DUSTIME

Seröz iltihap, proteinden fakir transüda şeklinde berrak
sıvı (efüzyon) birikimi ile karakterizedir ve sudan
zengin içeriğe sahiptir. Mezotel hücreleri ile döşeli seröz
yüzeylerde (plevra, perikard, periton) ve deri büllerinde
görülür.
(Cevap C )

Bir döküm restorasyon için diş kesimi tasarımı ve
bu tasarımın uygulanması beş ilke çerçevesinde
gerçekleştirilir:
• Diş yapısının korunması
• Tutuculuk ve direnç
• Yapısal dayanıklılık
• Kenar uyumu
• Periodonsiyumun korunması
(Cevap D)

EBV, AIDS hastalarında Oral Hairy Lökoplaki ile ilişkildir.
Mikroskobik olarak, EBV viral partiküller görülür.
Primer olarak AIDS’te görülür
Dilin sıklıkla lateralinde çift taraflı oluşur ve çoğunda candida lezyonları görülür. Birkaç mm’den birkaç cm’e kadar
keratotik alanlar, yüzey kurutulduğunda “kıllı/tüylü” bir görünümdedir.
(Cevap C)

Midazolam:
Genel anestezi indüksiyonu için İV uygulanır. Aynı veriliş
yoluyla sedasyon oluşturmak amacı ile de kullanılır.
Analjezi yapmaz. Anterogradamnezik etkisi oldukça
fazladır. İV enjeksiyonu ile nispeten sık; solunum
depresyonu ve apne yapar. Bazen yeterli dozda verildiği
halde bilinmeyen bir nedenle, eksitasyon, agregasyon ve
davranış bozuklukları şeklinde ortaya çıkan paradoksal
veya disinhibitör reaksiyon görülebilir.
(Cevap B )

Statik kemik kavitesi (stafne kemik kisti), sıklıkla tükürük bezine ait dokular içeren gelişimsel bir anomalidir.
Genellikle posterior lingual yerleşimli olarak mandibular kanalın altında görülür. Asemptomatik olan
ve progresif nitelik taşımayan bu lezyonlar lokalize, iyi sınırlı yuvarlak veya ovoid yapıda uniloküler
radyolüsensiler olarak görülmektedir. Bu tip posterior yerleşimli kaviteler, genellikle rutin radyografik
inceleme sırasında panoramik radyografide kolaylıkla teşhis edilebilmektedir. Tedavi gerektirmezler.
Cevap B

Profil Analizi
Profilden değerlendirilen temel unsurlar şöyledir;
• Profil konveksitesi
• Maksilla ve mandibula projeksiyonu (belirginliği)
• Çene ucu ve burun projeksiyonu (belirginliği)
• Nazolabial açı
• Mentolabilal sulkus
• Dudak dolgunluğu ve posturu
• Yüz yüksekliği (üst-orta-alt)
(Cevap C)

Kinolon grubu antibiyotikler süpersarmalı açan veya
oluşturan enzimleri yani DNA giraz ve topoizomeraz
inhibisyonu ile etki eden antibiyotiklerdir. Bakterisidaldir.
GyrA ve GyrB kromozomal gen mutasyonları ile bu
ilaçlara direnç gelişir.
(Cevap C )

Devital dişlerde yapılan walking bleaching tedavisinde
sodyum perborat bir damla serum fizyolojik veya
steril anestezik solüsyon kullanılarak karıştırılır ve pat
elde edilir. Hidrojen peroksit ve oksijene ayrışarak etki
gösterir.
(Cevap B)

Rotasyon Merkezi
• Dişin serbest dönme yapabildiği eksendir,
• Rotasyonel hareketlerde mutlaka rotasyon
merkezinin varlığından bahsedilir,
• Fakat rotasyonel olmayan hareketlerde
(paralel hareket, intrüzyon ve ekstrüzyon)
rotasyon merkezi yoktur ya da sonsuzdadır.
(Cevap A)

Seröz inflamasyon, proteinden fakir transüda şeklinde
berrak sıvı (efüzyon) birikimi ile karakterizedir ve sudan
zengin içeriğe sahiptir. Mezotel hücreleri ile döşeli seröz
yüzeylerde (plevra, perikard, periton) ve deri büllerinde
görülür. Doku zedelenmesi en hafif düzeydedir.
(Cevap E )

