Allâh azze ve celle şöyle buyurur:
اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْۜ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ
“Sizden önceki toplumların başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına çeşitli yoksulluklar ve musibetler geldi. Öylesine sarsıldılar ki; (sonunda) Resûl ve onunla beraber olan müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” dediler. Dikkat edin! Şüphesiz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 214)
اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ
“Yoksa insanlar, “İman ettik.” dedikten sonra, imtihana tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun ki, onlardan öncekileri imtihan ettik..” (Ankebût, 2/3)
Ayette ki البَأْسَٓاء وَالضَّرَّٓاء yoksulluklar ve musibetler için; fakirlik ve hastalıklar denilmiştir. Fakirliğin de hastalığın da maddi ve manevi kısımları vardır, bunlar kendi içinde çeşitli musibetler olarak sınıflandırılır. İmtihan ise daha umumîdir, kişinin başına gelen her musibet onun imtihanıdır. Her musibet bir imtihandır ancak imtihan hem musibet hemde nimet olarak karşımıza çıkabilir.
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ في كَبَدٍ
“Andolsun ki biz insanı zorluk içinde yarattık.” (Beled, 4)
وقيل : يُكابِدُ الشُّكْرَ عَلى السَّرّاءِ والصَّبْرَ عَلى الضَّرّاءِ، لِأنَّهُ لا يَخْلُو مِن أحَدِهِما ويُكابِدُ مَصائِبَ الدُّنْيا، وشَدائِدَ الآخِرَةِ
Denilir ki: “Bollukta şükre, darlıkta sabra katlanır; zira insan bu ikisinden birinden; dünya musibetlerinden ve ahiret zorluklarından mahrum kalmaz.”
Hayatın zorluğu ise zahiren musibet çizgisinde bir imtihanımızdır. Bunun şifasına sabr ve istiğfar ilacı ile ulaşabiliriz. Hayatın kolaylığı ise zahiren nimet çizgisinde bir imtihanımızdır. Bunun hakkını da şükür ve taatler ile eda edebiliriz. Bu sebepledir ki bize Allâh'ı hatırlatan musibet, Allâh’ı unutturan nimetten daha sevimli gelmelidir.
Unutmayın ki kulların imtihanları/zorlukları derece derecedir. Kendi pencerenizden çıkıp baktığınız da varlığından haberiniz dahi olmadığınız insanlar canları, malları, aileleri, sağlıkları ile imtihan edildiğini ve çeşitli musibetlere/zorluklara maruz kaldığını görürsünüz. İşe bu çerçeveden bakınca şu hadîsi hatırlatırmak gerekir:
انظروا إلى من هو أسفل منكم، ولا تنظروا إلى من هو فوقكم، فهو أجدر أن لا تَزْدَرُوا نعمة الله عليكم
“Sizden daha aşağıda olanlara bakın! Sizin üstünüzde olanlara bakmayın! Bu, Allah'ın nimetini küçümsememenize daha uygun olur.”
Hayat şartlarının bizden daha iyi olan birine bakmak Allâh'a karşı nankörlük sebebi iken, bizden daha aşağı olan birine bakmak şükretme sebebidir. Rasûlullah ﷺ bize küfretmeyi değil şükretmenin yolunu açmak için bu yolu tavsiye etmiştir. O halde zorluklarınızı tartın ve sizden daha zor durumda olanlara bakın, neler ile imtihan edildiklerine.. O vakit yaşadığınız imtihanınızın ne derece bir zorluk olduğunu daha iyi idrak etmiş olursunuz.. Vallahualem.