Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

@risaleders


Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

22 Oct, 10:37


https://youtu.be/aPJmz71GKTg?si=uBwZT5y9tidlVI_Y

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

21 Oct, 12:16


https://youtu.be/sLdWlREqDhc?si=EmidtvOVMJWWEZv3

Heybil Yayınlarının çıkarmış olduğu eserleri, resmi YouTube hesabımızdan sesli dinleyebilirsiniz.

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

18 Oct, 13:52


https://www.nurmend.com/yazi/593-nurculuk-ve-mehdilik-ithamlari-hakkinda

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

18 Oct, 13:45


https://docs.google.com/document/d/1ljsZrEi2NByN-VzyVzHPmzxXPbGN1-_-VLo15ex-sQk/edit?usp=sharing

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

18 Oct, 13:45


20241005 7. Söz 3. Ders – Muş

00:00 Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur; “Kim, ‘Lâ ilâhe illallâh’ derse Cennet’e girer.” Diğer bir hadîste ise, “Lâ ilâhe illallâh Muhammedü’r-Rasûlullah derse” şeklinde vârid olmuştur. Zîrâ, kelime-i tevhîd, sâdece “Lâ ilâhe illallâh” değildir. “Muhammedü’r-Rasûlullah” da kelime-i tevhîdde dâhildir.

05:55 Ol Muhammed-i Arabî (asm), Ellah’dan getirdiği Kur’an ile herkese ebediyet şifasını veriyor. “Üzülmeyin! Ölüm, idam değil, yokluk değil. Ebedi bir alemde, ebedi bir kavuşma sebebidir” diyor, bu müjdeyi getiriyor. Beşer, bu müjdeye karşı ne kadar şükretse, yine de azdır.

24:19 Zeval ve firak, darağacı gibi önümüzde durmuş. Ölüm, bir aslan gibi pençesini ensemize atmış. Bu hali devamlı bir surette müşahede eden var mıdır? Acz-i mutlaktasın, en ufak bir sineğin ısırmasından tut ta Cehennem’e kadar hadsiz düşmanların bulunmakta. Fakr-ı mutlaktasın, havaya ve suya ihtiyacın olduğu gibi, Cennet’e de muhtaçsın. Haydi bu dört kelimeye çare bul.

50:30 Aziz kardeşlerim! Dağları devirecek, Ağrı dağı cesametinde güçleri bile hak ile yeksan edecek büyük bir inkılaba, azim bir infilaka yaklaşmış bulunuyoruz. Kur’an ve iman selametiyle o azim infilaktan çıkmak, o infilakın altında kalmamak için dua edin.

Ellah, bir taifeyi gönderip, onların eliyle Din-i İslam’ı dünyaya hâkim edeceğine Zatıyla yemin ediyor. Bu yemin boşuna değildir. O değirmenin altında perişan olmamamız, feleğin çarkları altında ezilmememiz için hassaten Kur’an’a ve imana yapışmamızı ve birbirimize dua etmemizi sizden rica ederim.

“Kafası bunaldığı için bu hoca böyle konuşuyor” zannetmeyin. En az üç bin âyet, bu infilak-ı azimi haber vermektedir. O infilak-ı azim geldiği zaman ne Ağrı Dağını tanır ne Muş’un dağını tanır. Hepsini hak ile yeksan eder, götürür. Hiçbir kuvvet, o infilak-ı azimin önünde duramaz. Avrupa Devletlerini değirmenin çarkları altında ezer, götürür. “Bu Hoca deli mi olmuş ki böyle konuşuyor” demeyin. Kur’an ayetleri aramızda şahittir.

Dikkat edin! Ne devletiniz ne kavminiz ne aşiretiniz ne ahaliniz ne Avrupa’nız ne sağınız ne solunuz ne cemaatiniz ne tarikatınız ne şeyhiniz kalır, hepsi gider. Alemde bir tane devlet, bir tane şeyh, bir tane hâkim kalmaz. Ben, Kur’an’a dayanmışım. Kur’an’ın değirmeni gelir, bütün devletleri, bütün ağaları, bütün beyleri, bütün filozofları, bütün gayr-ı meşru hakimleri, bütün devlet erkanını ezer, atar. Sizlere tavsiyem, dikkat etmenizdir. Kur’an’ın değirmeni, en ufak bir yanlışı kabul etmez, sizi de götürür.

