Nakiller

@nakillerim


Faydalı gördüğüm nakilleri ve dosyaları not ettiğim bir kanaldır.

Nakiller

19 Oct, 18:26


سَمِعْتُ مالِكَ بْنَ دِينارٍ، يَقُولُ: وتَلا هَذِهِ الآيَةَ: ﴿وكانَ في المَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ في الأرْضِ ولا يُصْلِحُونَ﴾ قالَ: فَكَمِ اليَوْمَ في كُلِّ قَبِيلَةٍ مِنَ الَّذِينَ يُفْسِدُونَ في الأرْضِ ولا يُصْلِحُونَ.

Mâlik b. Dinâr “Şehirde dokuz kişilik bir grup vardı. Yeryüzünde bozgunculuk yapar, ıslah etmezlerdi.” [Neml, 48] ayetini okudu ve dedi ki:

“Peki bugün her bir kabilede yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp ıslah etmeyen kaç kişi var?”

| Tefsîr'u İbn Ebî Hâtim, 16467.

Nakiller

18 Oct, 08:10


“Hüzünlerin giderilmesi ve günahların bağışlanmasının sebeplerinden biri Nebî'ye salât ve selam etmektir.

Cuma gününde ise bu salâtın etkisi daha büyüktür; üzüntünü giderir ve günahlarını bağışlatır.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

17 Oct, 17:01


Kitap çekilişi etkinliği sona ermiştir. Katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Kazanan hesaplara geri dönüş yapılacaktır.

Sorunun cevabı:

حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي مَرْيَمَ، حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنِي ابْنُ أَبِي مُلَيْكَةَ، قِيلَ لاِبْنِ عَبَّاسٍ هَلْ لَكَ فِي أَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ مُعَاوِيَةَ، فَإِنَّهُ مَا أَوْتَرَ إِلاَّ بِوَاحِدَةٍ‏.‏ قَالَ إِنَّهُ فَقِيهٌ‏.

İbn Ebi Muleyke'den rivayete göre "İbn Abbas'a denildi ki: Mu'minlerin emiri Muaviye hakkında ne dersin? O vitiri ancak bir rekat olarak kıldı. İbn Abbas: 'O bir fakihtir' dedi."

| Sahihu'l Buhârî 3765.

Nakiller

17 Oct, 12:37


Uyarı:

İbn Abbas radiyallahu anh, birkaç sahabeyi fazileti yönünden övmüştür. Ancak bizim sorumuz, 'kendisinin yapmış olduğu bir amel sorulduğunda' İbn Abbas'ın buna mukabilen "O bir fakihtir" diyerek fıkıh ve Nebî'ye sahabelik yapması yönünden faziletini zikretmesidir. Lafızlara dikkat etmenizi tavsiye ederiz.

Nakiller

16 Oct, 17:01


Etkinlik Sorusu❗️

“İbn Abbas radiyallahu anh, hangi sahabe için "O bir fakihtir" diyerek faziletini zikretmiştir?”

Cevaplarınızı Nakillerim İletişim bağlantısına iletebilirsiniz.

Hatırlatma:

* Cevap verirken lütfen kaynak belirtiniz.
* Soruyu hikayenizde paylaşabilirsiniz.

Kazanan iki kişiye verilecek kitaplar:

1. Ebu Hatim'in Zühd kitabı.
2. Buhari'nin Anne Babaya İyilik kitabı.
3. Darakutni'nin Sıfat kitabı.

Önemli: Lütfen cevaplarınızı bir kullanıcı adı ile beraber iletiniz, bu çekiliş sonucu için mecburidir.

Etkinlik yarın akşam 20:00 da sona erecektir.

Nakiller

15 Oct, 16:18


Etkinlik Duyurusu!

Kanalımızda yarın akşam 20:00 'da bir kitap çekilişi için etkinlik yapılacak. Etkinlikte bir soru sorulacak ve sonrasında doğru cevabı veren iki kişiye kitap hediye edilecektir.

Kazanan iki kişiye verilecek kitaplar:

1-Ebu Hatim'in Zühd kitabı.

2. Buhari'nin Anne Babaya İyilik kitabı.

3. Darakutni'nin Sıfat kitabı.

Cevaplarınızı;

https://t.me/nakillerim_bot adresine iletebilirsiniz.

Kitaplar "Nakiller" tarafından gönderilecektir. Kardeşlerimize bu etkinliğe teşvikleri için teşekkür ediyoruz. Kazanan kişilere geri dönüş sağlanacaktır. Etkinlik ertesi gün 17/10/2024 20:00'da sona erecektir.