Premolar ve molar dişler maksiller sinüsle temas halinde
olabilir. Bu durumda lamina durası takip edilebilir. Bazen
diş kökleri maksiller sinüsün duvar oluşumuna katılır
veya tamamen içerisinde olabilir. Bu durumlarda ise
lamina dura takip edilemez.
(Cevap E)

Paralel teknik (Dik açı, Uzun kon tekniği):
Ana kavramı x-ışını reseptörünün dişlerin uzun eksenine paralel olacak şekilde desteklenmesi ve x-ışnı
demetinin merkezi ışınının dişlere ve reseptöre dik açıyla yönlendirilmesidir.
Paralel yerleştirme sebebiyle obje-reseptör mesafesi istenmedik artar. Bu durumu kompanse etmek için
uzun kaynak – obje mesafesi kullanılır.
Tüm sensörlerle uygulanabilir.
Bu teknikle beraber bir reseptör tutucu kullanılır. Bu tutucu filmi ve X ışının hizalamayı amaçlar. Hasta
dozu azaltmak için dikdörtgen kolimatör ile kullanılmalıdır.
Cevap C

Anterior nazal spina, en çok maksiller santral kesicilerden alınan periapikal radyograflarda izlenir. Orta hatta
konumlanır. Nasal kavitenin inferior sınırı ve en ön noktasının birleşiminden oluşur. Kemik bileşiminden
dolayı radyopaktır ve genellikle V şeklindedir.
Lateral fossa (insiziv fossa olarak da adlandırılır), lateral kesicilerin apeksleri yakınında, maksilladaki hafif
bir çöküntü alanıdır. Bu bölgeye ait periapikal projeksiyonlarda, diffüz radyolusensi olarak izlenir.
Lingual foramen: Genial tüberkül bölgesinde, mandibulanın orta hattının lingual yüzeyinde, genellikle bir
foramen bulunur. Radyolusent izlenir.
Mental fossa, mandibulanın labial yüzeyinde orta hattan lateral olarak ve mental sırtın üzerine uzanan bir
depresyon alanıdır.
Eksternal oblik sırt mandibular ramusun ön duvarının devamı şeklinde anteroinferior olarak devam eder.
Buksinatör kas bu yapıya tutunur. Milohyoid sırtın üzerinde ve ona paralel seyreder. Ön ucu alveolar kretle
birleşmiştir. Çeşitli genişlik, yoğunluk ve uzunlukta radyoopak bir çizgi olarak görünür.
Cevap B

Fusidik asit, bakteri ribozomlarında ribozom–
elangasyon faktor G–GTP kompleksini stabilize ederek
elongasyon faktor G ve GTP’nin hidrolizine engel olur
ve sonucta bakteride protein sentezi inhibe edilir.
Etkisi bakteriyostatiktir. S. aureus, S. epidermidis,
Clostridium turleri, N. asteroides, Corynebacterium
turleri fusidik asitten etkilenirler. Buna karşılık
enterokoklar, streptokoklar ve S. saprophyticus uzerine
etkinliği zayıftır. En sık yan etkisi gastrointestinal sistem
yakınmaları ve parenteral kullanıldığında reverzibl
sarılığa yol acmasıdır.
(Cevap D)

Düz grafilerde izlenen yapıların en radyolusentten en radyoopağa doğru sıralaması şu şekildedir:
RL=Hava, yağ, gaz<sıvı<yumuşak doku<kemik iliği<trabeküler kemik<kortikal kemik ve dentin < mine < metal=RO
Cevap C

Akut inflamasyon bulguları:
Rubor (kızarıklık, histaminin neden olduğu
vazodilatasyona bağlı)
TÜmor (şişlik; histaminin neden olduğu damar
geçirgenliğinde artış ve ödeme bağlı)
Color (ısı artışı, histaminin neden olduğu vazodiIatasyon
nedenli)
Dolor (ağrı; prostaglandin ve bradikinin nedenli)
(Cevap E)