Ya Rabbi! Kur’anî derslerimize gelenleri ve ahalimizi o değirmenin çarkları altında ezdirme. İmanımızı muhafaza eyle. Kurtuluşu, Senden bekliyoruz. Âmin.

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

18 Oct, 06:32


https://nurmend.com/yazi/591-o-zat-i-ekrem-asm-nelerden-bahsediyor

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

16 Oct, 15:03


https://www.nurmend.com/yazi/592-mukerreren-ifade-ettigimiz-halde-bizzarure-tekrar-diyoruz-ki-mehdiyyet-diye-bir-davamiz-yoktur

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

14 Oct, 08:08


https://docs.google.com/document/d/1Ru2T5K-BS9Epsqsqxmt9S64B9i8LUKbwSTFy_5gyyU8/edit?usp=sharing

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

14 Oct, 08:08


20241001 7. Söz 2. Ders – Muş

00:00 Muhsin, Ellâhı görür gibi ibadet edendir. Muhsinler, aynı zamanda takva sahibi olanlardır.

Biz, ictihadı inkâr etmiyoruz. Mezheblerin inhisarını reddediyoruz. Dinin esası, kitab, sünnet, icma ve kıyasdır. Kıyas, ictihad demektir. İcma ve kıyası inkâr etmiyoruz. Dört mezheb, iştihar etmiş hak mezheblerdendir. Fakat rükn-ü iman gibi iman etmeye mecburiyet yoktur. Çünkü mezheblere hudud tayin edilemez.

27:21 Bazıları ehl-i imanın neden Cehennem’e gitmediğini sual ediyorlar.
Ehl-i imanın Cehennem’e gitmemesi iki manadadır. Biri; Kemal manadadır, yani Cehennem’de ebedi kalmayacağı anlamındadır. Diğeri; Ekser ümmet-i Muhammed’in cezasının elli bin senelik haşir meydanında biteceği, Cehennem’e az bir kısmının gireceği manasındadır.

Ehl-i iman, sinn-i teklife girdikten sonra dünyada çektiği her bela ve musibet, günahlarına kefaret olur. Şayet dünyada çektiği bela, musibet ve hastalıklar sebebiyle günahlarından temizlenmezse; bazılarının cezası sekeratta, bazılarının kabirde, bazılarının haşirde, bazılarının sıratta, bazılarının Cehennem’de biter.

35:49 İmam Ali (ra)’ın vefatından bugüne kadar ümmetin helakine sebeb olan dört nokta şunlardır;

Birincisi; Haramı yemek,

İkincisi; Haramı içmek,

Üçüncüsü; Haramı dinlemek,

Dördüncüsü; Harama nazar etmek.

40:04 Aldanmayan beşer, yoktur. Hz. Adem, Hz. Muhammed-i Arabî (asm) aldandığı gibi, Bediuzzaman da aldanmıştır. Peygamber, ulu’l-azm mine’r-rusuldur. Peygamberler, dava-yı nübüvvette azm sahibidirler. Dava-yı nübüvvete kizb girmesi mümkün değildir. Dava-yı nübüvvette kesin taviz vermezler. Ama beşer oldukları itibarla günah işlememeleri mümkün değildir. Peygamberler bilerek günah işlemezler. Beşeriyet muktezası gereği, hatadan hali değillerdir. Hatadan hali olsalar, haşa Ellah olmaları lazım. Biz, burada sahabe inancını muhafaza ediyoruz.

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

11 Oct, 07:20


https://nurmend.com/yazi/590-en-buyuk-dava-tevhid-ve-hasir

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

10 Oct, 07:38


https://docs.google.com/document/d/1uuNrAvws5UmMnlaDDSp3PeaYQLpwQiq8Gb5EBx7liH8/edit?usp=sharing

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

10 Oct, 07:38


20240928 7. Söz - Muş

00:41 Erkân-ı îmâniyenin kutb-u a’zâmı, îmân-ı billah olmakla beraber, kutb-u îmânî ikidir. Biri: Ellah’a îmân. Diğeri:  Ahirete îmândır. Ellah’a ve ahirete iman isbat edilirse, diğer erkân-ı imaniye sarahaten çıkar. Yedinci Söz, iki kutb-u îmânîyi, yani Ellah’a ve ahirete imanı izah etmektedir. Ellah’a ve ahirete iman, bu kainatın tılsımını açan anahtarlardır.