Etkinliğe katılım şartları;

* Kitapları okuyup amel etmek.

Önemli: Çekilişe katılan kişilerin cevaplarla birlikte, kullanıcı adı bulundurmaları çekiliş sonucu için zorunludur.

Nakiller kanal bağlantısı:

https://t.me/nakillerim

Nakiller

11 Oct, 19:48


“Bir adam bir kadı'nın huzurunda birisiyle davalaştı ve onda malının olduğunu iddia etti. Davalı (kendini savunan, i'rab hatası yaparak) ‘onun malı(hakkı) bendedir’ dedi. Bunun üzerine Kadı ona, ‘İ'rab biliyor musun?’ diye sordu. Adam, ‘evet’ deyince Kadı, ‘Kalk! Malı ödemeye seni mecbur bıraktım’ dedi.”

Davalı مالُهُ şekliyle ‘lam’ harfini damme yaparak hata etmiştir, halbuki ما لَهُ şekliyle ‘lam’ harfini fethalı okuyup ما harfini de nefy olarak kullanması gerekirdi. Bu kıssa i'rab kurallarının hukuki sonuçlara bile yol açacak kadar önemli bir ilim olduğunu bize gösterir.

Nakiller

11 Oct, 09:06


Allâh azze ve celle şöyle buyurur:

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْۜ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ

Sizden önceki toplumların başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına çeşitli yoksulluklar ve musibetler geldi. Öylesine sarsıldılar ki; (sonunda) Resûl ve onunla beraber olan müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” dediler. Dikkat edin! Şüphesiz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 214)

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ

Yoksa insanlar, “İman ettik.” dedikten sonra, imtihana tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun ki, onlardan öncekileri imtihan ettik..” (Ankebût, 2/3)

Ayette ki البَأْسَٓاء وَالضَّرَّٓاء yoksulluklar ve musibetler için; fakirlik ve hastalıklar denilmiştir. Fakirliğin de hastalığın da maddi ve manevi kısımları vardır, bunlar kendi içinde çeşitli musibetler olarak sınıflandırılır. İmtihan ise daha umumîdir, kişinin başına gelen her musibet onun imtihanıdır. Her musibet bir imtihandır ancak imtihan hem musibet hemde nimet olarak karşımıza çıkabilir.

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ في كَبَدٍ

Andolsun ki biz insanı zorluk içinde yarattık.” (Beled, 4)

وقيل : يُكابِدُ الشُّكْرَ عَلى السَّرّاءِ والصَّبْرَ عَلى الضَّرّاءِ، لِأنَّهُ لا يَخْلُو مِن أحَدِهِما ويُكابِدُ مَصائِبَ الدُّنْيا، وشَدائِدَ الآخِرَةِ

Denilir ki: “Bollukta şükre, darlıkta sabra katlanır; zira insan bu ikisinden birinden; dünya musibetlerinden ve ahiret zorluklarından mahrum kalmaz.”

Hayatın zorluğu ise zahiren musibet çizgisinde bir imtihanımızdır. Bunun şifasına sabr ve istiğfar ilacı ile ulaşabiliriz. Hayatın kolaylığı ise zahiren nimet çizgisinde bir imtihanımızdır. Bunun hakkını da şükür ve taatler ile eda edebiliriz. Bu sebepledir ki bize Allâh'ı hatırlatan musibet, Allâh’ı unutturan nimetten daha sevimli gelmelidir.

Unutmayın ki kulların imtihanları/zorlukları derece derecedir. Kendi pencerenizden çıkıp baktığınız da varlığından haberiniz dahi olmadığınız insanlar canları, malları, aileleri, sağlıkları ile imtihan edildiğini ve çeşitli musibetlere/zorluklara maruz kaldığını görürsünüz. İşe bu çerçeveden bakınca şu hadîsi hatırlatırmak gerekir:

انظروا إلى من هو أسفل منكم، ولا تنظروا إلى من هو فوقكم، فهو أجدر أن لا تَزْدَرُوا نعمة الله عليكم

“Sizden daha aşağıda olanlara bakın! Sizin üstünüzde olanlara bakma­yın! Bu, Allah'ın nimetini küçümsememenize daha uygun olur.”