Rejeneratif endodontik tedavinin ikinci seansında kök
ucundan steril bir eğe ile çıkılarak kanama sağlanır.
Tüm bu işlemlerin ağrısız olabilmesi için anestezi
altında yapılması gerekir. Fakat rutin kök kanal
tedavisinde kullanılan anestezik solüsyonlar epinefrin
(adrenalin) içerdiği için vazokonstriktör etki yapar ve
istenen kanama sağlanamaz. Dolayısıyla ikinci seansta
vazokonstriktör içermeden derin ve uzun süre pulpa
anestezisi sağlayabilecek %3’lük Mepivakain tercih edilir. (CEVAP B)

Özellikle dental işlemlerde kullanılan amid yapılı lokal
anestezik; Artikain’dir. Etkisi ortalama 60 dk sürer.
Tetrakain, ester yapılı olmasına rağmen oldukça potent
lokal anesteziktir. Dibukain, en güçlü lokal anesteziktir
ve sadece yüzeyel anestezide kullanılır. Prilokain, plazma
psödo kolinesteraz inhibitördür. Methemoglobinemiye
yol açar. Anemi, akciğer hastalıkları ve siyanozu olan
hastalarda kontrendikedir. Prokain; en zayıf, en kısa
etkili ve en fazla alerjiye neden olan lokal anesteziktir.
(Cevap D )

Hipokalsifiye mine kurutulduğunda veya ıslatıldığında opaktır. Yüzey yapısı ise düz ve serttir.
(Cevap D)

Konkresens: İki veya daha fazla süt dişinin veya daimi dişin köklerinin sement yüzeyinde kaynaşması
sonucu oluşur.
Füzyon (synodontia): Dişlerin füzyonu, gelişmekte olan dişlerin komşu diş germlerinin birleşmesinden
kaynaklanır. Füzyon, arkta daha az diş sayısı ile sonuçlanır. Ayırıcı tanıda, geminasyon ve makrodonti
bulunur. Diş sayısı bir azaldığında füzyon geminasyondan ayırt edilir.
Dilaserasyon: Kuron veya kökün herhangi bir yerinde keskin bir eğri oluşturan dental anomalidir. Kaynaşmış
köklerden, sklerozan osteitten veya yoğun kemik adasından ayırt edilmesi zor olabilir. Bununla birlikte, farklı
açılardan alınan grafilerle ayırt edilebilir.
Transpozisyon: Transpozisyon, tipik olarak komşu iki dişin ark üzerinde yer değiştirdiği durumdur. En sık
kanin ve birinci premolarlarda izlenir.
Geminasyon (ikiz oluşumu): Tek bir diş tomurcuğu bölünmeye çalıştığında ortaya çıkan nadir bir anomalidir.
Kronda kısmi invajinasyon veya nadir durumlarda kron ve kök boyunca tam invajinasyon olabilir. Tam
geminasyon, arkta bir süpernümerer diş ile sonuçlanır.
Cevap B

Etambutol kullananlarda görme alanında daralma ve
santral skotomlar meydana gelebilir. Optik nevrit geri
dönüşsüzdür. Optik nevrit, ilacın günlük dozu 15 mg/
kg’ı geçmezse ve 60 günden uzun süre kullanılmaz
ise nadirdir. Beş yaşın altındakiler görme alanını tarif
edemeyeceğinden 5 yaşın altındakilere etambutol
kullanılmamalıdır.
(Cevap C )

https://dustime.com/urun-kategori/dus-kitaplari/

İntegrinler, lökositlerde bulunan adezyon reseptörleridir.
Endotel hücre yüzeyinde bulunan ICAM-1 (İntercellular
adhesion molecule 1 ) ve VCAM (Vasculer celi adhesion
molecule 1 ) gibi immunglobulin ailesine ait reseptörler
ile integrinlerin birbirine bağlanma özelliği vardır. Bu
bağlantı sonucunda adezyon gerçekleşir.
(Cevap C)

McNamara Analizi
İskeletsel, dental ve havayollarına ait ölçümleri içerir.
Referans düzlemi Frankfort horizontalidir. Maksilla ve
mandibulanın konumunu değerlendirmek için ‘Nasion
Dikmesi (perpendikulare)‘ kullanılmaktadır. Maksillanın
sagittal pozisyonunu öğrenmek için ‘A’ noktası,
mandibulanın konumunu belirlemek için ise ‘pogonion’
incelenir. Sagittal uzaklaklıklar ölçülerek + ya da –
değerler elde edilir.
(Cevap E)