08:28 Gece-gündüzün tebeddülü, kış-yazın inkılabı durmadan devam ediyor. Peki, bu akım nereden geldi? Nereye gidiyor? Niçin durmuyor? Haydi, cevap ver. Küçüktün, âkıl bâliğ oldun, evlendin, ihtiyar oldun. Seni halden hale girdiren kimdir? Cevap ver. Bu tılsımı açabilirseniz konuşun. Yoksa konuşmaya hakkınız yoktur. Bütün beşer, susmaya mecburdur. 

16:05 İnsan, üç vecihle câmi’ ve küllî bir mahiyette yaratılmıştır.

Birincisi: İnsan, maddeten bu kâinatın küçük bir fihristesi ve hulâsası hükmündedir.  Alemde ne varsa insanda dercedilmiştir.

İkincisi: İnsan, bin bir ism-i İlahînin tecelligahıdır, manen bin bir ism-i İlahînin en mükemmel ayinesi ve nokta-i merkeziyyesidir. Cenâb-ı Hak, bin bir ismiyle insan üzerinde tecelli eder. Ellâh, bin bir ismini numune, zıddiyet ve sanat itibariyle insanda toplamıştır. Şu an vücudum açılsa birdenbire Ellah’ın bin bir isminin cemali ortaya çıkar.

Üçüncüsü:  Alem-i imkân denilen kâinatı ve âlem-i vücûb denilen esmâ ve sıfat-ı İlâhiyyeyi anlayacak, tartacak anahtarlar külçesi insanın enâniyyetine takılmıştır. İnsan, îmân vasıtasıyla âlem-i imkân denilen kâinatı ve âlem-i vücûb denilen esmâ ve sıfat-ı İlâhiyyeyi keşfedebilir.

Ellah, insanı, yeryüzüne halife yapmış yani üç ehemmiyetli vazifeyle mükellef kılmış.

Birincisi: İnsan, Kur’an vasıtasıyla dellal-ı saltanat-ı ulûhiyet ve rububiyettir.

İkincisi: İnsan, bir ubudiyet-i külliyeye müheyyadır. İnsan, اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعٖين demekle bütün kâinatın ibadetini kendi ibadeti içine alarak dergâh-ı İlahiye arz eder.

Üçüncüsü: İnsan, şu kâinatın müfettişidir.
İşte halifelik budur. Halifelik, araba ve sair aletleri yapmak, ekip-biçmek değildir.

31:45 Risale-i Nur, Kur’an’ın tefsiridir. Kur’an’ın hakikatini canlandırmış. Risale-i Nur, tasavvuf değil, hakikattir. Beşeri, doğrudan doğruya Kur’an’ın sırr-ı i’cazına kavuşturmuş. Kal u kili kaldırmış, tasavvufun bütün hakikatlerini acz-i mutlak ve fakr-ı mutlak cümleleriyle izah etmiş.

Beş farz namazını cemaatle, tadil-i erkâna riayet ederek kılsan, kebairden ictinab etsen yeterlidir. Bir milyon adab, namazın içinde düşünerek okuduğun bir besmelenin yerini tutmaz. Farzlar terk edilmiş, adabla uğraşılıyor. Elbiseni yıkaman, temizliğine dikkat etmen takva değildir. Takva, elbiseni yukarı çekmen değildir. Takva, beş farz namazı kılmak, yedi kebairi terk etmektir. Beş farz namazını kıl, yedi kebairi terk et, Cennet-i a’laya git. Beş farz namazı kılan, yedi kebairi terk eden, muttakidir, takva sahibidir, Cennet’e gider.