Hayat şartlarının bizden daha iyi olan birine bakmak Allâh'a karşı nankörlük sebebi iken, bizden daha aşağı olan birine bakmak şükretme sebebidir. Rasûlullah ﷺ bize küfretmeyi değil şükretmenin yolunu açmak için bu yolu tavsiye etmiştir. O halde zorluklarınızı tartın ve sizden daha zor durumda olanlara bakın, neler ile imtihan edildiklerine.. O vakit yaşadığınız imtihanınızın ne derece bir zorluk olduğunu daha iyi idrak etmiş olursunuz.. Vallahualem.

Nakiller

10 Oct, 21:00


صلوا على كثيراً من عرضت عليه الدنيا فقال ’اللهم الرفيق الأعلي‘

Dünya kendisine sunulduğunda 'Allahumme Refikul-A'lâ' diyen [en yüce dostunu tercih eden] kimseye çokça salât edin.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

10 Oct, 16:16


Allâh'ın Tuzak Kurması

قَوْله تَعَالَى: ﴿ومكروا ومكر الله﴾ الْمَكْر من العَبْد: الْخبث وَالْخداع، وَمن الله تَعَالَى: أَن يَأْخُذ العَبْد بَغْتَة من حَيْثُ لَا يعلم، وَإِنَّمَا سَمَّاهُ مكرا - على الْمُقَابلَة - لِأَنَّهُ جَزَاء مَكْرهمْ: كَمَا قَالَ: ﴿وَجَزَاء سَيِّئَة سَيِّئَة مثلهَا﴾ وَالْمرَاد بمكرهم هَا هُنَا: أَنهم احْتَالُوا لقتل عِيسَى، فَقَالَ رجل: أَلا أدلكم على الْبَيْت الَّذِي فِيهِ عِيسَى، فَجَاءُوا مَعَه الْبَيْت الَّذِي كَانَ فِيهِ عِيسَى، فرفعه الله إِلَى السَّمَاء، وَألقى شبه عِيسَى على من دلهم عَلَيْهِ، فَأَخَذُوهُ، وَهُوَ يَصِيح: لست بِعِيسَى، فَقَتَلُوهُ، وَقيل: إِن الدَّال كَانَ وَاحِد من الحواريين؛ فَذَلِك مكر الله ﴿وَالله خير الماكرين﴾ .

Allah Teâlâ'nın şu buyruğu: "Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu" (Âl-i İmrân, 54). Burada insanın tuzağı/hilesi, kurnazlık ve aldatmadır. Allah’ın "meker" (tuzak) kurması ise, kulunu hiç beklemediği bir yerden ansızın yakalaması anlamındadır. Allah'ın bu fiiline "mekr" denmesinin sebebi, onların tuzaklarının cezası olarak yapılmış olmasıdır. Nitekim başka bir ayette şöyle buyrulmuştur: "Kötülüğün karşılığı, misli ile kötülüktür." (Şûrâ, 40).

Buradaki tuzaklarından kasıt, İsa aleyhisselam'ı öldürme planlarıdır. Bir adam, "Sizi İsa'nın bulunduğu eve götüreyim mi?" dedi ve onları İsa’nın bulunduğu eve götürdü. Fakat Allah, İsa’yı göğe yükseltti ve İsa’ya benzeyen birini onların üzerine bıraktı. Onlar da bu kişiyi yakalayıp "Ben İsa değilim" diye bağırmasına rağmen onu öldürdüler. Bazı rivayetlere göre, onları İsa’ya götüren kişi havarilerden biri idi. İşte bu, Allah’ın mekridir: "Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır" (Âl-i İmrân, 54).

| Tefsiru's Semânî, Âl-i İmrân 54.

Nakiller

03 Oct, 19:57


من الجحود أن يفرِّج اللَّه كربك ويزيل همَّك ويكشف غمَّك ثمَّ تقول :

طلع الأمر سهل وأنا شايل همَّه!
وأعطيت الموضوع أكبر من حجمه!

قَالَ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِيَّ : يَنْزِلُ بِالْعَبْدِ الْأَمْرُ فَيَدْعُو فَيَصْرِفُهُ عَنْهُ، فَيَأْتِيهِ الشَّيْطَانُ فَيُضْعِفُ شُكْرَهُ، فَيَقُولُ : إِنَّ الْأَمْرَ كَانَ أَيْسَرَ مِمَّا تَذْهَبُ إِلَيْهِ!!

يَجِبُ أَنْ يَقُول الْعَبْدُ : كَانَ الْأَمْرُ بِأَشَدَّ مِمَّا أَذْهَبُ إِلَيْهِ، وَلَكِنَّ اللَّهَ صَرَفَهُ عَنِّي .