Soruda özellikleri verilen narkotik analjezik, Metilmorfin
yani Kodein’dir. Antitussif amaçla kullanılan diğer iki ilaç:
Propoksifen ve Dekstrometorfan’dır. Propoksifen analjezik
etkisi en zayıf olan opiyat türevidir. Dekstrometorfan ise
bağımlılık potansiyeli olmayan ve konstipasyona neden
olmayan analjeziktir. Heroin, en hızlı bağımlılık oluşturan
morfin türevidir. Fentanil ise analjezik etki gücü en fazla
olan sentetik opiyat grubu ilaçlar içerisinde bulunur.
Transdermal formda özellikle terminal dönem kanser
hastalarında analjezi amacıyla da kullanılır.
(Cevap A)

Hareketli bölümlü protezlerde dayanak dişlerin geniş ve
ayrık olması dayanak dişlerde oluşan stresleri azaltır.
Oklüzyon ayarlanırken dengeli oklüzyonun ayarlanması
kuvvetlerin eşit olarak dağılmasına olanak sağlar.
Kroşe planlanırken dişsiz daha tek veya çift olması fark
etmeksizin çift taraflı planlanır. Karşıt ark stabilizasyonu
ile stresler arkın her iki tarafına dağıtılmış olur.
Özellikle meziale eğilmiş molar dişlerde oklüzal tırnağı
dişin meziodistal mesafesinin tam ortasından daha
distale alarak diş tippinge uğraması önlenir bu sayede
lateral kuvvetlerin etkisi azaltılmış olur.
Dişlerin oklüzal tablasının genişletilmesi devirici
lateral kuvvetlerin etkisini arttırır ve istenmeyen bir
uygulamadır.
(Cevap B)

Hareketli bölümlü protezlerde bir kroşe sisteminde bulunan parçaların konumları ve görevleri
Buna göre:
* Gingival üçlüde bulunan parçaların görevi: Retansiyon (Sadece retantif kolun terminal ucu)
* Orta üçlüde bulunan parçaların görevi: Stabilizasyon (Retantif kolun orta üçlüde kalan kısmı, resiprokal kol)
* Oklüzal üçlüde bulunan parçaların görevi: Destek (Oklüzal tırnak)

Steroid hormonlardaki artışların, subgingival plakta
bulunan P. intermedia ve C.rectus oranlarını arttırdığı
bulunmuştur.
(Cevap B)

Dentinogenezis İmperfekta;
• Otozomal dominant geçiş gösteren bir
patolojidir.
• Süt ve daimî dentisyonu etkiler.
• Daha translüsent dişler ile karakterizedir.
• Dişler sarı, kahverengi, gri renklidir.
• Mine normaldir ancak, çabuk aşınır ve kırılır.
• Mine-dentin sınırı düzdür.
• Dentinde daha az, büyük ve düzensiz dentin
kanalları vardır.
• Kökler kısadır.
• Dentinogenezis imperfektada dişler çürüğe
yatkın değildir. Bu durumun genetik
faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
(Cevap D)

Rotasyon Merkezi
• Dişin serbest dönme yapabildiği eksendir,
• Rotasyonel hareketlerde mutlaka rotasyon
merkezinin varlığından bahsedilir,
• Fakat rotasyonel olmayan hareketlerde
(paralel hareket, intrüzyon ve ekstrüzyon)
rotasyon merkezi yoktur ya da sonsuzdadır.
(Cevap A)

Lokal anestezi tekniklerinde hedeflenen sinire yakın
enjeksiyon yapıldığından emin olabilmek adına
genellikle bazı anatomik landmarklar takip edilerek
kemik teması alınır. Kemik teması sayesinde konum
doğrulanarak enjeksiyon yapılır. Ancak vazirani-akinosi
tekniğinde kemik teması aranmaz.
(Cevap D)

Bir dişe gerektiğinden daha fazla kuvvet uygulanırsa;
1) Kan akımı azalır,
2) Hücresel aktivite yavaşlar,
3) Tedavi süresi uzar
(Cevap B)