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

06 Oct, 06:49


https://docs.google.com/document/d/1dyONU6h0eRF8RdIR0MtsvMrh_vXmHxrhfU_Tk2ao3rw/edit?usp=sharing

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

06 Oct, 06:49


20240924 6. Söz 8. Ders – Muş

00:40 Anayı, çocuğa hizmetçi ettiren; çocuğu, anaya şefkatle beslettiren bir rahmet, elbette bu âlemdeki mazlumları sahibsiz bırakmaz. Celalli bir elle, zalimlerden intikam alır, haddini tecavüz edenleri tokatlar. Çünkü Küre-i Arz, sahibsiz değildir.

Hadisata bakıp aldanmayın! Firavun’u hak ile yeksan eden, Nemrud’u geberten, Kavm-i Semud’u götüren o celalli el, perde arkasında durmuş, murakebe etmekte. Perde-i gayb arkasındaki bir cemalli el, bütün âlemi rahmetiyle doldurduğu gibi, bir celalli el de temizlik için bekliyor. O celalli el, bu rahmeti su-i istimal edenlerin kafasını illa keser, onları, hak ile yeksan eder, atar. Buna emin olun.

10:07 Akıl, göz, dil ve sair azalar; sanattan, Sanii, nimetten Mün’im’i bulmak için insana verilmiş. Akıl, göz, dil ve sair azalar Ellâh hesabına çalıştırılmadığı takdirde bir anahtar olan akıl, en adi bir derekeye iner; kâinattaki sanatların müfettişi olan göz, en adi bir kavvad derekesinde bir hizmetkâr olur; rahmet-i İlahiye hazinelerinin bir nâzır-ı mâhiri ve Kudret-i Samedâniyye matbahlarının bir müfettiş-i şâkiri olan dil, midenin tavlasına ve fabrikasına bir kapıcı derekesine sukut eder. Neticede hem dünyada kıymetten düşmüş olurlar hem ahirette ceza çekerler.

Bizdeki acz, mutlaktır, kayıtsız ve şartsızdır, içinde hiçbir kudret yoktur. Bizdeki fakr, mutlaktır, kayıtsız ve şartsızdır, içinde hiçbir gına yoktur. Acz, bizimdir; kudret, Ellâh’ındır. Fakr, bizimdir; gına, Ellâh’ındır. İnsan, acz ve fakr kanadıyla uçabilir. İnsan, acz ve fakrını bildiği nisbette terakki eder.

35:53 İnsan, başıboş değildir. Kâinat sahibinin bir askeridir. Kâinat sahibinin bir askeri olmak gibi bir şeref düşünülemez. Üstad (ra), kâinat sahibinin bir askeri olmakla müşerref olmuş. Biz, Kur’an’a cidden sarılan bir hizmetçiyiz, küçük bir askeriz. Herhangi bir mertebemiz yoktur. Ubudiyet çantasını sırtımıza giymiş, takva silahını elimize almışız. Hücum eden, yanar.

Bu abd-i aciz, kebairi terk etmeği silah yapmış. Zad u zahire olarak da ubudiyet çantasını sırtına almış gidiyor. Dünyayı başıma ateş-i suzan yapsanız bile şu hakikatlerden vazgeçip kimseye boyun bükmem. “Molla Muhammed, ne yapıyor?” diye sual ediyorlar. Molla Muhammed işte bunları yapıyor. Bize hücum eden herkes mağlub olup gidecektir. Silahını bırakmayan, çantasını indirmeyene kim karışabilir ki. Kelime-i şehadet, savm u salat, hacc u zekât çanta olarak belimdedir. Kebairi terk, silah olarak elimdedir. Kur’an’ın mezkûr şeraitine haiz olan abd-i âcizin karşısına kim çıkarsa çıksın mağlub olur. Tecrübemizle sabittir.

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

04 Oct, 06:01


https://nurmend.com/yazi/589-sunnetin-dindeki-yeri-ve-onemi

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

02 Oct, 08:39


https://docs.google.com/document/d/1zKU9Nce_HtHD3IC7282J0ZrAuJjZrBgwa7K8eWNopBA/edit?usp=sharing

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

02 Oct, 08:39


20240921 6. Söz 7. Ders – Muş

00:44 Benî İsrâil, defalarca zulmetmiş, fıskı irtikab etmiş; yeryüzünde fitne ve fesad çıkarmış; bunun cezası olarak defalarca gadaba uğramışlardır. Yani Ellah (cc), onları vaîd ile tehdîd ederek ferman ediyor ki; “Ey Yehûd Kavmi! Siz ne kadar zulme, fitneye başlarsanız, ben de sizi helak ederim; sizi kılıçtan geçirecek, servetinizi elinizden alıp sizi esir edecek güçlü ve kuvvetli kavimleri size musallat ederim. Sizi kahr u perişan ederim.”