Allah senin sıkıntını giderir, üzüntünü hafifletir ve kederini kaldırır, fakat sen "Olay kolaymış, ben de boşuna endişelenmişim!" ya da "Durumu olduğundan daha büyük göstermişim!" dersen, bu nankörlüktür.

Abdullah el-Müzenî şöyle dedi: "Bir musibet kulun başına gelir, o da dua eder ve Allah onu ondan uzaklaştırır. Sonra şeytan gelir ve kulun şükrünü zayıflatır, ona 'Bu mesele düşündüğün kadar zor değildi' dedirtir."

Kulun demesi gereken şudur: "Olay düşündüğümden daha zor olabilirdi, fakat Allah bunu benden uzaklaştırdı."

| İbn Ebi’d-Dünya, eş-Şükr 13.

Nakiller

03 Oct, 19:14


صلّوا على كثيرا مَن بُعِث بين يدي السّاعة بالسّيف حتّى يُعبد اللَّه وَحدهُ لا شَريك لهُ.

“Şirk koşulmadan yalnızca Allah’a ibâdet edilsin diye kıyâmete yakın kılıçla gönderilene çokça salât edin.”

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

01 Oct, 20:32


• عن أبي الحسن السَّرِيّ بن المُغَلّس السقَطي البغدادي (ت253ه‍):

«رأيتُ طاعةَ الرحمن؛ بأرخص الأثمان، مع راحة الأبدان. ورأيتُ معصيةَ الرحمن؛ بأغلى الأثمان، مع تعب الأبدان».

Ebu'l-Hasan es-Serî b. Mugalles es-Sakatî el-Bağdâdî (v. 253 h.) şöyle demiştir:

"Rahmân’a itaatin en ucuz bedellerle, bedenlerin rahatlığıyla olduğunu gördüm. Rahmân’a isyanın ise en pahalı bedellerle, bedenlerin yorgunluğuyla olduğunu gördüm."

| el-Emâlî, Ebu Abdullah Muhammed b. Fazl el-Ferâvî.

Nakiller

19 Sep, 20:24


قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ : رَأَيْتُ أَبِي فِي النَّوْمِ، فَقُلْتُ لَهُ: يَا أَبَاهُ مَا فَعَلَ اللَّهُ بِكَ؟ قَالَ: غَفَرَ لِي. فَقُلْتُ: بِمَاذَا؟ فَقَالَ: " بِكِتَابِي الصَّلاَةُ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي كُلِّ حَدِيثٍ. "

Muhammed bin Ebî Süleyman dedi ki:

“Rüyamda babamı gördüm ve ona dedim ki: 'Babacığım, Allah Teâlâ sana ne ile muamelede bulundu?' Babam: 'Beni bağışladı' dedi. Ben: “Ne sebebiyle seni bağışladı' diye sorunca, babam: 'Her hadîs [rivâyetinde] Nebî sallallahu aleyhi ve sellem için yazdığım salâtlar için beni bağışladı.' cevabını verdi.”

| Şerefu Ashâbil Hadîs, 37.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e kitâbetinde dâhi salât etmenin fazileti umuluyorsa, ona her haldeyken [kitâbette ve hitâbette] çokça salât edin.

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

16 Sep, 19:29


فتش في حساباتك نهاية كل يوم وبداية كل صباح واسأل نفسك، هل في حسابي اشياء لا ترضي الله ؟ لا تغرك لحظات الفرح وكثرة العدد لتكسب ذنب جاري حتى بعد وفاتك اجعل مراقبة الله في كل خطواتك وأبدأ بحذف ذنوبك اخبروا الذين ينشرون المحرمات على صفحاتهم ، انه لا يوجد احد ليحذفها بعد موتهم ، وستكون لهم سيئات جاريه"

“Her günün sonunda ve her sabahın başında hesaplarını gözden geçir ve kendine sor: "Hesabımda Allah'ı memnun etmeyen şeyler var mı?" Anlık mutluluk ve takipçilerin çokluğu seni yanıltmasın; ölümünden sonra bile devam eden günahlara sahip olma. Allah'ın her adımında seni izlediğini unutma ve günahlarını silmeye başla. Sayfalarında yasak olan şeyleri paylaşanlara söyleyin, öldükten sonra bunları silecek kimse olmayacak ve bu günahlar sürekli (yazılmaya) devam edecek.”

