili olmuştur.
• Türk edebiyatında ilk uyaksız şiiri yazmıştır. (Validem)
• Tiyatro türünde yirmi bir eseri vardır. Bunların bir bölümü mensur, bir bölümü de manzum-mensur karışıktır. Şiir şeklindeki manzum tiyatrolarının bazılarını aruz, bazılarını hece ölçüsüyle yazmıştır.
• Tiyatro eserlerini sahnelemek için değil, okunmak için yazmıştır; bu nedenle bu eserleri sahne tekniğine ve diline uygun değildir.
• Tiyatro eserlerinde romantizm akımının etkisi görülür. Tiyatrolarının tümü dramdır. Shakespeare ve Victor Hugo’dan etkilenmiştir. Yer yer Corneille’in de etkisi vardır. Tiyatro eserlerinde ağır ve süslü bir dil kullanmıştır.
• Sabr u Sebat ve İçli Kız adlı tiyatro eserlerinde konuyu günlük hayattan, diğerlerinde ise konularını tarihten ya da yabancı toplumların yaşamından almıştır. Ona göre, yerli hayatı konu alan bir eser, bilineni tekrarlamaktan başka bir şey yapamaz.
• Tiyatro eserlerinde konu genellikle uzak ülkelerde geçer.
• Tiyatrolarında karakter tahlillerinde başarılıdır. Bireyin çeşitli tutkularını ele almıştır.
Eserleri:
• Şiirleri: Makber, Sahra, Validem, Ölü, Hacle, Bunlar Odur, Garam, Divaneliklerim yahut Belde, Yadigâr-ı Harp, Bâlâdan Bir Ses, İlham-ı Vatan, Kahpe yahut Bir Sefilenin Hasbihali.
• Tiyatroları
• a. Aruzla Yazılanlar: Sardanapal, Turhan, Kanuni’nin Vicdan Azabı, Eşber, Nazife, Abdullahü’s-Sagir, İlhan, Yabancı Dostlar, Arziler, Ruhlar, Tayflar Geçidi, Tezer
• b. Heceyle Yazılanlar: Nesteren, Liberte, Hakan, Cünun-ı Aşk
• c. Mensur: Mecara-yı Aşk, Sabr u Sebat, İçli Kız
• d. Nazım-nesir karışık: Duhter-i Hindu, Tarık, İbn-i Musa, Zeynep, Finten, Yadigâr-ı Harp
@edebiyatyazareser