Küre-i Arz’ın bütünüyle Müslümanların eline geçmesi, ancak ahirzamanda vuku bulacaktır. Cenab-ı Hak, Küre-i Arz’ı ahkâm-ı İlahiyenin tatbiki için yaratmış. Fısk u fücur için yaratmamış.

Ellah, en büyük bir azamet ve gálibiyyet sâhibidir. O’nun irâdesinin tecellîsine mâni’ olacak bir kuvvet mutasavver değil­dir. İlla intikamını alır.

13:18 Her ferd-i mü'min, derece-i fehm ve zevkine göre, aslında güzel olan bir şeyi târif eder. Acz ve fakrdaki lezzet, şefkat ve tefekkürdeki ulviyet; hakikaten hiçbir şeyle kabil-i kıyas değilmiş.

20:37 Hikmet, aklı çalıştırıp “Bu âlem nedir? Nereden geliyor? Nereye gidiyor? Vazifesi nedir? Bu âlem içindeki insan nedir? Nereden geliyor? Nereye gidiyor? Vazifesi nedir ve ne için halk edilmiştir?” tılsımını çözmektir. Akıl, tek başıyla bu tılsımı çözemez. Bu tılsımı çözmek isteyen akıl, akl-ı külle, yani Muhammed-i Arabî (asm)’ın akl-ı küllü olan Kur'ân’a tabi olması lazım. Akl-ı küll, Kur'ân’dır. Ona müracaat etmeyen bir akıl, yarı yolda kalır. Ya sarhoşluğa veya şeşbeşe kaçar.

Kur'ân’ın penceresinden bu âleme bakan insan, kâinatı bir han gibi görür. Kaderin sevkiyle ezel canibinden bu dünya hanına gönderildiğini, bu dünya hanında bir gün kalacağını, bu saray-ı âlemdeki görev ve vazifesinin ubudiyet olduğunu bilir. Yirmi dört saatlik ömür sermayesini Kur'ân’ın nizamına göre kurar ve ebedi saadete namzed olduğunu anlar. 

27:23 Bu dünyada kimin ne emniyeti var ki! Hanginiz emniyettesiniz? Her an için ölüm, kapınızı çalabilir. Azrail gelip, “Vakit tamam. Çık, git. Başkalarına yer aç” diyebilir. Resûl-i Ekrem (asm), bir hadis-i şeriflerinde; “Ben, bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim” buyurmuştur.

29:54 Risâle-i Nûr, tenzilun min tenzildir. Üstad (ra), Resûl-i Ekrem (asm)’a tebaiyetle ve O’na hizmetle Kur'ân’ın esrarının bütününe yakınını çözmüş. Esrar-ı Kur'ân’ın bütününe yakını Resûl-i Ekrem (asm) tarafından Üstad (ra)’a talim edilmiş. O talimin tekmili için bir heyet-i ilmiyenin bin sene, belki bin beş yüz sene çalışması lazımdır. Üstad (ra), bütün o manaları remizle, işaretle söylemiş. Tam izah etmeye vakit bulamamış.

Üstad (ra), peygamber değildir. Üstad (ra), makam-ı mahbubiyet-i Muhammediye (asm) ile makam-ı hillet-i İbrahimiye (as)’dan dersini almış, onlardan aldıklarını ümmete ders veriyor. Bir başka ifadeyle Üstad (ra), makam-ı mahbubiyet-i Muhammediye (asm) ile makam-ı hillet-i İbrahimiye (as)’ın gölgesi altına girerek, vahy-i İlahiden gelen, tenzilun min tenzil nevinden olan esrar-ı Kur'ân’ı açmış, beşere ders veriyor.

Risale-i Nur Dersleri (Edessa)

29 Sep, 12:47


https://docs.google.com/document/d/14FTL9-5XlvSVGl8KHv4-MLvmWDbFUfZQD1CHP-hcBuI/edit?usp=drivesdk