Nakiller

13 Sep, 07:05


صلّوا على مَن كان أشد الناس خشية لِله رغم أنْ يغفر الله له مَا تقدَّمَ مِن ذَنبه وما تاَخَّر

"Allah'ın geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde, insanlar arasında Allah'tan en çok korkan kişiye salât edin."

اللهم صل وسلم على نبينا محمد.

Nakiller

10 Sep, 12:25


﴿قل يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله إن الله يغفر الذنوب جميعا إنه هو الغفور الرحيم﴾

"De ki: “Ey (çokça günah işleyerek) nefisleri hakkında aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” | Zümer, 53.

ما تأملها يائسٌ إلا أشرق الأمل في نفسه، وما نظر إليها غارق في لُجّة المعاصي إلا انبعث الرجاء في قلبه، فاللهم أصلح قلوبنا وارزقنا توبة نصوح ترضى بها عنا.

“Hiçbir umutsuz, bu ayeti düşünmemiştir ki kalbinde umut ışığı parlamış olmasın. Masiyet denizinde boğulmuş hiçbir kimse bu ayete bakmamıştır ki kalbinde bir ümit doğmamış olsun. Ey Allah'ım! Kalplerimizi ıslah et ve bizlere, senden razı olacağın nasuh (samimi) bir tövbe nasip et.”

Nakiller

08 Sep, 15:01


"Ebu Abdullah’a dedim ki: Bazı muhaddisler bana dedi ki, 'Ebu Abdullah, sadece dirhemlerden yüz çevirmedi, insanlardan da yüz çevirdi.' Bunun üzerine Ebu Abdullah şöyle dedi: 'Ben kimim ki insanlardan yüz çevireyim? İnsanlar benden yüz çevirmek istiyorlar.'

Ebu Abdullah şöyle dedi: 'Allah’tan bizi, insanların hakkımızda düşündüklerinden daha hayırlı kılmasını ve onların bilmediği (günahlarımızı) bağışlamasını dilerim.'"

| el-Meruzzi, Kitabu'l-Vera 547.

Nakiller

06 Sep, 21:02


قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ الشَّدِيدَ لَيْسَ الَّذِي يَغْلِبُ النَّاسَ، وَلَكِنَّ الشَّدِيدَ مَنْ غَلَبَ نَفْسَهُ»

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: "Güçlü olan insanlara galip gelen değildir; ancak güçlü olan nefsine karşı galip gelendir."

فَإِنْ قَالَ قَائِلٌ: فَعَلَى مَا أُجَاهِدُ نَفْسِي حَتَّى أَغْلِبَهَا؟ قِيلَ لَهُ: تُجَاهِدُهَا حَتَّى تَلْزَمَ أَدَاءَ فَرَائِضِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَتَنْتَهِيَ عَنْ مَعَاصِيهِ

Biri dese ki: Nefsim ile ona galip gelinceye kadar ne hakkında mücadele edeceğim? Ona denilir ki: Onunla Allah’ın -azze ve celle- farzlarını eda edip, masiyeti bırakıncaya dek savaşacaksın.

فَإِنْ قَالَ: صِفْ لِي مِنْ أَخْلَاقِهَا الَّتِي تَمِيلُ إِلَيْهِ مِمَّا لَا يَحْسُنُ، حَتَّى أَحْذَرَهَا، وَأَمْقُتَهَا، وَأُجَاهِدَهَا، إِذَا عَلِمْتُ أَنَّ فِيهَا شَيْئًا مِنْ تِلْكَ الْخِصَالِ. قِيلَ لَهُ: إِنَّ النَّفْسَ أَهْلٌ أَنْ تُمْقَتَ فِي اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَمَنْ مَقَتَ نَفْسَهُ فِي ذَاتِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ رَجَوْتُ أَنْ يُؤَمِّنَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ مَقْتِهِ.

Ona denilir ki: Muhakkak ki nefis Allah -azze ve celle- için kendisinden nefret edilmeye layıktır. Ve kim kendi nefsinden Allah’ın -azze ve celle- zatı için buğz ederse, Allah’ın -azze ve
celle- onu buğzundan emin kılmasını umarım.

| el-Acurrî, Nefislerin Edebi.

Nakiller

06 Sep, 21:00


İmâm Acurri'nin 'Nefislerin Edebi' kitabını sizlere sunuyoruz. Rabbim bu eserden istifade edip nefislerimizi ıslah etmeyi bizlere nasip etsin.